Kelebekler Vadisi (?)
Bu yıl liseyi bitiren, ÖSS’yi kazasız belasız atlatan üç genç, kızım ve arkadaşları, herkesin dilindeki şu meşhur Kelebekler Vâdisi’ni bir de biz görelim diye yollara düştüler. Daha gittikleri gün karar vermişler: Hayal kırıklığımızı mutlaka herkesle paylaşalım, paylaşalım ki, Kelebekler Vâdisi’ne gelirlerse es kaza, neyle karşılaşacaklarını bilsinler. Söz gençlerde:
Merhaba,
Gençler arasında Kelebekler Vadisi çok moda. Fethiye, Ölü Deniz’den kalkan küçük bir tekne ile ulaşılan Kelebekler Vadisi, özellikle lise ve üniversite öğrencilerinin ilgi odağı.
Eşyalarınızı seve seve taşıyan gençler, kavun kesip ikram eden insanlar ve yardımsever tatlı kaptanıyla güzel bir ilk izlenim veren Kelebekler Vadisi, biz üç arkadaş için hayal kırıklığı oldu!
“İki gün önce arayıp rezervasyon yaptırmanız yeterli olacaktır” dedi Aslı Hanım (Resepsiyon Görevlisi). Biz de Olympos’ta tatil yaparken Vadi’deki tatilimize iki gün kala aradık, ancak bütün gün cevap alamadık. Ertesi gün ise işletmenin sahibi ile konuşma fırsatını elde ettik fakat aldığımız cevaplar kesinlikle tatmin edici değildi:
- Rezervasyon için aramıştık…
- Rezervasyon yapmıyoruz, gerek yok, olmadı bir iki gece çadırda kalırsınız.
- Bize bungalov olduğu söylenmişti de...
- Ya sorun değil canım ya, hallederiz!
- Emin misiniz?, yeriniz var mı?”
- Olmasa bile yaratırız be güzelim, sen sorun etme!
Tamam, oraya giden gençlerin “lüks hayat” gibi bir istekleri yok (bizim de yoktu zaten). Çadırda yaşam, güzel bir kumsal, kamp hayatı, kısa sürede sosyalleşme, insanlarla kaynaşma... Amaç bu. Ama vaad edilen o muhteşem şelale, yüzlerce kelebek, muhteşem kumsal, samimi ortam, hepsi gençleri oraya çekmek için kullanılan reklamlar...mış meğer!
Oraya vardığımızda, Aslı Hanım iki bungalov bulamamış, elindeki tek bungalovun yolunu göstermişti bize. (Yer bulamaması şaşırtıcı değildi, zaten toplam üç bungalov vardı sanırım!) Yüzümüzü asmadan “Tatilimizin keyfini çıkarmak için buradayız” sloganımızlailerlerken, çatısı ve kapısı olmayan bir “şeyle” karşılaştık. Komik tarafı ise bu çatısız odanın penceresinin olması ve sineklik çakılmış olmasıydı!,
Kelebekler Vadisi hakkında bilinmesi gereken birkaç not:
- Vadi ve deniz olduğu doğru! (Zaten adı üstünde). Ama sakın kelebeklerin, şelalenin ya da kumsalın ihtişamına inanmayın! Toplamda üç kelebek gördük, şelale bahçenizdeki delik hortumdan damlayan iki damla suya benziyordu ve sabahın köründe gelip akşamüstüne kadar oradan ayrılmayan gezi teknelerinin gürültüsünden ve denize akıttıkları pisliklerin arasından ulaştığınız deniz ise maalesef pek temiz değildi.
- Vadi’de “Kelebek Parası” diye bir şey var. Kapısında “ofis” yazan odaya gidip nakit paranızı veriyorsunuz, karşılığında size “Kelebek parası” adlı fişler veriliyor. Yemek, içecek gibi tüm ihtiyaçlarınızı bu fişlerle karşılıyorsunuz.
- Dikkat! Tüm eşyalarınızı kilit altında tutun! Hırsızlık hobi haline gelmiş, çadır veya bungalov demeden eşyalarınız çalınıyor, işletmecinin verdiği cevap ise: “Samimi ortam ya! Sorun değil güzelim, cep telefonu bu, dünyanın sonu değil” oluyor.
- Elektrikli alet (dizüstü bilgisayar, şarj aleti, vs.) boşuna götürmeyin. Çalınmasa bile zaten priz ya da herhangi bir şey yok. Ayrıca cep telefonuyla iletişimi de unutun. Çukurdasınız!
- Her kamp ortamında olduğu gibi sinek ve böceklere dikkat edin. Ancak çadırınızda ya da bungalovunuzda çıkacak kafa büyüklüğündeki örümcekler sizi korkutmasın, burası “Doğal ortam güzelim ya!”
- “Vadinin tarlası meşhurdur” demişlerdi bize gitmeden önce. Biz de gülüp geçmiştik. Ancak Kelebekler Vadisi’ne varınca gençlerin yüzlerinden düşmeyen boş gülümseme, saçma diyaloglar, kafaların hep güzel olması bize “tarlanın” ne olduğunu ilk elden öğretmiş oldu.
Kısacası, kamp hayatına her yönüyle alışık, insan ilişkilerinde rahat olan biz üç genç, burada zorlanmakla kalmadık, aynı zamanda hayal kırıklığına uğradık ve bunu sizlerle paylaşmak istedik.
Elif, Meriç ve Ali