Kaybolan dereler tehlike saçıyor
Şehir haritalarında aktığı gösterilen derelerin yerinde yeller esiyor. Üstleri kapatılan, yataklarına ev ve mahalleler yapılan dereler artık fırsat buldukça yeryüzüne çıkabiliyor. Uzmanların uyarısı ise net: ‘‘Dere yatağına ev yapan sonucuna katlanır!’’
Bugüne kadar dereler hep ıslah ve kirlilik açısından ele alındı. Ama deprem daha önemli bir sorunu ortaya çıkardı: Dere yataklarındaki yapılaşma. Deprem ve sel açısından tehlikenin büyüklüğüne dikkat çeken uzmanlardan biri Büyükşehir Belediyesi Zemin ve Deprem İnceleme Müdürü Mahmut Baş. Dere yatağı zemininin depreme dayanıklı olmadığını ve her derenin birgün taşabileceğini söyleyen Baş karamsar: ‘‘Dere yataklarının yapılaşmaya açılmaması gerekir. Tabiat intikamını mutlaka alır.’’
Derelerin uzunluğu
İstanbul derelerinin kollarıyla birlikte toplam uzunluğu yaklaşık 600 kilometre. Bu da şu anlama geliyor: Binlerce sokak, yüzlerce cadde ve onbinlerce konut derelerin üstünde kurulu. Bu nedenle haritada görünen birçok dereye artık şehrin içinde rastlamak mümkün değil. Yani kayıp. Ama derelerin kaybolması, akmadığı anlamına gelmiyor. Çünkü dereler üstlerine kurulan binaların ve mahallelerin altından akmaya devam ediyor.
Beş yıl öncesine ait şehir haritalarında 204 sokak ve 98 caddenin dere üstünde kurulmuş olduğu gösteriliyor. Oysa gerçek sayı çok daha fazla. Çünkü bugün harita üstünde yeryüzünde akıyor görünen derelerin yerinde semtler var. Tehlikenin büyüklüğü kentin iki yakasındaki dört dere incelendiğinde daha iyi anlaşılıyor.
Mahalle altında dere
İlki Kadıköy'ün ünlü Kurbağalıderesi. Bu dere Anadolu Otoyolu Köprülü Kavşağı'nın kuzeyinden doğuyor. Derenin akmaya başladığı yerde 48 sokaklı ve üç caddeli büyük bir mahalle var. Bu mahalleyi altından kateden dere, Anadolu Otoyolu'nun da altından geçtikten sonra E-5 Karayolu'nda ortaya çıkıyor. Bu noktada Kurbağalıdere tekrar onlarca sokağın bulunduğu bir başka mahallenin altına giriyor. (Daha doğrusu mahalle derenin üstüne yapılmış). Mahalleyi baştan başa yeraltından geçtikten sonra Fikirtepe'nin kuzeyinde yeryüzüne çıkıyor. Hasanpaşa ve Söğütlüçeşme'yi de geçtikten sonra Fenerbahçe'yle Moda arasında denize dökülüyor. Bu yolculuğun bilançosu dere yatağında kurulu binlerce konut demek.
Yok olan Çinçin Deresi
Avrupa Yakası'ndaki Çinçin Deresi'nde durum farklı. Hatta vahim. Beş yıl öncesine ait şehir haritasını elimize alıp Çinçin Deresi'ni aramaya başlıyoruz. Haritaya göre Çinçin Deresi, Atışalanı yakınındaki Havaalanı Mahallesi'nin tam altından doğuyor. Mahalleyi buluyoruz. Haritanın gösterdiği gibi Çinçin Deresi'ni Bağcılar'a doğru sokak sokak takip etmeye başlıyoruz. Haritaya göre bu mahalleden sonra derenin yeryüzüne çıkması gerekiyor. Ama dere ortada yok. Harita elimizde dereyi sokak sokak takip ediyoruz. Anadolu Otoyolu'na kadar yeryüzünden akması gereken derenin yerinde sokaklar ve evler buluyoruz.
Çinçin Deresi bu şekilde yeryüzüne hiç çıkmadan Fatih, Genç Osman ve Bağcılar'ı geçiyor. Hatta derenin yeri o kadar belli ki üzerinde kurulu caddenin adı Çinçin Caddesi. Semt sakinlerinden birine dereyi sorduğumuzda gülümsüyor: ‘‘Çok eskiden gelmiş olmalısınız. Dere hiç açıktan akmaz. (Çinçin Caddesi'ni ve evlerin altını işaret ederek) İşte dere burası.’’ Bulunduğumuz yerin coğrafyası da bir dere yatağında olduğumuzu gösteriyor. Çünkü sağ tarafımız 5-6 metre yüksekliğinde bir dere yamacı. Yamacın üstünde yüksek apartmanlar var. Solda ise, yamaç düzeltilerek yeni inşaatlar yapılıyor.
Yatakta ev olmaz
Çinçin Deresi'nin yeryüzüne çıktığı yer Merter'deki Hafif Metro'nun altı. 300 metre kadar açıktan akan dere Emaye Fabrikası'nın altından tekrar şehrin altına giriyor. Dereyi yine kaybettikten sonra Veliefendi Hipodromu'nun kuzeyinde tekrar yakalıyor ve Hipodromu aştıktan sonra denize döküldüğünü görüyoruz. Veliefendi Hipodromu'nun kuzeyinde açığa çıkan derenin Haznedar Deresi olduğu da söyleniyor. Ama bu derenin Çinçin'in kendisi mi, yoksa kolu mu olduğunu anlamak mümkün olmuyor.
Üçüncüsü Bostancı'nın ünlü Çamaşırcı Deresi. Bu derenin durumu daha farklı. İlk bakışta Çamaşırcı Deresi'nin açıkta aktığını ve üstünün kapanmadığını görüp rahatlıyorsunuz. Fakat sonra farkediliyor ki, derenin göz önünde olması da sorunu değiştirmiyor. Bu kez dere yatağının beş metreyi bulan dik yamaçlarının istila edildiği görülüyor. Hem de 5-6 katlı yüksek apartmanlarla.
Gördüklerimizi Mahmut Baş'a anlatıyoruz. Baş'ın uyarısı dikkat çekici: ‘‘Dere yataklarına asla konut yapılmamalı. İmara açılmamalı. Sel ve deprem açısından dere yatakları son derece tehlikeli. Her yağmurda sel felaketini yaşamamızın nedeni bu. Tabiatın intikamını birgün mutlaka alacağını unutmamak lazım. Dere yatakları depreme karşı zemin açısından da uygun değil. Alüvyon olduğu için taşıma kapasitesi düşük. Dere yataklarına ev yapan sonucuna katlanmalı.’’