Kaş’ın vefalı komşusu
Antalya’nın Kaş ilçesinin yanı başındaki Meis Adası, bizim kıyılarımızdan heybetli görünmesine rağmen küçük bir yerleşim. Adalılar haftanın üç günü Rodos’tan gelecek yolcu vapurunun yolunu gözlüyor. En büyük eğlenceleri ise cuma günü Kaş Pazarı’na geçip, alışveriş yapmak. Okurumuz Ömer Mazi yazdı.
Sıcak bir yaz sabahı Kaş Limanı’ndan tekneyle, çarşaf gibi düz Akdeniz maviliklerine açılıyoruz. 7 kilometrelik yol 45 dakika sürüyor. Yunan karasularına girerken kaptanımız tekneye Yunan bayrağı asıyor. Adaya yaklaştıkça, liman ve evler belirginleşiyor. Yüksek tepede bir kale, önündeki cami ilk göze çarpanlar. Meis, Kaş’tan bakıldığında koca bir kaya parçası gibi görünüyor. Bir çanağa benzeyen kayalık kısmın ön tarafı liman. Rıhtım çevresine evler, kafeler sıralanmış. Merkez küçük bir liman köyü görünümünde. Adanın neredeyse tamamı kayalık, üstündeki düzlüğe hava limanı yapılmış. Bazı bölgeleri ağaçlandırılıyor. Meis’te bizi bekleyen ilk sürpriz bir evden rıhtıma yayılan Zeki Müren şarkıları. 65 yaşındaki Rum balıkçı Matsos Manolis, ağlarını onarırken müzik dinliyor. “Hoş geldiniz, nasılsınız” diyor...
TÜM TÜRKLER DOSTUM
Yunanistan’ın en küçük adalarından Meis’te yaklaşık 500 kişi yaşıyor. Gençler yok denecek kadar az. Adalılar balıkçılık, süngercilik ve turizmle geçiniyor. Yolcu gemisi yazın haftada üç, kışın bir kez uğruyor. Liman çevresindeki restoran, kafelerin başlıca müşterisi yatçılar.
Balıkçı Manolis, “Türkleri çok seviyorum. Hepsi dostum” diyor. Her hafta Kaş pazarına gittiğini anlatıyor: “Adada bir şey yetişmiyor ki. Su yok, içecek suyu zor buluyoruz. Gıdadan inşaat malzemesine her şeyi oradan getiriyoruz.”
Meis taş evleri, parke taşı kaplı dar sokaklara açılan kapıları, binaların içindeki ahşap kavisli merdivenleriyle tipik bir Akdeniz köyü. Limana paralel en fazla üç sıra sokağı bulunuyor.
MEİS’İN 3 GÜZELİ
Ara sokaklarda dolaşırken üç güzel hanımla karşılaşıyoruz. Kısa bir tanışma faslından sonra Narie Latıaraki, Cotberene Depierrois ve Catherine Stouraitis ile önce resim çektirip sonra sohbete başlıyoruz. Söylediklerine bakılırsa, en büyük eğlenceleri, Kaş’ın cuma pazarından alışveriş yapmak, Türk yemeklerini yemek, karşı yakadaki arkadaşlarıyla sohbet etmek...
Yürürken Meis’in meydan olarak kullanılan alanına ulaşıyorum. Adadaki en geniş açık alana belediye banklar yerleştirmiş. Oturup karşı kıyıya bakıyorum. Ay şeklindeki limanın ardından görünen Kaş, koca Akdeniz’i adeta göle dönüştürüyor.
Meydanının arkasındaki kilise adanın en gösterişli yapısı. Yanından yükselen saat kulesi sanki adanın her tarafından görülmesi için tasarlanmış. Limanda balıkçı tekneleri, birkaç yat ve dalış botları bulunuyor. Rıhtımdaki kahvehaneler karşı kıyıdakileri anımsatıyor. Mavili yeşilli ahşap sandalyeleri, turist gemileri gelmedikçe ters çevrilmiş vaziyette duruyor....
Meis güzel bir ada, gezip görülebilecek bir yer. Denizin ortasında küçük bir adada, 500 nüfuslu bir köyde yaşamak nasıl olurdu acaba? Benim gibi çok gezen birisi için cevaplandırılması zor bir soru...
Ya siz? Böyle bir adada yaşamak ister miydiniz?
GENÇLER RODOS’A KAÇIYOR
Adadaki iş ve eğitim olanakları sınırlı. Bu nedenle gençler Rodos’a taşınmayı tercih ediyor. Geriye huzurlu bir hayatı seçen emekliler kalmış. Meis’te rastladığım yegane gençler eteklerinde ay yıldız motiflerin bulunduğu iki kızdı. Sokaklarda genç ve çocukların sesi sadece tatil zamanlarında duyuluyor. Belediyenin dışında önemli bir resmi kurum yok. Polis, sahil güvenlik ekipleri, gümrükçülerden oluşan memurların sayısı 50’yi buluyor. Adanın küçük pansiyonlarına sakin tatili sevenler geliyor. Gösterişli evler Yunan zenginlerin. Yatıyla mavi tura çıkan Yunanlar da dönüş yolunda Meis’e mola için uğruyor. Adaya içme suyu Rodos’tan gemilerle taşınıyor. Zaman zaman uğrayan yolcu gemileri, uçakların dışında adada günlük hayat çok sakin.
HAFTADA ÜÇ GÜN ŞENLİK DÖRT GÜN İSTİRAHAT
Adalılar haftanın üç günü Rodos’tan gelen yolcu gemilerinin yolunu gözlüyor. Onların sayesinde rıhtım bir anda hareketleniyor. İş yerleri erkenden açılıp ters çevrilmiş sandalyeler yerine konuyor, masalara temiz örtüler seriliyor. Gelen zengin turistleri memnun etmek için yoğun bir çaba harcayan ada halkı, bütün gün koşuşturmaktan yoruluyor. Ama onlar bu yorgunluktan hiç şikayetçi değiller. Üç gün çalışıp dört gün dinleniyorlar.
Otel işletmecilerinden Kagtelopi Zui’nin söylediğine göre, ada sadece tur kapsamında Rodos’tan gemiler geldiğinde hareketleniyor. “Bu gemiler sayesinde farklı insanlar görme, tanıma ve onlarla sohbet edip bir şeyler paylaşma imkanı buluyoruz. Aksi takdirde biz bize kalsak adada yaşamak çok sıkıcı olurdu. Gemilerin gelmesi ile herkes yüksek bir tempoda çalışıyor sonraki gün ise bütün gün yan gelip yatarak dinleniyor. Cuma günleri ise Kaş’a gidip pazar alışverişi yapmak bizim için değişmez bir gelenek haline geldi. Kaşlı dostlarımız pazarlarını bizimle paylaştıkları için çok şanslıyız.”
ÇOCUKLARA MİRAS BIRAKILAN DOSTLUKLAR
Kaş ve Meis dostluğunun çok eski bir geçmişi var. Bir zamanlar adalılar, Kaş ve çevresindeki topraklarda çiftçilik yapar, ürünün bir kısmını satarmış. Aynı zamanda alışveriş yaptıkları Kaş esnafıyla dostlukları öyle bir boyut almış ki, “Komşu yaz deftere haftaya öderim” denilmeye başlanmış. Bu dostluklar çocuklara miras kalmış. Kaş eski Belediye Başkanı Halil Kocaer ile Meis Belediye Başkanı Pavlos Paniğiris’in dostluğu buna örnek.