Esra ERDOĞAN
Son Güncelleme:
Karadeniz yaylaları yaza hazır
Gözalıcı yeşilliği, berrak suları, tertemiz havası, benzersiz manzarasıyla Karadeniz yaylaları Türkiye’nin en güzel yerlerinden. Doğu Karadeniz’deki Kaçkar Dağları, Anadolu’da yayla geleneğinin en iyi korunduğu bölgeler arasında. Milli park statüsündeki dağlarda ekoturizm, termal turizm, kültür turizmi ve doğa sporları giderek gelişiyor. Ayder ve diğer yaylalar yaz mevsimini çiçeklerin renklendirdiği çayırlar ve şenliklerle karşılıyor.
Türkiye’de tatil denilince aklımıza önce Akdeniz, Ege ya da Marmara kıyıları gelir. Deniz tatilinin güzelliği başkadır tabii. Ama en az onun kadar güzel olan bir diğer seçenek de yayla turizmidir. Türkiye’de yaşayıp Karadeniz yaylalarını görmediyseniz, imkanınız olduğunda mutlaka buralara gidin, havasını soluyun, bu coğrafyayı tanıyın. Biz bu fırsatı önceki hafta Isuzu’nun düzenlediği D Max Yayla Safarisi’ne katılarak yakaladık.
Trabzon şehir merkezinden araçlarımızla başlayan yolculuğumuz Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene, Of ve İyidere ilçesinden geçtikten sonra Rize merkezine kadar devam etti. Rize’de şehri tepeden gören, yeşillikler içerisindeki bir çay bahçesinde Karadeniz çayı içtikten sonra Doğu Karadeniz’in meşhur Ayder Yaylası’na gitmek için yola çıktık. Pazar ve Ardeşen ilçelerinden geçtikten sonra Çamlıhemşin İlçesi’ne doğru hareket ettik. Buraya varmadan önce Fırtına Deresi kıyısındaki mekanlarda mola verebilirsiniz. Bir yandan bu coşkulu derenin sesini dinlerken bir yandan da bol oksijeni teneffüs edebilir ve zirvesine kadar yeşil ağaçlarla kaplı Kaçkar Dağları’nı izleyebilirsiniz. Ayrıca günlük taze alabalık yeme fırsatı bulabilirsiniz. Bu arada Fırtına Deresi raftingçiler için önemli bir adres. Her yıl haziran sonundan ağustos sonlarına kadar derede rafting yapılabiliyor. Çamlıhemşin yolu üzerindeki doğa sporları merkezi Dağraft’ta sertifikalı antrenörler eşliğinde 15-20 dakikalık bir eğitimden ve gerekli donanımı aldıktan sonra rafting yapma imkanı bulabiliyorsunuz. Derede birinci ve ikinci derece zorluklara sahip parkurlar belirlenmiş. Berrak, köpüklü, haşin derenin sularında yapılan rafting yaklaşık bir saat sürüyor. En az iki kişinin katılımıyla çıkılan bu yolculuğun fiyatı kişi başı 30 ile 50 TL arasında.
Dağraft’taki molamızın ardından Çamlıhemşin İlçesi’ne doğru yolumuza devam ettik. Çamlıhemşin, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan Bal filminin çekildiği yer. İlçeye aşık olmamak elde değil. Benim gibi ilk kez gittiyseniz eğer güzellikleri gözlerinizi kamaştıracak, başınızı ne tarafa çevirseniz heyecanlanacaksınız.
Ayder Yaylası, Çamlıhemşin ilçesinin 19 kilometre güneydoğusunda, 1350 metre yükseklikte, çam ormanlarıyla kaplı. 52 bin metrekarelik Kaçkar Dağları Milli Parkı’nın içinde. Bazı bölgeleri 1, 2, 3’üncü derece doğal sit alanı. Burası hem yayla, hem dağ, hem de kaplıca turizmi için ideal bir bölge. 250’nin üzerinde kuş türü yaşadığı için kuş gözlemciliği, ayrıca foto safari, cip safari yapabilirsiniz. Dağcı kulüpleri burayı çadır kampı yapmak için tercih ediyorlar. Ayrıca kışın helikopterli kayak dediğimiz helinski yapılabiliyor.
IŞIL IŞIL GÖLÜN SUYU DONDURUCU SOĞUK
Bölgede konaklama seçenekleri çok. 32 konaklama tesisi yılın 12 ayı açık. 5-6 yeni tesisin daha yapılacağını öğreniyoruz. Oteller, pansiyonlar, apart evlerde kişi başı ortalama 70-80 TL’ye konaklayabiliyorsunuz. Oda kahvaltı ve yarım pansiyon seçenekleri var. Fiyatlar sezon dışında maksimum 50 TL oluyor. Okulların tatil olduğu dönem en yoğun sezonu. Bölgedeki Ayder Kaplıca Fizik ve Rehabilitasyon Merkezi de kaplıca turizmi için önemli bir alternatif. 57 derece sıcaklığındaki suyu, romatizma, kireçlenme, göz hastalıkları, kadın hastalıkları, iç hastalıklar, cilde ve mideye iyi geliyor. Günübirlik kullanımı kişi başı 8 TL. Yakında SPA’sı da yapılacak.
Biz gittiğimizde Ayder Kültür ve Doğa Festivali yapılıyordu. Her yıl 11-12 Haziran’da düzenlenen bu etkinlikte yöresel oyunlar oynanıyor, yarışmalar yapılıyor, tulum çalınıyor, boğa güreşleri izleniyor.
Ayder’in nesi ünlü, diye sorarsanız herkes size bal cevabını verir. Bölgede yaklaşık 230 endemik bitki bulunduğu için arıların balının da şifalı olduğuna inanılıyor. Balı Ayder Tarımsal Kalkınma Kooparatifi’nden almanız öneriliyor. Bal hasadı 1 Temmuz’da başlıyor. Özel balın kilosu 150-160 TL arasında.
Ayder’den sonra rotamızı Uzungöl’e çevirdik. Uzungöl’e gidince, dağların ve ormanların arasında ışıl ışıl bir göl ve etrafındaki yerleşim merkezlerini görüyorsunuz. Suyu buz gibi olan gölde yüzülmüyor. Fakat bizim gibi serinlemek için bir süreliğine ayaklarınızı sokabilirsiniz. Uzungöl çok özel bir bölge. Trabzon’un Çaykara ilçesine 19 kilometre uzaklıkta.
Türkiye’nin yağmur ormanlarının bulunduğu, Soğanlı ve Kaçkar Dağları’nın birleşim yerinde. Yürüme, tırmanma, bitki örtüsü incelemeleri için uygun bir yer. Son yıllarda burada yamaç paraşütü de yapılabiliyor. Uzungöl’ün çevresi yaban hayvanları açısından da zengin, bozayı, karaca, vaşak, dağkeçisi türlerine rastlanıyor.
Bölgenin 2 bin yatak kapasiteli konaklama alternatifi var. Altı kişilik apart dairelerde konaklamanın fiyatı 150 TL. Otellerin fiyatları kişi başı 50-65 TL arasında. Bu fiyatlar haziran-ağustos arasında geçerli. Eylülde ucuzluyor. 2. dereceden doğal sit alanı olan bölgede 5 yıldızlı otel yapımı için hazırlıklar başlamış. Uzungöl’deki konaklama merkezlerinin ihtiyacı karşılamada zorlandığını öğreniyoruz. Zaten Uzungöl Köyü sakinlerinin çoğu evlerinin bir bölümünü pansiyon yapmış. Uzungöl’ün alabalığı meşhur. Gölde kırmızı benekli alabalık yaşıyor. Ama avlanması yasak. Yine de canınız alabalık yemek isterse, restoranlarda başka bölgelerden avlanan alabalıkları bulabiliyorsunuz. Karadeniz mutfağının en meşhur yemeklerinden biri olan kaşar peyniri, un ve tereyağıyla yapılan mıhlama, akşam yemeklerinde de kahvaltılarda da masaya servis ediliyor. Mıhlama mısırunundan yapılırsa kuymak adını alıyor. Biz bu doğal, taze ve lezzetli yiyecekten bol bol tatma fırsatı bulduk.
HAZİRAN SICAĞINDA KARTOPU YAPTIM
Uzungöl’den daha yüksekte, dağların eteklerinde başka yaylalar da var. Karaster, Şekersu, Çelepçayır gibi. Yalnız buralara gitmek için dayanıklı bir arazi aracıyla ve mümkünse deneyimli bir şoförle yolculuk yapmanız gerekiyor. Çünkü yol dar, virajlı, yer yer bozuk, taşlı, yokuşlu. Bununla birlikte yolda muhteşem manzaraları seyredebilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Karaster Yaylası’na haziran ayının ortasında çıktığımızda tepemizde güneş olmasına rağmen yer yer kar örtüsüyle karşılaştık. Hatta ayakkabılarımızı kara sürüp serinledik, kartopu yapıp keyfini çıkardık.
Karaster’de Uzungöl’de yaşayan köylülerin yayla evleri var. Mayıstan ağustos sonuna kadar yaklaşık dört ay burada kalıyorlar. Köylülerin geçim kaynağı genelde hayvancılık.
Karaster’te başka bir dünyada buluyorsunuz kendinizi. Temiz hava, yalnız belgesellerde görme imkanı bulabildiğimiz müthiş manzaralar, dağlardan ansızın akan kar suları, uzaklarda olma hissi sizi başka bir insan yapıyor. Şehrin karmaşasına geri dönünce özlüyorsunuz oraları.
Trabzon şehir merkezinden araçlarımızla başlayan yolculuğumuz Yomra, Arsin, Araklı, Sürmene, Of ve İyidere ilçesinden geçtikten sonra Rize merkezine kadar devam etti. Rize’de şehri tepeden gören, yeşillikler içerisindeki bir çay bahçesinde Karadeniz çayı içtikten sonra Doğu Karadeniz’in meşhur Ayder Yaylası’na gitmek için yola çıktık. Pazar ve Ardeşen ilçelerinden geçtikten sonra Çamlıhemşin İlçesi’ne doğru hareket ettik. Buraya varmadan önce Fırtına Deresi kıyısındaki mekanlarda mola verebilirsiniz. Bir yandan bu coşkulu derenin sesini dinlerken bir yandan da bol oksijeni teneffüs edebilir ve zirvesine kadar yeşil ağaçlarla kaplı Kaçkar Dağları’nı izleyebilirsiniz. Ayrıca günlük taze alabalık yeme fırsatı bulabilirsiniz. Bu arada Fırtına Deresi raftingçiler için önemli bir adres. Her yıl haziran sonundan ağustos sonlarına kadar derede rafting yapılabiliyor. Çamlıhemşin yolu üzerindeki doğa sporları merkezi Dağraft’ta sertifikalı antrenörler eşliğinde 15-20 dakikalık bir eğitimden ve gerekli donanımı aldıktan sonra rafting yapma imkanı bulabiliyorsunuz. Derede birinci ve ikinci derece zorluklara sahip parkurlar belirlenmiş. Berrak, köpüklü, haşin derenin sularında yapılan rafting yaklaşık bir saat sürüyor. En az iki kişinin katılımıyla çıkılan bu yolculuğun fiyatı kişi başı 30 ile 50 TL arasında.
Dağraft’taki molamızın ardından Çamlıhemşin İlçesi’ne doğru yolumuza devam ettik. Çamlıhemşin, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan Bal filminin çekildiği yer. İlçeye aşık olmamak elde değil. Benim gibi ilk kez gittiyseniz eğer güzellikleri gözlerinizi kamaştıracak, başınızı ne tarafa çevirseniz heyecanlanacaksınız.
Ayder Yaylası, Çamlıhemşin ilçesinin 19 kilometre güneydoğusunda, 1350 metre yükseklikte, çam ormanlarıyla kaplı. 52 bin metrekarelik Kaçkar Dağları Milli Parkı’nın içinde. Bazı bölgeleri 1, 2, 3’üncü derece doğal sit alanı. Burası hem yayla, hem dağ, hem de kaplıca turizmi için ideal bir bölge. 250’nin üzerinde kuş türü yaşadığı için kuş gözlemciliği, ayrıca foto safari, cip safari yapabilirsiniz. Dağcı kulüpleri burayı çadır kampı yapmak için tercih ediyorlar. Ayrıca kışın helikopterli kayak dediğimiz helinski yapılabiliyor.
IŞIL IŞIL GÖLÜN SUYU DONDURUCU SOĞUK
Bölgede konaklama seçenekleri çok. 32 konaklama tesisi yılın 12 ayı açık. 5-6 yeni tesisin daha yapılacağını öğreniyoruz. Oteller, pansiyonlar, apart evlerde kişi başı ortalama 70-80 TL’ye konaklayabiliyorsunuz. Oda kahvaltı ve yarım pansiyon seçenekleri var. Fiyatlar sezon dışında maksimum 50 TL oluyor. Okulların tatil olduğu dönem en yoğun sezonu. Bölgedeki Ayder Kaplıca Fizik ve Rehabilitasyon Merkezi de kaplıca turizmi için önemli bir alternatif. 57 derece sıcaklığındaki suyu, romatizma, kireçlenme, göz hastalıkları, kadın hastalıkları, iç hastalıklar, cilde ve mideye iyi geliyor. Günübirlik kullanımı kişi başı 8 TL. Yakında SPA’sı da yapılacak.
Biz gittiğimizde Ayder Kültür ve Doğa Festivali yapılıyordu. Her yıl 11-12 Haziran’da düzenlenen bu etkinlikte yöresel oyunlar oynanıyor, yarışmalar yapılıyor, tulum çalınıyor, boğa güreşleri izleniyor.
Ayder’in nesi ünlü, diye sorarsanız herkes size bal cevabını verir. Bölgede yaklaşık 230 endemik bitki bulunduğu için arıların balının da şifalı olduğuna inanılıyor. Balı Ayder Tarımsal Kalkınma Kooparatifi’nden almanız öneriliyor. Bal hasadı 1 Temmuz’da başlıyor. Özel balın kilosu 150-160 TL arasında.
Ayder’den sonra rotamızı Uzungöl’e çevirdik. Uzungöl’e gidince, dağların ve ormanların arasında ışıl ışıl bir göl ve etrafındaki yerleşim merkezlerini görüyorsunuz. Suyu buz gibi olan gölde yüzülmüyor. Fakat bizim gibi serinlemek için bir süreliğine ayaklarınızı sokabilirsiniz. Uzungöl çok özel bir bölge. Trabzon’un Çaykara ilçesine 19 kilometre uzaklıkta.
Türkiye’nin yağmur ormanlarının bulunduğu, Soğanlı ve Kaçkar Dağları’nın birleşim yerinde. Yürüme, tırmanma, bitki örtüsü incelemeleri için uygun bir yer. Son yıllarda burada yamaç paraşütü de yapılabiliyor. Uzungöl’ün çevresi yaban hayvanları açısından da zengin, bozayı, karaca, vaşak, dağkeçisi türlerine rastlanıyor.
Bölgenin 2 bin yatak kapasiteli konaklama alternatifi var. Altı kişilik apart dairelerde konaklamanın fiyatı 150 TL. Otellerin fiyatları kişi başı 50-65 TL arasında. Bu fiyatlar haziran-ağustos arasında geçerli. Eylülde ucuzluyor. 2. dereceden doğal sit alanı olan bölgede 5 yıldızlı otel yapımı için hazırlıklar başlamış. Uzungöl’deki konaklama merkezlerinin ihtiyacı karşılamada zorlandığını öğreniyoruz. Zaten Uzungöl Köyü sakinlerinin çoğu evlerinin bir bölümünü pansiyon yapmış. Uzungöl’ün alabalığı meşhur. Gölde kırmızı benekli alabalık yaşıyor. Ama avlanması yasak. Yine de canınız alabalık yemek isterse, restoranlarda başka bölgelerden avlanan alabalıkları bulabiliyorsunuz. Karadeniz mutfağının en meşhur yemeklerinden biri olan kaşar peyniri, un ve tereyağıyla yapılan mıhlama, akşam yemeklerinde de kahvaltılarda da masaya servis ediliyor. Mıhlama mısırunundan yapılırsa kuymak adını alıyor. Biz bu doğal, taze ve lezzetli yiyecekten bol bol tatma fırsatı bulduk.
HAZİRAN SICAĞINDA KARTOPU YAPTIM
Uzungöl’den daha yüksekte, dağların eteklerinde başka yaylalar da var. Karaster, Şekersu, Çelepçayır gibi. Yalnız buralara gitmek için dayanıklı bir arazi aracıyla ve mümkünse deneyimli bir şoförle yolculuk yapmanız gerekiyor. Çünkü yol dar, virajlı, yer yer bozuk, taşlı, yokuşlu. Bununla birlikte yolda muhteşem manzaraları seyredebilir, fotoğraf çekebilirsiniz. Karaster Yaylası’na haziran ayının ortasında çıktığımızda tepemizde güneş olmasına rağmen yer yer kar örtüsüyle karşılaştık. Hatta ayakkabılarımızı kara sürüp serinledik, kartopu yapıp keyfini çıkardık.
Karaster’de Uzungöl’de yaşayan köylülerin yayla evleri var. Mayıstan ağustos sonuna kadar yaklaşık dört ay burada kalıyorlar. Köylülerin geçim kaynağı genelde hayvancılık.
Karaster’te başka bir dünyada buluyorsunuz kendinizi. Temiz hava, yalnız belgesellerde görme imkanı bulabildiğimiz müthiş manzaralar, dağlardan ansızın akan kar suları, uzaklarda olma hissi sizi başka bir insan yapıyor. Şehrin karmaşasına geri dönünce özlüyorsunuz oraları.