GeriSeyahat Kaktüse tüneyen kartalı göremedim Maya ve Aztek kültüründen çok etkilendim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Kaktüse tüneyen kartalı göremedim Maya ve Aztek kültüründen çok etkilendim

Kaktüse tüneyen kartalı göremedim Maya ve Aztek kültüründen çok etkilendim

Efsaneye göre, İstanbul’un kardeş şehri ve Meksika’nın başkenti Meksiko, “kaktüse tüneyen kartalın yılanı yakaladığı yerde” kurulmuş. Bu simge Meksika bayrağına yansıyacak kadar önemli. Bugün kaktüslerin yerinde modern bir şehir yükseliyor. Latin sanatının çarpıcı örneklerini sergileyen müzeleri, salsayla neşelenen sokakları, meydanlarıyla görülmeye değer. Gezgin Rüya Ataman, “15 saatlik uçak yolculuğuna değdi” diyor.

Aktarmalar, beklemeler hesaba katılırsa İstanbul’dan Meksiko’ya yolculuk yaklaşık 15 saat sürüyor. Havaalanındaki ilk adımınızda başlıyor Meksika misafirperverliği, gezi boyunca eşlik ediyor. Aztek ve Maya uygarlıklarının sıra dışı tarihini gözler önüne seren bu ülkenin havasında sıcaklık, neşe, eğlence var. Sanki bitmeyen bir bayram yaşanıyor. Renklerin en canlı tonları göz alıyor ve mutluluk rüzgârları esiyor her yerden. Meksika’da çöl, karasal, tropik gibi birçok iklime rastlamak mümkün. Dolayısıyla zengin bitki örtüsüne sahip. Doğa, alabildiğine güzel ve bakir.
Çevrede neşe dolu insanları gördükçe, ister istemez kendinize dönüyorsunuz. Bu da tatilden beklenen en önemli kazanımı sağlıyor: Huzur. Meksikalılar, beklentilerimin de ötesinde Türkiye’yi iyi tanıyor, bizleri seviyor. Dışadönük ve duygularını göstermekte cömertler. Dünyanın diğer ucundan gelmemiz onları şaşırtıyor, mutlu ediyor.

RENKLİ METROPOL

Meksika bayrağındaki simge, başkent Meksiko’nun konumlandığı bölgeyle de ilintili. Aztek başkenti Tenochtitlan “kaktüse tüneyen kartalın yılanı yakaladığı yer de kurulmuş. Ve bu şehir Meksiko’ya temel oluşturmuş. Meksiko, 20 milyonu aşan nüfusuyla, karmaşası, trafiği, heyecanı, eğlencesi, kültür ve sanat merkezleriyle tam bir metropol.
Kentte görülmesi gereken yerleri bir solukta saymak gerekirse, dünyanın üçüncü büyük meydanı Zocalo, Aztek yapılarının taşlarıyla inşa edilen katedral, Tenochtitlan kalıntılarının yer aldığı Templo Mayor Müzesi, Diego Rivera’nın Meksika tarihini anlattığı duvar resimlerinin sergilendiği Ulusal Saray, Meksikalı ressam Frida Kahlo ve eşi Diego Rivera’nın resimlerinin görülebileceği Modern Sanat Müzesi, Aztek ve Maya uygarlıklarına ait önemli eserlerin bulunduğu Ulusal Antropoloji Müzesi, Osmanlı’nın hediye ettiği Saat Kulesi sıralanabilir. Ve tabii ki Meksiko’ya gitmişken, Mariachi topluluklarının dans ve müzik gösterileri izlenmeli, Zona Rosa’nın kafelerine uğranmalı, heykel ve çiçeklerle süslü Reforma Caddesi’nde yürüyüş yapılmalı, şehir pazarlarında yapılacak eğlenceli alışverişe zaman ayrılmalı, binlerce çeşit otantik ve mistik hediyelik arasında kararsız kalınmalı ama çok beğenilenler mutlaka alınmalı, lezziz Meksika mutfağı tadılmalı.

TEOTİHUACAN’IN ŞAŞIRTICI PİRAMİTLERİ

Aztek ve Mayalar dahil birçok topluluğun yaşadığı antik kent Teotihuacan, Meksiko’ya yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta. Güneş ve Ay piramitleriyle bunların arasındaki Ölüler Yolu görülmeye değer. Azteklerin matematik ve astronomide geliştikleri, bugüne kadar bozulmadan gelen ve mükemmel konumlandırılmış sıra dışı yapılardan da anlaşılıyor. Piramitlerin güzelliği büyüleyici. Yüksekliklerine rağmen her türlü riski göze alıp zirvede rüzgârı hissetmekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu arada piramitlerin konumlandığı alandaki mükemmel akustiği ellerinizi çırparak test etmeyi ihmal etmeyin, çok şaşıracaksınız.

GELENEKSEL MAYA YAŞAMINI YUCATAN’DA GÖREBİLİRSİNİZ

Meksika’nın görülesi, hatta belki de kalınası yerlerden biri de San Cristobal. Çiçek süslü, parke taşlı yollarına tek ya da iki katlı evler sıralanmış. Sokaklar küçük meydanlara açılıyor. Kenti Maya yerlilerinin yaşadığı Zinacantan, Amatenango ve San Juan Chamula köyleri çevreliyor. Geleneklerini koruyorlar. Dışa kapalı, sade bir yaşamları var. Birkaç parça ürün satmak, ibadet etmekten başka kaygıları yok. Çevredeki meraklı turist kalabalığını umursamıyorlar.
Yucatan Yarımadası tam bir Maya diyarı. Tropik ormanların içine kurulmuş birçok eski şehrin kalıntısı gezilebiliyor. En önemlileri Tulum, Uxmal, Palenque ve tabiî ki Chichen Itza. Sık ormanlar, devasa ağaçlar arasında ansızın karşınıza çıkacak heybetli piramitlerin, Maya yapılarının karşısında etkilenmenin de ötesinde büyüleneceksiniz. Yarımadadaki Chichen Itza, dünyanın yedi harikasından biri. Gelişkin Maya kültürünün en güzel yansımaları bu kentte görülüyor. Kukulkan Piramidi de mutlaka görülmeli. Yolunuz Yucatan’a düşerse, Agua Azul ve Misol-Ha şelalelerinde yüzme molası vermenizi, masmavi sularda serinlemenizi öneririm. Yeşillikler arasından suların dans ederek süzüldüğü şelalelerden ayrılmak istemeyeceksiniz.
False