Kaçkarlar şimdi çiçek bahçesi
Doğu Karadeniz’in en yüksek zirvesi Kaçkarlar’ın eteklerinde bu mevsimde açan onlarca çiçek, dağları doğal bahçe görünümüne kavuşturuyor. Renk cümbüşünün baş kahramanı ise kumarlar, yani dağgülleri.
Doğu Karadeniz’in en özel vadilerinden biri olan Fırtına Vadisi’nde baharın tüm coşkusunu gözlemlemek mümkün. Şimdilerde envai çeşit çiçeğin yamaçlara yayıldığını, meyve ağaçlarının çiçeklendiğini, doğanın delicesine yeşerdiğini, derenin eriyen karlarla coştuğunu görmek bambaşka bir his veriyor insana. Mayısın başında açan kumar (dağgülü) çiçekleri vadinin yukarılarında varlığını devam ettiriyor, özellikle beyazı bu mevsimde 2 bin metre üstündeki yaylalarda yeşilin içinde parlıyor.
Doğal çiçeklerin yayılım alanları oldukça geniş. Fırtına havzasında kendisine doğal yaşam alanı bulan envai çeşit çiçek ormanla yüksek dağ çayırları arasındaki geçiş bölgelerde görülür. Ağaçların seyrekleştiği ya da boylarının kısaldığı açıklıklar, kumar çalılıklarının çevrelediği çayırlar, daha yükseklerde dağkumarının (Rhododendron caucasicum) baskın olduğu bölgeler çiçek bahçesi gibidir. Bence en önemli özellik dar alanlardaki bitki çeşitliliği.
DÖRT FARKLI RENK
Doğal çiçek bahçelerinin en güzel temsilcilerinden biri kumar çiçekleri. Vadinin aşağı bölümlerinde kumar (Rhododendron ponticum) hâkimken yukarılara doğru dağkumarı (Rhododendron caucasicum) baskın duruma geçer. İkisinin arasında da yer yer melez kumar (Rhododendron x sochadzeae) ve eğriçiçeği (zifin, Rhododendron luteum) bulunur. Pembe, mor, krem beyazı ve sarı çiçekleriyle kumarlar doğal çiçek bahçelerini rengârenk bezerler. Adil Güner’in listesi ise hayli kabarık: “Bunların arasında baharda beyaz çiçekleri, güzün kırmızı meyveleriyle çencği çalısı (yabani üvez, Sorbus aucuparia); moşi (süpürgelik, Betula medwedewii); söğüt türleri (Salix) ve titrek kavak (Populus tremula) ve yayla peliti (Quercus pontica) ile bodurlaşmış gürgen (kayın, Fagus orientalis) yer alır. Süpürgeliklerle, yayla peliti ve gürgen yer yer kumarların yerine hâkim duruma geçer. Tabii özellikle dere boylarında yer alan kezelağacı (kızılağaç, Alnus glutinosa) unutmamalıyız. Otsu türlere gelince hangi birini sayalım ki? Gagaç’tan (ayıgülü, şakayık, Paeonia wittmanniana) başlayalım mı? Açık sarı kocaman taçyaprakları ve alayı (pembe-mor) dişi ve erkek organlarıyla bezenmiş çiçekler. Sarı ila kavuniçi arasındaki gösterişli çiçekleriyle Hemşinzambağı (Lilium ponticum). Beyaz çiçekli bir tür dağ sahlebi (Traunsteinera spherica). En az 6 tür iğnelik (Geranium psilostemon); çok sayıda çıngırakotu (çançiçeği, Campanula lactiflora); düğün çiçekleri (Ranunculus türleri); değişik sahlep türleri (Dactylorhiza urvilleana, D. pontica, Gymnadenia conopsea, Coenoglossum viride gibi); başta çayçiçeği (kekik, Thymus praecox) olmak üzere çok sayıda Ballıbabagiller üyesi tür; dağlahanası (Polygonum bistorta subsp. carneum); dağhıyarı (Cerastium dahuricum) ve akrabaları (Cerastium lazicum gibi); damkorukları (Sedum türleri) taşkıranlar (Saxifraga türleri) ve daha birçokları güzelliği tamamlar. Elbette birçok eğrelti türünün de bu yeşillik ve renk cümbüşündeki yerini ihmal etmemek gerekir.”
GÖZLEM ZAMANI
Bu mevsim belirttiğimiz gibi yayla mevsimidir ve Kaçkar yaylalarının hemen hemen hepsi birbirinden değişik çiçek türlerini barındırır. Bu çiçekleri yakından görmek ve doğal bahçelerin içinde kendini kaybetmek isteyenler zamanı ıskalamasın…
Nerede görülüyor
Nezahat Gökyiğit Bahçesi’nin bitkibilimci sorumlusu, Çamlıhemşinli Prof. Dr. Adil Güner yıllarını çiçeklerle ilgili araştırmalara vermiş. Bölgedeki gözlem alanlarını da avucunun içi gibi biliyor: “Şimdiye kadar gezebildiğim yerler itibariyle Kale-i Balâ (Hisarcık) ve Varoş (Yazlık) çevresi; Kale-i Balâ ile Hemşin Ortaköy (Ortayayla) arası, Elevit çevresi, Amlakit çevresi (Parçovit, Yukarı Amlakit, Kotençur), Keşyatağı, Tatardağı, Hardumali, Aşağı ve Yukarı Kavrun arası, Yukarı Kavrun ile Çengnevit arası, Yukarı Kavrun ile Pornag ve Çoovit arası, Ceymakçur Deresi, Aşağı ve Yukarı Kaçkar yaylaları arasında doğal
çiçek bahçelerini görebilirsiniz. Daha doğuda İçhem (Zigem; Tunca ve Durak) derelerinin yukarı kesimlerinde de böyle yerlerin varlığı aşikâr.”