İstanbul seyircisi güçlü ve sadık
Iron Maiden, Maiden England turnesi kapsamında 26 Temmuz’da İstanbul’da olacak. Ama görüşme için o günü beklemedik, grubun kurucusu, bas gitaristi, geri vokalisti ve baş bestecisi Steve Harris’le turnenin Moskova ayağında bir araya geldik. Efsane müzisyen, “Birçok kişi için anıların olduğu yer” dediği İnönü Stadyumu’ndaki konser öncesi sorularımızı yanıtladı.
* 26 Temmuz’da üçüncü kez İstanbul’da olacaksınız. Heyecanlı mısınız?
- Bizi seven, sahiplenen bir seyircimiz var. Türkiye’de onlarla buluşacağımız için mutluyuz. İstanbul seyircisi güçlü ve sadık...
* Özlediğiniz bir şey ya da bir yer var mı?
- Son geldiğimizde büyük bir kalabalık vardı. Daha büyüklerini görmeyi umut ediyoruz.
* 1988 yılında 7th of a 7th Tour’daki görsel şöleni günümüze taşıyorsunuz. The Final Frontier’dan sonra neden Maiden England Tour? Neden 80’lere dönüş?
- Maiden England turnesine Kuzey Amerika’dan başladık geçen sene. Bu birinci ayaktı. Turnenin ikinci ayağı ise Avrupa... Son albümümüz “The Final Frontier”ın turnesinin ardından Maiden England’ı yapmamızın nedeni ise 80’li yıllarda yayınladığımız birçok şarkıyı uzun zamandır çalmamış olmamız. Bir önceki turnedeki şarkılar son yaptıklarımızdı. Kesinlikle bu şarkıları yeniden çalmak insanı yeniliyor. Bir de Maiden England turnesindeki şarkılar yapıldığında henüz doğmamış çok hayranımız var. O şarkıları tanıtmak esas amacımızdı.
* Turnede seslendirdiğiniz şarkılar içinde en çok hangisini seviyorsunuz?
- Zor bir soru. Sanırım bu turnede en çok “Wasted Years”ı seviyorum. “Seventh Son of a Seventh Son” da favorilerimden. Ayrıca “Fear of the Dark” her zaman en iyiler arasındadır.
* Sıkı bir futbol takipçisisiniz ve turnede stadyumlarda sahneye çıkıyorsunuz. Nasıl bir his bu? Hangi stadyumu gözünüze kestirdiniz?
- Muhteşem. Özellikle Westham’in stadında sahneye çıkmak isterim ama bu mümkün değil. Orada futbol oynadım ama çalamadım.
* Hâlâ futbol oynuyor musunuz?
- Bu yıl iki kere sahaya çıktım. Eskisi kadar oynamıyorum.
* Neden?
- Çok yaşlandım. Artık tenis gibi farklı sporlara yöneldim.
* “Yaşlandım” diyorsunuz ama şarkılarınız yaşlanmıyor. Muhteşem bir müzik kariyeri ve sizi taparcasına seven hayranlarınız var. Bu nasıl oluyor?
- Bunun sırrını bilmiyorum, tek bildiğim dinleyicilerimizin çok sadık olduğu. Bunu hak etmek için ne yaptık bilmiyorum ama dünya çapında sevenlerimizin olması muhteşem bir his...
* Turne yapmaktan sıkıldığınız olmuyor mu?
- Çok nadir. Turnelerde ilk iki hafta çok zorlu geçiyor. Ondan sonra güçleniyor ve devam etmek istiyorsunuz.
SAHNE ÖNÜNDE 70 YAŞINDA KADINI GÖRÜNCE ENDİŞELENDİM
* Turneye anne babasıyla gelen gençleri, iki jenerasyonu bir arada gördüğünüzde neler hissediyorsunuz?
- Bu durum onları da müzikle yakaladığımızı gösteriyor. Son olarak Stockholm’de ailesinin elinden tutarak gelenler gördüm. Hele sahne önünde 70 yaşında kadın bir hayranımız vardı ki, o görüntü, o his anlatılamaz. 70 yaşında! Sahne önünde olduğu için zarar göreceğini bile düşündüm bir ara ama hiçbir şey olmadı, konserin sonuna kadar eğlendi.
* Sizin projeniz olan British Lion grubunu dinleme fırsatı buldum. Ama merak ediyorum, neden yeni bir proje içinde yer almak istediniz?
- Bence herkes zevk aldığı şeyi yapmalı ve ben bu projede keyif aldım. Grupla birçok küçük mekanda konser verme, seyirciyle yüz yüze gelme keyfini yaşadım ki bunu yıllardır yapmamıştım. Iron Maiden ile turne ve albüm çalışmalarına ara verdiğimiz bir dönemdi ve British Lion ile çalmaktan büyük zevk aldım. Yine böyle bir ara olursa yeni projeler yapmaktan çekinmem.
* Daha farklı müzikler de mi yapmak istiyorsunuz?
- Evet, çünkü hayata bir kere geliyorsun ve mümkün olduğunca çok şey yapmalısın.
* 15’inci stüdyo albümünüz çıktı, peki 16’ncısı ne zaman?
- Belki gelecek yıl, belki 2015’in başı... Bu yıl çok yoğun geçiyor. Turne bittikten sonra biraz kendime zaman ayıracağım.
“EL DORADO” İLE GRAMMY KAZANMAK ŞOKE EDİCİYDİ
* Kariyerinizde ilk Grammy ödülünü “The Final Frontier” albümünde yer alan “El Dorado” şarkısıyla, en iyi rock performansı şarkısı dalında kazandınız. Biraz geç olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Daha önce “Fear of the Dark”la da aday olduk ama dediğin gibi ilk kez kazandık. Aslına bakarsan şoke ediciydi. “El Dorado” güzel bir şarkıydı ama albümde ondan iyileri vardı. Bence yanlış şarkıyı seçtiler.
* Siz ödül derdinde bir grup değilsiniz zaten...
- Hiç umurumuzda olmadı. Beğeninin dinleyicilerden gelmesi hep daha önemlidir.
BRUCE’UN ÖN PLANDA OLMASI SORUN DEĞİL
* DVD’lerde solist Bruce Dickinson’ı daha uzun süre izliyoruz. Bu bir anlamda şov mu?
- Bruce bir solist ve sahne önündeki kişi. İnsanlar ilk onunla iletişim kuruyorlar. Bu durum benim için bir sorun değil. Aslına bakarsan şarkıların doğru bağlanması, sesin iyi çıkması, grubun birlikte iyi çalması beni daha çok ilgilendiriyor.
* Çocuklarınızdan ikisi müzisyen oldu. Onlarla birlikte çaldığınız oluyor mu?
- Kızımın grubunda bir-iki şarkıda çaldım ama oğlumun grubuyla henüz çalmadım. Onu da yapmak istiyorum.
* İnönü Stadyu-mu’nu bir anlamda sizin konseriniz yıkacak. Bunu biliyor muydunuz?
- Söylediler. Birçok kişi için önemli anıların olduğu bir yer orası...
1988'e dönüş
Iron Maiden’ın Kuzey Ame-rika’da, Haziran 2012’de başlayan Maiden England turnesi, 1989’da verdikleri aynı adlı konserin geliştirilmiş versiyonu aslında... Sahnede yine grubun maskotu “Eddie” var. Ve 1980’lerdeki şarkıların ağırlıkta olduğu bu turne, belli yaşın üzerindeki dinleyicilerini geçmişe götürürken gençlere de muhteşem bir seçki sunuyor.
Gelelim bu önemli turnenin Moskova ayağına... 12 bin kişi Olimpinsky Stadyumu’nu hınca hınç doldurmuş. Belki de tarihinin en yüksek volümlü konserini Moskova’da veren Iron Maiden, açılışı “Moonchild” ile yapıyor. “The Prisoner”, “2 Minutes to Midnight”, “The Trooper” ve tabii ki albümle aynı adı taşıyan “Seventh Son of a Seventh Son” dahil 14 şarkı seslendiriyor. Geniş zamanlı konuşuyorum çünkü grup konser şarkı listesini tur boyunca değiştirmiyor. Bir buçuk saat süren konser sonrasında kendilerini yalnız bırakmayan dinleyicilere “Aces High”, “The Evil That Men Do” ve “Running Free” ile veda ediyorlar.
Moskova konserini izlerken, seyircinin hiçbir yerde değişmediğini anlıyorsunuz.
Yer yer durup “ne oluyor” diye etrafına bakan, elinden kamerayı bir an olsun düşürmeyen Rus seyirciler, İstanbul’dakileri aratmıyor. Tabii bir Iron Maiden klasiği olarak; seyirci arasında bolca anne baba ve çocuk yan yana, omuz omuza... Sadık seyircileri ve yıllara yayılmış sağlam kariyerleri sayesinde grup, Maiden England’dan da alnının akıyla çıkıyor.