Işıkların dans ettiği ada: Hong Kong
Hong Kong'a varmadan önce demişlerdi: “Bir koku var ki; ya çok seveceksin ya da kaçacaksın”. Bende ikisi de olmadı. Hiçbir şey hissetmedim başlangıçta ama zamanla bir koku alıyor ki insan, bir müddet üstünden çıkmıyor. Kokuyla bütünleşiyorsunuz. Ayrıca bunca yıldır seyahat ediyorum, Hong Kong kadar organize bir coğrafya görmedim. Havaalanından itibaren “şimdi ne yapacağım?” demeden oteldeki odama yerleştim. Hong Kong'da gece 'Işıkların Dansı'nı izlemek, pazarları gezmek ve spor yapmak gibi birçok aktivite bulunuyor. İşte size yardımcı olacak Hong Kong gezi yazısı...
Otelim Mong-Kong’da olduğu için “Ladies Market” denilen yere yakın. Yani “Kadınların Pazarı”. Otel’in danışmasına sorduğunuzda yüzündeki her zamanki gülümsemesiyle, haritasına çıkarıyor, özenle işaretliyor ve neredeyse kapıya kadar çıkıp size yolu bir de elle tarif edecek. “Tamam, tamam, anladım” diyorum. Gayet kolay. Her yer haritada belirli, ulaşım ise çok basit, zaten alan olarak çok dar bir bölge. Bir İstanbullu için bir şehri çözmek de ne demek. 2 gün aldı ancak…
Hong Kong 2 ana bölgeye ayrılmış. Kawloon ve Ada. Ada’ya Centre (Merkez) diyorlar. Çünkü büyük şirketlerin merkezi burada. O resimlerde görünen büyük binalar genellikle Kawloon’dan Merkez’e bakıştır veya Viktorya tepesinden (Victoria Peak) alınmıştır. Victoria Peak ise bence Hong Kong’u ziyarete gidenlerin ilk önce görmesi gereken yerdir.
Fakat dua edin ki hava kapalı olmasın. Ya açıksa işte dünyanın en güzel manzarasına bakıyorsunuz demektir. O yemyeşil bir doğanın tepesinden çekilen nefes ile baktığınız manzara bir kez daha “İşte hayat bu” dedirtebilecek cinsten. Kelimeler ifade etmez, görmek lazım. Belki resimler fikir vermekte, ama bence yetersiz kalmakta.
Viktorya tepesi ziyareti bir tam gün sürebilir, eğer aceleniz varsa o halde merkeze inmekte yarar var. Çünkü merkez denilen bölüm birçok bağlantıların kesiştiği nokta. Ayrıca iş merkezlerine ve İngilizlerin son olarak yaptığı binalar arasında olan sergi ve fuar salonunu da görmek lazım. Zaten nehir kenarında ve görülmeyecek bir bina değil. Tasarımı muhteşem. İçinin de harika olduğunu görmek için birkaç saat ayırmanız lazım.
Hong Kong’da teknoloji seviyesi yüksek. Mobil’den internet bağlantısı 3G ile yapılıyor ve süper hızlı. Hemen hemen her yerde kablosuz internet var. Genelde halkın elinde PDA cinsi yani mobil bilgisayarlar gördüm. Burada internet uygulamaları örneğin mobil bankacılıkta daha çok gelişmiş. Eh, tabii ne de olsa burası bir ticaret ve bankacılık şehri.
Sabahları açık havada kadınları toplu egzersiz yapıyor görürseniz, şaşırmayın. Tai Chi yapıyorlardır. Erkeklerde adını bilemediğim bir tür egzersiz yapıyor. “Kung Fu” tarzı olabilir diye düşünüyorum. Acaba bu sabah egzersizleri bir çeşit arınma mı veya güne başlama aktivitesi mi? İnsanların bu kadar sakin olmasında payı vardır hiç kuşkusuz. Hiç sinirli bir Hong Kong’lu görmedim veya bana rastlamadı. Emin değilim ama benim gözlemim burada yaşayanların oldukça sakin olduğu. Rekabetçi iş ortamında nasıl başarıyorlar, bilemiyorum. Daha çok burada kalıp, gözlemlemek lazım belki de. Sonuçları bizde de uygulasak ne iyi olur. Değil mi?
Eğer hava kararmaya başladıysa “Işıkların Dansı” denilen aktiviteyi kaçırmamak gerekir. Hong Kong Turizm Organizasyonunun desteğiyle yapılan bu gösteri tek kelime ile “muhteşem” Her akşam saat 20.00’da Liman boyunca görebileceğiniz ve yaklaşık 40 plazanın ışıklarıyla oluşan bu senfoni sadece 20 dakika sürüyor ve anlayacağınız gibi tadı damağınızda kalıyor. Her biri farklı tarz ve renkte ışıklandırılmış plazalar, klasik müziğin ritmiyle uyumlu bir gösteri yapıyorlar. Gösteriyi yıldızlar caddesi (Avenue of Stars) denilen bölümden izledim ki burası seyir için en çok tavsiye edilen bölge ama liman boyunca her yerden takip edilebiliyor. Gösteri süresince teknelerde yemek yiyenlerin romantizmini düşünebilir misiniz? Hele bu anı diğer sürprizlerle destekleyenler ve desteklenenler. Gerçekten bir rüya gibi olmalı.
Ve bu gösterinin bitiminde doğruca otele mi gitmeli? Çok yorgunsanız “evet”, fakat o kadar seçenek var ki… Mesela sözünü ettiğim “Ladies Market”. Bir bayan için saatlerce vakit geçirilecek bir pazar yeri. Tüm kalabalığa ve kendine has kokusuna rağmen. Ürünlerden çok fazla kalite beklemeyin fakat hediyelik eşya için çok uygun. Pazarlık ise işin en eğlenceli tarafı. Burada pazarlığın keyfini çıkarabilirsiniz. Bu pazar yeri öğleden sonra açılmakta ve gece yarısına kadar sürmekte. Onun için acele etmeye gerek yok. Kalabalığa bakılırsa, Hong Kong’lular ticareti iyi biliyor diye gözlemliyorum. Fakat bunun yanında mağazalarda ise daha kaliteli ürünü aynı zamanda çok uygun fiyata bulmak da mümkün. Bunun için biraz dolaşmak gerekiyor.
Hong Kong Politeknik Üniversitesi ziyaret ettiğim yerlerden biriydi. Üniversite hayatı, akademik hayat, öğrenciler ve diğer bilgileri edinme imkanım oldu. Kawloon Parkı ise yine yarım gün ayırabileceğiniz bir yeşil alan. Gerek doğal gerekse suni yeşillikler olduğunu gözlemledim, fakat az da olsa doğa kokusu çok iyi geldi. Birkaç gün kocaman binaların arasında dolaştıktan sonra yeşilliğe kendinizi atmanız kaçınılmaz. Vücudum o kadar ihtiyaç hissetmiş ki hala jetlag etkisi de olabilir birkaç saat gözlerimin kapanmasına engel olamadığımı hatırlıyorum. Parkta uyumayı unutmuşum. Ne kadar hoşmuş.
İtiraf etmek gerekirse Hong Kong ziyareti için doğru mevsimi seçmek gerekir. Yaz aylarında giderseniz aşırı nemden rahatsız olmak olası. Yazın nem’in yüzde % 90’lara dahi çıktığını söylüyorlar. Bilmem galiba İstanbul bu durumda nemli bir şehir sayılmaz. Ne dersiniz?
Aslında bahsetmem gereken çok şey var. İlk hatırladıklarım bunlar. İnsanlardan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Beklediğim kadar İngilizce bilmediklerini fark ettim. Ayrıca çalışanların sadece işini yapmak üzere programlandıklarını, insiyatif kullanma konusunda ise hayal kırıklığına uğradım. Farklı öneri getirdiğinizde neden durduklarını anlamadım. Veya anlamıyormuş gibi bakmaları enterasandı. Fakat her şeye rağmen işlerini gülümseyerek yapmaları yok mu, işte bu tüm hatalarını unutturuyor.
Bir akşamüstü puslu bir havada indiğim Hong Kong’dan ayrılış zamanı. İngilizlerin gitmeden evvel yaptığı son yerlerden olan Hong Kong Uluslararası Havaalanı’nın bulunduğu adaya gelirken, içime sinen bu konunun yavaşça azaldığını hissediyorum. Hay Allah tam da alışmıştım! Birazdan tanıdık bir koku duyacağım, biliyorum. Çünkü, az sonra Türk Hava Yolları uçağının kapısı açılmış olacak...
Fotoğraflar: Arzu BALOĞLU
New York metrosunda masaj
Skyscanner’ın aşağıdaki arama motorunu kullanarak istediğiniz yere en ucuz uçak biletini bulabilirsiniz. Hemen uçak bileti arayın!