Hollanda sokaklarında bir tatlı huzur...
Aşılarınız tamamsa yurtdışına seyahat hiç de zor değil. Ancak Amsterdam da dahil pek çok şehrin sizi eski ışıltısı, hareketliliği ve heyecanıyla karşılamayacağını bilin. Yine de kafe ve restoranlar keyifli saatler vaat ediyor, sokaklarıysa her zamankinden daha tenha ve huzurlu.
Seyahat öncesi kafam karışıktı. Kimi aşılı olduğuma dair AB onaylı Europass yeterli diyor, kimi garanti olsun diye PCR testi de yaptırmamı tavsiye ediyordu. İyice araştırdıktan sonra AB onaylı belgenin yeterli olduğuna kesinlikle inanarak PCR testi yaptırmadım ve Europass dışında kimse de başka bir şey sormadı. İki doz Biontech aşısı varsa e-nabız’dan bu belgeyi alıp hazır bulundurmanız yeterli. Ancak öte yandan durum her an değişebiliyor. Pandemi vakalarının aşıya rağmen yoğun seyrettiği ama bitmediği ve ülkelerin kapanmayla açık olma arasında belirsizlik yaşadığı bir dönem. Bugünlerde Hollanda’ya gidecekseniz son ana kadar giriş şartlarını gözden geçirmenizde fayda var. Böyle bir hazırlığın ardından yıllar sonra tekrar Amsterdam, Schiphol Havaalanı’na indim. Sanki geçmişte bıraktığım gibiydi ama eski heyecanı yoktu. Biraz tedirgindim. Amsterdam’ın dışına gitmem gerekiyordu ve bunun için alt kattaki tren istasyonuna inmeliydim. Gideceğim yerde öğrenci olan yeğenim Zeynep’in sıkı tembihleriyle önce bilet ofisinden OV seyahat kartı alacak ve 20 Euro yüklenecek, sonra da oradaki makinelerden ‘in’ yapılacak. Bu toplu ulaşıma giriş demek. Çıkarken de ‘out’ yapmayı unutmamak gerekir.
Nihayet hedefimdeki Utrecht şehrine ulaşıyorum... Önce az da olsa şehri görmek istedim zira hava alışılmışın dışında güneşli ve ılıktı. Merkez Tren İstasyonu çevresindeki evler, eski şehir ve kanallar çok güzel, medeni ve huzurlu. Yılbaşı süslemeleri başlamış ancak yoğun değil. Mağazalar, caddeler, restoran ve kafeler rahat. Asla çok kalabalık veya çok sakin değil, kıvamında. Eski şehrin taş yolları romantik, gizemli, temiz. Sokaklarda halk maske takmayı sevmiyor. Ülkede evden çalışma sistemi sürüyor bu nedenle sokaklar genellikle sakin.
Şehrin birçok noktasını gezdim ancak beni en çok etkileyen halk kütüphanesi oldu. Eski postane yenilenerek ortaya çıkarılmış muhteşem bir yapı. Hem içi hem dışarıdan görüntüsü ve tasarımı insanı içine çekiyor. Aydınlık, rahat, huzurlu, teşvik edici ve konforlu bir kütüphane.
Sessiz kompartıman
Rotterdam, Zeist gibi şehirlere de toplu taşımayla günlük ziyaretler yaptık. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar geniş, rahat ve fazla bisiklet yolu ve bisikletçi görmedim. Tahmin edeceğiniz gibi en yaygın ulaşım aracı bisiklet ve neredeyse Hollanda’nın simgelerinden biri...
Belki de bu kadar spor yaptıklarından herkes zinde ve formda görünüyor. Trafik stresi yok, ulaşım gayet düzenli, huzurlu ve her şey planlandığı gibi dakik bir şekilde işliyor. Bu arada tren fiyatları bize göre pahalı. Şehirlerarası tek yön 10 Euro civarı. Eğer OV kart kullanırsanız bir miktar indirim yapıyor. Trenlerde de ince ayrıntılar var. Örneğin ‘silence’ bölümü sessiz çalışmak isteyenler için ayrılmış bir kompartıman.
Gittiğimiz şehirlerdeki doğa renklerine ve temiz korunmuş parklara da hayran oldum. Doğada yürürken karşılaştığım müstakil evlerin kapılarının açık olmasına, perde çekmeyecek kadar kendilerini güvende hissetmelerine de özenmemek mümkün değil.