Hödüktör
Arayan, arayacağı şeye en uygun aracı da bulmak zorunda. Ne demişler; Alet işler, el öğünür. Aletin iyi değilse, yandı gülüm keten helva. Çünkü ‘kem alat’ (kötü alet) ile kemalat (güzel iş) olmuyor canlarım.
Bilirsiniz, hazine arayan ‘yaşamın boş hayaller peşinde koşan ama yorulmayan yılmaz savaşçı’larını. Kimi zaman kaçakçı, kimi zaman zanlı, kimi zaman suçlu tarihi eser kaçakçılarını. Bir sürü gizemli işaretlerle, arayacağı hazinenin yerini gösterten J hazine haritacılarını. Hayal avcılarını. Umut tacirlerini.
Arayacaklarına ve bulacaklarına (ama elbet bir gün bulacaklarına) olan inançlarını asla kaybetmeyen küp altın uzmanlarını. Eski Yunan ve Hitit para koleksiyoncularını.
Rüyalarında gördükleri hazineye kavuşmak için, ellerinde ve avuçlarındaki tüm hazinelerini tüketmeye razıdır bu tipler.
Bir gün bir yerden, tesadüfen ya da cidden bir harita bulurlarsa, evdeki hanım ve çocukların gitme çığlıklarını duymamak için 6 aylık mesafeye uzaklaşır, bu avcılar.
Ellerindeki tüm parayı, hazine bulmalarına yarayacak her türlü alet için harcayıp, yollara revan olurlar.
Bilirsiniz işte. Gerçek hazine avcılarıdır onlar.
Av peşinde koşan ve asla yorulmayan ve asla yılmayan, yaşamın sanal hayaller destekli cengâverleri (!)
Bu avcıların, genellikle iki büyük yardımcısı vardır. Birincisi gerçek (!) bir harita. Ve ikincisi de, yerin 4 metre altındaki altını gösterten (!) maden arama dedektörleri.
Satıcılar bu konuda çok iddalıdır. Bu dedektörler, yerin altındaki maden cinsine göre sinyal verir. Gazoz kapaklarına ötüp de, hazine avcısını yanıltmaz mesela. Ya da eski künklere, su borusu kalıntılarına ve sahte (oyuncak) yüzüklere çalmaz. Hatta, yerin altındaki nesnenin grafik görüntüsü veren aletler bile vardır, avcıların elinde.
Eeee? Eee’si şu.
Madem bu iş bu kadar kolay. O halde neden maden arama, hazine arama, altın arama dedektörlerini yapan adamların kendileri bu işi yapmıyor. Onların bir işi var diyebilirsiniz. Ama yaptıkları işe karşılık 2.000$ alan bu işçiler, acaba neden 2 milyon dolarlık bir gömüyü çıkartma konusunda bu kadar isteksiz dersiniz?
Olay tamamen, kel oğlandan saç çıkartan şampuan almak gibi bir şey. Ya da kır saçlı adamdan, saç siyahlatıcısı almak gibi. Asıl mesele, satanlarda değil elbet. Bu tip alıcılar bulunduğu sürece, onlara türlü türlü aletler satmaya çalışan satıcılar, çok çıkacaktır. Bu dedektörleri satan kişiler, hele bir de Sevgili Hakan Ömer Gider’den ‘Satıcı’ semineri aldılarsa, hedef kitle alıcıların vay haline.
Sonuçta, ömür biter. Eldeki avuçtaki biter. Vee. Kahramanımız ka’vede çayını yudumlarken,Âderin bir ah çekerek; ‘yaa ÅŸimdiyece, ÅŸu gömü iÅŸine yatırdığım paraynan bir ev alsaydım’ edebiyatına baÅŸlar.
Peki bulanlar yok mu? Elbette var. Ama devede pire.
Bulamayanları, nedense İK Yöneticilerine, uzmanlarına ve danışmanlarına benzetiyorum.
Çünkü onlar da bir tür dedektör.
Hazine avcıları, altın arama dedektörü alırken, İK uzmanları altın kalpli insan arama dedektörü kullanıyorlar. Sonuçta ikisinin de bir altın arama işi var.
Birisi altını bulmak için, diğeri ise, işe göre adam bulmak için yerin altını üstüne getiriyor. Hallaç pamuğu gibi attırıyor. Didikliyor. İnce eliyor, sık dokuyor.
Sonrası biraz vahim.
(Baştan sö’liyim. Sayın İK Uzmanları teessüf yazıları göndermeyinis lütfen J İstisnalar kaideyi bozmaz. Onu da yazının sonunda anlatıcaaam)
Sonrası vahim, çünkü;
·       ÂHazine avcısının elinde altın arama dedektörü var.
·       ÂÄ°K Avcısının elinde ise, insan arama dedektörü.
·       ÂHazine avcısının sahte veya gerçek, eski veya yıpratılmış hazine haritası var.
·       ÂÄ°K Avcısının kariyer planlaması ve yol haritası var.
Her ikisi de, nereden ve nasıl gideceklerini çok iyi biliyorlar.
·       ÂHazine avcısının yaptığı iÅŸ yasal deÄŸil.
·       ÂÄ°K Avcısının yaptığı iÅŸ ise, kutsallıkla kuÅŸatılmış bir yasal iÅŸ.
·       ÂHazine avcısının bulduklarını satması ve hemen elinden çıkartması lazım.
·       ÂÄ°K Avcısının bulduklarını ise, mümkün olduÄŸu kadar uzun süre, mümkünse bir ömür boyu elinde tutması lazım.
Â
·       ÂHazine avcısının neyi nerede bulacağı (elinde harita olsa bile) meçhul.
·       ÂÄ°K Avcısının, aradığını nerede/nerelerde bulacağı genellikle belli.
Şimdi bütün bu göstergelere bakınca, insanın aklına şöyle bir soru takılıyor.
Peki o zaman İK Uzmanları neden hep yanılıyor?
Yanılacaklar elbette.
Yanıldıkları, turn over’ların birçok sektörde %40’ı geçmesinden belli.
Uzmanlarımızın işe yerleştirmek için, arayıp buldukları elemanlar, (içeride nefes almasına izin verilmeden çalıştırıldığından olsa gerek) 3 ay sonra soluğu dışarıda alıyor.
Patron da memnun değil, yönetici de. Lider de memnun değil CEO da.
Ancak, iş dünyasının kalifiye eleman sıkıntısına bakınca, (benim gibi) yerinde duramayan elamanlarına bakınca, iş verenin emdiği sütü burnundan getiren yeni yetme elemanlara baktıkça, herhalde diyorum, kendi kendime. İK’cıların elinde insan arama dedektörü yerine, hödüktör mü var?
Hödük sesini duyunca, uzaklaş yavrum buradan. Burası sana göre bir yer değil.
Garibim bunun bir hödüktör olduğunu nereden bilsin?
Arıyor, tarıyor, buluyor, seçiyor. Sonra bu bulduğu ve adına insan denilen varlığı en uygun departmana satıyor.
İK uzmanı arkadaşlar hemmen e-maile sarılıp ‘yok’ mesajı çekmeye başladılar bile. Peki iyi de, canımızı yakan bu kadar hödük, iş yerlerimize nasıl girdi acaba? (Hödük: Görgüsüz, kaba, anlayışı kıt (kimse). Halk ağzında Korkak, ürkek kişi).
Not: Topu İK Uzmanlarına atıp, işin içinden sıyrılmayın sakın. Çevrenizde dost olarak seçtiğiniz kişilere bakıp, şu soruyu sorun kendinize; Acaba benim elimde de, Dale Carnegie’nin Dost Kazanma Kılavuzu yerine, bir hödüktör olmasın sakın?
                   Â
NLP Trainer Düşünce Koçu