Evrim SÜMER
Son Güncelleme:
Hayatımdaki en güzel pizzayı bir dağın tepesinde yedim
Elif Yalın (33) Bebek’teki Mangerie kafe-restoranın sahibi. Kısa bir süre önceye kadar CNN Türk’te aynı adlı bir yemek programı da yapıyordu. Onu tanıdığım House Cafe günlerinden beri işinin başında olmadığı bir gün olmadı. Zaten dört senedir tatile de gitmemiş... Ta ki bu bahara kadar.
Nisan ayında İtalya’da bir yemek atölyesine katılmayı planlarken seyahatin devamı da gelmiş. Sonuç: Dört yıldır seyahat etmeyen kadın, bir ay boyunca İtalya’da o köy senin, bu tren benim şeklinde gezmiş durmuş. Kuzey İtalya’da başlayan seyahat, Floransa’da son bulmuş.
n Yemek kursunda neler öğrendiniz?
- İlk haftayı Garda Gölü’nün kenarındaki Desenzano’da geçirdik. Konumuz pasta ve ekmekti. Hangi unla ne yapılır, nasıl kullanılması gerekir gibi. İkinci hafta da kuzeydoğudaki farklı köyleri ve imalathaneleri gezdik.
n Garda Gölü kıyısında nereleri önerirsiniz?
- Kesinlikle görülmesi gereken yer: Sirmione. Gölün en güneyindeki yarımadanın ucundaki köy burası. Maria Callas da tatillerini burada geçirirmiş. Burada müthiş güzel evler, malikaneler var. İkinci hafta kuzeydoğudaki proşutto jambonu ve parmesan peyniri üreticilerini ziyaret ettik. San Daniele del Friuli’deki proşutto imalatçısı, İtalya’nın en eski ve en büyük aile-imalathanelerinden biriymiş. O proşutto nasıl yumuşacıktı, anlatamam! Parmesan yapımını seyretmek çok keyifliydi.
KARADENİZ’E BENZİYOR
n Doğa nasıl oralarda?
- Daha temiz ve düzenli olsa da Kuzey İtalya’daki coğrafya inanılmaz bir şekilde Karadeniz’e benziyor. Oralarda da dağ tepelerinde tek tük yerleşimler var. Mesela bir gün bir dağın tepesinde bir lokantaya götürdüler, sadece ağaçların arasında bir lokanta. O gün yağmur yağıyordu ve her yer harika kokuyordu. Hayatımda yediğim en güzel pizzayı orada yedim.
n Başka nerelere gittiniz?
- İsmini hatırlamadığım bir köye gittik. Kilise meydanındaki şarapçıda bulduk kendimizi, proşutto ve peynir tadacaktık. Onların tadına bakarken birer kadeh şarap içelim dediler. Saat de daha 11 buçuk falan; İtalyanlar içelim diye tutturuyor, ben ‘Bari öğleni bekleyelim’ diyorum. Bir dakika geçmeden, her tarafta İkinci Dünya Savaşı’nda kullandıkları sirenler ötmeye başladı. Bunu her öğlen yapıyorlarmış. Deli işi gibi geliyor kulağa ama, ‘Öğlen oldu, gelin yemek yiyin, içki için’ demekmiş! Bir anda insanlar doluşuyor her yere.
n Cinque Terre’yi anlatır mısınız?
- Cenova’nın güneyinde, Liguria Denizi kıyısında, dağların yamaçlarında beş balıkçı köyünden oluşan bir bölge. Bu beş köy, dağ yolları ve küçük patikalarla birbirine bağlı. Tepelere, kayaların üzerine kurulmuş, muhteşem manzaralı köyler. Boş buldukları her yeri üzüm bağı yapmışlar. Ceneviz mimarisiyle yapılmış, rengarenk, birbirine bitişik, ufacık evler var.
n Bu köyleri birbirinden ayıran ne?
- Monterosso en büyükleri ve bence en az güzel olanı ama tek sahili olan o. Vernezza’nın küçücük bir limanı, minik bir kalesi ve lokantaları var. En sevdiğimse Corniglia, en tepede, minicik bir köy. Köylere yürüyerek gidebiliyorsunuz. Monterosso ve Vernezza arası bayağı uzun, iki saatlik bir trekking parkuru. Ama o kadar güzel ki, yürürken yola mı bakayım, manzaraya mı diye şaşırıyorsunuz. Manarola ve Riomaggiore arasındaki yola Via del Amore (Aşk Yolu) diyorlar. Kayaların içine oyulmuş, 15 dakikalık bir yol.
JÜLYET’İN BALKONU
Verona’nın en anlatmaya değer yeri, Romeo ve Jülyet’teki Jülyet’in balkonu. Romeo o balkonun altında durup kur yapmış Jülyet’e. Girmek için geçtiğiniz avluya herkes aşk mesajları yazmış. Romeo’nun evi de var ama erkeklerin evinin derbeder olma hali o dönemde de geçerliymiş herhalde; son derece bakımsızdı.
seyahatte ne okuyor
Roman okuyor.
ne dinliyor
Eski ve yeni caz, Lauryn Hill seviyor; oradan da CD alıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Midesini kaldırmadığı sürece her şeyi deniyor.
ne giyiyor
Rahat ve spor giyiniyor.
neyle seyahat ediyor
Gittiği yere göre değişiyor. Bazen uçakla, bazen trenle, bazen otomobille.
nerede kalıyor
İster butik olsun, ister beş yıldızlı; tek şartı temiz olması.
kimle seyahat ediyor
Özel bir seyahat arkadaşı yok.
çantasının olmazsa olmazları
Defter-kalem, kitap, pasaport.
n Yemek kursunda neler öğrendiniz?
- İlk haftayı Garda Gölü’nün kenarındaki Desenzano’da geçirdik. Konumuz pasta ve ekmekti. Hangi unla ne yapılır, nasıl kullanılması gerekir gibi. İkinci hafta da kuzeydoğudaki farklı köyleri ve imalathaneleri gezdik.
n Garda Gölü kıyısında nereleri önerirsiniz?
- Kesinlikle görülmesi gereken yer: Sirmione. Gölün en güneyindeki yarımadanın ucundaki köy burası. Maria Callas da tatillerini burada geçirirmiş. Burada müthiş güzel evler, malikaneler var. İkinci hafta kuzeydoğudaki proşutto jambonu ve parmesan peyniri üreticilerini ziyaret ettik. San Daniele del Friuli’deki proşutto imalatçısı, İtalya’nın en eski ve en büyük aile-imalathanelerinden biriymiş. O proşutto nasıl yumuşacıktı, anlatamam! Parmesan yapımını seyretmek çok keyifliydi.
KARADENİZ’E BENZİYOR
n Doğa nasıl oralarda?
- Daha temiz ve düzenli olsa da Kuzey İtalya’daki coğrafya inanılmaz bir şekilde Karadeniz’e benziyor. Oralarda da dağ tepelerinde tek tük yerleşimler var. Mesela bir gün bir dağın tepesinde bir lokantaya götürdüler, sadece ağaçların arasında bir lokanta. O gün yağmur yağıyordu ve her yer harika kokuyordu. Hayatımda yediğim en güzel pizzayı orada yedim.
n Başka nerelere gittiniz?
- İsmini hatırlamadığım bir köye gittik. Kilise meydanındaki şarapçıda bulduk kendimizi, proşutto ve peynir tadacaktık. Onların tadına bakarken birer kadeh şarap içelim dediler. Saat de daha 11 buçuk falan; İtalyanlar içelim diye tutturuyor, ben ‘Bari öğleni bekleyelim’ diyorum. Bir dakika geçmeden, her tarafta İkinci Dünya Savaşı’nda kullandıkları sirenler ötmeye başladı. Bunu her öğlen yapıyorlarmış. Deli işi gibi geliyor kulağa ama, ‘Öğlen oldu, gelin yemek yiyin, içki için’ demekmiş! Bir anda insanlar doluşuyor her yere.
n Cinque Terre’yi anlatır mısınız?
- Cenova’nın güneyinde, Liguria Denizi kıyısında, dağların yamaçlarında beş balıkçı köyünden oluşan bir bölge. Bu beş köy, dağ yolları ve küçük patikalarla birbirine bağlı. Tepelere, kayaların üzerine kurulmuş, muhteşem manzaralı köyler. Boş buldukları her yeri üzüm bağı yapmışlar. Ceneviz mimarisiyle yapılmış, rengarenk, birbirine bitişik, ufacık evler var.
n Bu köyleri birbirinden ayıran ne?
- Monterosso en büyükleri ve bence en az güzel olanı ama tek sahili olan o. Vernezza’nın küçücük bir limanı, minik bir kalesi ve lokantaları var. En sevdiğimse Corniglia, en tepede, minicik bir köy. Köylere yürüyerek gidebiliyorsunuz. Monterosso ve Vernezza arası bayağı uzun, iki saatlik bir trekking parkuru. Ama o kadar güzel ki, yürürken yola mı bakayım, manzaraya mı diye şaşırıyorsunuz. Manarola ve Riomaggiore arasındaki yola Via del Amore (Aşk Yolu) diyorlar. Kayaların içine oyulmuş, 15 dakikalık bir yol.
JÜLYET’İN BALKONU
Verona’nın en anlatmaya değer yeri, Romeo ve Jülyet’teki Jülyet’in balkonu. Romeo o balkonun altında durup kur yapmış Jülyet’e. Girmek için geçtiğiniz avluya herkes aşk mesajları yazmış. Romeo’nun evi de var ama erkeklerin evinin derbeder olma hali o dönemde de geçerliymiş herhalde; son derece bakımsızdı.
seyahatte ne okuyor
Roman okuyor.
ne dinliyor
Eski ve yeni caz, Lauryn Hill seviyor; oradan da CD alıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Midesini kaldırmadığı sürece her şeyi deniyor.
ne giyiyor
Rahat ve spor giyiniyor.
neyle seyahat ediyor
Gittiği yere göre değişiyor. Bazen uçakla, bazen trenle, bazen otomobille.
nerede kalıyor
İster butik olsun, ister beş yıldızlı; tek şartı temiz olması.
kimle seyahat ediyor
Özel bir seyahat arkadaşı yok.
çantasının olmazsa olmazları
Defter-kalem, kitap, pasaport.