Gurmebüs, 15 günde bir İstanbul lezzetlerini turluyor
“Sonradan Gurmeler”den bir grup genç ile Armada Otel işbirliği yaptı. Ortaya, 1957 model Mercedes Benz otobüsle İstanbul’un gizli lezzet adreslerini keşfetme turları çıktı. Hafta sonunda yapılan günübirlik seyahat, mideye ve göze olduğu kadar ruha da iyi geliyor.
İstanbul’un lezzetlerini sistemli şekilde keşfeden bir grup genç var. Kendilerine “Sonradan Gurmeler” diyorlar. İçlerinden bir bölümü birkaç ay önce, 1957 model bir Mercedes Benz otobüsü “sıfırlayan” Armada Otel’le birlikte “ArmadaGurmebüs” projesini hayata geçirdi. Pembe - mavi renkli, şirin mi şirin Gurmebüs’ün yolcuları, iki haftada bir pazar günleri tura çıkıyor. Rotalar genellikle az bilinen lezzet durakları. Yolcular saat 12.15’te Taksim AKM önünden alınıyor. 28 kişilik otobüs turuna katılacaklar Twitter üzerinden seçiliyor. Katılım için 30 ile 50 TL arasında değişen ücret ödeniyor. Gidilecek adreslerle önceden bağlantı kurulduğu için tadımlara hiç beklemeden geçiliyor. Akşamüstü biten bu lezzet turu, Armada Otel’de yapılan bir değerlendirme ve sohbet toplantısıyla son buluyor. Gurmebüs’ün 20 Mayıs’taki programında Samatya var.
İSTANBUL’DA TURİST OLMAK
6 Mayıs’taki lezzet turuna katılmak için şirinler şirini Gurmebüs’e bindiğimde, şahane pazarım başlamıştı bile. Motorla birlikte çalışmaya başlayan tavandaki minyatür vantilatörler, gün boyu sürecek gülümsemelerin başlama işaretini veriyor. Beyazıt Meydanı’nda inip Sultanahmet’e yürürken yüzlerce turistten biri oluveriyoruz. “Sultanahmet, turistlere emanet”ti gerçekten. Yıllardır yaşadığım İstanbul’da, kendimi ilk kez turist hissediyorum, biraz de estet.
Sırevi’ndeki buğu kebabından sonra Çiğdem Pastanesi’nde incirli cevizli kurabiye, Edebiyat Kıraathanesi’nde kuşgözü yedik. Tarihi Sultanahmet köftelerini de çimlerin üzerinde ekmek arasında… Cafer Ağa Medresesi’nde ise afiyetle yediklerimizi hazmettirici nebatat çaylarını yudumladık. Lakin mide doysa da gözlerimiz sıradaki adreslerdeydi...
TOPKAPI SARAYI’NIN BAHÇESİNDE MUHALLEBİ
Topkapı Sarayı’nın bahçesindeki Karakol’da kesme hünkar muhallebisinden sonra Armada Otel’in terası bizi bekliyordu. “Kepçe Kepçe Bodrum” ve Asitane şerbetlerini oburluğumuzdan utanmadan mideye indiriyoruz. Körpe asma yaprağı sarması, bilumum Ege otları ve ilk kez tattığım narçiçeği şerbeti olağanüstüydü. Ayasofya ve Marmara manzarası da cabası.
Bu gezi yemekten ibaret değildi. Yüzlerce kez gittiğim Sultanahmet’teki Edebiyatçılar Kıraathanesi’nden de Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar geçmişinden de bihabermişim. Bitişiğindeki “Puding Shop/Lale Restaurant”ın da dünyanın dört bir yanındaki Çiçek Çocuklar’ın otobüsle Nepal’e gitmek için buluşma adresi olduğundan da… Duvarlarındaki siyah beyaz devasa fotoğraflar, hippisiz dünyanın biraz daha yoksullaştığını hissettirip hüzünlendiriyor. (www.armadagurmebus.com)