Galiba İzmir'in zamanı yeniden geldi
Deniz Sipahi
Size bir rekordan bahsedeyim. Bu rekorun sahipleri İzmir ve İstanbul… Aslında kamuoyunun çok bilmediği ama havacılık sektörünün çok yakından takip ettiği bir rekor… EUROCONTROL diye bir kuruluş var. Türkiye’de Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı diye biliniyor. Avrupa bölgesinin hava trafik kontrol hizmetini sağlıyor ve havalimanları büyük bir titizlikle takip ediliyor.
EUROCONTROL’ün verilerine göre Avrupa’daki iki kent arasındaki en yoğun trafik İzmir ile İstanbul arasında yapılıyor. Bir günde ortalama 104 uçuş yapılıyor. Ortalama diyorum; çünkü yaz trafiği giderek artıyor ve istatistikler gösteriyor ki, bu rekoru kolay kolay hiçbir kent ve ülke İzmir ile İstanbul’un; dolayısıyla Türkiye’nin elinden alamayacak.
Sizi rakamlara boğmak istemiyorum. Ama ilk 10’u yazmadan geçemeyeceğim. İstanbul Atatürk ile İzmir Adnan Menderes arasında her gün 55 sefer oluyor, Sabiha Gökçen ile de 49… Oslo Trondheim arasındaki uçuş sayısı 53, Osla’yla Bergen arasındaki sayı da 49… Paris Orly ile Toulouse arasındaki karşılıklı sefer sayısı 48; Madrid Barselona 45 Berlin Tgel ile Münih arası ise 42… İstatistikleri görüyorsunuz; İzmir ve İstanbul bu yarışta birinciliği kimseye bırakmaz.
GGG Aslında bu gerçeğin arkasında birçok neden var. Başbakan Binali Yıldırım birçok konuşmasında dile getiriyor. “34 istanbul, 35 de İzmir; bu iki şehir Türkiye’nin en önemli lokomotifidir” diye… Çok doğru… Bakmayın o “İzmir biraz geride kaldı” tartışmalarına; geri kalmış hiçbir şey yok. Bugün İzmir birçok sanayi sektöründe Türkiye’nin açık ara en büyük üreticisi, dış ticarette en önemli merkezi, turizmde tartışılmaz lideri, enerjide özellikle de yenilebilir enerjinin en büyük oyuncusu, tarımda en yenilikçi adımları atan yeri… Listeyi uzatabilirim, örnekleri çoğaltabilirim; önemli olan bu değerleri öne çıkarıp önce Türkiye’ye, sonra da dünyaya anlatmakta…
GGG Eksiklerimiz var; her kentin, her bölgenin olduğu gibi, bunların çözümü için yeterli potansiyelimiz ve zamanımız olduğunu düşünüyorum. Ama iyi gelişmeler olduğunu da hatırlatmak isterim. Örneğin İzmir – İstanbul otoyolunun 2018 sonunda bitecek olması gerçekten önemlidir. Ulaşılabilir, gidilebilir kentler olduktan sonra bazı projeleri hayata geçirmek daha da kolay oluyor. Ben bu otoyolun sadece İzmir’e değil; Çanakkale’den Antalya’ya kadar olan geniş bir coğrafyayı çok olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. O yüzden ben İzmir için ne istiyor ve düşünüyorsam; aynı şeyleri Çanakkale, Balıkesir, Uşak, Manisa, Denizli, Aydın, Muğla için de düşünüyorum. Ve bu güzel Ege’yi ve kıyılarını düşünün; neler olmaz, neler yapılmaz ki…
Bir önerim var.
EUROCONTROL’un istatistiklerini gördünüz, İzmir’in ilklerin ve rekorların kenti de olduğunu biliyorsunuz. Bu potansiyeli harekete geçirmek gerekir. Aslında bu konuda bazı girişimler yapılmadı değil. Türk Hava Yolları’nın yöneticileri kısa bir süre önce İzmir’deydiler. İzmirliler dediler ki… “İzmir’den direkt uçuşları Avrupa’ya başlatın. Biz destek olacağız, İstanbul’dan sonra İzmir’i ikinci bir uçuş merkezi yapın…” Bizzat biliyorum.
İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, koltuk garantisi de verdi. Türk Hava Yolları’ndan henüz olumlu bir yanıt gelmedi ama Başbakan Yıldırım’ın bu konudaki desteğini biliyorum. Otoyol bittikten sonra Balıkesir’den bir saatte İzmir Adnan Menderes’e gelip Avrupa’nın birçok kentine uçma imkanı olacak. Bu ekonominin gelişmesi, büyümesi anlamına da geliyor.
GGG İzmir eski bir şehir, eski bir medeniyet… Çoğu zaman parlak günler geçirmiş, bazen de durakladığı dönemler olmuş. Galiba yeniden İzmir zamanı geldi. Bunu İzmir’e aşık olan, tutkuyla seven bir İzmirli olarak söylemiyorum. İzmir’in Türkiye’ye lazım ve Türkiye’ye değer katan özellikleri olduğu için de söylüyorum. Birçok insan İzmir’i yeni keşfediyor. Bense doyamayanlardanım. Biliyorum siz de öylesiniz. İzmir’i seversiniz, gezersiniz ama doyamazsınız.