Yücel Sönmez / ysonmez@hurriyet.com.tr
İnsanı çeken bir mavisi var ‘Van Denizi’nin
Çocukluk yıllarımdan bu yana ne zaman Türkiye haritasına baksam, gözüm hep Van Gölü’ne kilitlenir. O koca mavi lekeye… Oysa şehre ilk gittiğimde, yerel halkın gölü görmediğini fark ettim. Neyse ki bu durum artık değişiyor. Türkiye, hatta sınırların dışından insanlar Van’ı, Van halkı da gölün nimetlerini görüyor artık.
Ortadoğu ve Avrupa’dan turistler ‘Van Denizi’ne tatile geliyor, şehir ise onlara bir tanesi mavi bayraklı olmak üzere birbirinden etkileyici kumsal ve plajlar sunuyor. 430 kilometre kıyısı olan gölün çevresinde 550 kilometrenin üzerinde yol yaptık, turizmin yeni gözdesi iç denizimizin kullanımda olan-olmayan sahillerini gezdik, yüzdük, fotoğrafladık, yazdık...
Fotoğraflar: Selçuk Şamiloğlu / ssamiloglu@hurriyet.com.tr
Fotoğraflar: Selçuk Şamiloğlu / ssamiloglu@hurriyet.com.tr
Bu nedenle şehrin ünlü peynirinde, sütünde, otunda, balında hep gölün payı var. Fotoğraf çekmek için açıldığımız bottan kendimi suya bırakıyorum.
Plajdaki birçok kişi için küçük çakıl taşlarının üzerine oturup onlarla oynamak daha keyifli olsa gerek ki, ücretsiz olmasına rağmen kimse şezlongları kullanmıyor. Suyunun temizliği, cankurtaran hizmeti, engelli tuvaleti, donanım ve olanaklarıyla 33 kriteri karşıladığı için Türkiye’de ilk defa bir göle verilen mavi bayrak unvanını iki yıldır taşıyor burası.
Ancak kaç bölüme ayrılırsa ayrılsın, herkes gölün mavi sularında bir araya geliyor. Mollakasım Halk Plajı mavi bayrak için bütün kriterleri hakkıyla karşılaşa da eksikleri yok değil.
Birkaç dokunuşla buranın eksiksiz ve çok keyifli olacağı, Türkiye ve dünyanın en güzel plajlarını aratmayacak bir yapıya kavuşacağı düşüncesiyle ayrılıyoruz plajdan.
Plajın büyüleyici yanı suyunun rengi. ‘Türkiye’nin Maldivleri’ unvanıyla şöhreti yakalayan, ardından da başından kara bulutlar eksik olamayan Salda Gölü örneğinden dolayı biraz çekinerek söylüyorum ama suyun rengi sebebiyle burası gerçekten de insana kendini tropik bir adada hissettiriyor.
Plajda kafe, kantin, dinlenme alanı, aileler ve kadınlar için özel bölümler var. Parasailing, jet ski, kano, şezlong, şemsiye, duş kabini, yüzen platform ve güvenlik bariyerleri gibi olanaklardan 10 lira giriş bedeli karşılığında faydalanabiliyorsunuz.
Ayrıca deniz ulaşımı yok denecek kadar az kullanılıyor. En yoğun rota, karayla Akdamar Adası arasında. Şehir dışındaki mavi bayraklı plaja günde sadece dört otobüs seferi yapılıyor. Gölün emsalsiz güzellikteki koylarına aracınız yoksa ulaşmanız neredeyse imkânsız. Oysa özellikle İnköy yönündeki koylar ve kumsallar kamp yapmayı sevenler için eşsiz yerler.
Ayin için yerinizi şimdiden ayırtın
Van Gölü’nde yüzmek için en iyi yerlerden biri de Akdamar Adası. Daha tekneyle adaya giderken suyun güzelliği insanı çekiyor. Adada deniz keyfinin tadını kaçıran tek şey ise kıyıdaki plastikler. Onun dışında suyun üzerinde sakince duran martılarla birlikte yüzebilirsiniz.
Van Gölü’nde yüzmek için en iyi yerlerden biri de Akdamar Adası. Daha tekneyle adaya giderken suyun güzelliği insanı çekiyor. Adada deniz keyfinin tadını kaçıran tek şey ise kıyıdaki plastikler. Onun dışında suyun üzerinde sakince duran martılarla birlikte yüzebilirsiniz.
Öte yandan önemli bir inanç turizmi merkezi olan Akdamar Adası’nda, üç yıl aradan sonra geçen yıl yeniden başlayan ayinlerin yedincisi için hazırlıklar da başlamış durumda. Adadaki Surp Haç Kilisesi’nde 2010’dan bu yana yılda bir kez ayin yapılmasına izin veriliyor. Bu yıl 8 Eylül’de gerçekleştirilecek. “Hoşgörünün adresi” diye tanımlanan kilisede düzenlenecek ayine katılmak istiyorsanız yerinizi şimdiden ayırtmanız gerekiyor. Konaklama tesislerinde yer bulmak her geçen gün biraz daha zorlaşacak.
Çavuştepe, Hoşap, Ayanis, Toprakkale, Aşağı ve Yukarı Anzaf, Aşağı ve Yukarı Zivistan, Beyüzümü, Çatak, Hamurkesen (Zernek), Hişet, Pizan (Örenkale), Kalecik, Zernaki Tepe, Muradiye, Albak (Başkale), Deliçay, Yoncatepe ve Müküs kaleleri ise görülmeye değer diğerleri.
Dışı kadar içi de güzel
Van Gölü’nün içi birçok sırrı barındırıyor. Derinliklerindeki pek çok bilinmeyeni dünya gündemine taşıyan sualtı görüntüleme yönetmeni ve belgeselci Tahsin Ceylan’ın keşifleriyle başlayan sualtı turizmine ilgi, her geçen gün artıyor. Urartular, Medler, Persler, Ermeniler, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve son olarak da Osmanlıların egemenliğindeki göl, doğal ve biyolojik güzelliklerle birlikte bu medeniyetlere ait izler de taşıyor. Gölün dibinde batıklar, sualtı peribacaları olarak anılan mikrobiyalitler de var. Farklı illerden göle dalış turları düzenleniyor, dalış okulunda eğitimler veriliyor. Fotoğraf: Tahsin Ceylan
Van Gölü’nün içi birçok sırrı barındırıyor. Derinliklerindeki pek çok bilinmeyeni dünya gündemine taşıyan sualtı görüntüleme yönetmeni ve belgeselci Tahsin Ceylan’ın keşifleriyle başlayan sualtı turizmine ilgi, her geçen gün artıyor. Urartular, Medler, Persler, Ermeniler, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular ve son olarak da Osmanlıların egemenliğindeki göl, doğal ve biyolojik güzelliklerle birlikte bu medeniyetlere ait izler de taşıyor. Gölün dibinde batıklar, sualtı peribacaları olarak anılan mikrobiyalitler de var. Farklı illerden göle dalış turları düzenleniyor, dalış okulunda eğitimler veriliyor. Fotoğraf: Tahsin Ceylan