GeriSeyahat Fransa’ya müziğimizi taşıdık güzelliklerden payımızı aldık
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Fransa’ya müziğimizi taşıdık güzelliklerden payımızı aldık

Fransa’ya müziğimizi taşıdık güzelliklerden payımızı aldık

Türkiye’nin önde gelen konservatuvarlarından 45 yetenekli genç, Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası’yla (UGSO) ağustosta Fransa’da turneye çıktı. Chante-Maritime bölgesinde yedi konser verdi. Orkestranın fagotçusu, Bilkent öğrencisi Tılsım Bufe Muratal 10 günlük turneden izlenimlerini yazdı.

UGSO’yla bu yılki yurtdışı konserlerimiz Fransa’daydı. Gençlik Orkestraları Derneği’nce bir araya getirilen 15-22 yaş arasında 45 gençten oluşuyordu orkestramız. Şefimiz Orhun Orhon’la festival öncesi İzmir’deki Sanat Fabrikası’nda bir hafta yoğun prova yaptık, ardından turnenin ilk konserini verdik.   
Fransa’daki 10 günlük yolculuğumuz 2 Ağustos’ta Lyon yakınlarındaki Saint-Etienne Havalimanı’ndan başladı. Turne otobüsümüz Alpler ve orta Fransa’yı katederek Charente-Maritime bölgesine ulaştı. Uzun yolculuğumuz boyunca bakımlı otoyollardan, muhteşem manzaralardan geçtik. Her an değişen peyzajla birlikte şoförümüzün direksiyondaki huzuru da hayranlıkla izlemeye değerdi.
Pons’ta Charente-Maritime Avrupa Gençlik Orkestraları ve Koroları Festivali’ne katılacak 15 ülkeden 250 müzikçiyle buluştuk. Emile Combes Lisesi’nin binası konuklara tahsis edilmişti. Festivalin kurucusu Claude Revolt ve obuacı Anne Bernard da bizimle kalıyordu. Yazar Saint-Exupéry’nin tema olarak seçildiği festivale besteci Louis Babin ve orkestra Şefi Mivhael Benyumov da davetliydi.
Turne için hazırladığımız programda Wagner, Mozart, Turgut Pöğün, Kara Karayev ve Ulvi Cemal Erkin’in eserleri yer alıyordu. Solistlerimiz kemancı Ebru Yerlikaya ile Arda Karakaya’ydı.

ASMA KÖPRÜNÜN SON ÖRNEĞİ

İlk konserimizi verdiğimiz Jonzac, küçük tonozlu yolları, tepedeki şatosu, geniş korular içindeki bahçeleriyle huzur dolu bir kasabaydı. Sonraki gün Tonnay-Charente’de Avrupa’da tek örneği kalmış asma köprüsüyle ünlü şatoyu gördük. 14’üncü Louis bu şatodan sürgüne gönderilmişti. Yapı hastane olarak hizmet veriyordu. Kasaba denizden içerideydi, kıyıya kanalla bağlıydı. Rıhtımına büyük gemiler yanaşabiliyordu. Bu arada iki kadın koleksiyonerin açtığı Şapka Müzesi çok ilginçti. Konser öncesinde taze gül ve buğday saplarıyla yapılan buketlerle karşılanmak da bizi etkiledi.

GELGİTİ İZLEDİK

Ertesi gün konsere gittiğimiz Meschede sur Gironde’de gelgite tanık olduk. Atlas Okyanusu’nun kıyısındaki plaj görülmeye değerdi. Deniz çok sığlaşmıştı, yüzmeye giden arkadaşlarımız vazgeçmek zorunda kaldı. Çevredeki yazlıklar ve mağazalardan kasabanın sayfiye yeri olduğu anlaşılıyordu. Konserimiz oldukça kalabalıktı, ilgiyle izlendik.
Saujon’da İspanyol orkestrasıyla verdiğimiz konserden sonra kasabayı gezdik. Bir göle yakındı, ortasından nehir geçiyordu. 1910’dan bu yana termal tesisleriyle tanınıyordu. Sakinliği, yeşilliğiyle bizi etkiledi.

ORMANLA BAŞBAŞA

Bordeaux’ya yakın Pays de la Haute Saintonge’de yemyeşil bir alanın ortasına kurulan platformda konser verdik. Kasabanın çevresi ormanlarla kaplıydı. Doğayla uyumlu binalar, tenis kortları dikkat çekiyordu. Bizi uzun süre ayakta alkışladılar.
Son konserimizi Bodrum’a benzeyen Royan’da verdik. Okyanus kıyısında, çok lüks bir tatil mekanıydı. Şık dükkanları, alışveriş merkezleri, mağazaları, daima kalabalık caddeleri etkileyiciydi. Modern görünümlü Eglise Notre Dames kilisesindeki konserle 10 günlük turneyi tamamladık.

False