Floransa’ya gitmeye değer
Travel Leisure dergisinin araştırmasına göre, Floransa dünyada en çok görülmek isteyen şehirlerin başında geliyor. Dante, Boccaccio, Leonardo da Vinci, Botticelli, Michelangelo gibi sanat tarihine geçen isimlerin yaşadığı, eserlerine yansıttığı şehir her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor. Müzelerindeki zengin sanat koleksiyonu kadar, restoranlarındaki lezzetleriyle de dikkat çekiyor. Bu sayede İtalya’nın en zengin 17’inci şehri. Emekli turizmci Şahika Öner, temmuz başında sanat ağırlıklı 10 günlük bir yolculuk yaptı. İzlenimlerini yazdı.
MÜZELER VE KİLİSELER
Sergiler akademi kadar öğretici kiliseler huzur mekanı
Her yeri tarih kokan bu şehrin yollarında yürürken çok güzel heykellere raslıyorsunuz. Çoğu Floransa’ya damgasını vurmuş eserler, Michelangelo’nun elinden çıkmış önemli bölümü... Meydan ve müze girişleri yine dantel gibi işlenmiş heykellerle dolu. Vitraylar hayranlık uyandırıcı. Sabah saat 9.30 civarı açılan müzelerde uzun kuyruklar var. Müzelerin büyülü atmosferine girince beklemenize değiyor. Grupların başındaki rehberler sanat eserlerini bir bir anlatıyor. Bizim grubumuza, İtalyan Sanat Tarihi hocası eşlik ediyor. Çoğu zaman ünlü eserlerin önünde, kalabalıkta sıkışıp kalıyorsunuz. Ayağınızdaki papuçlar rahat değilse, bu uzun süreli tempoya uymak çok zor. Beni en çok büyüleyen, Leonardo da Vinci’nin Floransa’yı kültür şehri yapan Medici’nin siparişi üzerine yaptığı tabloydu. Medici, duvara asıldığında tablonun odanın her köşesinden kendisine bakmasını istemiş. Büyük dahinin bu tablosu görülmesi gereken eserlerden. Michelangelo, en önemli heykellerinden “Gece ve Gündüz”ü Medici’nin mezarı için yapmış, bu eseri de unutamayacağım. Medici Ailesi sanata ve sanatçıya çok önem verdiği gibi yapılan eserleri en güzel şekilde muhafaza ederek günümüze ulaşmalarına öncülük yapmış.
Floransa gezimiz sırasında şanslıydık, Caravaccio’nun iki sergisini gezme imkanı bulduk. Kalkanın üstüne yapılmış en ünlü eseri, Medusa Yılan Başlı Adam’ı yakından görmek çok özel bir deneyimdi. Çıkışta, ressamın eserlerinden oluşan bir de slayt gösterisi sunuluyordu ziyaretçilere. Gösterimin yapıldığı mekan, resim galerileri kadar kalabalıktı.
Ziyaret ettiğimiz kiliselerde rahibe ve papazlar film karesinden çıkmış gibiydi. Kiliselerde kısık sesle konuşulması bile yasaktı. Aziz tabloları, heykelleri, ışıl ışıl renk armonisi içindeki vitrayları, dualarla yakılan adak mumlarıyla mistik bir hava içersinde geziliyordu Floransa’da kiliseler. Ziyaretçiler bir yandan da mum yakarak dilek tutuyordu.
LEZZETLER
En eski, ünlü restoranlar Republic Meydanı’nda
Floransa’da restoranlar aynı zamanda kafe. Masa ve iskemlelerini önlerindeki teraslara sıralıyorlar. Restoranlarda en çok tercih edilen yemek, çeşitli soslarla ve deniz mahsulleriyle sunulan makarnalar. Pizza ve sandviç çeşitlerini her yerde bulmak mümkün. Öğlen yemekleri bu üçlüyle tamamlanıyor. Menülerde dikkat çeken, salata üzeri değişik peynir ve salam dilimleriyle sunulan aparatif tarzı yiyecekler. Akşam yemeklerinde şarap baş köşede. Açık ya da kapalı, hepsi çok leziz. Floransalılar siestadan vaz geçmiyor. Dükkanlar saat 13.00’de kapanıp, saat 16.00 gibi açılıyor. Geceleri ellerinde bira şişeleriyle, sokaklarda gezmeyi; meydanların merdivenlerinde oturup sohbet etmeyi seviyorlar. Michelangelo Tepesi, güneşin batışını en güzel sergileyen yerlerden biri. Buradaki restoranlardan birinde sokak müzisyenlerini dinleyerek yemeğinizi yiyebilir, aynı zamanda bu doyumsuz manzarayı seyredebilirsiniz. Republic Meydanı, Floransa’nın en eski ve tercih edilen restoranlarının bulunduğu yer. Şık ve nezih. Acquısti’de sahneye çıkan gruplardan en güzel İtalyan şarkılarını dinliyebilirsiniz. Melcato Center’a yolunuz düşerse, başta Zaza olmak üzere çevredeki restoranlarda İtalyan mutfağından zengin bir mönüyle karşılaşacaksınız. İtalyanların özel likörü limoncello’yu tatmalınız. Sert ve nefis limon aromalı. Medici Şapeli’nin giriş kapısının karşısında restorana sadece neşeli İtalyan garsonların şarkı söyleyerek servis yapmasını izlemek için gitmeye değer. Floransa restoranlarında sebzeyi ancak garnütür ve salata olarak görebilirsiniz. Izgara etlerin porsiyonları, birkaç kişinin ancak bitirebileceği büyüklükte. Pizzalar şahane. Floransa’da tek tük Çin restoranı ve dönerci var. Dondurmacılar şık ve göz alıcı vitrinleriyle yoldan geçenleri kışkırtıyor. Çeşitleri bol. Serinlemek için büyük bardaklarda sunulan; dilimli ve taneli meyvelerden tadabilirsiniz.
ÖNERİLER
Müzeye sırt çantasıyla, kiliseye şortla girmeyin
* Gezeceğiniz müzeleri yola çıkmadan belirleyin, bilet rezarvasyonu yaptırın. Kalabalık yaz aylarında bu yöntem gişede kolaylık sağlıyor. * Kilise ve katedrallere askılı bluz ve şortla giriş yasak. Bazı yerlerde özel kıyafetler veriliyor. Müze bekçileri çoğunlukla kadın ve asık suratlı, azarlar gibi ikaz ediyorlar. Sırt çantası ve su şişesi de yasak listesinde. * Müzelerin hediyelik eşya mağazalarında çeşitli kültürel kitaplar, kartlar, ünlü ressamların tablolarının basılı olduğu çok çeşitli hediyelik eşya var. Tüm müzeler, sanatçılar ve eserleri üzerine üç dilde yayımlanmış geniş bir kitap koleksiyonuna sahip. Ayrıca ünlü eserlerin reprodüksiyonları, replikaları da satılıyor. * Trenle seyahat kolay ve ucuz, Floransa’nın yakın çevresine gidişlerde tercih olabilir. Biletlerinizi önceden almanızda yarar var. Peron bulmakta zorlanmıyorsunuz. İşaretlerin bolluğu sizi bu sıkıntıdan kurtarıyor. * Trende klima çarpmasından korunmak için, yanınıza giysi alın. * Tren yolculuklarında yol boyunca size, genç grafiti sanatçılarının duvarlara, eski vagonlara yaptıkları desenler eşlik ediyor. * Trenler rahat ve konforlu. * Çantanızdan su ve haritayı eksik etmeyin. Uzun yolculuklarda çantanızda sandviç ve bisküvi bulundurmakta fayda var. * İtalyanlar konuşmayı seviyor, otobüsteki sohbetleri görülmeye değer. * Otobüs biletinizi araca girişte makineye okuttuktan sonra bir saat kullanabiliyorsunuz. Kuralı ihlal edenler ağır para cezası ödüyor. * Çay tiryakisiyseniz, demlik ve çayınızı yanınızda götürün, İtalya’da çoğunlukla bitki çayı içiliyor. * Peynir ve sosise maraklıysanız, kendinizi cennette hissedeceksiniz. * Ara sokaklarda gezinirken büyük demir kapıların ardına bakmanızı tavsiye ederim, açıksa girin. Her biri çok şık avlulara açılıyor. * Sokaklar ince topuklara müsait değil, İtalyan hanımları çok şık kıyafet ve sandaletlerle bisiklet tercih ediyor. Beylerse motosiklet üzerinde.