GeriSeyahat Fethiye-Kalkan arasında antik Likya’nın kalbi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Fethiye-Kalkan arasında antik Likya’nın kalbi

Fethiye-Kalkan arasında antik Likya’nın kalbi

Xanthos Nehri, yani bugünkü EÅŸen Çayı boyunca uzanan yol üzerinde, Likyalılar’ın görkemli kentleri sıralanıyor. Konumları, mezarları ve ilginç tarihleriyle, birçoÄŸu bakir bir doÄŸanın içinde olan ve henüz tam kazılmamış Likya harabelerini görmek, doyurucu ve heyecan verici bir deneyim. Åžafak sökerken yattığım çardaktan doÄŸruluyorum. Ä°nsan, gece karanlığında vardığı bir yerde sabah gözünü açtığı ilk an garip oluyor.XANTHOS VADÄ°SÄ°Fethiye- Kalkan arasındaki bereketli Xanthos Vadisi, antik Likya’nın kalbi. Xanthos Nehri, yani bugünkü EÅŸen Çayı boyunca uzanan yol üzerinde, Likyalılar’ın görkemli kentleri sıralanıyor. Zirvede olduÄŸu dönemde, Likya BirliÄŸi’nin, önemlerine göre, bir, iki ya da üç oy kullanabilen, 23 üye kenti vardı. Bu açıdan, Likya BirliÄŸi, antik çaÄŸda, sıradışı bir demokrasi anlayışına sahip sayılıyor. Üç oya sahip kentler arasında, Xanthos, Patara, Pınara ve Tlos var. Likya dili, Hint- Avrupa ailesinden. Uzun bir zaman sonra, ancak Xanthos Obeliski üzerindeki çifte yazıt sayesinde çözülebildi. Mezarlarıyla dikkat çeken bir uygarlık. Ölüler, takılarıyla gömülüyorlar. Mezarlar, ev, Yunan tapınağı ve lahit tarzında. ÇoÄŸu, 2 bin yıldır süregelen mezar soygunculuÄŸu yüzünden tahrip edilmiÅŸ. Konumları, mezarları ve ilginç tarihleriyle, birçoÄŸu bakir bir doÄŸanın içinde olan ve henüz tam kazılmamış Likya harabelerini görmek, doyurucu ve heyecan verici bir deneyim. SÄ°DYMA Gözlerden uzak ama çok ilginçBiraz gözlerden uzak kaldığından, Sidyma, Xanthos Vadisi’nin az turist çeken ancak son derece ilginç antik kentlerinden biri. Vadinin kuÅŸkusuz en uzak yerleÅŸimlerinden. Bu nedenle, ancak ilgili olanların uÄŸradığı bir yer. Bölgenin birçok antik yerleÅŸimi gibi, burası da henüz tam olarak kazılmış deÄŸil. Dodurga köyüne baÄŸlı Hisar Mahallesi’nin genç imamı Özcan Bey (0252 678 10 43), ailesiyle birlikte, burayı tanımak isteyen herkese, her türlü yardıma hazır. Zaten avlusundaki hamamı ve agoranın stoasından alınarak, cephesinde yeniden kullanılan sütunları görmek için, camiye uÄŸrayacaksınız. Hayvancılık ve tütüncülükle geçinen 35 hanenin çoÄŸu işçi. Kara keçicilik ya da Letoon ve Kumluova’da sera işçiliÄŸi yapıyorlar. Buranın kuÅŸkusuz en dikkat çeken yanı, yaÅŸamın kalıntılarla içiçe olması. Ekili alanların içinde birden karşınıza çıkan görkemli mezarlar, köy evlerinde kullanılan, eÄŸilen aÄŸaçların altlarına yerleÅŸtirilen sütunlar, yalak haline getirilen mermer bloklar... Tepede, oldukça harap, zar zor fark edilen Bizans dönemine ait bir kale var. Nekropole ulaÅŸmak için, aracınızı keçilerin cirit attığı mahallenin meydanında bıraktıktan sonra, dereyatağından 300 metre yürüyüp, kocaman bir palamut aÄŸacından ve üst üste yığılı taÅŸlardan yapılma duvarın üzerinden geçmek gerekiyor.PINARA Delik deÅŸik kızıl bir tepeEski Likya kentlerinin en bakir ve görkemlilerinden. Antik kente yaklaşırken, tek bir görüntü sizi olduÄŸunuz yere çiviler. Ufku tamamıyla kaplayan, gravyer peyniri gibi, mezarlarla delik deÅŸik, kızıl bir tepe... Bu yükseklikte, bu mezarları nasıl oyduklarına akıl erdirmek mümkün deÄŸil. Burası, asıl kentin kurulduÄŸu yer. AÅŸağılarda bir kent daha var. Bu muhteÅŸem kalıntıları, layıkıyla gezmek ve en iyi görüntüleri yakalamak için, Pınara’nın meslekte 33 yılı devirmiÅŸ, üniformalı, karizmatik bekçisi Fethi Bey’den (0533 353 27 27. 09.00- 19.00 arası açık) yardım isteyin. Bir saatlik gezinin ardından, buradan daha da büyülenmiÅŸ olarak ayrılacaksınız.Pınara hakkında hemen hemen hiçbir ÅŸey bilinmiyor. 4. yüzyılda yaÅŸamış olan Xanthoslu tarihçi Menekrates’in yazdığına göre, Xanthos’tan göç eden kalabalık nüfusu yerleÅŸtirmek için kurulmuÅŸ. Pınara, Likya dilinde, ‘’yuvarlak’’ anlamına geliyor. Adını, antik kente yaklaşırken uzaktan görülen ve üzerine köstebek yuvalarını andıran sayısız mezar oyulmuÅŸ, devasa, kızıl kayanın kavisli ÅŸeklinden alıyor. Pınara’nın en etkileyici özelliÄŸi, kuÅŸkusuz kaya mezarları. Kral Mezarı, özellikle kabartmalarıyla dikkat çekici; kentin 2400 yıl önceki halini gösteriyor. Tırmandıkça, Roma hamamına su getirmek için, boylu boyunca kayalara oyulmuÅŸ kanallara rastlanıyor. Kral Mezarı’ndan kuzeye doÄŸru patikadan tırmanınca, bir Ev Mezar var. Mezarın gotik tarzdaki kemerli çatısının ucunda ruhları kovduÄŸuna inanılan taÅŸtan öküz boynuzları hemen dikkat çekiyor.XANTHOS ÇoÄŸu eseri British Museum’daTepede kurulu Xanthos konumuyla Likya kentlerinin en nefes kesici olanlarından. Vadide uzanan Xanthos Nehri (EÅŸen Çayı), büyüleyici. 1842’de buraya gelen Ä°ngiliz seyyah Charles Fellows, taşınabilecek bütün eserleri, iki ay içinde HMS Beacon gemisine yükleyerek Ä°ngiltere’ye götürmüştü. Bugün Xanthos’a ait birçok önemli parça British Museum’da. 1955’ten beri de Fransızlar her yıl 1- 1.5 ay kazı yapıyorlar. Xanthos’un aslında en ilginç yanı, tarihi. Ve bu tarihi yapan, halkının kaderi ve bu kadere tepkisi. Persler, kenti M.Ö. 545’te kuÅŸatıyor ve ÅŸehrin tüm su kanallarını keserek, halkını susuz bırakıyor. Likyalılar, teslim olmak zorunda kalacaklarını anlayınca, bütün eÅŸyalarını akropole yığarak kadın ve çocuklarla birlikte kendilerini ateÅŸe veriyorlar. Erkekleri de ölünceye kadar düşmanla savaşıyor. Ancak savaÅŸ baÅŸladığında, kentin dışında bulunan sekiz aile, bu soykırımdan kurtuluyor. Bundan sonra Xanthos, Büyük Ä°skender’in ve Rodos’un eline geçiyor. M.Ö. 42’de, Xanthos ikinci bir soykırım yaşıyor. Roma iç savaşı sırasında, Brutus kenti ele geçirince, halk kendini ve eÅŸyalarını yine ateÅŸe atıyor. Roma Ä°mparatorluÄŸu zamanında, Xanthos zenginleÅŸiyor, Bizans devrinde de kentin surları onarılıyor ve bir manastır inÅŸa ediliyor.Antik kentin giriÅŸinde (yazın 08.00- 19.30, kışın 08.00- 17.30 arası açık), bir otopark ve bir büfe var. Fransız kazı ekibiyle birlikte çalışan Ömer Sarıca, gezmesi biraz zor görünen kalıntılar hakkında yardımcı olmaya hazır. GiriÅŸe çok yakın, yolun batısında, iki anıt var. Biri, ÅŸehre büyük katkılarda bulunmuÅŸ olan Roma Ä°mparatoru Vespasianus anısına yapılan kemerin kalıntıları. DiÄŸeriyse, hemen yanında, üzerinde Büyük Antiochus’un, kenti Leto, Apollon ve Artemis’e adadığına dair bir yazıt bulunan Helenistik Kapı. Daha ileride, yolun doÄŸusunda, üzerinde Nereidler Anıtı yazılı bir levha var. EÄŸer çalınmasaydı, Ä°onik tarzı sütunları ve deniz kızı heykelleriyle, zamanında kentin bu en önemli yapısı, tüm ihtiÅŸamıyla burada olacaktı. Oysa bu ihtiÅŸamı ancak, British Museum’un en büyük ve en çok ziyaret edilen salonlarından birinin tam ortasında görebilirsiniz.Daha öncesine ait bir Yunan yapısının üzerine inÅŸa edilmiÅŸ Roma Tiyatrosu, Bizans surlarının içinde kalmış üst sıraları haricinde, gayet iyi korunmuÅŸ. Sıralardaki çizgiler, seyircilerin ayaklarını uzatabilecekleri mesafeyi sınırlıyor. Xanthos Vadisi’ne hakim tiyatronun arkasında, Likya akropolü var. Buradaki kare bina kalıntılarının, Persler’in kenti ele geçirmelerinden önceki saraya ait olduÄŸu sanılıyor. Otoparktan doÄŸuya doÄŸru ilerleyince, Helenistik, Roma ve Bizans kentine ait yerleÅŸim bölgelerine varılıyor.LETOON Kazılar devam ediyorFransızlar, Letoon ve Xanthos’ta kazılara devam ediyorlar. Bugün görülen kalıntılar, 1840’ta bulundu, kazılar 1962’de baÅŸlayabildi. Tanrıça Leto’ya adanmış kutsal Letoon, Likya Federasyonu’nun resmi dini merkeziydi. Kalıntıların boyutları, buranın önemi konusunda yeterince ipucu veriyor. Mitolojiye göre Zeus, deniz perisi Leto’ya aşık olur. Zeus’un karısı Hera çok kıskançtır. Zeus’tan hamile kalan Leto, çocukları ikiz tanrı Apollon ve Artemis’i doÄŸurmak için uygun bir yer ararken, susuzluÄŸunu gidermek için bir çeÅŸmeye yaklaşır. Ancak çobanlar tarafından uzaklaÅŸtırılır. Bunun üzerine kurtlar, Leto’yu su içmesi için Xanthos Nehri’ne (EÅŸen Çayı) götürürler. Leto, ikizlerini doÄŸurduktan sonra aynı yere döner ve çobanları kurbaÄŸaya çevirerek, cezalandırır.Antik kentte (yazın 08.00- 19.00, kışın 09.00- 17.00 arası açık), kazılar baÅŸladığından beri, üç tapınak kalıntısı, bir anıtsal çeÅŸme, iki portik ve bazı ilginç yazıtlar ortaya çıkarıldı. Yazıtlardan birinde, kutsal mekana giriÅŸ ÅŸartları, kıyafetlerin sade olması gerektiÄŸi, pahalı mücevher ve süslü saç modellerinin yasak olduÄŸu belirtiliyor. Tiyatronun kemerli giriÅŸine doÄŸru ilerlerken saÄŸda, su ve sazlıklar içindeki Agora’nın ilerisinde, tabelayla iÅŸaretlenmiÅŸ üç tapınak var. M.Ö. 3. yüzyıla ait Leto’ya adanmış tapınak, eskiden bir sıra sütunla çevriliymiÅŸ. Ortadaki, M.Ö. 4. yüzyıla ait tapınak, Artemis’e adanmış. En doÄŸudaki, M.Ö. 2. ya da 1. yüzyıla ait olduÄŸu sanılan tapınak ise mimari olarak Leto’nun tapınağına benziyor. Buradaki mozaikteki lir, ok ve kılıfı tapınağın Artemis ve Apollon’a adandığının iÅŸareti. Tapınakların güneybatısında, anıtsal çeÅŸme ve doÄŸusunda da Arap akınları sırasında yıkılan Bizans kilisesinin kalıntıları var. ÇeÅŸmede, heykellerin konduÄŸu, yarım daire ÅŸeklindeki bölümlerinde niÅŸler, kalıntıların yanında da, içinde su, kurbaÄŸa ve küçük su kaplumbaÄŸalarının olduÄŸu bir havuz var. Bu kurbaÄŸalar, Leto’nun, kendisine su vermedikleri için cezalandırdığı çobanlar belki de... Bir keçiboynuzu aÄŸacının altında, rehberlik yapmak için bekleÅŸen yörenin çocuklarını geçince, kemerli kapıya varılır. Burası, oldukça iyi korunmuÅŸ, Helenistik tiyatro. Tiyatronun diÄŸer kemerli kapısından çıkar çıkmaz, kapının üzerinde, 16 trajedi ve komedi maskı göreceksiniz. Hemen arkanızda, ilginç bir Roma lahti var.PATARA Noel Baba’nın doÄŸum yeriPatara, Likya’nın ana limanı. Kehanet Tanrısı Apollon ve M.S. 4. yüzyılda Myra’nın piskoposu olan St. Nicholas ya da diÄŸer adıyla Noel Baba’nın doÄŸum yeri olmasıyla ünlü. Bugün, Caretta Caretta kaplumbaÄŸalarının üreme alanı olan, 18 kilometrelik Akdeniz’in en uzun beyaz kumsalına sahip. Aynı zamanda, Patara antik kentinde, Prof. Dr. Fahri Işık önderliÄŸinde, Akdeniz Ãœniversitesi tarafından yapılan kazılar da devam ediyor. Plajdan 2.5 kilometre içerideki GelemiÅŸ köyünde, pansiyonlar ve restoranlar var. 1 Mayıs’tan 1 Ekim’e kadar, gece 8 , sabah 8 arasında kumsala girmek yasak. Patara plajına (Yazın 07.30- 19.00. Ekim- nisan 08.00- 17.30 arası açık.) giriÅŸ ücretli. Bir baÅŸka plaj için, GelemiÅŸ ile anayol arasında, Çay AÄŸzı tabelasından sapıp 5 kilometre gitmek gerekiyor. Buradaki plaj ücretsiz ama ne Patara plajı kadar güzel ne de kiralık ÅŸemsiye, ÅŸezlong var. Ancak kano yapmak mümkün. Mitolojik hikayelere bakılırsa, burası bir Yunan ÅŸehri. Oysa, sikkelerinden ve yazıtlarındaki PTTRA yazısından, kurulduÄŸundan beri buranın bir Likya kenti olduÄŸu anlaşılıyor. Tepenin güneyindeki hamam kompleksi, beÅŸ kare penceresi ve kemerleriyle Tlos’takine benziyor. Hamamların güneybatısındaki tiyatro, akropolün yamacında.TLOS Vadiye hakim mezarlar ve kaleEn eski Likya kentlerinden biri. Xanthos (EÅŸen) Vadisi’ne hakim tepedeki mezarlar ve kaleyi özellikle ilkbaharda hálá karlı tepeleriyle AkdaÄŸ daha özellikli yapıyor. Hem Hitit kayıtlarına hem de bulunan küçük, bronz el baltasına dayanarak, tarihinin, M.Ö. 2 bin yıllarına kadar uzandığı saptanmış. Her ne kadar Likya’nın altı önemli kentinden biriyse de tarihi hakkında pek fazla bilgi yok. Bol kalıntısına raÄŸmen Tlos, henüz tamamıyla kazılmamış bir kent. Eski Tlos akropolünün üzerinde, 19. yüzyıla ait bir Osmanlı Kalesi var. Aile namusunu temizlemek için kızını öldüren Kanlı Ali AÄŸa’nın, daÄŸa çıkıp derebeyi olduÄŸu ve bu kalede yaÅŸadığı anlatılır. Akropolün doÄŸu yamacında, Likya kenti surları ve Roma devri duvarları görülüyor.Tlos’a, kentin bugün hálá ayakta olan kuzeydoÄŸu giriÅŸinden giriliyor. Hemen burada bekçinin (yazın 08.00- 19.30, kışın 08.00- 17.30 arası açık. Bu saatler dışında da girmek mümkün) kulübesi var. Kaldırım taşı merdivenlerden, ana nekropole çıkılıyor. Burada birkaç lahit ve kayaya oyulmuÅŸ ev tipi mezar var. Ancak, asıl ilginç olan kaya mezarını görmek istiyorsanız, 15 dakikalık, çok kolay olmayan bir yürüyüş yapmanız ve sonunda da bir aÄŸaç merdivenden tırmanmanız gerekiyor. Bekçi Ä°smet Bey’den detaylı tarif alın. GiriÅŸten daha alçak olan bir terastan, saÄŸa, patikadan aÅŸağı doÄŸru devam ederken doÄŸru, surların dışından yürüyerek, ikinci bir grup kaya mezarına varılıyor. Ancak aradığınız Bellerophon Mezarı, biraz daha ileride. Kayanın dibindeki düzlüğe gelince, solda yukarıya çıkan küçük bir ahÅŸap merdiven var. Burada, yüzü bir tapınak gibi oyulmuÅŸ, sütunların alınlığını taşıdığı, üç kabartmalı kapısı olan bir mezar hemen dikkatinizi çekecek. Sundurmanın sol duvarında, mezara adını veren, kanatlı at Pegasus üzerinde mitolojik kahraman Bellerophon’un kabartmasını ve kapının üzerinde, mezarı koruyan, tahrip olmuÅŸ, bir aslan kabartması göreceksiniz.YAKAKÖY’DE ALABALIKTiyatrodan devam edince, 2,5 kilometre tepeye doÄŸru, bazı alabalık restoranlarının bulunduÄŸu Yakaköy’e varılır. Bunların içinde en ilginç ve çoÄŸunlukla da en kalabalık olan Yaka Park, bir zamanlar bir su deÄŸirmeniymiÅŸ. Burada öyle bir su bolluÄŸu var ki barın üzerindeki ince kanalda bile balıklar yüzüyor. Barda otururken, suda içkinizi soÄŸutabilir, altından sular akan, tahta platformlardaki ÅŸark köşelerinde, her biri birer anıt gibi duran aÄŸaçlara dayanarak dinlenebilirsiniz.KAÇINLikya kentlerinin önemsiz kalıntılar olduÄŸunu sanıp, gezmemek Patara plajında, Caretta Caretta kaplumbaÄŸalarıyla ilgili kuralların farkında olmamakLikya kentlerinin birçoÄŸuna tırmanmak için, uygun ayakkabı gerektiÄŸini bilmemekPatara kum tepelerinde dolaşırken, bitkilerin üzerinde yürümek YAKALAYINPatara plajında, kilometrelerce yürüyüş yapmakYakaköy’de defne yapraklı, nar ekÅŸili alabalık yemekXanthos’tan Patara plajına beÅŸ saatlik bir kano yolculuÄŸu yapmakBU YAZI YAZILIRKEN EN ESKÄ° FENER BULUNDUTiyatronun güneyinden, kolay bir patikayla akropole çıkmak mümkün. 20 dakikalık bir tırmanıştan sonra, yukarıda, 10 metre geniÅŸliÄŸinde dikdörtgen bir kuyu ve içinde de suyun seviyesini ölçmeye yarayan büyük bir sütun ile harap durumdaki basamakları göreceksiniz. Önceleri bir fener olduÄŸu sanılan bu yapı, eski limana doÄŸru bakmadığından, bunun bir sarnıç olduÄŸu sonucuna varılmış. Tepenin solundaki, bugüne dek fener olduÄŸu sanılan, üstü yıkılmış, kemerli yapıysa, aslında denize, plaja ve dolan limana hakim bir kilise. Bu yazıyı yazdığım sırada, Akdeniz Ãœniversitesi tarafından yapılan kazılarda, dünyanın en eski deniz feneri, kum yığınları arasında bulundu. 1954 yıllık fener, dünyanın en eski feneri olarak bilinen, Ä°spanya’nın Lacaruna kentindekinden 60 yıl daha eski.Â
False