‘Fendi Baba’nın bir çiftliği var...
Geçen haftaki Roma ziyaretimde Fendi ailesinin torunlarından Silvia Fendi’nin daha yeni halka açtığı müthiş çiftliğine davet edildim. Yüzlerce dönümlük bir ülke burası. Beni etkileyen ise fütursuzca ve cesaretle yapılan tasarımlar. Şimdi size oradan bildiriyorum sevgili dostlar.
Adele Casagrande, at koşumları ve eğer ustasının kızı. Adele 1918 yılında Roma’da küçük bir dükkân açar. Edoardo Fendi ise doğulu, muhtemelen Osmanlı bir ailenin oğlu, yani Edoardo Efendi.
Edoardo Efendi ve Adele hayatlarını birleştirirler ve ‘Fendi’ adı altında 1925’te Roma’da Via del Plesbicito’da ufacık bir kürkçü dükkânı açarlar. Bugün bir dünya markası olan Fendi’nin yıllık cirosunun 1 milyar dolar olduğunu ve bu rakamın tüm Türkiye deri giysi ihracatından çok daha fazla olduğunu söylesem... “Nereden Nereye” deyimi burada cuk oturur.
LAGERFELD İLE DEĞİŞEN KADER
Via Borgognona
Edoardo Efendi ve Adele’nin beş kızı dünyaya gelir. Paola, Anna, Franca, Carla ve Aida. 1946 yılında bu beş kız yavaş yavaş işe el atmaya başlarlar. 1965’te Fendi’nin kaderini değiştirecek olan modacıyı tanır bizim kızlar. Meşhur Alman moda tasarımcısı Karl Lagerfeld, kürk tasarımları ile işe başlar.
Roma’da yaşadığım yıllarda evimin yakınlarındaki İspanyol Merdivenleri’ne çıkan meşhur alışveriş sokaklarından Via Borgognona’dan yürürken Fendi dükkânının önünde kürklere saygı duruşu mahiyetinde durup vitrine bakmadan geçemezdim.
HER ŞEY GERİ DÖNÜŞÜM
Fendi torunlarından Silvia Fendi’nin daha yeni halka açtığı müthiş çiftliğine davet edildim. Beni en çok etkileyen ise fütursuzca ve cesaretle yapılan tasarım. Her şey, her obje ve her aksesuvar geri dönüşümlü malzemeden yapılmış. Masalar, koltuklar, avizeler hurdacılardan çıkmış, temizlenmiş, şekillenmiş ve boyanmış.
Şarküteri bölümünde tüm peynirler, etler, ekmekler ve tüm yiyecekler çiftlikten ve yüzde 100 organik. Şarküteride peynirler 100 çeşit değil, 4-5 çeşit ve hemen arkadaki peynir atölyesinde yapılıyor. Peynir atölyesi pırıl pırıl. Yere bal döküp yalayamazsınız, çünkü yere balı dökemezsiniz, bal nefis ve çok değerli. Çiftliğin arıları yeşil çiftliğin akasya çiçeklerinden yapıyorlar bu çok özel balı. Sebzeler parlak değil hatta çamurlu, topraktan yeni ayrılmış, mis kokulu.
ÇİFTLİĞİN OTELİ DE VAR
Daha geçen ay otel kısmı açılmış. Kovboy filmlerindeki banyo küveti şaka gibi, banyonun ortasında duruyor. Yanında da zeytinyağı tenekesinden üretilmiş bir tabure. Organik pamuktan üretilmiş kaba çarşaf takımı ve içi samanlı şilteler çok kolay bir hayat sağlamıyor sizlere ama değişik bir tarz. Abajur ise tonbalığı konservesi kutusu üzerine ters çevrilmiş bir cam kavanoz.
ALÇAKGÖNÜLLÜ MUTFAK
Roma’nın sadece 18 km. kuzeyinde yer alan Fendi ailesinin muhteşem çiftliğindeki her şey ya geri dönüşümden imal edilmiş ya da ikinci el.
Fendi’ler özel evlerinin de kapılarını bizlere açtı. Mutfağa bayıldım. Milyar dolarlık firma sahiplerinin mutfağı bu kadar mı alçakgönüllü olur hayret. Edoardo Efendi’nin torunu Silvia Fendi gerçek bir ‘Geri Dönüşüm Hastası’ imiş meğerse.
Çok farklı bir lokanta halka açılmış. Saat 13 civarında Romalı abi ve ablalar bebeleri ve köpekleri ile sökün ettiler. Hücumdan bir saat evvel sempatik şef Marco ile bir Roma makarnası yaptık. ‘Paccheri Cacio e Pepe’ yani üç çeşit peynirli ve karabiberli iri makarna.
Çiftliğin restoranında her şey doğal ve organik olduğu gibi üstelik birçok şey de çiftlikte üretiliyor. Burada gerçek Romalıları da görebilirsiniz.
Lokantanın tüm duvarları sökülmüş evlerden toplanmış seramikler ile kaplanmış, masalar ve sandalyeler bizim tabir ile ‘çıkma’. Fırınlarda yapılan çeşitli ekmekler ve çiftliğin peynirleri ile ev yapımı kırmızı şaraplara kadeh kaldırıyorlar. Hurdalıktan alınmış paslanmış şöminede ateş harlı, Roma’nın kuzeyindeki ‘I Casali del Pino’da.