Deniz İNCEOĞLU / dinceoglu@hurriyet.com.tr
Son Güncelleme:
Fatima’yı gezerken Ağca’nın Papa’ya söylediği sırrı düşündüm
Ayvalıklı Zehra Güngör (49) yıllarca gazetecilik yaptıktan sonra, halkla ilişkiler alanına geçmiş. Aynı zamanda meraklı bir gezgin. Avrupa’nın pek çok ülkesiyle birlikte, Amerika, Çin, Küba, Güney Afrika, Endonezya, Güney Kore gibi beş kıtadan toplam 56 ülke gezmiş.
Planını önceden yapıyor, rehber kitaplar, haritalarla hazırlanıp gideceği yerin en özel zamanında yola düşüyor. Örneğin Venedik’e karnaval zamanı gidiyor. Portekiz gezisinde, Katoliklerin hac merkezi Fatima’ya uğradı. İzlenimlerini anlattı.
Ailem gezmeyi sevmezdi. Çocukluğumda Afrika ülkelerine giden kuzenlerimi çok kıskanırdım. İlk yurtdışı gezime ilkokulda annem ve babamla çıktım. Midilli Adası ve Atina’ya gittik. Kültürler arası benzerlik dikkatimi çekmişti. İlk planlı gezimi İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi öğrencisiyken yaptım. Shakespeare okuyorsam ülkesi İngiltere’yi görmeliydim. Sonrasında kendimi gezmekten alamadım. Çalışmaya başladığımda, gelirimi herkes gibi eve, otomobile yatırmak yerine dünyayı keşfetmeye ayırdım. Hep Avrupa’yı geziniyordum. 90’larda Dalay Lama ile röportaj için Hindistan’a gidince Uzakdoğu’nun güzelliğini, Budizm’i keşfettim. Sonrasında Avrupa’nın merkezleri yerine gözden uzak köşelere yöneldim.
PORTEKİZ ŞUBATTA ILIK
İber Yarımadası’nda sadece Portekiz’i görmemiştim. Geçen şubatta, kızım Melisa’nın sömestr tatilinde Lizbon’a gittik. Öncesinde şehrin sokaklarını ezberlemiş, uğrayacağımız restoranları, kafeleri dahi belirlemiştim. İlk gün için şehir turu ayarlamıştım. Lizbon’a varır varmaz bavulları otele bırakıp tura çıktık. Şubat olmasına rağmen hava ılıktı. Restore edilmemiş de olsa, çok sayıda eski bina şehre güzellik vermişti. İkinci gün balıkçı restoranlarına, Fado müziği yapılan kalenin eteğindeki mekanlara gittik. İstanbul’daki Kumkapı’ya benzeyen Bellem’e uğradık. Çok az turiste rastladık. Akşam yemeğimizi oteldekilerin tavsiyesiyle şehir merkezindeki şık balık restoranlardan Casa da Comida’da yedik. İçerisi cennet bahçesi gibiydi. Kapıda durdurup, mönü veriyorlar. Seçime göre masa hazırlanıyor. Müşteriyi sonra oturtuyorlar. Çok memnun kaldık.
Din ve kültürler arası sinerji beni her zaman etkilemiştir. Lizbon’daki son günümüzü Katolikler’in hac merkezi Fatima’da geçirdik. Türkiye, Fatima’yı 1981’deki Papa suikastı sonrasında Mehmet Ali Ağca’dan duymuştu. Hapishanede"Papa, Fatima’nın üçüncü sırrını açıklasın" diyordu. Hatta buluştuklarında bu sırrı kulağına söylediği için Papa tarafından bağışlandığı söylendi.
FATİMA’NIN ÜÇ SIRRI
Fatima’nın üç sırrı ilginç bir hikaye. Vila Nova de Ourem’de yaşayan üç çoban, Lucia (10), Francisco (9) ve Sacinta (7), 13 Mayıs 1917’de hayvanları otlatmak için köyden 12 kilometre uzaklaşır. Bugün Basilica’nın bulunduğu yerde bir ışık görürler. Karşılarına bir melek çıkar. Birkaç gün sonra aynı yerin yakınında Meryem Ana’ya benzeyen bir kadın belirir, çocuklara her ayın 13’ünde aynı yere gelmelerini söyler. Herbirinin kulağına bir sır fısıldar. Kehanetlerden ilki Rusya’da yaklaşan Bolşevik İhtilali, ikincisi dünya savaşlarıyla ilgilidir. Sonuncu kehaneti çocuklar sır olarak saklar. 1958’de, üçlüden hayatta son kalan Lucia, Vatikan’a bu sırrı mektupla iletir. 13 Mayıs 1981’deki Papa Suikastı’ndan dokuz yıl sonra, Vatikan yine 13 Mayıs’ta bu sırrı açıkladı. Bu sır bir din adamının ölümüyle ilgiliydi. Papa’nın kurtuluşu mucize kabul edilmişti...
KÖYDE MUCİZE TURİZMİ
İşte bu efsanevi bölgeyi her yıl Mayıs - Ekim arasındaki ayların 13’ünde, binlerce kişi ziyaret ediyor. Lizbon’dan, Vila Nova de Ourem’e otobüsle iki saatte vardık. Kutsal bölgeyle arasında 12 kilometre olmasına karşın, Fatima ile özdeşleşmiş. Yolları parke taş döşeli ıssız köyde birkaç küçük ev var. Bir yokuştan tırmanıp, üç çocuğun müzeye dönüştürülmüş evlerine gittik. Öylesine küçük ki, Yedi Cüceler’in evlerini hatırlattı. İçlerinde küçücük yataklar, birkaç eşya var. Köyde yaşayan nüfus çok az. Sadece birkaç hediyelik eşya dükkanının sahipleri yaşıyor. Köy, doğası, yeşilliği, havasının temizliğiyle tam bir açıkhava müzesi. Mağazalarda dini objeler satılıyor. Ben de bir biblo satın aldım. Acıktığımızda köy restoranlarının pek güven telkin etmediğini fark ettik, iştahımızı Fatima’ya sakladık.
EFSANE Mİ GERÇEK Mİ?
Kutsal bölgede Basilica of our lady of the Rosary adlı bir katedral var. 1928 - 1953 arasında, gizemli ışığın ilk göründüğü yere yapılmış. Önündeki geniş meydanda Mayıs - Ekim arasındaki her ayın 13’ünde toplantılar düzenleniyor. Katılımcılar ana yoldan içeriye kadar dizlerinin üzerinde sürünerek ilerliyor. Alanda 100 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor. Katedralde gittiğimizde ayin vardı, içeri giremedik. Meydanın diğer tarafındaki Holy Trinity Church’ü gezdik. İnşaatı üç yıl sürmüş, 13 Mayıs 2007’de açılmış. Modern mimarisi hálá tartışılıyor. Dokuz bin kişilik yapının 13 giriş kapısı var.
Tibet’ten, Vatikan’a çok dini mekan gezdim. Fatima farklıydı. Öyküleri düşünerek gezmek insanın tüylerini ürpertiyor. Meryem gerçekten görünmüş olabilir mi? Kesişen tarihler, birbirini izleyen olaylar rastlantı mı? 1917’de, hayattan bu kadar izole bir köyde, tüm dünyayı kandırmak kimin aklına gelebilir?
Kutsal bölgenin dışında dini hava kayboluyor, ticaret başlıyor. Her yer otel, alışveriş merkezi, dükkan. Arkadaki küçük meydan çevresinde gezilebilir, otellerin kafelerinde yemek yenebilir. Fatima’da dinin etkisiyle ciddi bir turizm sektörü oluşmuş. Otellerin toplam yatak kapasitesi 10 bin. Bölgeyi her yıl beş milyon kişi ziyaret ediyor.
en sevdiği 5 yer
á Ubud (Endonezya) á Bali, á Marakeş á Kapadokya á Koçin (Hindistan)
ne okur
Rehber kitaplar
neyle seyahat eder
Uçakla
nerede kalır
Tatil köyü, üç yıldızlı otel
kimle seyahat eder
Eşi ve kızıyla
çantasının vazgeçilmezleri
Su, ilaç çantası, dizüstü bilgisayar, fotoğraf makinesi, galoş
ne yiyor
Yerel lezzetler
ne alıyor
Maske, kitap ayracı, otantik objeler
Ailem gezmeyi sevmezdi. Çocukluğumda Afrika ülkelerine giden kuzenlerimi çok kıskanırdım. İlk yurtdışı gezime ilkokulda annem ve babamla çıktım. Midilli Adası ve Atina’ya gittik. Kültürler arası benzerlik dikkatimi çekmişti. İlk planlı gezimi İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi öğrencisiyken yaptım. Shakespeare okuyorsam ülkesi İngiltere’yi görmeliydim. Sonrasında kendimi gezmekten alamadım. Çalışmaya başladığımda, gelirimi herkes gibi eve, otomobile yatırmak yerine dünyayı keşfetmeye ayırdım. Hep Avrupa’yı geziniyordum. 90’larda Dalay Lama ile röportaj için Hindistan’a gidince Uzakdoğu’nun güzelliğini, Budizm’i keşfettim. Sonrasında Avrupa’nın merkezleri yerine gözden uzak köşelere yöneldim.
PORTEKİZ ŞUBATTA ILIK
İber Yarımadası’nda sadece Portekiz’i görmemiştim. Geçen şubatta, kızım Melisa’nın sömestr tatilinde Lizbon’a gittik. Öncesinde şehrin sokaklarını ezberlemiş, uğrayacağımız restoranları, kafeleri dahi belirlemiştim. İlk gün için şehir turu ayarlamıştım. Lizbon’a varır varmaz bavulları otele bırakıp tura çıktık. Şubat olmasına rağmen hava ılıktı. Restore edilmemiş de olsa, çok sayıda eski bina şehre güzellik vermişti. İkinci gün balıkçı restoranlarına, Fado müziği yapılan kalenin eteğindeki mekanlara gittik. İstanbul’daki Kumkapı’ya benzeyen Bellem’e uğradık. Çok az turiste rastladık. Akşam yemeğimizi oteldekilerin tavsiyesiyle şehir merkezindeki şık balık restoranlardan Casa da Comida’da yedik. İçerisi cennet bahçesi gibiydi. Kapıda durdurup, mönü veriyorlar. Seçime göre masa hazırlanıyor. Müşteriyi sonra oturtuyorlar. Çok memnun kaldık.
Din ve kültürler arası sinerji beni her zaman etkilemiştir. Lizbon’daki son günümüzü Katolikler’in hac merkezi Fatima’da geçirdik. Türkiye, Fatima’yı 1981’deki Papa suikastı sonrasında Mehmet Ali Ağca’dan duymuştu. Hapishanede"Papa, Fatima’nın üçüncü sırrını açıklasın" diyordu. Hatta buluştuklarında bu sırrı kulağına söylediği için Papa tarafından bağışlandığı söylendi.
FATİMA’NIN ÜÇ SIRRI
Fatima’nın üç sırrı ilginç bir hikaye. Vila Nova de Ourem’de yaşayan üç çoban, Lucia (10), Francisco (9) ve Sacinta (7), 13 Mayıs 1917’de hayvanları otlatmak için köyden 12 kilometre uzaklaşır. Bugün Basilica’nın bulunduğu yerde bir ışık görürler. Karşılarına bir melek çıkar. Birkaç gün sonra aynı yerin yakınında Meryem Ana’ya benzeyen bir kadın belirir, çocuklara her ayın 13’ünde aynı yere gelmelerini söyler. Herbirinin kulağına bir sır fısıldar. Kehanetlerden ilki Rusya’da yaklaşan Bolşevik İhtilali, ikincisi dünya savaşlarıyla ilgilidir. Sonuncu kehaneti çocuklar sır olarak saklar. 1958’de, üçlüden hayatta son kalan Lucia, Vatikan’a bu sırrı mektupla iletir. 13 Mayıs 1981’deki Papa Suikastı’ndan dokuz yıl sonra, Vatikan yine 13 Mayıs’ta bu sırrı açıkladı. Bu sır bir din adamının ölümüyle ilgiliydi. Papa’nın kurtuluşu mucize kabul edilmişti...
KÖYDE MUCİZE TURİZMİ
İşte bu efsanevi bölgeyi her yıl Mayıs - Ekim arasındaki ayların 13’ünde, binlerce kişi ziyaret ediyor. Lizbon’dan, Vila Nova de Ourem’e otobüsle iki saatte vardık. Kutsal bölgeyle arasında 12 kilometre olmasına karşın, Fatima ile özdeşleşmiş. Yolları parke taş döşeli ıssız köyde birkaç küçük ev var. Bir yokuştan tırmanıp, üç çocuğun müzeye dönüştürülmüş evlerine gittik. Öylesine küçük ki, Yedi Cüceler’in evlerini hatırlattı. İçlerinde küçücük yataklar, birkaç eşya var. Köyde yaşayan nüfus çok az. Sadece birkaç hediyelik eşya dükkanının sahipleri yaşıyor. Köy, doğası, yeşilliği, havasının temizliğiyle tam bir açıkhava müzesi. Mağazalarda dini objeler satılıyor. Ben de bir biblo satın aldım. Acıktığımızda köy restoranlarının pek güven telkin etmediğini fark ettik, iştahımızı Fatima’ya sakladık.
EFSANE Mİ GERÇEK Mİ?
Kutsal bölgede Basilica of our lady of the Rosary adlı bir katedral var. 1928 - 1953 arasında, gizemli ışığın ilk göründüğü yere yapılmış. Önündeki geniş meydanda Mayıs - Ekim arasındaki her ayın 13’ünde toplantılar düzenleniyor. Katılımcılar ana yoldan içeriye kadar dizlerinin üzerinde sürünerek ilerliyor. Alanda 100 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor. Katedralde gittiğimizde ayin vardı, içeri giremedik. Meydanın diğer tarafındaki Holy Trinity Church’ü gezdik. İnşaatı üç yıl sürmüş, 13 Mayıs 2007’de açılmış. Modern mimarisi hálá tartışılıyor. Dokuz bin kişilik yapının 13 giriş kapısı var.
Tibet’ten, Vatikan’a çok dini mekan gezdim. Fatima farklıydı. Öyküleri düşünerek gezmek insanın tüylerini ürpertiyor. Meryem gerçekten görünmüş olabilir mi? Kesişen tarihler, birbirini izleyen olaylar rastlantı mı? 1917’de, hayattan bu kadar izole bir köyde, tüm dünyayı kandırmak kimin aklına gelebilir?
Kutsal bölgenin dışında dini hava kayboluyor, ticaret başlıyor. Her yer otel, alışveriş merkezi, dükkan. Arkadaki küçük meydan çevresinde gezilebilir, otellerin kafelerinde yemek yenebilir. Fatima’da dinin etkisiyle ciddi bir turizm sektörü oluşmuş. Otellerin toplam yatak kapasitesi 10 bin. Bölgeyi her yıl beş milyon kişi ziyaret ediyor.
en sevdiği 5 yer
á Ubud (Endonezya) á Bali, á Marakeş á Kapadokya á Koçin (Hindistan)
ne okur
Rehber kitaplar
neyle seyahat eder
Uçakla
nerede kalır
Tatil köyü, üç yıldızlı otel
kimle seyahat eder
Eşi ve kızıyla
çantasının vazgeçilmezleri
Su, ilaç çantası, dizüstü bilgisayar, fotoğraf makinesi, galoş
ne yiyor
Yerel lezzetler
ne alıyor
Maske, kitap ayracı, otantik objeler