Eski çağlara ve doğanın gizemine açılan kapılar: Türkiye'de gezebileceğiniz mağaralar
Özellikle son yıllarda mağara turizmine gösterilen ilginin artmasıyla ülke çapında turizme açılan mağara sayısı da artıyor. İşte binlerce yıl öncesine ait medeniyetlerin izlerini sürebileceğiniz veya doğanın gücüne hayran kalacağınız mağaralar.
Fosforlu Mağarası – Muğla
Mağaranın jeolojik yapısından kaynaklanan zemini, geceleri ay ışığının yansıması nedeniyle fosfor gibi parlamaktadır. Parıltı gündüzleri de fark edilmektedir. Gezi tekneleri, Fosforlu Mağara’nın önünde de kısa yüzme molaları vermektedir.
Buz Mağarası – Ağrı
Küçük Ağrı Dağının güney eteğinde Hallaç köyünün yaklaşık 3 km kuzey doğusunda, meteor çukuru ile aynı lav tüneli sistemi üzerinde bulunan doğal bir anıt mağarasıdır. Mağara, uzun eksenli, elips biçiminde, yaklaşık 100 m uzunluğunda, 50 metre genişliğinde, 8 m derinliğinde elips biçimli bir çukurdur. Mağaranın ağzı esas çukura göre biraz yukarıda kalmaktadır. İçinde bazalt lavlar, kayalar ve bu kayaların üzerinde saf ve temiz suların donmasıyla oluşmuş buz tabakalarını görmek mümkün. Kayaların üzerinde renk renk görünen temiz buz tabakaları, sarkıt ve dikitleri olan buz mağarası mevsimler göre değişken bir havaya sahiptir. Kışın fazla soğuk olmayan buz mağarası, hava akımının etkisiyle yukarıdan damlayan suları dondurarak buza çevirmektedir. Doğubayazıt ilçesinin en sıcak bölgesinde böylesine geniş bir çukurda dışarıdaki zıtlık gösteren buzdan sarkıt ve dikitler, insanı şaşırtacak şekildedir.
Mağaranın ağzından süzülen, güneş ışığı, mağara içindeki buzlar üzerinde ışık oyunları yapmaktadır. Doğubayazıt ovasında çok sayıdaki bataklıktan anlaşılacağı üzere yer altı suyu tablası çok yüksektir. Bu durumda hava akımının mağaraya yakın yerlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Aşağı sinek köyünden başlayıp mağaraya doğru uzanan lav aracılığıyla mağaranın dip kısmından gelip, mağaranın iç kısmını soğutan ve mağara tavanı üzerindeki kaya kesimlerinden süzülerek damlayan suyun donmasına yol açan bu soğuk havanın özel bir bileşimi olduğu sanılmaktadır. Mağara içinde kuşların yuva yapması, şimdiye kadar mağara içinde kimsenin etkilenmemesi ve devamlı buzlu su alınması, hava bileşiminin zehirsiz olduğunu göstermektedir. Yöre halkının buzluk olarak adlandırdığı bu mağara, çevresindeki yerleşimlerin su ihtiyacını karşılamaktadır. Işık tutulduğunda kristal gibi parlayan ve renkten renge giren buz parçaları insanları hayretler içinde bırakır. Mağaranın en önemli özelliklerinden biri de yazın soğuk, kışın sıcak olmasıdır. Kapısında sürekli sıcak ve soğuk hava akımı bulunur.
Damlataş Mağarası – Antalya
Damlataş Mağarası, 1948 yılında, liman inşaatında kullanılacak taş için ocak açılması sırasında bulunmuştur. Mağara, tarihi yarımadanın batı kıyısındadır. Mağaranın giriş kısmında 50 metrelik bir geçit vardır. Yüksekliği 15 metreyi bulan geçitten sonra silindirik bir boşluğa gelinir. Buradan, mağaranın tabanına inilir. Yan kristalize kalker içinde bulunan mağaranın sarkıt ve dikitleri 15 bin yılda oluşmuştur. Mağaraya, sarkıtlardan damlamaya devam eden su damlaları nedeniyle Damlataş adı verilmiştir. Mağara, büyüleyici güzelliğinin yanı sıra astım hastalarına iyi gelen havasıyla da ünlüdür. Doktor kontrolünde, mağarada belli bir süre oturarak 21 günlük tedavi kürü uygulayan hastalar vardır. Mağaranın havası yaz kış değişmez; sıcaklık 22 santigrat derece, rutubet yüzde 95, sabit basınç 760 mm’dir. Mağaranın havasında %71 azot, %20,5 oksijen, on binde 2,5 karbondioksit ve bir miktar radyoaktivite ile iyonlar bulunmaktadır. Mağaraya giriş ücretlidir. Çevresinde küçük bir çarşı vardır, önü ise plajdır.
Dim Mağarası – Antalya
Alanya’nın 12 kilometre doğusunda, 1.649 metre yüksekliğindeki Cebel-i Reis dağının yamacındadır. Mağaranın denizden yüksekliği 232 metredir. 1998 yılında ziyarete açılmıştır. Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarasıdır. 1 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir. İki ayrı koldan dağın içinde ilerleyen mağaranın kollarından biri 50, diğeri 360 metredir. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağaranın dip kısmında küçük bir göl vardır. Merdivenlerle inilip çıkılan mağaranın içindeki ortam, fantastik film dekorlarını andırmaktadır. Mağara gezisinden sonra, yamaçtan yürüyerek aşağıdaki Dim Çayı vadisine gidilebilir. Aynı şekilde Dim Çayı kenarındaki piknik yerlerinden de mağaraya tırmanma yürüyüşü yapılabilir. Mağaranın bulunduğu yamaçtan Alanya Kalesi’nin panoramik görüntüsü vardır.
Karain Mağarası – Antalya
Antalya'nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya-Burdur karayoluna 5-6 km uzaklıkta bulunan Yağca Köyü sınırları içinde yer alır. Türkiye'nin en büyük doğal mağaraları arasında olan Karain mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 metre, denizden ise 430-450 metre yüksekliktedir. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, alt Yontmataş'tan başlayarak, orta ve üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi Prehistorik Çağlarda ve Klasik Çağda insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskân edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 metreyi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak mağaranın en uzun süren ve en önemli iskânı Paleolitik (Yontmataş Çağı) ile ilgilidir. Klasik dönemlerdeki kullanımı daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain mağarasında yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesi'nde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi'nde sergilenmektedir.
Yalandünya Mağarası – Antalya
Son zamanlarda yapılan hummalı çalışmalardan sonra Akdeniz bölgesinin en ilgi çeken mağaralarından biri haline gelen Yalandünya Mağarası Antalya’nın Gazipaşa ilçesindeki Beyrebucak köyünde bulunan bir dağın 400 metre içinde bulunur. Mağaranın en büyük özelliklerinden biri de oluşumunun hala devam ediyor oluşudur. İçinde tarih boyunca oluşmuş tünelleri gezerken odacıklara bağlanabilinmekte. Devasa sarkıt ve dikitler ile oyuklar ulunmaktadır. Boyu yaklaşık olarak 4 kilometre olan mağaranın yalnızca 450 metresi ziyaretçiler tarafından gezilebiliyor. Yaklaşık 50 yıl önce göçük sonrası ortaya çıkan Yalandünya Mağarası’nın içerisinde yapılan tadilatla yürüyüş yolları ve ışıklandırma sistemi yapılan mağaranın, yaklaşık 5 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Mağaraya Yalandünya Mağarası denmesinin de bir hikâyesi vardır. Efsaneye göre zamanında bu mağarada yaşayan bir adam çevre köylerden bir kıza âşık olur ve bu aşk karşılıklıdır. Bu iki âşık mağarada bulunduğu bir sırada deprem olur ve mağara çökerek bu iki aşığı ayırır. Böylece aşkları da hayatları da yalan olur ve mağaranın adı Yalandünya Mağarası olarak anılmaya başlanır.
Zeytintaşı Mağarası – Antalya
Mağara alttan ve yanlardan geçirimsiz birimlerce kuşatılan Sura-Kratase yaşlı kireç taşları içinde belirgin bir fay hattı üzerinde gelişmiştir. Mağara 14 metre derinlikte ve çift katlı olup üst kat uzunluğu yan dehlizlerle birlikte 136 metre, alt kat 97 metre uzunluğundadır. İçinde oluşumu devam eden sarkıt, dikit ve sütunlar her türden damlataşlar ile kaplıdır. Ayrıca büyük sütunlar arasında yer alan gölcükler, mağaranın görünümünü daha da ilginç şekle dönüştürmektedir. Mağara eni 0.03 metre ve uzunluğu 0.70 metreyi bulan makarna sarkıtları ile eşi ve benzeri bulunmayan karakteristik özelliklere sahiptir. Eşsiz bakir bir çevre doğal güzelliğe sahiptir. Çevrede yürüyüş, tırmanma ve safari turu ile doğal ve yabani hayvan foto safarisi yapılabilir. Mağaranın bulunduğu yer ve çevresi tipik Akdeniz iklimine sahip özel klimal bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla her tür Akdeniz bitkisi yetişebilmektedir. Havası ve doğası insana huzur ve ferahlık verir.
İnsuyu Mağarası – Burdur
İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya karayolu üzerinde, Burdur’a 13 km uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardandır (1965). Mağara 597 m uzunluğunda olup deniz seviyesinden 900 m yüksekliktedir. İnsuyu Mağarasında; karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucu, mağara içinde sarkıt ve dikitler meydana gelmiştir. Ayrıca girintili çıkıntılı çeşitli yönlere açılan dehlizler bulunmaktadır. Mağaranın suyu karbonatlı maden suyudur. İnsuyu mağarası, Kültür Bakanlığı kararı (1976) ile I. derece Doğal Sit olarak tescil edilmiştir.
Oylat Mağarası – Bursa
Mağara Bursa-Ankara kara yolundan Oylat Kaplıcasına ayrılan yoldan yaklaşık 17 km. içeride Hilmiye köyünün bir km. güneyinde yer almaktadır. Özellikleri: Toplam uzunluğu 665 m. olan mağara iki ana bölümden oluşur. Dar galerilerden oluşan birinci bölüm girişten çöküntü sonuna kadar olan kısımdır. İçeride dev kazanları ve damlataş havuzları bulunur. İkinci bölüm büyük bir çöküntü salonudur. İri blok ve dev damlataş şekillerinden (sarkıt, dikit ve sütun) oluşmaktadır. Mağara önünde sıcaklık 29ºC, nem yüzde 47, girişte sıcaklık 19ºC, nem yüzde 55, dar galeride 17ºC, nem yüzde 78, çöküntü salonlarında 14ºC, yüzde 90 nem oranlarına sahiptir.
Kaklık Mağarası – Denizli
Denizli Ankara karayolunda Denizli il merkezine 30 km. mesafede Honaz ilçesi Kaklık Kasabasındadır. Mağaralar insanların ilk doğal barınaklarına oluştururlar. Bu nedenle uzun yıllardan beri araştırmacıların dikkatlerini üzerlerine çekmiş ve ayrıntılı araştırmalara konu olmuştur. Ancak bu özelliklerinin yanında mağaralar içlerinde sakladıkları gizli güzelliklerin keşif ve seyrinin insanlara verdiği mutluluk, mağaracılığın son yıllarda bir bilim dalı olarak karşımıza çıkarmaktadır. Bunun yanında bir spor dalı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Kaklık Mağarası damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle süslü olup, Pamukkalede bulunan travertenlere benzer ,traverten basamaklarıyla eşine rastlanmaz güzellikte olup, Küçük Pamukkale veya Mağara Pamukkale olarak adlandırılmaktadır. Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunmaktadır. Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığı bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.
Keloğlan (Dodurgalar) Mağarası – Denizli
Denizli İli, Acıpayam İlçesi’nin 18 km. doğusunda bulunan Dodurgalar Mahallesi’nin 3 km. batısındaki Mallı Dağı’nın doğu yamacındadır. Mağara içerisinde çok miktarda dikit, sarkıt ve sütun bulunmaktadır. Mağaranın bol çatlaklı yapısı nedeniyle karstlaşmaya son derece uygun, Jura-krtase kireç taşları içinde gelişen mağara birçok damlataş sütunları ile birbirine geçen çok sayıda adacığa ayrıldığından girintili çıkıntılı bir yapıya sahiptir.
Karaca Mağarası – Gümüşhane
Denizden 1550 m yükseklikteki bu yeraltı sarayı; çok çeşitli renklerde sarkıtlar, dikitler, org desenli duvarlar, bayrak şekilleri perde damlataşları, mağara çiçekleri, mağara incileri, fil kulakları, traverten havuzları, traverten basamakları, sütunlar, mağara gülleri görünüm ve seyirleri ile görenleri büyülemektedir. Bu yeraltı sarayı, yatay yönde gelişme göstererek elipse benzeyen dört ayrı salonun birbirine birleşmesinden meydana gelmiştir. Giriş noktasından en uç nokta arası 105 m olan yeraltı sarayı, mağaranın tavan yüksekliği 18 m, toplam iç alanı ise 1.500 m3‘dür.
Zindan mağarası – Isparta
Mağaranın toplam uzunluğu 760 metre, girişe göre en yüksek noktası ise 15,5 metredir. Romalılardan bu yana bilinen ve kullanılan bir mağaradır. Yatay ve yarı aktif bir mağaradır. Zindan mağarasının bulunduğu Göller bölgesi yöresi yurdumuzun en yoğunu karstlaşmış alanlarından birisidir. Mağaraya girişten itibaren taban toprak ve küçük kaya blokları ile kaplıdır ve burası yaz kış yarasa kolonilerinin barındığı bölümdür.
Cennet Obruğu – Mersin
Mağaranın toplam uzunluğu 760 metre, girişe göre en yüksek noktası ise 15,5 metredir. Romalılardan bu yana bilinen ve kullanılan bir mağaradır. Yatay ve yarı aktif bir mağaradır. Zindan mağarasının bulunduğu Göller bölgesi yöresi yurdumuzun en yoğunu karstlaşmış alanlarından birisidir. Mağaraya girişten itibaren taban toprak ve küçük kaya blokları ile kaplıdır ve burası yaz kış yarasa kolonilerinin barındığı bölümdür.
Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası – Mersin
Tarsus ilçesinin kuzey-batısında,14 km. uzaklıkta yer alan Dedeler Köyündedir. Eshabı Kehf mağarası, Hıristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir. Mağara dört köşe olarak kayadan oyulmuştur ve 1520 basamakla girilir. Mağaranın üstünde 1873 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan camiye sonradan üç şerefeli bir de minare eklenmiştir. Kuran-ı Kerim'de Kehf Suresinde sözü edilen mağara Müslüman ve Hıristiyanlarca kutsal sayılmaktadır. Tarsus, Romalılar döneminde önemli bir hadiseye sahne olmuştur. Kuran-ı Kerim'de Eshab-ı Kehf olarak bilinen, yani yaşadıkları dönemde Rum Hükümdarlarından Dakyanus'un zulmüne maruz kalan ve Allaha olan inançlarının gereğini yapabilmek için Tarsus şehrinden kaçıp Bencülüs Dağındaki mağarada 309 yıl uyuyan ancak bir takip sonucu yine o mağarada sır olan 7 arkadaşın ve köpeklerinin hikâyesidir.
Kuran-ı Kerimde geçen, fakat kesin tarihi bilinmemekle birlikte rivayetlerden ve tarihi olaylardan elde edilen bilgilere göre M.S. 250 yıllarında olduğu kabul edilen hadisenin olay yeri olan o zamanki Tarsus şehrinin Rum Hükümdarlarından Dakyanus, halkına zulüm yapmakla birlikte putlara tapınmaları için baskı yapıyordu. Tek tanrıya tapmayı kabul eden bir gurup gence süre veren hükümdar putlara tapmazsanız kafalarınızı keserim diye tehditte bulunmuştu. Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayuş adındaki yedi genç hükümdarın öldürme korkusundan Bencülüs Dağındaki bu mağaraya kaçıp saklanmışlardır. Ancak ayetlerde de belirtildiği gibi gençler bu mağarada 309 yıl boyunca uyuyakalmışlardır. Daha sonra uyanan gençlerden biri şehre yiyecek almaya gitmiş, ancak elindeki zamanı geçmiş para yüzünden şehirden kaçarak tekrar mağaraya sığınmıştır. Peşinden yakalamak için gelenler mağaraya girdiklerinde içeride kimseyi görememişlerdir. Bugün Yedi Uyurlar Mağarası diye de anılan mağara duvarlarında yedi genci ve köpekleri Kıtmir'i temsil eden şekiller bulunmaktadır. Mağara ve çevresinde çevre düzenlemesi yapılmış ve ibadete açık olarak bir camii inşa edilmiş olup yoğun ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Köşekbükü Mağarası – Mersin
Mersin'in Anamur ilçesinde bulunan Köşekbükü Mağarası, 20.000 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Yarımburgaz Mağarası – İstanbul
Yapılan çalışmalarda Yarımburgaz'da Paleolitik Çağa ait önemli belgelerin bulunduğu kanıtlanmıştır. Elde edilen veriler Yarımburgaz'ın şimdilik Alt/Orta Pleistosen ve belki de Orta Pleistosen'e ait olabileceğini göstermekte, bu da Yarımburgaz'ın Türkiye'nin bugün için bilinen en eski yerleşim yeri olduğunu ortaya koymakta ve Avrupa kıtasının yerleşiminde de bir görev görmüş olabileceğini düşündürmektedir.
Yediuyurlar Mağarası – İzmir
İzmir Selçuk'ta bulunan ve Efes Antik Kenti'nde olan Yedi Uyuyanlar Mağarası, Roma İmparatoru Decius döneminde putperestlerin saldırılarından kaçan yedi Hristiyan, Panayır Dağı'nda bulunan mağaraya sığındıklarının bir rivayeti vardır.
Mencilis Mağarası – Karabük
Karabük Merkez Bulak Köyü sınırları içerisinde yer alan aynı zamanda Safranbolu İlçesi ile sınır olan Bulak (Mencilis) Mağarasının grişi, dik kayalar üzerinde olup mağaranın uzunluğu 6,5 km’dir. Mağaranın 2,5 km'lik kısmı harıtalanmış olup 380 metrelik kısmında elektrifikasyonu ve yürüyüş parkuru yapılarak turizme açılmıştır. Halen hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Yer altı nehirleri, göletler, şelaleler ilgi çekici ve olağanüstü güzellikteki sarkıt ve dikit oluşumları bulunan ve "Doğal Varlık" olarak tescil edilen mağara araştırmacıların ve ziyaretcilerin ilgisini çekmektedir.
Tınaztepe Mağarası – Konya
Toplam uzunluğu 1650 metre, derinliği – 65 metre olan mağara Tınaztepe’nin güneybatı yamacında yer almaktadır. Fosil ve aktif olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Fosil bölümüne bahar aylarında girilecek olursa, sayısı beşi bulan göllerin botla geçilmesi gerekecektir. Sonbahar aylarında suların azalması sonucu aynı galeri yürünerek geçilebilir. Beşinci gölden sonra mağarada 30 metrelik bir inişle Büyük Salon’a gelinmektedir. Bu salon gölle sonlanmaktadır. Tınaztepe Mağarası’nın hemen altında Tınaztepe Düden’i yer almaktadır. Toplam uzunluğu 1550 metre ve derinliği -150 metre olan düdene tüm yıl boyunca su girişi olmaktadır. Yaklaşık 20 metrelik dik bir inişle şelalenin yanında mağaraya girilmekte olup, 10 metrelik inişlerle -150 metrede sifonla düden sonlanmaktadır.
Yerküpe Mağarası – Muğal
Yerküpe mağarası, genç bir mağaradır. Doğal köprü özelliğinde olan mağara, oluşum ve gelişim yönünden ilginçtir. Gerek mağara içi damlataşların ve gerekse doğal çevrenin güzelliği nedeniyle turizm amaçlı kullanıma son derece uygundur. Ayrıca mağaranın üst kesimi piknik ve dinlenme alanı olarak düzenlenmiştir. Alanın hemen yakınında bulunan Yerküpe Mağarası belediye olanaklarıyla ziyaretçiye açılmış. Valilik aydınlatma çalışmalarını sürdürüyor. Mağara tipi olarak geçit konumlu yarı aktiftir. Mağaranın toplam uzunluğu 100m. Olup, tek bir galeriden meydana gelmiştir. Genel olarak vadi tabanının eğimine uygun şekilde uzanan mağaranın üst girişi ile alt çıkışı arasında 17m.lik yükselti farkı vardır. Mağara içindeki küçük iniş ve çıkışlar, tavandan düşen bloklar ve damlataş birikimlerinden kaynaklanmaktadır. Genişliği 3-10m. Tavan yüksekliği ise 2-8m.arasında değişen Yerküpe mağarasının tabanında çakıl ve kum yığınları yer alır. Tabana yakın kenarlarda ve yan duvarlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Özellikle havuzlar ilginç bir görünüme sahiptir. İçleri su ile dolu olan havuzların boyutları ve derinlikleri, bulunduğu bölgeye göre değişmektedir.
İnaltı Mağarası – Sinop
Ayancık İlçesine 40 km uzaklıkta bulunan İnaltı Köyü sınırları içerisinde olan mağara denizden 1070 metre yüksekliktedir. Mağaranın 50 m altına kadar araçla ulaşım bulunmaktadır. Buradan da merdivenler aracılığıyla mağaranın ağzına ulaşılabilmektedir. Mağara ağzında geniş bir sahanlık bulunmaktadır. İnaltı Mağarası, gerek mağara içi damlataşları özelliği, gerekse doğal çevresinin güzelliği ile turizm amaçlı kullanıma son derece uygundur.
Ballıca Mağarası – Tokat
Ballıca Mağarası'ndaki oluşumları izlemek, doğal bir müzeyi gezmek gibi... Yaşı yaklaşık 3,4 milyon yıl olarak tespit edilen Ballıca Mağarası, şimdiye kadar tespit edilen tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra, özgün Soğan Sarkıtları ile de uluslararası önem taşıyor. Mağaranın ziyarete açılan bölümlerinde dolaşmak, her adımda hayrete düşüren, heyecan veren gizemli bir yolculuğa çıkmak gibi.
Çal Mağarası – Trabzon
Dünyanın en uzun ikinci mağarası olarak da kabul edilen mağaranın içinden küçük bir dere akmakta olup, mağaranın üzerinde tarihi bir kale bulunmaktadır. Mağaranın Yeri Çal Mağarası Trabzon İli Düzköy İlçesi’nin 5km. güneybatısında denizden1050m. Yüksekte Çal köy Beldesi içerisinde yer almaktadır. Mağara girişi, Çal köy’ünden Çayırbağı Beldesi’ne giden stabilize yolun 1.km’sinden Kulaklık deresi üzerinde bulunmaktadır. Mağaranın Şekli Çal Mağarası bir yer altı su kanalıdır. Mağaranın girişi, geniş olmakla birlikte içerisindeki genişlik sürekli değişmektedir. Tavan yükseklikleri kırık sistemlerine bağlı olarak büyük değişkenlik göstermektedir. Girişten sonra 200.m.’de iki kola ayrılmaktadır. Sola ayrılan kol yaklaşık 150 m uzunluktadır. Bu kolun sonundaki odada dolinden gelen suyun aktığı bir baca vardır. Sağ kolun ulaşılabilen kısmı yaklaşık 400 m’dir. Bu kolun yaklaşık 60 m’sinde küçük bir göl ve çağlayan yer almaktadır.
Cehennemağzı Mağarası – Zonguldak
Cehennemağzı Mağaraları, İlimiz Kdz. Ereğli İlçesi, İnönü mahallesinde (eski adı Ayazma - kutsal su anlamındadır) bulunmaktadır. Bu bölge Antik dönemin Acheron Vadisi olarak bilinmektedir. Zonguldak il merkezine uzaklığı 50 km, E5 karayoluna ise 70 km’dir. Kdz. Ereğli kent içinden mağaralara ulaşımı sağlayan yol tümüyle asfalt kaplıdır. Kdz. Ereğli Müzesi’ne bağlı örenyeri olarak faaliyet gösteren Cehennemağzı Mağaraları yanyana sıralanmış üç mağaradan oluşmaktadır. Birinci mağara, iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Birinci bölümde, zemin orijinal bitki ve geometrik motifli mozaik ile döşelidir. İkinci bölümün doğu duvarında küçük bir apsis açılmıştır ve önünde kademeli basamaklar bulunmaktadır.
Gökgöl Mağarası – Zonguldak
Jeolojik yapı bakımından yörenin jeomorfolojik ve hidrolojik gelişim evrelerini ve özelliklerini de içeren Gökgöl Mağarası birbirinden farklı dört kattan oluşmuştur. Birinci katı oluşturan ağız kısmı ve çevresi (mağaranın ilk oluşan bölümü) ile Büyük Çöküntü Salonu’nda bulunan damlataşların yer aldığı ikinci kat tamamen fosilleşmiştir. Mağaranın en genç bölümü olan üçüncü ve dördüncü katlarda Damlataşlar Salonu, yer altı deresi ve aktif küçük kol bulunur. Mağaranın ikisi fosilleşmiş, biri aktif olmak üzere üç ağzı vardır. Girişi sağlayan fosil ağızlardan büyük olanı, görkemli görünümüyle dikkat çekicidir. Dar ve sulu olan aktif ağız ise giriş için uygun değildir. Kollarıyla birlikte toplam uzunluğu 3350 metre olan Gökgöl Mağarası, doğu, güneydoğu - batı, kuzeybatı yönünde gelişen ana galeri ile iki büyük yan koladan meydana gelmiştir.