Ege’nin iki güzelinde 10 durak
Rum mimarisini görebileceğimiz sokakları, tarihi ve deniziyle Ayvalık ve Cunda, Ege’nin kıymeti az bilinen hazinelerinden. Her adımda başka bir sürpriz karşılıyor insanı… “Günbatımını kaçırmayın, tarihi kahvesinde küçük bir mola verin” diyor bölgeyi iyi bilenler. Bu hafta jürimize “Ayvalık ve Cunda’ya gitmişken neleri görmeli” diye sorduk.
1. Dönemler arası yolculuk
Taksiyarhis Kilisesi
Cunda’nın en önemli tarihi yapılarından biri. 1873’te Rum Ortodoks cemaati tarafından inşa edilmiş, 2014’te Rahmi Koç tarafından müzeye dönüştürülmüş. Taksiyarhis Kilisesi adını hem Ayvalık merkezde hem de Cunda Adası’nda göreceksiniz. Nurgül Büyükkalay’ın önerisi: “Ayvalık’taki kilise; anıt ve müze olarak kullanılıyor. Cunda tarafında ziyaret edeceğinizse Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na tahsis edilmiş. Kilisede zaman ölçüm aletleri, oyuncaklar, bebek arabaları, denizcilik ve tıpla ilgili alet edevat gibi çeşitli dönemlere ait endüstri ve mühendislik eserleri göreceksiniz.” 6. Neoklasik yapı Ayvalık Ayazması (Panagia Phaneromeni Ayazması) 1852’den Rumların bölgeden ayrıldığı 1922’ye kadar, Ayvalık ve çevresindeki en büyük dini merkez olan ayazma yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Serda Büyükkoyuncu “Neoklasik üslupla ve yöresel malzeme olan sarımsak taşıyla inşa edilen yapı, bir dönem zeytinyağı fabrikası olarak kullanılmış, sonra da kaderine terk edilmiş” diyor.
2. Harabeden kütüphaneye
Sevim Necdet Kent Kitaplığı
2007’de açılan kitaplık Cunda Adası’nın tepesinde. Saffet Emre Tonguç önerirken şunları söylüyor: “Geçmişte Agios Yannis Kilisesi ve ona un sağlayan değirmenin olduğu tepede uzun yıllar harap duvarlar vardı sadece… Çıktığınızda önce bu hali canlandırın gözünüzde. Hemen ardından bugünkü güzelliğine emeği geçenlere bir teşekkür yollayarak önce kitaplığın, ardından manzaraya karşı yudumlayacağınız limonatanın tadını çıkarın. Değirmenin giriş katındaki küçük mağazaya uğramayı da ihmal etmeyin.” 7. Küçük bir kahve molası Tarihi Taş Kahve Cunda İskelesi’ni boylu boyunca gezerken yorulursanız denizin yanı başındaki Tarihi Taş Kahve’de keyifli bir çay, kahve ya da yemek molası verebilirsiniz. 1885’ten bu yana faaliyette olan, dededen toruna miras bu tarihi yapı, Cunda’nın en önemli sembollerinden biri… Deniz Sipahi’nin önerisi: “Sarımsak taşından yapılma duvarları, geniş camlı pencereleri, yüksek tavanı ve neoklasik stil mimarisiyle kendine has bir ambiyansa sahip olan Taş Kahve benim en sevdiğim yerlerden.”
3. Günbatımını kaçırmayın
Şeytan Sofrası
Ayvalık’ta en güzel manzara izleme noktası olan Şeytan Sofrası, Midilli ve diğer adaların muhteşem bir panoramasını sunuyor. Burak Özberk “Özellikle günbatımında çıkarsanız bu tepede çok güzel fotoğraflar çekersiniz. Yine buradaki büyük bir ayak izine benzetilen kaya parçası şeytanın ayak izi diye adlandırılmış… Kayadaki çukura para atıp dilek tutanlar arasına katılabilirsiniz” diyor. 8. Altın sarısı plaj Badavut-Kleopatra Koyu Sarımsaklı Plajı’nın bittiği noktadan 10 dakika mesafedeki Badavut, kalabalıklardan uzakta, yeşille iç içe bir plaj ve doğal güzelik. Kadri Kaya “Altın sarısı kumları ve tertemiz denizinin yanı sıra Kleopatra Koyu’ndaki yerel dilde ‘Peynir Kayalıkları’ da denilen doğal kayalar eşsiz bir manzara sunuyor. Bir zamanlar sarımsak taşının çıkarıldığı antik taşocağı da mutlaka gezip görülmesi gereken bir nokta” diyor.
4. Sokaklarında kaybolun
Macaron Mahallesi
Ruhunuzu şenlendirecek muhteşem cumbalı evler, birbirinden şirin kafeler, antika eşya dükkânları ve kitapçılara ev sahipliği yapıyor Macaron Mahallesi. Geçmişin izlerini taşıyan bu sokaklarda hepsi iç içe geçmiş birçok keyifli durak var. Antika eşya merakınız varsa bu mahalleye ruhunu yansıtan çeşitli antika dükkânları dikkatinizi çekecek. Saatli Cami (Agia Ianni) anıtsal mimarisi, çan kulesi ve palmiye ağacıyla görülmeye değer. 9. Sanatseverler buraya Küçükköy Sanata ve yeniliklere tutkulu Ayvalıklı bir grubun Küçükköy’e taşınmasıyla tarihte önce Rumların, sonra da Boşnakların oturduğu bu köy, bir sanat köyüne dönüşmüş vaziyette. Sanat galerileri, atölyeler, kafeler, butik oteller ve Boşnak restoranlarıyla dolu dar sokaklar, gezerken yeni bir Alaçatı doğuyor hissiyatı veriyor. Aynur Tattersall öneriyor: “Sanatseverler için gerçekten bulunmaz bir rota; köy meydanındaki Rum ve Balkan göçünün izlerini taşıyan müzeyi gezmeyi ihmal etmeyin ve burada Boşnak böreğiyle Boşnak mantısını mutlaka deneyin.”
5. Kızgın kumlardan serin sulara
Sarımsaklı Halk Plajı
Küçükköy beldesindeki Sarımsaklı Plajı, şüphesiz ki Ayvalık’ın en güzel ve en ünlü denizi… Burcu Gürtürk Kadak “7 kilometrelik sahil şeridiyle Türkiye’nin en uzun plajları arasında. Berrak denizi ve sarı kumuyla yerli, yabancı turistlerin de gözdesi… Denizi sığ olduğu için çocuklu aileler tarafından özellikle tercih ediliyor. Giriş ücretsiz ancak şezlong ve şemsiye kiralamak isterseniz belli bir ücret ödemeniz gerekiyor” diyor. 10. Bir de denizden bakın Milli parkta tekne turu Kıyıda sıralanmış teknelerden birine atlayıp Cunda’ya bir de denizden bakmak çok güzel. Tekne turuna katılabilir ya da sadece kendiniz için özel tekne kiralayabilirsiniz. Limandan ayrıldıktan sonra Rahibe Okulu’nun önünden geçeceksiniz. Tekneler Kara Ada, Yellice Adası ve Pınar Ada çevresinde dolaşıp yakınlarındaki koylarda demir atıyor. Denize girmek için en güzel yerler berrak sularıyla Akvaryum Koyu ve Yeşil Koy.
6. Neoklasik yapı Ayvalık Ayazması
(Panagia Phaneromeni Ayazması)
1852’den Rumların bölgeden ayrıldığı 1922’ye kadar, Ayvalık ve çevresindeki en büyük dini merkez olan ayazma yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Serda Büyükkoyuncu “Neoklasik üslupla ve yöresel malzeme olan sarımsak taşıyla inşa edilen yapı, bir dönem zeytinyağı fabrikası olarak kullanılmış, sonra da kaderine terk edilmiş” diyor.
7. Küçük bir kahve molası
Tarihi Taş Kahve
Cunda İskelesi’ni boylu boyunca gezerken yorulursanız denizin yanı başındaki Tarihi Taş Kahve’de keyifli bir çay, kahve ya da yemek molası verebilirsiniz. 1885’ten bu yana faaliyette olan, dededen toruna miras bu tarihi yapı, Cunda’nın en önemli sembollerinden biri… Deniz Sipahi’nin önerisi: “Sarımsak taşından yapılma duvarları, geniş camlı pencereleri, yüksek tavanı ve neoklasik stil mimarisiyle kendine has bir ambiyansa sahip olan Taş Kahve benim en sevdiğim yerlerden.”
8. Altın sarısı plaj
Badavut-Kleopatra Koyu
Sarımsaklı Plajı’nın bittiği noktadan 10 dakika mesafedeki Badavut, kalabalıklardan uzakta, yeşille iç içe bir plaj ve doğal güzelik. Kadri Kaya “Altın sarısı kumları ve tertemiz denizinin yanı sıra Kleopatra Koyu’ndaki yerel dilde ‘Peynir Kayalıkları’ da denilen doğal kayalar eşsiz bir manzara sunuyor. Bir zamanlar sarımsak taşının çıkarıldığı antik taşocağı da mutlaka gezip görülmesi gereken bir nokta” diyor.
9. Sanatseverler buraya
Küçükköy
Sanata ve yeniliklere tutkulu Ayvalıklı bir grubun Küçükköy’e taşınmasıyla tarihte önce Rumların, sonra da Boşnakların oturduğu bu köy, bir sanat köyüne dönüşmüş vaziyette. Sanat galerileri, atölyeler, kafeler, butik oteller ve Boşnak restoranlarıyla dolu dar sokaklar, gezerken yeni bir Alaçatı doğuyor hissiyatı veriyor. Aynur Tattersall öneriyor: “Sanatseverler için gerçekten bulunmaz bir rota; köy meydanındaki Rum ve Balkan göçünün izlerini taşıyan müzeyi gezmeyi ihmal etmeyin ve burada Boşnak böreğiyle Boşnak mantısını mutlaka deneyin.”
10. Bir de denizden bakın
Milli parkta tekne turu
Kıyıda sıralanmış teknelerden birine atlayıp Cunda’ya bir de denizden bakmak çok güzel. Tekne turuna katılabilir ya da sadece kendiniz için özel tekne kiralayabilirsiniz. Limandan ayrıldıktan sonra Rahibe Okulu’nun önünden geçeceksiniz. Tekneler Kara Ada, Yellice Adası ve Pınar Ada çevresinde dolaşıp yakınlarındaki koylarda demir atıyor. Denize girmek için en güzel yerler berrak sularıyla Akvaryum Koyu ve Yeşil Koy.