GeriSeyahat Dubai’de 1001 Gece Masalları’nı yaşadım
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dubai’de 1001 Gece Masalları’nı yaşadım

Dubai’de 1001 Gece Masalları’nı yaşadım

Modacı Cemil İpekçi kısa seyahatleri sevmiyor. ‘Seyahat dediğin en az bir hafta, on gün sürmeli, hatta insan her ay 15 günü seyahatte geçirmeli’ diyor. İstanbul’da veya Bodrum’daki evinde olduğunda bir kozadaymışçasına yaşayan, çevresinde olup biteni hiç merak etmeyen İpekçi, seyahat dendi mi bambaşka bir ruh haline bürünüyor.

Onun için seyahat, gezmek-görmek-keşfetmek demek. Benim bu röportajdan çıkardığım izlenim ise, İpekçi’nin seyahatlerde büyük ihtimalle hiç uyumadığı... Cemil İpekçi Hello Dergisi çekimleri için gidip, pazarlarına, mimarisine, insanlarına aşık olduğu Dubai’yi anlattı.

n Bu sıcaklarda buradan daha sıcak Dubai’ye gitmeye nasıl karar verdiniz?

- Hello Dergisi’ne yapılacak bir çekim için gittim. Çok hoş bir işti, oradaki pazarlardan kumaşları alıp, hemen mankenin üzerine sararak, otelde kesip dikerek 8 tane elbise yapacaktım. Pazardan alınmış bir kumaş nasıl en kısa sürede elbiseye dönüşür projesi yani. İş keyifliydi ama ben büyük bir keyifle gitmedim. Kim bilir sıcağı nasıldır, çölü nasıldır diye tereddütlerim vardı. Ama gittikten sonra da dönmek istemedim.

n Neden?

- Bütün Avrupa’yı, Amerika’yı gördüm, 12 sene yurtdışında yaşadım. Hayatımda burası kadar geri dönmek istemediğim yer çok az oldu. Keşke bana burada bir iş çıksa da geri dönemesem dedim. Bir şeyh arasa, gel 3 yıl sadece benim aileme çalış dese, hemen, koşa koşa giderim. Dubai çölde yoktan var edilmiş bir şehir. Bir çöl nasıl her türlü teknoloji kullanılarak ama özünü kaybetmeden yeniden kurulur? Nehirde binlerce yıldır kullandıkları abra dedikleri tenteli kayıklar bile kaybolmadan, ultra modern bir şehir yaratmışlar. Muhteşem gökdelenlerin yanında, bahçesine girdiğinizde bir Arap ülkesinde olduğunuzu hissettiren evler, hayatımda görmediğim kadar büyük ve lüks oteller. Bu şehir son derece modern ama 1001 Gece Masalları’ndan fırlamış gibi.

n Nerede kaldınız?

- Sheraton otelinde. Bana kral dairesini verdiler. O oteli, otelleri görünce çok üzüldüm, hatta bütün haftam üzüntüyle geçti. Kendime dedim ki, elin insanı çölü ne hale getiriyor, biz elimizdeki cenneti nasıl mahvediyoruz. Çok zenginler, çok bilinçli para harcıyorlar, üstelik kendi insanları ve değerleri arasında sıkışıp kalmamışlar, dünyaya açılmışlar. Neyi yapacaklarsa, onu dünyadaki en iyi bilene yaptırmışlar. Acayip projeler yapıyorlar. Bir palmiye ada projesi var mesela. Uçaktan bakınca palmiye ağacı şeklinde gözüken bir ada yapıyorlar. Şimdi de dünya ülkeleri adaları projeleri var. İklimi bile değiştirmişler.

n Nasıl yani?

-
Allah’ın çölünün iklimini değiştirmişler resmen. Her yere ağaç dikerek, yağmuru çekmişler. Eskiden hiç yağmazken, şimdi senede 2-3 kere yağmur yağıyor. 10 sene sonra bayağı bir yağmur mevsimi olmasını planlıyorlar. Bir yandan da denizin belli bir kısmını daha az tuzlu yapmaya çalışıyorlar. Bence yaparlar da!

Hava sıcaklıkları nasıl?

- Temmuzdan eylül ortasına kadar çok sıcak. Akşam 9’da bile 40 derece falan oluyor. Ama diğer 9 ay çok güzel. Bizim kış mevsiminde 20-25 derece civarlarında, akşamları 18 civarı oluyor.

ŞOFÖRLER MİS GİBİ

n Temizlik nasıl, diğer Arap ülkelerine benziyor mu?

- Tertemiz! Bu kadar temiz ve hijyen koşullarının mükemmel olduğu başka bir tek Singapur’u gördüm. Dubai’de taksiye binmek bile keyif. Arabada sigara içmek yasak, bütün şoförler bembeyaz giyinmişler, elleri pırıl pırıl, hiçbiri ter kokmuyor. Sonunda dayanamadım sordum, meğerse her sabah kontrolden geçiyorlarmış.

n Sokaktaki insanlar neler giyiyor?

- Moderni de var klasiği de. Maşlahlı, çarşaflı, mini şortlu insanlar yan yana, kol kola dolaşıyor. Kimse kimseyi yadırgamıyor, rahatsız etmiyor, zaten olursa çok ağır cezalar veriliyor. Hırsızlık deseniz hiç yok, çünkü şeriat kanunlarına göre şak diye kesiyorlar adamın elini! Dubai çok milletli bir şehir, dünyanın her yerinden gelmiş insanlar, ırklar var. Avrupalılar, Hintliler, Çinliler, hepsi var.

n Fiyatlar nasıl, pahalı bir şehir mi?

- Bütün o lükse rağmen fiyatlar bizdekinin onda biri. Elektronik eskiden daha ucuzdu, şimdi bizle başa baş gibi. Çünkü biz de ucuzuz. Ama yemekler vs. bedava gibi. Sokakta gördüğünüz her lokantaya tereddütsüz girebilirsiniz. Bir yere girip kötü bir şey yiyip zehirlenme ihtimaliniz yok. İnanılmaz hijyenik her şey.

n Gidenler nereleri görsün?

- Tarihi bir yerler görmeyi beklemesinler. Onlar daha yok. Bir tek eski bir şeyhin müzeye çevrilen evi var ama bence daha bitmemiş. Küçücük bir modern sanat müzesi var, ona da var denemez. Sanat piyasası, resim galerileri daha oluşmamış. Aslında çok zengin bir kültürleri var ama doğudaki insanlar oryantalizme değer vermediği için eserler, kıymetli şeyler hep Avrupa’ya gitmiş. O eski eserleri, özellikle eski takıları, kumaşları, deve eğerlerini vs. toplayabilirler belki bir gün. Bir de güzel sanatlar okulu, uluslararası bir üniversite yok. Bence en kısa zamanda açılmalı. Oryantalizmin böyle trendy olduğu bu dönemde oradan kim bilir neler çıkar!

n Dubai’de en çok hoşunuza giden yerler nereleri?

- Ayşe (Arman) bizi bir gece Royal Mirage otelinin içindeki Arabian Court’a davet etti, muhteşemdi. Bir de, Mina Al Salam oteli var. Otelin içine Venedik’teki gibi su kanalları açmışlar, tek farkı deniz suyu olması. Odaya abralarla gidiyorsunuz, kanallarda bir sürü balık, vatozlar falan yüzüyor.

n Yemekler nasıl?

- Arap mutfağı çok güzel ama bütün o bölgeler içindeki en güzeli Lübnan mutfağı. Bütün Arap ülkelerinde Lübnan mutfağı egemen diyebilirim.

n Denize girdiniz mi?

- Alışverişe dalıp, etnik şeylere bakmaktan denize giremedim. Hem Türkiye’de deniz çok var, burada girmesem de olur dedim.

Alışverişte insanı çıldırtacak kadar çok seçenek var

Bizim Akmerkez’in çok daha büyüğü olan komplekslerden 8-10 tane var. Hepsine girdim ama hiçbirini bitiremedim. Dünyada meşhur bütün markaların butikleri de var. Marka butiklerdeki fiyatlar diğer ülkelerdeki gibi ama diğer şeyler makul fiyatlı. Ben daha çok küçük yerlerden yaptım alışverişimi. Bir de Ikea var orada, İsveçli mobilya mağazası. Dev bir yer, biz yarım günde bitiremedik resmen. Hint, Pakistan, Afgan dükkanları çok güzel, her ülkenin bir mahallesi var. Hepsi şehir merkezinde. Bir de bizim Kapalıçarşı’nın 10 katı büyüklüğünde bir altın çarşısı var. Altın orada çok ucuz. Üstelik ayarı bizdekinden daha yüksek, rengi daha zengin, tasarımları da çok güzel. Fiyatları gerçekten bizle kıyaslanamayacak kadar makul.

En sevdiği 5 yer

Lizbon

Nice

Roma

Kuala Lumpur

Dubai


seyahatte ne okuyor

Gittiği yerden rehber kitap alıyor. Yanında roman taşımıyor çünkü seyahatlerini dinlenmek için değil, görmek için yapıyor.

ne dinliyor

Çok ender olarak müzik taşıyor, gittiği yerin müziklerini dinliyor.

ne yiyor, ne içiyor

Çok meraklı, her şeyi deniyor, çekirge de olsa, karınca da, yılan da... Bugüne kadar bir tek fare yememiş.

ne giyiyor

Kendi etnik tarzında giyiniyor. Şalvar, şort, gömlek, Doğu’nun yerel kıyafetlerini seviyor, gittiği yere uyum sağlıyor.

neyle seyahat ediyor

Otomobil. Uçağı sevmese de rahatlığını yadsımıyor.

nerede kalıyor

Rahat yatağı, temiz çarşafı, tuvaleti ve duşu olan her yerde kalabilir. Davetliyse lüks otellere de hayır demiyor.

kimle seyahat ediyor

Sevgilisi ve arkadaşlarından Ertuğrul ve Göktan ile. Göktan’la çıktığı seyahatlerde ikisi de kendilerine bir kimlik seçip, seyahat boyunca onu oynuyorlar. Bazen arkeolog, bazen padişah ve prens, bazen sanat tarihçisi, bazen Roma’da gladyatör oluyorlar.

çantasının olmazsa olmazları

Gaz ilacı, Aspirin, balık yağı, vitaminleri, Tylenol ağrı kesici-ateş düşürücü, tansiyon aleti, yüz ve gözaltı kremleri, kokuları.
False