GeriSeyahat Dansçıları kamçılı sokakları freskli Dozza
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dansçıları kamçılı sokakları freskli Dozza

Dansçıları kamçılı sokakları freskli Dozza

İtalya’nın kuzeyinde Dozza, Bologna kentine 35 kilometre uzaklıkta. Altı bin nüfuslu kasabanın ortaçağ atmosferini yaşatan sokakları her sonbaharda Hamarat Evhanımları Festivali, iki yılda bir de Boyalı Duvarlar Bienali ile renkleniyor. Avrupa’da modern freskin başkenti kabul edilen Dozza, sokak resimleri kadar kırbaç sihirbazlarıyla da ünlü.

Böylesini daha önce hiç görmemiştim. Sarılı, beyazlı geleneksel kıyafetler içindeki genç adam dimdik ayakta, sağ elinde sıkıca tuttuğu kırbacını havada şaklatıp duruyor. Güçlü şakırtılar, birkaç adım gerisindeki geleneksel kıyafetli bandonun müziğine eşlik ediyor. İzleyiciler büyülenmiş, özellikle de küçük çocuklar ağızları açık, gösteriyi izliyor. Sciucaren’ler, nam-ı diğer kırbaç sihirbazları kırbacı müzik aleti gibi kullanıyor.
İtalya’da Emilia-Romagna bölgesine özgü bir gelenek bu. Kökeni Anadolu’ya kadar uzanıyor; Truvalılar at yarışlarını bir kırbacın şaklatılmasından sonra başlatırmış. Aynı geleneği Romalılar gösteri ve oyun başlatmakta kullanmış. Bu gelenek yıllar içinde Romagna’nın halk müziği ve dansının parçası haline gelmiş. Bugün ünlü İtalyan yönetmen Federico Fellini’nin kenti Rimini’nin önderlik ettiği bölgede düzenlenen küçüklü büyüklü tüm festivallerde “sciucaren”lerin kırbaçlarla ürettiği müziğe tanıklık etmek mümkün. Dozza’da olduğu gibi...
Her ne kadar Emilia bölgesinin ana kenti Bologna’ya bağlı olsa da, tarihi, halkı, dili, gelenek ve görenekleriyle tam bir Romagna toprağı Dozza. Imola’nın altı kilometre güney batısındaki tepelere kurulu yerleşim, mimari dokusu, doğası, bağları, görkemli kalesiyle Tosco-Romagnolo Apeninleri üzerindeki en karakteristik ortaçağ “paesino”su. Türkçedeki karşılığıyla köy-kasaba...
Kırbaç şaklatma ustası sciucaren’ler, sonbaharı geleneksel “Festa delle Arzdore / Hamarat evhanımları Festivali”yle karşılayan Dozza’da karşıma çıkıyor. Adından da anlaşılacağı gibi festivalin ekseni evhanımlarının ellerinden çıkma leziz yemekler. Müzik ziyafeti biter bitmez, tüm izleyicilerin meydanın ortasına atılı masalara kurulup yemek ziyafetiyle güne devam edeceği kuşku götürmez. Sciucaren’ler kırbaçlarını müzik eşliğinde havada binbir şekle sokup izleyicileri büyülerken, ben de babasının kucağından aniden fırlayıp Zotti meydanından aşağı fırtınaymış gibi koşan iki yaşlarında bir yumurcağın peşine takılıp, daracık taş döşeli sokakları geziyorum.

SOKAKLAR RESİM GALERİSİ GİBİ

Minik adımlarıyla şaşırtan bir hızda yokuş aşağı koşan ufaklık önde, ha düştü ha düşecek telaşındaki babası arkada, ileride kalabalığın arasında gözden yitiyorlar. Onlar koşa dursun, festival için uzak yakın demeden çevre kentlerden kalkıp gelenler bir otomobilin ancak geçebileği genişlikteki sokakta, sağlı sollu birbirine yaslanmış taş evleri her adımda durarak, merakla inceliyor: Göğe bakan terasları, pencere pervazlarını süsleyen saksılardan taşan renk renk çiçekleri, koyu yeşil panjurları, masif ahşap kapıları, kızılın her tonundaki duvarları... Evet, özellikle de duvarları ve üstlerindeki freskleri! Dört, beş metre boyundaki bir melek figürünün kolunu dayadığı kemerli ahşap kapı, meydandaki saatin çevresinde toplaşmış mavi bulutlar, üzerinde “poste italiane” yazan, her iki köşeden damgalı devasa posta pulu, bağbozumu vakti üzüm sepetlerini yüklenmiş güzel köylü kadınları, atını şahlandırmış şövalye... Hepsi de dilsiz duvarların dili olup, gören gözleri başka diyarlara, başka hayatlara taşıyor. Dozza’nın kale duvarları içinde kalan ortaçağdan kalma evlerinin ve sokaklarının tümü, yağmura, kara, çamura, soğuğa, aşırı sıcaklara rağmen renklerinden ve canlılığından hiçbir şey yitirmeyen bu sıradışı tablolarla bezeli. Nasılını, nedenini kentin tarihçesini okuyunca anlıyoruz: 2011 Eylülü’nde 23’üncüsü düzenlenen Biennale Del Muro Dipinto (Resimli / boyalı Duvar Bienali).

EN GÜZEL 150 ESER KALEDE

Sforzesca Kalesi’ndeki Modern Sanat Galerisi’nde, geçmiş bienallerin fotoğraf arşivini görmek mümkün. Yerli ve yabancı sanatçıların ellerinden çıkma fresklerin hiç değilse bir kısmını olumsuz hava koşullarının etkisiyle yok olmaktan kurtarmak için, “Opere Murali Strappate” (Koparılmış Duvar Eserleri) projesi geliştirilmiş. Kaledeki Pinacoteca del Muro Dipinto (Boyalı Duvar Resim Sergisi), duvarlardan sökülüp alınmış yaklaşık 150 eseri bünyesinde barındırıyor.
Önce kırbaççılar sonra da yüzyılların yıpratamadığı duvarlardaki sanat eserleri!.. Ortaçağı olduğu gibi 21’inci yüzyıla taşıyan Dozza, kimbilir daha ne sürprizler saklıyor konuklarına... Büyüdüğünde dünyanın en hızlı adamı Usain Bolt’a fark atacağı kesin ufaklığı sakinlemiş, babasıyla birlikte kaleye doğru yokuş yukarı çıkarken görüyorum. “Yorulmuş olmasın sakın” demeye kalmadan asıl nedeni fark ediyorum. Acıkmış, elinde hamarat Dozza’lı evhanımlarının mutfağından çıktığı kesin Romagna’ya özgü geleneksel ekmek “piadina” var. Babası ise bir yandan ufaklığa yol gösteriyor diğer yandan da fresklere kaçamak bakışlar atıyor.

YAPIYI PAYLAŞAMADILAR

Sciucaren’lerin müziği ve kalabalığın coşkulu alkışları çarpıyor kulağıma. İzleyicileri dansa davet eden kır saçlı sunucunun neşeli sesi de. Zotti Meydanı’nın paralelindeki sokaktan heybetli kalenin bulunduğu meydana çıkıyorum: Piazzale della Rocca. Sforzesca Kalesi, müthiş gerçekten. 13’üncü yüzyılın ikinci yarısından 21’inci yüzyıla olduğu gibi kalmış. Oysa ki ne savaşlar, yıkımlar, acılar görmüş olmalı! Tarihçesi bizi yanıltmıyor. Önemli yolların buluştuğu noktada inşa edilmiş, tarih boyunca pek çok yıkıma uğramış, İmola ve Bologna’nın güçlü aileleri arasında pek çok kez el değiştirmiş. Zengin tarihi içinde, kalenin adını aldığı Caterina Sforza dönemi özellikle okunmaya değer. Belki de içinde güzel ve güçlü kadın, aşklar ve acılar olduğu içindir. Kalenin yönetimi 1441’de Imola ve Forli Lordu Girolamo Riario’nun eline geçer; o öldürülünce de karısı Caterina Sforza’nın.
Sforzesca Kalesi, 16’ncı yüzyıldan itibaren bölgenin güçlü aileleri Malvezzi ve Campeggi’ler arasında anlaşmazlık konusu olur. Papa 7’nci Clemente, Dozza’yı önce Malvezzi’lere hediye eder, sonra da onlardan alıp Campeggi’lere verir. İki aile sonraki yıllarda işin içinden çıkamayıp, konuyu mahkemeye taşır. Anlaşmazlık 1728’de Campeggi’lerin erkek evladı, Malvezzi’lerin kızıyla evlenince çözülür. Kale, 1960’da Giacomo Malvezzi-Campeggi ölünce, Dozza Belediyesi’nin yönetiminde halka açılır.

İSKELETİN MESAJI

Avluyu geçip taş basamaklardan çıkarak kaleyi geziyorum; dönemin mobilyalarıyla döşeli salonları, duvarlara asılı Malvezzi-Campeggi ailesinin fertlerinin portreleri, silah salonu, işkence odası, hapishanesi, mutfağı... Üst kata çıktığımda ise bir başka sürprizle karşılaşıyorum. 6 Ocak 2013’e kadar sürecek 20’nci yüzyıl İtalyan afişleri sergisi. İçlerinde komünizmi yeren, Mussolini faşizmini öven afişler ayrıca görülmeye değer.
Beşgen yapıdaki kalenin son katında ise soluklanıp, yeşilin her tonunun seçilebildiği tepelerde gözlerimi dinlendiriyor, yüzyıllar içinde yaptığım yolculuğu düşünüyorum. Özellikle de Caterina’yı. Caterina’nın hayaletinin hâlâ kalede yaşadığı çalınmıştı kulağıma, ne kadar doğrudur bilinmez, ama pekçok yaşamdan izler taşıdığı kesin. Talihsiz konuklarının işkence odasının duvarlarına kazıdığı dizeler şahidim. Duvara çizilmiş bir iskeletin hemen yanında 1640 yılına ait şu dizeler:
“Sen, buraya bakan / ben senin dediğin gibiydim / sen benim gibi olacaksın / buna (bana) bak ve Tanrı’ya inan...”
 
ŞEHRE ŞÖHRET GETİREN PARLAK FİKİR

1960 yılındayız! Güzelim Dozza unutulmuş. Dönemin kent yöneticileri, Dozza’nın güzelliğini yeniden gündeme getirmek için kafa yormaya başlamış. Şimdi olduğu gibi o dönemde de resim yarışmaları, sergileri çok olağan. Çok farklı bir şey olmalı, ama ne? Akıllara fresk gelmiş, “muro dipinto”. Hemen uygulamaya konulmuş ve ilki 1960 Haziranı’nda yapılmış. Sadece iki günlük hafta sonu etkinliği olmasına ve çılgın yağmura karşın ilk yılda büyük başarı kazanmış. Şemsiyesini kapan ressamların çalışmasını, eserlerin ortaya çıkışını izlemeye koşmuş. O yıl umulanın üstünde ilgi gören Muro Dipinto etkinliği, sonrasında bir kalite sıçraması yaparak bienale dönüştürülmüş. O günden bugüne aralarında Maetti, Saetti, Sassu, Purificato, Brindisi, Sughi gibi ünlü isimlerin bulunduğu 200’ün üzerinde sanatçıya ve eserlerine yer vermiş bienalin ünü İtalya sınırlarını aşalı çok olmuş. Bugün Dozza, tüm Avrupa’da “modern freskin başkenti” olarak tanınıyor. (www.murodipinto.it)

KIZIL CATHERİNA’NIN 500 YILLIK GÜZELLİK TARİFLERİ YOK SATMIŞTI

15’inci yüzyılın ikinci yarısında Dozza’nın yönetimi Imola ve Forli Lordu Girolamo Riario’nun elindeydi. Öldürülünce yerini karısı Caterina Sforza aldı. Bugün kentin kalesi onun adını taşıyor. Caterina beş yıllık yönetimi boyunca kalenin inşasını tamamlayarak, büyük ölçüde bugünkü görünümünü kazanmasını sağladı. Akıllıydı kızıl saçlı Caterina, güzelliğiyle nam salmıştı. Döneminin hanım ağasıydı, hem savaş meydanlarında at koşturdu hem de yedi çocuk yetiştirdi. Av merakı kadar, güzelliğine de düşkündü. Kremlerini, losyonlarını kalesinde kendi üretirdi. Caterina’nın güzellik tariflerinden bir kısmı 1933’te İtalya’da yayımlandığında kısa sürede tükenmişti. İşte Caterina’nın tarif başlıklarından seçmeler: “Teni daha beyaz ve güzel yapmak”, “Saçları altın sarısı renginde yapmak”, “Elleri beyaz ve güzel yapmak, öyle ki fildişi renginde olsunlar”. Üç kez evlenen kızıl saçlı ak tenli Caterina, 1509’da Floransa’da hayata gözlerini yumdu.

False