Dans eden turnaları ve kuzey ışıklarını selamlayın
Gölleri, nehirleri ve ormanlarıyla bilinen Almanya, Baltık Denizi’ne kıyısıyla aynı zamanda bir deniz ülkesi. Berlin ve Münih gibi büyük kentleri popüler olabilir ama biz biraz daha az bilinen ülkenin kuzey bölgelerine doğru bir yolculuk yapalım. Stralsund kenti ve Rugen Adası’nı ziyaret edelim. Kuzey ışıklarını selamlayıp dans eden turnaların masalsı seslerine kulak verelim...
Almanya haritasını gözünüzün önüne getirin. Berlin’in kuzeyine doğru, Baltık Denizi’ni görene kadar ilerleyin… Trenle yaklaşık 3 saat süren son derece güzel bir yolculukla Stralsund şehrine ve Rugen Adası’na varabilirsiniz. Kara ve havayoluyla ulaşım da mümkün ama tren yolculuğunu şiddetle tavsiye ediyorum. Orta Avrupa’dan Kuzey Avrupa’ya doğru geçerken hem doğal hem de kültürel farklılıkları kolayca ayırt edebilirsiniz. Öte yandan geyikler, kazlar gibi çok sayıda canlı türünü de görebilirsiniz.
Şehir tam bir mimari müze
Stralsund’a ulaştığınızda sizi Kuzey, Orta ve Doğu Avrupa’ya özgü mimari yapılar karşılayacak. Tarihte çok sayıda milletin egemenliğine giren bu topraklar 2. Dünya Savaşı döneminde bir süre Rusya’nın hâkimiyetindeymiş. Daha da eskiye gidecek olursak 1200’lü yıllarda Hansa (Hanseatic) Birliği bölgede oldukça aktifmiş. O günlerden kalan kültürel değerler sebebiyle de kent zaten UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Kiremidin baskın yapı elamanı olarak kullanıldığı hanseatic mimari akımının en güzel örneklerine rastlayacağınız şehirde St. Mary ve St. James kiliseleri hemen fark ediliyor. Gotik mimari örneği Tawn Hall da kentin cazibe merkezleri arasında gösterilebilir. Rönesans, barok ve neoklasik tarzda yapılara da rastlayabileceğiniz şehir tam bir mimari müze.
Kentteki en popüler yerlerden biri deniz müzesi. Ama çocukların açık ara favorisi hemen kıyıdaki oşinaryum (okyanus akvaryumu). Müzede okyanus hayatını yansıtan ses ve ışık gösterileri yapılıyor. Gerçek boyuttaki manta vatozu ve balina similasyonlarıyla adeta nefesiniz kesiliyor.Rugen Adası
Büyülü bir atmosfer
Stralsund’un hemen önündeki Rugen Adası çok sayıda lagün, göl ve plajıyla tam bir doğa cenneti. Finlandiya ve diğer ülkelere feribotlarla ulaşım imkânı olması adayı gezginler için önemli bir konuma getirmiş. Burayı bu kadar popüler yapan özelliklerinden biri de kuzey ışıkları. Yeteri kadar şanslıysanız, özellikle kasım ve nisan ayları arasında bu güzel doğa olayına siz de tanık olabilirsiniz.
Adanın bir mili park statüsü taşıdığını ve aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Bölgenin bir diğer büyülü tarafı da turnalar. Finlandiya, Norveç ve diğer Kuzey Avrupa ülkelerinde üreyen ve Güney Avrupa’da kışlayan turnalar ilkbahar ve sonbahar göçleri esnasında adanın lagünlerinde konaklıyor.
Sayıları yıllara göre değişse de 80 bine varan turnadan bahsediyorum. Tek bir turnanın sesini bile birkaç kilometre öteden duymak mümkün. Bunu 80 binle çarpın. Hepsinin uyanıp bir süre arkadaşlarıyla sabah dedikodusu yapması ve ardından uçması neredeyse bir saati alıyor. Gündoğumu, turna dansı ve sesleri lagünün iyotlu kokusuyla birleşince tüm duyulara hitap eden büyülü bir atmosfer oluşuyor. Aynı sahneyi uyumaya gelen turnalarla günbatımında da görüyorsunuz.Stralsund kenti
Son 20 yılda popüler bir şehir haline gelen Berlin’den sadece birkaç saat uzaklıktaki Stralsund ve Rugen Adası, Kuzey Avrupa’nın kapısı niteliğinde. Tarih, coğrafya, doğa ve kültürel açıdan son derece zengin olan Baltık Denizi’nin bu iki incisi, binlerce yıldır korudukları özgünlüklerini her yıl milyonlarca turiste sergiliyor. Yeni deneyimler, keşifler ve turnalar sizi bekliyor.
İsli yılanbalığını deneyin
Baltık kıyısında, Pomeranya Bölgesi’ndeki Stralsund kenti ve Rugen Adası gastronomi açısından da oldukça zengin. Kentte Michelin yıldızlı restoranlar da var. Tadabildiğim lezzetler arasındaki vişne çorbası, kara çorba (schwarzsauer), geyik etli yemekler ve isli yılanbalığını önerebilirim.