GeriSeyahat Dağlar arasındaki ceviz bahçesi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dağlar arasındaki ceviz bahçesi

Dağlar arasındaki ceviz bahçesi

Van’ın Bahçesaray İlçesi, kayalardan oyulmuş bir hokkanın dibindeki yemyeşil cenneti andırıyor. Çevresi sarp dağlarla çevrili. İlçe merkezindeki ceviz ağaçları yeşil bir ada oluşturuyor. Yolu öylesine sarp ki yılın ortalama beş ayı kapalı. 2985 metre irtifadaki Krapin Geçidi’nin kalın kar tabakaları temmuzda ancak kalkıyor. Sonra dağlarına bahar geliyor. Görkemli zirveleri, çağlayarak akan dereleri, geçmişin hayatını görmek, Bahçesaray’ın cevizini tatmak için ağustos en uygun zaman.

Bir yerden “saklı cennet” diye söz edildiğinde hayal gücümüzün kışkırtıldığını hissederiz. Zihnimizde doğa güzelliğine ait ne kadar görüntü ve imge varsa, bunlar adeta birbiriyle yarışa geçer. Bahçesaray da böyleydi benim için, zihnimin güzellik ile meşguliyeti. Göresiye kadar bana huzur vermeyecek bir tasavvur ameliyesi.
Bahçesaray’ı görmemek kadar görmek de eksiklik duygusu içinde bırakıyormuş insanı. “Saklı cennet” tam da bu olmalı diyorum iki günlük geziden sonra döndüğüm Edremit sahilindeki Merit Otel’de pineklerken. Ne Kaf Dağı’nın ardındaymış hissini veren zorlu ulaşımı, ne bu hissi arttıran o zorlu yolun kışları en az dört ay kardan kapalı olduğunu bilmek ve onun insanda ister istemez doğurduğu gizem (aslında bu da bir başlıbaşına efsaneye dönüşmüştür), ne yol boyu böyle yazın hatırlıca günlerinde kar kütleleriyle karşılaşmak, ne derinliği bir hayli fazla bir hokkanın dibinde kalmış yeşil bir mürekkep gibi kadim ceviz ağaçlarının gerdanlığıyla görüntüsü, ne Müküs Çayı’nın bir mağara ağzından biteviye bir Hizan koşucusu gibi coşkunlukla akmasıydı onun bu imgeyi hak etmesine sebep. Van Gölü’nün Edremit kıyı şeridinde tekrar bir hayal diyarına dönüşmesiydi. 110 kilometre kadar yakınınızda olmasına rağmen gerçekliği hakkında kuşkuya düşmek işten bile değildi. Bahçesaray, namı diğer Müküs gerçek olamayacak denli güzeldi çünkü.

DAĞLARIN ETEĞİNDEN UÇURUMLARIN KIYISINDAN
 
Bahçesaray’ın gerçekliğine alışmak için onu tekrar tekrar görmeniz gerekir. Van şehir çıkışıyla de gidilebilir tabii ama Edremit Çatak yol ayrımı arası yeşilliği ve sulaklığı saz esintileriyle içinize çekerek, eski çağların büyüsünü hâlâ yansıtan krater mavisiyle oyalanarak, yani Van gölü ile uzunca bir vedalaşma içinde yol almak gezgin gönüller için bulunmaz bir nimet. Kararlı olmazsanız uzaktan bütün ihtişamıyla yükselen Süphan Dağı siz kendine çekebilir. Sol tarafta Süphan silsilesi yüce dağ doruklarıyla uzaklarda kalmaya başladığında sağ tarafınızda Bitlis’in Hizan’ının coğrafyası ve iklimi sizi daha bir kuvvetle çağırmaya girişiyor. Bu etkiyi tam olarak hissetmeniz için 2985 rakımlı Krapit (Vari Krapit) Geçidi’ni geçip o yüksek yaylada bir müddet yol almanız gerekir. İhtiyarşahap (İhtiyar Sahip) Dağları’nın yamaç uçlarından geniş bir yay çizerek bereketli bir kucak oluşturan Krapit Yaylası’nda koyun sürüleriyle Koçerleri görüyoruz. Bu yayla 1500 metreden başlayıp 3650 metreye kadar yükselen topografyaya sahip. Ayrıca dar alanda bile farklılık gösteren zengin bir endemik yapısı var. Bahçesaray yolu karın tutsak etmesiyle efsaneleşmiş ürkütücü bir parkur. Derin uçurumların kenarından kıvrıla büküle yükseldiğimiz bir tırmanıştan, doğanın adeta bu kadarı size yeter demesinden sonra inişe geçiyoruz. Bu mesafenin büyük bir çoğunluğu henüz toprak yol. Kimi noktalarda asfaltlamaya dair hazırlıklar görüyoruz. Mıcır yığınları arasında oflaya puflaya gidip gelen kamyonlarla karşılaşıyoruz. Tozlar dünyanın tavanından yükselmekte sanki. Bir müddet sonra şoförümüz, “Aşağısı Liçan” diyor biraz ferahlamış olarak. Liçan (Lahyan) göründüğünde Müküs Çayı’nın müjdeli çağıltısını duymanıza az kalmış demektir.

MÜKÜS ÇAYI MAĞARADAN DOĞUYOR

Bahçesaray ilk defa göründüğünde rakım 1000 metreden aşağıya düşmüş olmalı, basıncın düştüğünü iyiden iyiye hissediyoruz çünkü. O noktadan seyrine doyum olmuyor: Doğa harikası derin bir hokkanın dibinde kalan yeşillik içinde saklı cennetin de içinde saklı bir kent. Onu saklayan karlar çoktan eriyip Müküs Çayı ile Dicle’ye karışıp aşağılardaki deltaların çamuruna karışmış. Bahçesaray’a ceviz bahçelerinin arasından iniyoruz. Çayın erken kollarından biri solumuzdan akıyor. Sağ çaprazımızdaki Subaşı yol ayrımını da geçip Kent merkezine, küçük köprüsüyle geniş kent parkına varıyoruz. Belediye binasının bitişiğinde durup Kadınlar Yolu ve At Pazarı üzerinden yürüyeceğiz. Bahçesaray, içinden ırmak geçen yerleşimlerin en küçüklerinden biri, sağlı sollu iki katlı kagir evler, su üstü çayhaneleri ve lokantalarıyla (onlar da birkaç tane) bir su kentçeğizi. Bahçeler ve küçük mahallelerden doğallıkla oluşmuş bir çevre düzenlemesi ayrıca tasarımlara gerek bırakmıyor. Çarşısında ceviz oymacılığı sanatından ve satranç ustalığından mağrur ve dingin bir eda seziliyor.
“1419 sene-i mübarekesi Rebiülevveli’nin evâhirinde Van eyaleti tevâbiinden Bağçesaray, nam-ı diğer Müküs kazasında ikinci defadır tertib olunan satranç şenliği münasebetiyle muvasalatımızdaki müşâhadelerimizi beyan eder. (Der beyân-ı Bağçesaray, Nalbantzade Ahmet Çelebi.)
Çelebi’nin buyurduğundan da anlaşılacağı üzere Bahçesaray’daki satranç varlığı tartışma götürmez bir öneme sahip. İlçenin kuzey batısında, merkeze iki kilometre uzaklıktaki Subaşı’nı görmeden dönmek olmaz, Müküs Çayı buradan doğar zira, bir mağaradan. Mağara içinde birkaç kol olduğu söyleniyor. Geçen yıl bot indirilip içinde ufak bir gezinti de yapılmış. Ama botları biraz aşağıda kullanmak gerek, Müküs Çayı debisi ve doğal şartları bakımından ünü giderek artan harika bir rafting parkuru aynı zamanda.
Her tarafı dağlarla çevrili, ılıman bir iklime sahip Türkiye’nin saklı cennetlerinden biri yaz aylarında sizleri bekliyor. Devlet konukevlerinde kalabileceğiniz gibi Hizan çıkışında çadır kurmanız da mümkün. Cevizlerin olgunlaştığı ağustos ayı da iyi bir zamanlama olabilir. Bahçesaray, namı diğer Müküs yazla yeşilliğinden bir şey yitirmiyor.

NOT DEFTERİ

* Kırmızı Köprü: Güney taraftaki Hizan’a giden yolun güzergahında, ilçenin merkezinin 4 kilometre ötesinde. Adını kemeresindeki kırmızı tuğlalardan alıyor. Yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 15 ya da 17’inci yüzyıl arasında yapıldığı tahmin ediliyor. Uzunluğu 45.5, genişliği ise 4.35 metre. * Müküs Çayı, kırmızı benekli alabalığın yuvası. Ağırlıkları 2-3 kilogramı buluyor. * İlçenin karakovan balı, cevizi ve ceviz oymacılığı meşhur. * Kuşların Bilgesi olarak anılan, klasik Kürt edebiyatının doğa ve aşk şiirleriyle ünlü ozanı Feqiye Teyran (1590-1660), Hakkari’de doğmuş, hayatının büyük bölümünü Bahçesaray’da geçirmiş. Türbesi ilçede. * Bahçerasay mutfağının özgün lezzeti mehir, haşlanmış buğday, nohut ve yoğurtla yapılan bir tür soğuk çorba. Sıcak yaz günlerinde öğünler mehirle başlıyor.

False