Esra ERDOĞAN
Son Güncelleme:
Çölün yıldızları ve gün doğumu unutulmazdı
Didar Doğan çocukluğundan itibaren farklı kültürleri keşfetmeye, seyahate ilgi duyuyor. Şimdiye kadar 30 ülke gördü. Küçük bütçelerle geziyor, kimi zaman yalnız yola çıkıyor. Geçen yıl sömestr tatilinde gittiği Fas’ta en etkilendiği yer Sahra Çölü’nün yanı başındaki Merzouga’ydı. Doğan, “Çöl bir el aynası gibiydi, onda kendimi keşfettim” diyor.
Didar Doğan (28), altı yıllık İngilizce öğretmeni. İstanbul’un Avcılar ilçesindeki Seyit Onbaşı İlköğretim Okulu’nda görev yapıyor. Bir yandan da yüksek lisansını tamamlıyor. Eskişehir’de üniversite yıllarında fotoğrafçılık, dans ve keman dersleri aldı. Ama asıl hayali dünyayı gezmekti. Öğretmenliğe başladığından beri bulabildiği her fırsatta yurtiçi veya yurtdışında seyahate çıkıyor. “Bana ilham veren gezginlerin başında Sadun Boro geliyor. Teknesi Kısmet’le çıktığı dünya turunu anlattığı kitabı ‘Pupa Yelken’i harçlığımla alıp, birkaç günde okumuştum. İlham aldığım bir başka isim Özcan Yurdalan. Kendisini çok seviyor, tüm yazılarını, kitaplarını okumaktan keyif alıyorum” diyor.
Doğan, Türkiye’yi gezmenin yanı sıra bugüne kadar Avustralya, Singapur, Malezya, Tayland, Avrupa ülkeleri, Irak, Suriye, İran dahil 30 ülke gördü. “Seyahat etmek için çok ciddi bir bütçe veya yanınızda biri olması gerekmiyor. Ben öğretmen maaşıyla ve çoğunlukla yalnız seyahat ettim. İnanın bir gün bile endişe yaşamadım.”
Doğan’ın Fas’a yolu geçen yıl şubatta rastlantı sonucu düştü. “90 Euro’ya gidiş-dönüş uçak biletini görüp bu fırsatı kaçıramazdım. Bir hafta sonra kendimi Kazablanka’da ellerime Hint kınası yaptırırken buldum. İki hafta kaldım ama aylarca kalmayı istedim, doyamadım. Seyahat bana uçak biletiyle birlikte 500 Euro’ya mal oldu. Kazablanka, Marakeş, Agadir, Essaouira, Ourzazate, Meknes gibi pek çok şehir gezdim. Fakat beni en çok etkileyen yer Sahra’nın hemen yanındaki Merzouga’ydı.”
TÜRKLERİ ÇOK SEVİYORLAR
“Merzouga, Fas’ın güneydoğusunda, Cezayir’e 50 kilometre uzaklıkta küçük bir kasaba. Küçücük olmasına rağmen Erg Chebbi, yani Sahra’nın kum tepelerine yakın olması sebebiyle turistik. Ayrıca ülkenin en büyük yeraltı su kaynağına sahip. Cezayir ve Fas arasındakı husumet çözülemediğinden sınır kapalı. Köyün ufak bir hastanesi, okulu ve birkaç internet kafesi var. Buraya ulaşım pek kolay değil. Fakat halk otostopçuyu yolda bırakmıyor. Otomobil kiralamak kolay ve ucuz. Merzouga’ya girdiğiniz anda büyüsüne kapılıyorsunuz, başka hiçbir şey yapmasanız bile sonsuz ve coşkun bir deniz gibi uzanan çölü ve cennetten kopmuşçasına parlak gökyüzünü izleyerek, sessizliği dinleyerek keyifle vakit geçirebilirsiniz.
Sahra, adeta size bir el aynası tutuyor, onda kendinizi seyredip yeniden keşfedin diye. 25 Euro’ya 10 kişilik gruplarla çölde bir saat deveyle gezip ardından Bedevi çadırlarına ulaşabilirsiniz, sonrasında Bedevilerle sohbet etmek, çadırda konaklamak heyecan verici bir deneyim. Günün en güzel saatleri akşamlar. Yapılacak en güzel şey, kuma uzanıp yıldızlı gökyüzünü seyretmek ve hayale dalmak. O an, içinizi o gökyüzü kadar güzel ve sonsuz bir inanç ve umut kaplıyor. Sadece, tatlı bir meltem yüzünüzü okşarken yıldızları seyretmek için bile Merzouga’ya gidilebilir.”
Doğan, hostellerin çok ucuz, rahat olduğunu söylüyor. “Farklı ülkelerden gençlerle hostelde kaldım. Sahibi Muhammed Modir, hepimizi evine akşam yemeğine davet etti, eşinin yaptığı o muhteşem yemekleri tattırdı. İki yaşındaki kızları Fatima’yi çok sevdim. Merzouga’lılar çok misafirperver. Modir’in sayesinde o akşam dost olduğum Fransız, İspanyol, Norveç, Belçikalı gezginlerle diyaloğum hâlâ sürüyor.”
Doğan’ın Fas’a gitmek isteyenlere bazı önerileri var: “Canlı, büyüleyici bir ülke. Aynı mevsimde, Erg Chebbi’de Bedevileri ziyaret etmek, Agadir’de denize girmek veya Atlas Dağları’nda kayak yapmak mümkün. İnanılmaz bir coğrafyaya sahip. Halkı Türkleri çok seviyor, bizim TV dizilerimizi izliyor. Tavsiyem mümkünse birkaç hafta ayırmanız, tura bağlı olmadan pek çok şehri gezmeniz. Daha az para harcayarak daha çok yer görebilirsiniz.”
Fas’ta yazın sıcakların dayanılmaz düzeye eriştiğini hatırlatıyor Doğan: “Gitmek için en uygun mevsim kış. Şubatta bir kot, bir ceket yeter. Ne üşür ne de sıcaktan bunalırsınız. Denizi sevenlerin mayosunu yanına almasında yarar var.”
TAJİNİ O KADAR SEVDİM Kİ EVE KOCAMAN ÇÖMLEK GETİRDİM
Fas deyince ilk akla gelen tajindir. Tajin, topraktan yapılan, kapağı huni şeklinde, renkli boyanmış bir güveç. Her yerde, küçük kısık ateşli bir ocakta, her an yenmeye hazır, içinde envai çeşit baharatın yanında tavuk ya da kırmızı etli, damak zevkinize uyan bir tajin bulabilirsiniz. Tajinden sonra en meşhur yemek kuskus. Genelde, tajini tattıktan sonra kimse kuskusa rağbet etmez. Ben de bu yemeği çok sevdim, ev arkadaşlarıma pişirebilmek için hiç üşenmeden oradan İstanbul’a büyük ebatta bir tajin getirdim.
MAYMUN SÜRPRİZİ
Geziden unutulmaz anılarla döndüm. Dünyanın en güzel saraylarından bazılarını gezdim: Bahia, El Badi, otele dönüştürülen Riad Kniza... Sağlık için faydalı argan ağacını ilk kez yakından gördüm ve çok sevdim. Ouarzazate’ta Arabistanlı Lawrence, Babil gibi filmlerin çekildiği Atlas Stüdyoları’na uğradım. Kazablanka’da, en sevdiğim filmlerden Casablanca’ya ve Bergman’a selam eyledim. Çölde gün doğumuna tanık oldum, dalgın yürürken omzuma zıplayan bir maymun tarafından yumruklandım, iki kobra yılanı danslarıyla alay ettiğim için nerdeyse üstüme saldırdı. Ayrıca çöldeki bir okulun 70 kişilik sınıfında bir saat boyunca öğrencilere ufuklarını genişletmeleri gerektiğini anlattım, Türkiye’yi tanıttım. Çok mahzun, fakir, hayat dolu ve meraklılardı.
Doğan, Türkiye’yi gezmenin yanı sıra bugüne kadar Avustralya, Singapur, Malezya, Tayland, Avrupa ülkeleri, Irak, Suriye, İran dahil 30 ülke gördü. “Seyahat etmek için çok ciddi bir bütçe veya yanınızda biri olması gerekmiyor. Ben öğretmen maaşıyla ve çoğunlukla yalnız seyahat ettim. İnanın bir gün bile endişe yaşamadım.”
Doğan’ın Fas’a yolu geçen yıl şubatta rastlantı sonucu düştü. “90 Euro’ya gidiş-dönüş uçak biletini görüp bu fırsatı kaçıramazdım. Bir hafta sonra kendimi Kazablanka’da ellerime Hint kınası yaptırırken buldum. İki hafta kaldım ama aylarca kalmayı istedim, doyamadım. Seyahat bana uçak biletiyle birlikte 500 Euro’ya mal oldu. Kazablanka, Marakeş, Agadir, Essaouira, Ourzazate, Meknes gibi pek çok şehir gezdim. Fakat beni en çok etkileyen yer Sahra’nın hemen yanındaki Merzouga’ydı.”
TÜRKLERİ ÇOK SEVİYORLAR
“Merzouga, Fas’ın güneydoğusunda, Cezayir’e 50 kilometre uzaklıkta küçük bir kasaba. Küçücük olmasına rağmen Erg Chebbi, yani Sahra’nın kum tepelerine yakın olması sebebiyle turistik. Ayrıca ülkenin en büyük yeraltı su kaynağına sahip. Cezayir ve Fas arasındakı husumet çözülemediğinden sınır kapalı. Köyün ufak bir hastanesi, okulu ve birkaç internet kafesi var. Buraya ulaşım pek kolay değil. Fakat halk otostopçuyu yolda bırakmıyor. Otomobil kiralamak kolay ve ucuz. Merzouga’ya girdiğiniz anda büyüsüne kapılıyorsunuz, başka hiçbir şey yapmasanız bile sonsuz ve coşkun bir deniz gibi uzanan çölü ve cennetten kopmuşçasına parlak gökyüzünü izleyerek, sessizliği dinleyerek keyifle vakit geçirebilirsiniz.
Sahra, adeta size bir el aynası tutuyor, onda kendinizi seyredip yeniden keşfedin diye. 25 Euro’ya 10 kişilik gruplarla çölde bir saat deveyle gezip ardından Bedevi çadırlarına ulaşabilirsiniz, sonrasında Bedevilerle sohbet etmek, çadırda konaklamak heyecan verici bir deneyim. Günün en güzel saatleri akşamlar. Yapılacak en güzel şey, kuma uzanıp yıldızlı gökyüzünü seyretmek ve hayale dalmak. O an, içinizi o gökyüzü kadar güzel ve sonsuz bir inanç ve umut kaplıyor. Sadece, tatlı bir meltem yüzünüzü okşarken yıldızları seyretmek için bile Merzouga’ya gidilebilir.”
Doğan, hostellerin çok ucuz, rahat olduğunu söylüyor. “Farklı ülkelerden gençlerle hostelde kaldım. Sahibi Muhammed Modir, hepimizi evine akşam yemeğine davet etti, eşinin yaptığı o muhteşem yemekleri tattırdı. İki yaşındaki kızları Fatima’yi çok sevdim. Merzouga’lılar çok misafirperver. Modir’in sayesinde o akşam dost olduğum Fransız, İspanyol, Norveç, Belçikalı gezginlerle diyaloğum hâlâ sürüyor.”
Doğan’ın Fas’a gitmek isteyenlere bazı önerileri var: “Canlı, büyüleyici bir ülke. Aynı mevsimde, Erg Chebbi’de Bedevileri ziyaret etmek, Agadir’de denize girmek veya Atlas Dağları’nda kayak yapmak mümkün. İnanılmaz bir coğrafyaya sahip. Halkı Türkleri çok seviyor, bizim TV dizilerimizi izliyor. Tavsiyem mümkünse birkaç hafta ayırmanız, tura bağlı olmadan pek çok şehri gezmeniz. Daha az para harcayarak daha çok yer görebilirsiniz.”
Fas’ta yazın sıcakların dayanılmaz düzeye eriştiğini hatırlatıyor Doğan: “Gitmek için en uygun mevsim kış. Şubatta bir kot, bir ceket yeter. Ne üşür ne de sıcaktan bunalırsınız. Denizi sevenlerin mayosunu yanına almasında yarar var.”
TAJİNİ O KADAR SEVDİM Kİ EVE KOCAMAN ÇÖMLEK GETİRDİM
Fas deyince ilk akla gelen tajindir. Tajin, topraktan yapılan, kapağı huni şeklinde, renkli boyanmış bir güveç. Her yerde, küçük kısık ateşli bir ocakta, her an yenmeye hazır, içinde envai çeşit baharatın yanında tavuk ya da kırmızı etli, damak zevkinize uyan bir tajin bulabilirsiniz. Tajinden sonra en meşhur yemek kuskus. Genelde, tajini tattıktan sonra kimse kuskusa rağbet etmez. Ben de bu yemeği çok sevdim, ev arkadaşlarıma pişirebilmek için hiç üşenmeden oradan İstanbul’a büyük ebatta bir tajin getirdim.
MAYMUN SÜRPRİZİ
Geziden unutulmaz anılarla döndüm. Dünyanın en güzel saraylarından bazılarını gezdim: Bahia, El Badi, otele dönüştürülen Riad Kniza... Sağlık için faydalı argan ağacını ilk kez yakından gördüm ve çok sevdim. Ouarzazate’ta Arabistanlı Lawrence, Babil gibi filmlerin çekildiği Atlas Stüdyoları’na uğradım. Kazablanka’da, en sevdiğim filmlerden Casablanca’ya ve Bergman’a selam eyledim. Çölde gün doğumuna tanık oldum, dalgın yürürken omzuma zıplayan bir maymun tarafından yumruklandım, iki kobra yılanı danslarıyla alay ettiğim için nerdeyse üstüme saldırdı. Ayrıca çöldeki bir okulun 70 kişilik sınıfında bir saat boyunca öğrencilere ufuklarını genişletmeleri gerektiğini anlattım, Türkiye’yi tanıttım. Çok mahzun, fakir, hayat dolu ve meraklılardı.