Çizgi romandan fırlamış hissi veren grafiti şehirleri
Sokak sanatları ve sanatçıları şehirleri bambaşka bir gözle görmemizi sağlıyor. Grafitiler ise rengarenk çizimler, yapıştırmalar, şablon boyamalar ve desenlerin yardımıyla kentin sokaklarına farklı bir hikaye katıyor. Karşıt bir sanat hareketi olarak başlayan grafiti bulunduğu şehrin alt kültürünü yansıtır. Sanatın müzelerden ve galerilerden çıkması gerektiğini savunun bir felsefenin ürünü olan grafiti, doğası gereği geçici bir süre için yapılır. Göz kamaştırıcı güzellikteki bir çok eser kimi zaman hava şartları kimi zaman da insan müdahalesi ile yok olur. Bu yüzden onları yakalamak için gayret göstermek gerekiyor...
Metro istasyonuyla akılları baştan alan Stockholm
Stockholm metrosu, resmi olmasa da ziyaretçileri tarafından dünyanın en uzun sanat galerisi olarak biliniyor. Görkemli çizimler ve sanat parçalarıyla süslü metro istasyonu birçok heyecan verici grafiti çalışmasına sahip. Metrodaki ilk yeraltı çizimlerinin 1970'lerde yapılmaya başlandığı söyleniyor. Özellikle ateş mağarası için yapılan çalışma son derece dikkat çekici.
Duvarların ve tavanın renkli sağlam yüzeyi gerçek bir yanma alanı hissi veriyor. Metro ağındaki 100 istasyondan 90'ını kapsayan grafitiler ve yerleştirmeler, yaklaşık 150 sanatçıdan oluşan dev bir kadronun işlerini kapsıyor. Buradaki ilk grafiti çizimlerinin amacı kamusal alanı kullanarak sanatı kamusallaştırmak imiş. Fikir o kadar büyük bir ilgiyle karşılanmış ki; Stockholm metrosunu bugün dünyanın en popüler metro istasyonlarından biri haline gelmiş.
Banksy'nin memleketi Bristol
Banksy ses getiren politik hayatı ve dikkat çekici işleriyle grafitinin dünya çapında büyük üne kavuşmasına öncülük eden sanatçılardan biri. Dünyaca ünlü grafiti sanatçısı Banksy'nin memleketi olan Bristol, sadece bu özelliğiyle bile dünyanın her yerinden genç ve yaratıcı insanları cezbetmeyi başarıyor.
Yaz aylarında ise Avrupa'nın en büyük grafiti festivali bu özel şehirde yapılıyor. Çok sayıda sanat, müzik mekanı, ve müzenin bulunduğu şehri festival zamanında ziyaret ederek şehirde bulunan grafiti sanatçılarını, Bedminster ve Southville mahallelerinde çalışırken izleme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Aykırı sanatçıların buluşma noktası Berlin
Berlin hemen her tarzdan sanatçıların buluşma şehri. Özellikle duvar yıkıldıktan sonra kalıntılar üzerinde fırçalarıyla iz bırakmak isteyen sanatçılar Berlin‘e bambaşka bir entelektüel hava kazandırmış. 90'larda grafiti sanatıyla öne çıkmaya başlayan şehrin en küçük sokağında bile bir sanatçının izine rastlamak mümkün.
Berlin Duvarı sürekli dönüşerek farklı renklere bürünen ve çizimlerle süslenen duvarlar şehrin canlı havasını en iyi şekilde yansıtıyor. Berlin tüm bu özellikleriyle yaşamınızda en az bir kez ziyaret etmeniz gereken yerlerden biri. Berlin Duvarı üzerine yapılan grafiti çalışmaları ise sadece güzelliğiyle hayranlık uyandırmakla kalmıyor, aynı zamanda politik ortam ile ilgili de fikir veriyor.
Aşkın ve isyanın başkenti Paris
Paris şehir merkezi parlak ve şaşaalı olsa da şehrin kendine has canlı bir alt kültürü de bulunuyor. Avrupa'nın devrimci ve isyankar insanlarından oluşan bu toplumda, yerel sokak sanatının da keskin bir politik eleştiri sunmasına şaşmamalı. Zerafetin kenti Paris'e gitmek her zaman iyi bir fikir. Paris'in bildik ana caddelerinin biraz dışına çıkarsanız göz alıcı grafitilerle dolu kentin bambaşka bir yüzünü de keşfetme fırsatı yakalarsınız.
İlkleri yaratan şehir New York
Dünyanın kültürel merkezlerinden biri olan New York dünyanın geri kalanının takip ettiği en son trendleri, tarzları ve stilleri üretiyor. New York'un grafiti efsanesi, şehrin yenilenme döneminde yıkık binalar ve trenler üzerine yazılan yazılarla başlamış.
Şimdilerde sokakları müzik ve dansla dolu şehrin her bir köşesinde farklı tarz ve teknikte grafiti çalışmalarına rastlayabilirsiniz. Bir sonraki seyahatinizi buraya yaparak, New York'a akın eden binlerce sanatçıya ilham veren çok yönlü ve zengin sanat sahnesini kendiniz keşfedebilirsiniz.