Çin'de hayat kapalı devre
"Birazdan görüşeceğiniz yetkili turizm ve kültür konularına bakıyor. Bu alanlar dışındaki sorularınızı yanıtlayamaz. Bir de program sarktı. Soru-cevap kısmına zaman kalmadı."
Sanıyorum, Çin'de geçirdiğimiz 11 gün içerisinde en sık duyduğumuz anons bu oldu.
Bu uyarıyı ilk kez duyduğumda, gazetecilik refleksiyle, "Peki ama ekonomi ve politikayla ilgili bir sürü sorumuz var. Onlar ne olacak?" deyiverdim.
Yanımda duran ve uluslararası bir yayın organının Pekin temsilcisi olan yabancı gazeteci gülmeye başladı.
"Sen oldun mu bilemiyorum ama Çin usulü sansür seninle tanıştığına memnun oldu" diye espri yaptı ve hemen ardından ekledi:
"Ben başta yadırgadım ama sonra alıştım. Hep böyle. Basın toplantılarında ya gündemi sınırlıyor ve bunların dışında soru soramazsınız diyorlar ya da elindeki metni okumak dışında bir yetkisi bulunmayan birini çıkartıyorlar. Yabancılara soru sormaları için vakit kalmaz ama ne hikmetse her toplantıda Çinli gazeteciler için zaman yaratılır."
Bir devlet yayın organı olan Çin Uluslararası Radyosu’nun (CRI) yabancı gazeteciler için düzenlediği organizasyon boyunca bu sözlerin haklı olduğunu gördüm.
“MODERN ÇİN’İN ANA SÜTUNU”
Bu durum, "Yeni Çin"in ya da Çinlilerin kullanmayı çok sevdiği tabirle "Modern Çin"in üzerine kurulduğu ana sütunun taşlarından biri.
O sütunun adı: Sansür...
Sansür ve yasaklar hayatın o kadar içine girmiş ki Çinliler sansürsüz ve yasaksız bir hayatın nasıl olacağını tahayyül edemez olmuşlar.
Konuşmak sansürlü...
Basın sansürlü...
İnternet sansürlü...
Müzik sansürlü…
Filmler sansürlü…
Sanat sansürlü…
Açıklamalar sansürlü...
Sohbetler sansürlü...
Daha fenası düşünceler sansürlü...
Çinliler kendilerine öğretilenin dışında bir bakış açısı bilmiyorlar.
Arama niyetleri de pek yok.
ZİHİNLERDE TEKDÜZELİK
Sohbetler tekdüze... Biraz farklı bir yorum getirmeye, eleştirel bir gözlemimi dile getirmeye çalıştığımda, bu tarz düşünebildiğime şaşıran gözlerle karşılaşıyorum.
Mao'nun Kültür Devrimi'nin kıyafetlerindeki tekdüzelik, "Modern Çin"in zihinlerinde karşıma çıkıyor.
Çin devleti, ekonomisini dışarıya açtıkça halkını da bir o kadar kapatıyor.
Çünkü devlet, 1,5 milyarlık ülkeyi başka türlü bir arada nasıl tutacağını bilmiyor.
Ufak bir kıvılcımın yangına dönüşmesinden korkuyor.
Çünkü ayaklanma, hak arama Çin tarihine pek de yabancı değil.
Çin'in bugünkü ekonomik başarısının ve rejimin toplum üzerinde kurduğu baskının geçmişi de böyle bir olayla başlıyor.
“YOK HÜKMÜNDE” KATLİAM
1989 Tiananmen Katliamı ile…
Haziran 1989'da daha fazla özgürlük için Pekin'in ünlü meydanına toplanan ağırlıklı öğrencilerden oluşan protestocuların sayısı daha sonra işçilerin de katılımıyla milyonları buluyor.
Çin yönetimi, baş etmekte zorlandığını anladığında da sivil halkın üzerine tanklarını gönderiyor.
Sonuç, binlerce ölü... Tam sayı hala bilinmiyor.
Olaylar, Çin'i dünyanın gündemine oturturken, akıllarda tankın önünde dimdik duran protestocunun görüntüsü kalıyor.
Ve bu olay Çin'in yakın tarihinde kırılma yaratıyor.
Ülkeyi 1949 yılından bu yana yöneten Çin Komünist Partisi, hem üzerindeki dış baskıları hafifletmek hem de özgürlük taleplerine yanıt vermek için ekonomik açılım yapıyor.
Teşvikler geliştiriyor. Böylelikle öğrencilere destek veren ve çoğunluğu Hong Kong'da bulunan zengin Çinliler anakaraya geri çekiliyor.
Arkası çorap söküğü gibi geliyor.
Çin tarihinde böylesine büyük bir öneme sahip olan devasa Tiananmen Meydanı bugün turistik bir alan.
TİANANMEN MEYDANI BUGÜN TURİSTLERE AİT / FOTO ANALİZ
Bir döneme tanıklık eden, etrafı çitlerle çevrilen ve ancak alt geçitlerdeki röntgen cihazlarından geçilerek girilen alanda, dünyanın dört bir yanından turistler gülerek fotoğraf çektiriyor.
Çin devletinin davet ettiği bizim gibi yabancı konuklar için hazırlanan programlarda artık Tiananmen yer almıyor...
Yeni nesillere Tiananmen bir meydan olarak öğretiliyor.
Çin halkına Tiananmen’den geriye baskı, sansür ve yasaklar miras kalıyor.
BASKI, SANSÜR NORMAL
Çin'de artık bu kavramlar normal kabul ediliyor.
Ülkede yerleşik ya da Çin’e kısa süreliğine gelen gazeteciler de bu kavramlardan nasibini alıyor.
Gelen gazetecilere sadece devletin görülmesini istedikleri gösteriliyor.
Çin’de geçirdiğimiz 11 gün boyunca ekipteki hiçbir yabancı gazetecinin, yanında Çinli mihmandarı olmadan nefes bile alması mümkün olmadı.
En başta anlattığım anekdot gibi, basın toplantılarında da bu baskıyı ziyadesiyle hissettik.
Bu baskıyı en net gördüğüm olay ise CRI'ın ricası üzerine yazmış olduğum Çin izlenimlerinin değiştirilmesi ve bazı bölümlerinin çıkarılması oldu.
Üstelik bana hiçbir bilgi verilmeden...
Gerekçe ise Çince yayınlanan bu yazının, "Çin'in dünyaya olumsuz tanıtılmasının önüne geçmesi" olarak anlatıldı.
HER GAZETECİ AYAKLI “SANSÜR KURULU”
Oysaki sadece Çin’in ekonomik ve toplumsal gelişimindeki hızdan, demokratik gelişiminin nasibini almadığını yazmıştım.
Buna tepki göstermem de şaşkınlıkla karşılandı.
Esasında Çin'de haberlere pek müdahale edilmiyor. Çünkü gazeteciler neyi yazmaları, neyi yazmamaları gerektiğini öğreniyor ve ona göre hareket ediyor.
Çinli gazeteciler, birer Sansür Kurulu'na dönüştürülüyor...
Mesleki anlamda sansür ve yasakları hissettiğim bir başka alan da internet oldu.
İNTERNET SANSÜRLÜ, LADY GAGA YASAKLI
Çin'den Facebook, YouTube, Twitter'a girmek yasak. Google Türkiye açılmıyor ancak Google Hong Kong üzerinden arama yapılabiliyor.
Onda da gelen sonuçlar sansürlü... Çin’le ilgili olumsuz haberler ya da bilgiler içeren sonuçlar gösterilmiyor.
Lady Gaga, “toplum ahlakını bozduğu” için yasaklı, Björk ise Tibet’e özgürlük istediği için. İkisinin de albümleri resmi olarak satılmıyor, klipleri televizyonlarda yayınlanmıyor.
Uzakdoğu filmleri deyince akla gelen ilk isimlerden Steven Seagal da yasaklı. Onun da “suçu” Tibet’in özgürlük hareketlerini desteklemek.
Bu kadar genç nüfus varken, insanların yasaklı interneti nasıl bu kadar rahat kabul ettiklerini başlarda anlamakta zorlandım. Aradığım yanıtı ise biraz soruşturunca bulabildim.
Öncelikle bizim de çok iyi bildiğimiz yöntemlerle bu yasakları delmek çok kolay.
DNS ayarları değiştirilerek ya da yurtdışı proxy'ler üzerinden bu sitelere girilebiliyor.
Buraya kadar normal ve bize de çok tanıdık.
Ancak esas mesele bundan sonra başlıyor.
REJİMİN KURNAZ HAMLESİ
Çin devleti, yasaklar konusunda kartlarını çok kurnazca oynuyor.
Ülkede tüm bu sosyal paylaşım sitelerinin alternatifleri kuruluyor.
Twitter yerine Weibo, Facebook yerine adını Çin'de insan anlamına gelen "ren" sözcüğünden alan RenRen, sohbet programı MSN yerine Tengxun kullanılıyor.
Bugün gençliğin yeni çılgınlığı Weibo'nun 250–300 milyon civarında kullanıcısı var.
Tengxun’in kullanıcı sayısı Facebook'un aktif kullanıcı sayısını geçmiş durumda.
İnternet yasaklarıyla ilgili sohbet ettiğim 28 yaşındaki bir Çinli sansürün "art niyetli olabilecek kişilere karşı" uygulanması gereken bir şey olduğu görüşünde.
Yasaklara nasıl tepki göstermedikleriyle ilgili bir soruma ise verdiği yanıt çarpıcı:
"Sorun değil ki! Bir program indiriyorsun, hepsine giriyorsun. Başlarda hevesle giriyordum bu sitelere. Ama şimdi tüm arkadaşlarım Weibo ve RenRen kullanıyor. Mesela metroda bir kız görsem, onu tarif eden bir mesaj atsam, Weibo'da dönüp dolaşır ve o kızı birkaç gün sonra bulurum."
Şimdi Weibo'daki kontrolün ve sansürün artırılması da gündemde.
Özellikle de son dönemde hükümetin duyulmasını istemediği bazı olayların Weibo üzerinden yayılması bu önlemin alınmasını gündeme getirmiş bulunuyor.
Bunlar arasında hükümetin yayın yasağı getirdiği, Şanghay-Pekin hızlı treninde meydana gelen kaza başı çekiyor.
SOSYAL MEDYAYA SANSÜR YOLDA
Weibo'da yazılanlar, rejimin kontrol ettiği bilgi akışının dışına çıkıp, geniş kitlelere ulaşınca rahatsızlık yaratmış durumda.
Dünya düzeninin değişmesini isteyenlerin çok şey beklediği Çin'de bireyler tektipleştiriliyor.
Gençlerin oyuncağı sosyal paylaşım siteleri, kapalı devre, dünya ile etkileşimi olmayan ağlar.
Ne kadar eğitimli olurlarsa olsunlar kendilerine öğretilenlerin dışında görüşler ve farklı bir dünya olduğunu bilmiyorlar.
Komünist sistem olmasına karşın işçilerin grev hakkı yok.
Çin, ekonomide yabancılara verdiği serbestiyi toplumsal yaşamda kendi halkından uzak tutuyor.
Baskı ve propagandalar sonucunda dünyadan kopuk, tekdüze nesiller yetişiyor Çin'de.