Çelik yüklü şileple okyanustan ABD göllerine
Hollanda’dan Kanada’ya okyanus ve göller kanalıyla çelik taşıyan şileple 26 gün yolculuk yapan emekli akademisyen, gezgin Ömer Bozkurt izlenimlerini kitaplaştırdı. Dikkatli gözlemcinin derlediği renkli ayrıntılarla örülmüş “Güverte Güncesi” tematik kruvaziyer çağı gezginlerine sıradan, hatta sıkıcı gelebilecek bir rotada bile yolculuktan zevk almanın inceliklerini gösteriyor.
0 yaşına kadar şehirleri, ülkeleri, popüler turistik rotalardan gezdi Ömer Bozkurt. Uzmanlık alanı sosyoloji teorisi, yönetim sosyolojisi alanında kitaplar yazdı. 1980’lerde rotasını ormanlara, dağlara, göllere çevirdi. Ve bir gün seyahat sırasında kitapçıda rastladığı J.P. Kauffmann’ın kitabı gezginlik anlayışında köklü dönüşüme yol açtı. Claude Levi –Strauss’un “Hüzünlü Dönenceler”inden (YKY, 1994) sonra Kauffmann’ın “Kerguelen Adalarındaki Kemer”ini (YKY, 1997) Türkçeye tercüme etti. 1998’de Kauffmann’ın izinden Antarktika kıyılarına doğru yola çıktı.
120 metre boyundaki okyanusbilim gemisi Marion Dufresne ile 26 gün süren bir turdu bu. Madagaskar yakınlarındaki Reunion Adası’ndan Antarktika yakınındaki Kerguelen’e ulaştı. Araştırma istasyonunlarına erzak ve uzman taşıyan gemideki dokuz talihli yolcudan biriydi. Issızlığa doğru çıkılan yolculukta çok az kişinin gördüğü adaları, canlıları gördü, uzmanların çalışmalarını izledi. Dönüşte izlenimlerini “Her Yere Uzak Topraklar” (TÜBİTAK, 2004) adıyla kitaplaştırdı.
Uzun, ince İrma
2001’de İzlanda’ya deniz yoluyla gitmek istemesi şilep yolculuklarının başlangıcıydı. Yük gemilerinde kamara kiralamanın mümkün olduğunu öğrenmesi önünde yeni ufuk açtı. İzlanda’dan sonra Baltık ve Kuzey Denizi’nde yük gemileriyle geziye çıktı, Buenos Aires’ten Magellan Boğazı yoluyla Şili’ye ulaştı. “Güverte Güncesi”ne konu olan yolculuğu ise diğerleriyle karşılaştırıldığında kısmen hayal kırıklığı sayılabilir. Ömer Bozkurt, kuzeyde beyaz gecelerin yaşandığı bir yaz günü Amsterdam yakınlarındaki İjmuiden limanından M/V İrma şilebine binerken iki ay sürecek yolculuk planlıyor: Hollanda’dan Kanada’ya otomotiv endüstrisinde kullanılmak üzere 25 bin ton çelik levha taşıyan şileple Atlantik’i geçecek, Saint Lawrence Irmağı kanalıyla Kuzey Amerika anakarasının ortalarına ilerleyecek, Büyük Göller’i aşıp ABD’den Kanada’ya ulaşacak, oradan alınacak yüke göre bir ihtimal Afrika limanlarına uğrayıp yine Hollanda’ya dönecek. “Gemi sahibinin kamarası”na iki aylık ücret ödenmiş. Fakat ihmalkar ve aşırı endişeli kaptan 26’ncı günde, transit vizesi olmadığı gerekçesiyle yolcusunu Kanada öncesindeki Duluth’ta indiriyor. Bozkurt otobüsle Minnesota’ya ulaşıp, buradan Amsterdam’a dönüyor. Ve tabii uzun süren bir mücadele sonrasında ödediği ücretin bir kısmını geri alıyor.
Yolcu kayıtta
Bozkurt bisiklet hızıyla giden 200 metrelik gemide akademisyen titizliğiyle onlarca farklı veriyi aynı anda dikkatle izleyip not alıyor: Seyrüsefer detayları, geçtikleri coğrafyanın özellikleri, hava koşullarındaki değişim (bulutlar, deniz, gökyüzü), çevrelerindeki gemiler, ABD’deki gölleri birbirine bağlayan havuzların çalışması… Gemi içindeki insan ilişkilerini irdeliyor. Kaptanla personel arasındaki inişli, çıkışlı gerilim takip ediyor. Polonya şirketine ait Kıbrıs bandralı geminin Leh personeliyle, ırmakta karşılaştıkları Türk gemisinin kaptanıyla (telsizle), limanlarda tanıştığı Türk işçilerle sohbet edip öykülerini öğreniyor. Bir yandan da şilebin gümrüksüz mağazasındaki içkilerle, bilgisayarındaki klasik müzik eserlerini buluşturduğu güverte sefaları yapıp denizin, yolculuğun tadını çıkarıyor.
“Güverte Güncesi” meraklı zihnin çoğu kişiye sıradan ve sıkıcı gelebilecek ortamlardan bile rengarenk detaylar çıkarıp bunlardan mutlu olma becerisini göstermesi açısından ilginç bir kitap. Gezginlere bakma ve görme konusunda pek çok ipucu veriyor. Bir başka özelliği denizcilik terimleri açısından çok geniş sözcük dağarcığıyla yazılması. (Kırmızı Kedi Yayınları, Hayat Serisi, 268 sayfa)