GeriSeyahat Cazın başkenti New Orleans
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Cazın başkenti New Orleans

Cazın başkenti New Orleans

New Orleans çok sıradışı bir şehir. Mimari öylesine muhteşem ki ben bu kadar güzel evi bir arada hiç görmedim. Her taraf açelyalarla dolu. Paskalya öncesi yapılan büyük eğlence Mardi Gras’da dağıtılan kolyeler hálá ağaçların üstünde sallanıyor. İşin ilginç tarafı mezarlıklarda bile bu rengarenk kolyeler var. Şehirde önemli bir müzisyen öldüğünde, öndeki orkestra müzik yaparak ilerliyor, cenaze arabası arkadan geliyor. Son yolculuk bile keyifle. Çünkü New Orleans cazın doğduğu, büyüdüğü ve hálá caz denince dünyada akla ilk gelen şehir.

Ayrıca ABD’nin Louisiana eyaletinin en büyük şehri. Meksika Körfezi ile Pontchartrain Gölü arasında yer alıyor ve dünyanın en hareketli liman şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor. Çok kültürlü geçmişi ve mutfağıyla da öne çıkıyor. Yılda on milyon turist çekiyor. Dolayısıyla hayat burada çok hareketli ve eğlenceli, yapacakçok şey var.

New Orleans cazın 1880’lerde doğduğu ve gelişmeye başladığı şehir. Caz için ideal bir yerdi, çünkü Amazon ve Nil’den sonra dünyanın üçüncü büyük nehri olan Mississippi deltasında yer alan bir liman şehri, ticaret yoluydu ve kozmopolit bir yerleşim merkeziydi. Bu kadar renkli bir yerin eğlence hayatı da çok renkli olmalıydı. Birçok bar vardı ve müzisyenlere iş imkanı doğuyordu. Canlı müziğe olan talep sanatçıların yeni stiller yaratmalarına neden olacaktı elbette. Caz bu arayışlar sonucu ortaya çıktı. İlk başta, işçi kesiminden zenci müzisyenlerin kulaktan dolma ve doğaçlamayla yaptıkları bir müzikti. Sokaklarda konser vermeye başlayan Jazz Band’lar sayesinde her kesimin sevdiği bir müzik, giderek hayat tarzı haline geldi.

New Orleans, hálá cazın başkenti. Her yıl binlerce ünlü sanatçı kente geliyor ve sayısız festivaller düzenleniyor. Burada turizm de sanki caz üzerine kurulu. O kadar çok festival var ki. Nisanın ikinci haftası French Quarter Festivali yapılıyor. Mayıs başındaysa Caz Festivali var. 45 dolar verip, gün boyunca onlarca konser dinleyebiliyorsunuz.

New Orleans, bir yanda su, petrol, caz, eğlencenin merkezi ancak kadersiz bir yer. Yakın tarih boyunca sellerin, salgınların, zenci-beyaz çatışmasının, ırkçılığın ve yoksulluğun olduğu bölge. Yoksulların çoğu, tahmin edebileceğniz gibi zenciler. ABD genelinde yüzde 10 olan zenci oranı, burada yüzde 50’lere varıyor. Geçmişte köle olarak çok ağır çalışıp kenti yaratan zencilerin yakılmasına kadar varan ırkçılığın anlatıldığı Mississippi Yanıyor filmi, biraz New Orleans’ın tarihi. Amerikan petrol üretiminin dörtte birini sağlamasına rağmen işsizlik oranı yüzde 50 düzeyinde.

Son olarak 2005 yaşında Katrina Tayfunu vurdu kenti. Çünkü NewOrleans deniz seviyesinden iki metre aşağıda. Her zaman su altında. Onun için, saniyede binlerce metreküp suboşaltan 22 dev pompa, tayfun olsun olmasın, sürekli çalışıyor ama her zaman koruyamıyor. Kentin her yıl sekiz milimetre suya battığı belirtiliyor. Her su baskınında insanlar ölüyor, elektrikler kesiliyor, hayat felce uğruyor.

YAS BİTTİ, ŞİMDİ CAZ VE GEZME ZAMANI
/images/100/0x0/55eb45b0f018fbb8f8b67779

Ancak New Orleans’a şimdi giderseniz, yüksekte kaldığı için su baskınından zarar görmeyen merkezde (Daha çok beyazların yaşadığı bölge), şehri mahveden Katrina Tayfunu’nun etkilerini fark etmiyorsunuz. Yas şimdilik bitti, caz zamanı geldi. Festivaller başlamak üzere bu festival şehrinde. Ayrıca New Orleans’lılar başlarına gelen felaketi bile turistik bir amaçla kullanabiliyorlar, felaket bölgelerine tur düzenliyorlar.

Sokakları keşfedin. Fransız zamanından kalma ve halen Fransız etkilerinin görüldüğü French Quarter, şehirde turistlerin en çok rağbet ettiği yer. Garden District ve Uptown tarihi bölgeler ve burada inanılmaz evler görebiliyorsunuz. Prytania, Charles Bulvarı, Coliseum, Nashville, Chestnut, antikacılarla dolu Magazine dolaşmaktan keyif alacağınız yerler. 10 kilometre uzunluğundaki Magazine Caddesi’ne "Hayaller Caddesi" diyorlar. Gölle Mississippi Nehri arasında kalan Canal Street şehrin en kalabalık yerlerinden ve turistik bölge olan French Quarter’a çok yakın. Constantinople, Murat gibi sokak adları görürseniz şaşırmayın.

Alışverişe meraklıysanız, Wyndham Otel’in altındaki Canal Place şehrin en şık alışveriş merkezi. İçinde Saks, Pottery Barn gibi mağazalar da var. Eyalet sistemi dolayısıyla ABD’de vergi iadesi yokken, New Orleans’ta "Tax free" tabelaları görüyorsunuz.
/images/100/0x0/55eb45b0f018fbb8f8b6777b


Şehirde ilginç turlar yapıyorlar. Çarklı gemilerde caz eşliğinde yemek yeyip, nehir turu yapmak için Natchez’i arayın (504-5868777 www.neworleanssteamboat.com).

New Orleans su seviyesinin altında kaldığından mezarları anıtsal biçimde toprağın üstünde yapmışlar. Mezarlık turunun adı ürkütücü olsa bile, kendi ilginç. New Orleans büyücüleriyle de ünlü, en bilindik isim "Voodoo Queen" diye geçen Marie Laveau, St. Louis mezarlığında en çok ziyaret edilen mezarlardan biri ona ait. Felaket bölgelerine yapılan turların en ilginci ise limanda karaya çıkmış, üst üste duran teknelere yapılan tur.

Şehrin en iyi müzeleri City Park’ta bulunan New Orleans Museum of Art ve WW II Museum. City Park yürüyüş için de çok keyifli. Arkasında ünlü heykeltıraşların eserlerinin bulunduğu Heykel Bahçesi var. Audubon Parkı doğayı sevenler için bir diğer alternatif, içinde ABD’nin 4. büyük Hayvanat Bahçesi de bulunuyor. Çağdaş sanat galerileri daha ziyade Julia Street’te. Louisiana Filarmoni Orkestrası’nın konserleri çok başarılı. Şubat başında İdil Biret’in verdiği konser de çok ilgi görmüş.

SABAHA KADAR CAZ VE DANS SOKAĞI

Binalarda ferforjenin yoğun olarak kullanıldığı French Quarter’a New Orleanslılar Vieux Carre, yani "Eski Meydan" diyorlar. Buradaki Jackson Meydanı St. Louis Katedrali’nin önünde. En önde de Mississippi Nehri kenarındaki yürüyüş yolu var. Mississippi, Kızılderililerin dilinde büyük su olarak geçiyor, uzunluğu 3800 km.
/images/100/0x0/55eb45b0f018fbb8f8b6777d

ABD’deki en eski Katolik Katedral olan St. Louis’in önünden faytonlara binip, adam başı 15 dolar gibi bir parayla keyif yapabilirsiniz ya da arkasındaki sokaklarda farklı bir mimarinin eserleriyle dolu olan Royal ve Bourbon sokaklarında dolaşabilirsiniz. Royal antikacılarla dolu, keyifli bir sokak, gündüz sokak müzisyenlerine de rastlayabiliyorsunuz. Arka paralelindeki Bourbon Street ise gece her türlü eğlencenin doruğa çıktığı "sabaha kadar dans ve caz" tarzı bir yer. Adını Fransız hanedanından alan bu sokakta yürürken balkonlardaki insanlar size şehrin adeta simgesi olmuş boncuk kolyeleri atıyorlar.

Yeri gelmişken iki öneride bulunayım: Tipitina’s (504-8958477). kısaca Tip’s diye geçiyor. Adı Tipitina isimli şarkıya ismini veren kadından geliyor. Kentin en büyük müzik kulübü. Programlarına www.tipitinasfoundation.org’dan bakabilirsiniz. Diğeri Preservation Hall (504- 5222841), bugün bir efsane haline gelen yer, Allan ve Sandra Jaffe tarafından 1961’de New Orleans caz stilini korumak için açılmış.

NAPOLYON’DAN SATIN ALINAN EYALET

Bu ev, Fransız bölgesindeki mimariyi yansıtıyor. New Orleans ve Florida’yı almak isteyen Başkan Thomas Jefferson, Napolyon’a iki milyon dolar teklif etmiş. Daha sonra 1803’te Napolyon, Haiti dolayısıyla problem yaşayınca, o zamanki ABD’nin üçte biri olan tüm Louisiana eyaletini 15 milyon dolara Amerikalılara satmış. Kuruluşu Fransız Kralı XIV. Louis zamanında olan New Orleans’ın maliyeti ise yedi dolar olmuş! Napolyon şehre hiç gelmemiş ama Louisiana ABD’de, İngiliz yerine Napolyon hukukunu kullanan tek eyalet, bazı sokaklar onun savaşlarının adını taşıyor. Gelmesi halinde kalması planlanan Napolyon House ise bugün şehrin enrağbet gören barlarından biri.

FELAKET TURLARI

Katrina New Orleans’ı 29 Ağustos 2005’te vurdu. Koruma duvarlarını yıkınca, su seviyesi altında kalan şehri su bastı, yüzde 80’i sular altında kaldı. 80 bin ev ve 100 bin araç hasar gördü. Tayfun sonrasında 30 yıllık çöp birikti.
/images/100/0x0/55eb45b0f018fbb8f8b6777f
Lousiana eyaletinde 1577, ülke genelinde 1836 kişi öldü. Louisiana’nın başkenti Baton Rouge (Kırmızı Çubuk) New Orleans’a 110 km. uzaklıkta, tayfundan sonra nüfusu ikiye katlandı. New Orleans’tan kaçanlar soluğu orada almışlardı çünkü. Hálá karavanlarda yaşayan çok sayıda insan var. Burası da turistlere gezdirilen liman.

LOUIS ARMSTRONG’UN KENTİ

İçinde yaşayanların N’Awlins dedikleri şehirde caz bir yaşam tarzı. Korno çalan Buddy "King" Golden caza New Orleans baharatını ekleyen ilk kişi. Edward "Kid" Ory trombonuyla, Louis Prima trompetiyle caza renk katmış, piyanist Jelly Roll Morton cazın ilk bestelerini ve düzenlemelerini yapmış. Ama caz deyince herkesin aklına Louis Armstrong geliyor. Bugün New Orleans havaalanı bile bu ünlü sanatçının adını taşıyor. New Orleans’ta doğup, Perdido sokağında yaşamış. Caz Festivali’nin başladığı yer olan Congo Meydanı’nda heykeli de var.

TOMBUL SALI EĞLENCELERİ

Hıristiyanlık inancına göre Hazreti İsa, çölde 40 gün oruç tutmuş. Dolayısıyla, bu orucun bittiği Paskalya pazarından 40 gün önce Lent denilen büyük perhiz başlıyor. Perhiz öncesi yapılan büyük eğlenceye Mardi Gras (Tombul Salı) deniyor. Tarihte ufak oynamalar olabiliyor, 2007’deki Mardi Gras şubatta gerçekleşti. Brezilya’daki samba, Almanya’daki faşing, Venedik’teki karnaval aslında hep aynı geleneğin değişik ülkelerdeki farklı yansımaları. New Orleans’ta 1827’den beri yapılan Mardi Gras’da bir kral (Rex) ve kraliçe seçiliyor ve bunlar yapılan baloda ellerinde asa, kostümlerinde uzun kuyruk, ortalıkta dolaşırken insanları selamlıyorlar. Bu baloya sadece davetliler gidebiliyor. Kral doktor, avukat gibi toplumda önemli bir yere sahip, altmışlı yaşlarında biri, kraliçe ise henüz yirmilerinde olan, iyi bir aileden gelen bir üniversite öğrencisi oluyor. Mardi Gras boyunca onlarca geçit töreni yapılıyor. İnsanlar boyunlarına rengarenk boncuklardan yapılma kolyeler takıyorlar. Bunlardan biri de kostümlü köpeklerin Barkus Parade isimli yürüyüşü.

NE, NEREDE YENİR?

New Orleans mutfağı tam bir füzyon. Fransız etkisi dominant, Kanada’nın Nova Scotia bölgesinden gelen Fransız köylüsü Cajun’ların, Creole dedikleri Fransız, İspanyol ve Adalardan gelme insanların karışımından oluşan melezlerin katkısı var. Mesela bamya çorbasının adı Gumbo olmuş, sosislisinden istiridyelisine farklı çeşitleri mevcut. Acı Tabasco sosu, Southern Comfort ilk New Orleans’ta üretilmiş. 1838’de New Orleans’lı Antoine Peychaud isimli barmen, içkileri Coqutier denilen bir kapta karıştırıp servis yapınca, kelime bize de kokteyl olarak geçmiş. Hurricane de ilk New Orleans’da ortaya çıkmış bir kokteyl. Şehirdeki en iyi bira ise Abita. New Orleans evleri avlularıyla meşhur ve bu evlerin bazıları restorana çevrilmiş.

Şimdi önerilere geçelim: Commander Palace (504-8998221 www.commanderspalace.com) Oscar Wilde "Günaha teşvik eden bir arzudan kurtulmanın tek yolu ona boyun eğmektir" demiş. Bu restorandaki ortam, servis ve yemekler insanı günahkar yapıyor. Cesur olun, kaplumbağa çorbası için. Ben içtim, hálá yaşıyorum. Körfez balığı da çok lezzetli. Cumartesi ve pazar günleri brunch zamanı, iki ayrı caz grubu müzik yapıyor. Size bir sır: Öğle yemeklerinde martininin kadehi 25 cent. Amerika’da bundan ucuza hiçbir yerde sarhoş olunmaz!

Antoine’s (504-5814422 www.antoines.com) 1840’tan kalma, ABD’de aynı aile tarafından işletilen en eski restoran. Brennan’s (504-5259711 www.brennansneworleans.com) Yemekler, ortam ve Fitzgerald krepleri harika. Broussard’s Restaurant (504-5813866 www.broussards.com) Fransız bölgesinde en güzel avlulu bina seçilmiş. Ortam da yemekler de güzel. Galatoire’s (504-5252021 www.galatoires.com) 1905’ten beri hizmet veriyor. New Orleans’taki "Cuma öğle yemekleri" geleneğinin en iyi uygulayıcılarından. Arnaud’s (504-5230611 www.arnaud.com) Şehrin klasiklerinden. Üst katında 13 ayrı salonu özel gruplar rezerve edebiliyor. Court of Two Sisters (504-5227261 www.courtoftwosisters.com) Şehrin göbeğinde, bir avluda, yüz yıllık mor salkımın altında yemek çok keyifli. Acme Oyter House (504-5225973 www.acmeoyster.com) İstiridye düşkünlerini 1910’dan beri mutlu ediyor. Cafe du Monde (504-5254544 www.cafedumonde.com) 1862’den kalma kafe şehrin en eskisi ve her zaman dolu. Beignet dedikleri ve üçü bir tabakta gelen tatlıları meşhur. Bizim lokmanın kare şeklinde ve şerbetsiz olanını düşünün, üzerine de bol pudra şekeri ekleyin. Napoleon House (504-5249752) Napolyon gelememiş ama siz gidin.

NEREDE KALINIR?

W, Loews, Wyndham, Monteleone, Omni Royal Orleans ile aynı gruba bağlı Royal ve Chateau Sonesta iyi otellerden. Windsorcourt ise New Orleans’ın en zarif ama en pahalısı. Hotel Monteleone (504-5233341 www.hotelmonteleone.com) 1886’da yapılmış ve ABD’deki üç tarihi otelden biri. Ernest Hemingway "Savaştan önceki gece" isimli romanında otelden bahsetmiş. Omni Royal Orleans (504-5295333 www.omniroyalorleans.com) Tarihi bir bina, girdiğiniz andan itibaren kendini gösteren bir şıklık. Royal Sonesta Hotel (sağda) (504-5860300 www.royalsonestano.com) Hem merkezde, hem çok güzel. The Columns Hotel (504-8999308 www.thecolumns.com) Şehirde oturanlar Viktorya tarzında yapılan bu binanın barına, kalanlar ise odalarına hayran. 1883’ten yapılmış ve milli tarihi eserler listesine kayıtlı. Ramada Plaza (504-5247611 www.inonbourbon.com) Tammerkezde, tarihi bir bina, avlusu bir sürpriz.
False