Bulutların üzerinde yürüdüm
Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun her yıl düzenlediği Ağrı Dağı Kış Tırmanışı, 7 Şubat’ta başlayıp bir hafta sürdü.
Zirveye ulaşan genç dağcılardan biri de 17 yaşındaki Aslı Alkış. “Zirvede çevreyi seyrettim. Bulutların üzerinde olmak muhteşem bir duyguydu. Kendimi çok özgür hissettim” diyor.
Aydın’ın Kuşadası ilçesinde yaşayan Aslı Alkış, Derici Mustafa Gürbüz Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi. İki senedir dağcılıkla uğraşıyor. Türkiye Dağcılık Federasyonu’ndan (TDF) ve Kuşadası Dağcılık İhtisas Spor Kulübü’nden eğitim alıyor. Ayrıca gitar çalıyor, yazıyor, müzik dinliyor. Seyahat etmenin de onun için ayrı bir yeri olduğunu söylüyor: “2-3 ayda bir eğitime, tırmanışa gidiyorum. Bu sayede pek çok şehri gördüm. Ailemle karavan gezileri de yapıyoruz.
Seyahat beni çok mutlu ediyor, aynı zamanda çok şey öğretiyor.”
KAMP MALZEMEMİ KENDİM TAŞIDIM
Ağrı Dağı’na tırmanmaya antrenörü Mustafa Aksoy’la birlikte karar verdi. “Dağcılık isteği hayatım boyunca hep içimdeydi. Antrenmanlarıma devam ettim, ailemden de izin çıkınca tırmanışa hazırlanmaya başladım” diyor.
Hazırlık aşamasında tempolu koşular, bisiklet antrenmanları, yürüyüşler ve kaya tırmanışları yaptı. Malzemelerini antrenörü ve diğer dağcıların desteğiyle tamamladı.
Tırmanış ekibinde Aslı’nın dışında Türkiye’nin dört bir yanından gelen 8 kişi daha vardı: “Ekibimiz TDF eğitimli sporcu ve eğitmenlerdi. Tecrübelilerle tırmanmak beni daha da rahatlattı. Verdiğimiz kısa molalarda ekip arkadaşlarımla fotoğraf çektirip sohbet ettik. Böylelikle merak ettiğim konuları sorma fırsatı buldum” diyor.
Ağrı Dağı tırmanışını şöyle anlatıyor:
“3 bin metrenin üzerinde birkaç zirveye çıkmıştım. Aladağlar, Kaçkar’da yaz tırmanışlarıydı bunlar. İlk kez kamp yüküyle uzun saatler yürüyecektim. Ağrı’da vücudum irtifaya alıştıkça kendimi toparladım. 2650 metre kampında Ağrı’da olmanın mutluluğunu yaşıyordum. 3400 ve 4200 kamplarında iş değişti. Giderek yükseliyorduk, kamp yükü çok yorucuydu. Buna rağmen küçük bir yiyecek, güzel bir manzara hemen moralimi düzeltiyordu. Ağrı volkanik bir dağ olduğu için gördüğüm camsı siyah taşlar ilgimi çekiyordu. Arkamdaki Küçük Ağrı Dağı da çok etkileyiciydi. Yükseldikçe nefes alışverişlerim hızlanıyordu. Derin nefes almak başımı döndürüyordu. 4200 metredeki son kampta zirve yürüyüşü öncesindeki uyuma çabalarımızı, dağcı Egemen Abi’nin sabaha karşı beni annem gibi özenle uyandırmasını unutamıyorum. Buzula girmek de beni çok etkiledi, anlatılmaz güzelliğinin yanı sıra verdiği tedirginlik göz ardı edilemezdi.
BUZULDA YÜRÜDÜK
Buzda yürüyüş tekniklerini bilmek beni çok rahatlattı. Sürekli kar eritiyor ve sıvı alıyorduk. Kar suyu, içme suyuna pek benzemiyordu. Yadırgıyor, bu nedenle başta çok içemiyordum. Bu da motivasyonumu bozuyordu. Ama kendimi motive etmem gerektiğini biliyordum. Bu nedenle espriler yaparak moralimi yüksek tutmaya çalıştım.”
Ağrı Dağı’nın zirvesinde yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Etrafıma bakıp muhteşem manzarayı seyrettim. O günkü hedefim 4200 metre kampından zirveye ulaşmaktı ve bunu başarmıştım. Bulutların üzerinde olmak muhteşem bir duyguydu. Kendimi özgür hissediyordum. Zirvenin keyfini çıkardıktan sonra inişe geçtik.”
Aslı, dağcılık konusunda şu uyarılarda bulunuyor: “İlk olarak dağcılık eğitimleri alınmalı. Ağrı Dağı için sıkı bir antrenman gerekli. Yolculuk sırasında sporcu disiplinine sahip olmak şart. Bunlar yapıldığı zaman karşılığını zirvede alıyorsunuz.”
Ağrı’da etkilendiği diğer yerleri ise şöyle anlatıyor: “Doğubayazıt Kaymakamlığı gezmemiz için bize imkân sağladı. Doğubayazıt ve İshakpaşa Sarayı görülmesi gereken yerler arasında. Özellikle saray bizi geçmiş zamanlara götürdü.”
Kar eritip içtik
Tırmanışta vücut sıvı kaybetmemeli. Kar eritip vitamin atarak içtik. Çay, şekerli ve tuzlu su içtik, bolca sıvı aldık. Buzulda kayma riski vardı. Buz burguları, ip, emniyet kemeri, karabinaları kullanarak güvenli bir yan geçiş hattı oluşturduk. Küçük terslikler de yaşadık. Arkadaşımın botunun tabanı çıktı. Zirveye iple bağladığı botlarla çıktı. İnişte üzerine çorap geçirdi. Zirveden dönüşte ilk kez hipotermiye (soğuk çarpması) girmiş birine şahit oldum. Beni şaşırttı ve tedirgin etti.
En sevdiği beş şehir: Erzurum, Rize, Ankara,
İzmir, Eskişehir.
Seyahatte ne okur?: Dergi, kitap.
Hangi ulaşım aracıyla gider?: Otobüs, tren, uçak.
Seyahatte ne yer ne içer?: Ne bulursa onu yer,
gazsız içecekler içer.
Seyahatte nerede kalır?: Otel, çadır.
Kiminle seyahat eder?: Diğer sporcular ve antrenörüyle.
Çantasının vazgeçilmezleri?: Mp3 çalar, kitap, defter.
Seyahatte ne alır?: Küçük hediyeler.