GeriSeyahat Bir zamanlar ANADOLU’da
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir zamanlar ANADOLU’da

Bir zamanlar ANADOLU’da

Popüler kültürle arası mesafeli bir Anadolu kavşağı Aksaray. Karavanımızın rotasını Akdeniz’den bozkıra doğru çevirdik bu kez. Konya havzasının düzlüklerinden kente yaklaşırken Hasan Dağı’nın zirvesi karşıladı bizi. Kendine has bir şehrin kodlarını çözmeye hazırdık. Peribacasıysa peribacası, tarihi hansa en büyüğü... Aksaray’ın, birçok turizm merkezinden fazlası var.

Zamanında Roma’yla ters düşen Hıristiyan grupların inzivaya çekildiği şehir Aksaray... Sultan Fatih’e en çok ter döktüren ‘Bey’, Karamanoğlu buradan örüyor duvarlarını. Hititler, Kapadokya kralları ve Bizanslılar geride bıraktıklarıyla hâlâ burada yaşıyor. Selçuklular tam 4 asır burada askeri üs kuruyor.

Keykubat’ın Pisa’sı Eğik Minare bu şehirde... Ayrıca Ihlara Vadisi’nin kanyon kanyon derinleştiği bir alan burası. İbni Batuta 7 asır öncesinden Aksaray’ı “Her yanda akarsu, bağlar, bahçeler var” diyerek resmediyor. İşte asırlardır yaşama dokunmuş Aksaray’ın ‘sakın bakmadan geçme’ listesi:

Sultanhan: Kente batıdan girdiğimizde karşılaştığımız ilk eser. Hanlar hanındayız, Anadolu’nun en büyük (4.800 metrekare) kervansarayında. I. Alaeddin Keykubat, Sultanhan’ı hem yazlık-kışlık hem de karargâh yapıyor kendine. 792 yaşındaki yapı, kendi devrinde ticari yolculukları da güvence altına almış. Kervansarayın girişinde ‘El-Minnetü Lillah’ (Minnet Allah’adır) sözleri yazılı. İçeride sağ revaklar atları, develeri karşılarken, solda kervancılar için odalar, salonlar, hamamlar ve ambarlar var. Üstü tonozlu kışlık kısımsa hanın en dikkat çeken yeri. Yerli-yabancı ayırt etmeksizin herkese üç gün boyunca yemek ve su sağlayan han, 8 asır öncesinden demokratik pencereler açıyor sanki.

Bir zamanlar ANADOLU’da

Hasan Dağı: Efsanesi bile 3.268 metrelik dağa bakışınızı değiştirecek cinsten. Dağın adı Danişmendli komutan Turhasan’dan geliyor. Turhasan Haçlı Savaşlarında şehit düşünce cenazesi dağın eteklerine kaldırılıyor. Turhasan, oluyor zamanla Hasan Dede. İç Anadolu’nun en yüksek ikinci dağı. Aslında uykuda olan genç bir volkan... Eteklerine, şimdi koyunların otladığı Roma kenti Nora’yı yerleştiren Hasan Dağı, doğa sporcularının tırmanış listesinde başı çekiyor.

Ihlara Vadisi: Volkanların aşındırmasıyla oluşmuş bir kanyon-vadi Ihlara. Bir Hasan Dağı güzellemesi de denebilir. Ihlara 14 kilometre boyunca uzanıyor, kayaların yüksekliği bazı noktalarda 5 apartman boyuna ulaşıyor. Melendiz Çayı, namı diğer Potamus Kapadukus, burada yollar açmış kendine. Ihlara, Hıristiyan mimarisi ve resminin tüflü yapılarda kendini bulduğu bir sergi alanı olmalı.

Kanyonlarda kayalara oyulmuş onlarca kilise var... Vadinin jeomorfolojisi de Roma’nın baskısından kaçan keşişlere doğal bir inziva alanı yaratmış.

Ulu Cami: Mimarisindeki yalın diline, kesme taşlarına hayran olduğum Anadolu’nun belki de en özgün camisindeyiz. Yapı, Anadolu sufiliğinin bir simgesi gibi. Karamanoğlu Mehmet Bey, büyük bir sadelikle yığma bir tepe üzerine yaptırmış camiyi. Yapımı Osmanlı devletinin fetret sürecine denk düşen Ulu Cami’yi, iç mekân orijinalliğini iyi koruduğu için özellikle akşam saatlerinde gezmenizi öneririm. Çünkü avludaki ruhani hava, gezginleri 1400’lü yıllara taşıyan bir zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Bir zamanlar ANADOLU’da

Sümbüllü Kilise: Hıristiyanlığın ilk dönem merkezlerinden. Ihlara Vadisi’ndeki kilise iki katlı. Altta ibadet yeri, üstte beşik tonozlu bir eğitim alanı dikkati çekiyor. 10’uncu ve 12’nci yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen Sümbüllü Kilise’nin duvarlarında sıradışı tasvirler var. Mikail ve Cebrail arasındaki Meryem Ana, İsa’nın tapınağa takdimi ve azizler sadece birkaçı. Vadideki Yılanlı Kilise de turist akınına uğrayan diğer bir yer. Sümbüllü’den daha eski olan kilisenin duvarlarında çarmıhta İsa ve Meryem’in ölümü sahneleri tasvir edilmiş. Yılan ismine gelince... Kilisenin batı duvarında dört tane kadın tasviri var, yanlarında da saldırgan yılanlar...

Selime Peribacaları: Tüflü bacalar, Ihlara Vadisi’nden başlayıp Selime kasabasında son bulduğu için bu isim verilmiş. Peribacalarında Romalılardan kaçanlar yaşamış. İmparator Theodosius, 380’de Hıristiyanlığı kabul edince Selime bacaları katedrale dönüştürülmüş ve ilk yüksek sesli ayin burada yapılmış. Katedral içinde Bizans’ın etkisi çok güçlü şekilde görülüyor...

False