GeriSeyahat Bir taş attım pencereye tık dedi…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir taş attım pencereye tık dedi…

Bir taş attım pencereye tık dedi…

Terrace, Seyhan Nehri kıyısında çok şık bir lokantadır ki bu lokantayı artık Erol Altun işletiyor. Erol Bey eğitimini yurtdışında almış, tatil köylerinde genel müdürlük yapmış, turizm konusunda oldukça deneyimli biridir… Pencereye atılan taşa gelince… (ÇUKUROVA’DAN/ Y.Sinan TANYILDIZ)

Dünyanın kent içinden akan en temiz nehri Adana’dadır. Seyhan Nehri tıpkı Nil’in Mısır’a can verdiği gibi Adana’ya can verir. Biz bu nehri 15-20 yıl önce keşfettik. Etrafını gelin gibi süsledik, üstüne minyatür köprüler yaptık ve bir yerine Hilton’u, diğer bölgesine de Aqualand’ı yerleştirip nehrimizi turizme hazırladık ki Dilberler Sekisi de bu nehrin kenarından geçerek yeni Adana’ya doğru süzülüp gider…

 

Nehrin karşı yakasında Dikran Masis’in Adana’ya kazandırdığı 400 dairelik bir site var… İnşaat tüm hızıyla sürüyor… Bu arada Panaroma Evleri’nin temeli atıldı. Zafer Kara, Mesut Yılmaz ve TADEM elele vererek TMZ’yi kurdu, kentimizde ortaklık başladı…

 

Kenan Şenbayrak ise inşa ettiği sitenin bahçesine 2 trilyon lira harcadı ve bir botanik bahçe yarattı. Bu arada Ayhan Şenbayrak ÇUGİAD Başkanı oldu. Selçuk Tanrısever Genç İşadamları’nın güney federasyon başkanlığına seçildi. Yani Seyhan Nehri gibi işadamları da durmuyor, akıp gidiyor…

 

İşte Terrace Resaurant da bu nehre tepeden bakan ama 20-30 metre ötesinde güzel bir yerdir. Özellikle akşam saatlerinde Seyhan Nehri üzerindeki köprüleri buradan seyrederek günün yorgunluğunu atmak ayrı bir zevktir… Biz de böyle yaptık ve birkaç arkadaşımla birlikte Terrace’da buluştuk…

 

Erol Bey de kafa dengidir ki Adana’yı tüm sorunları ile bilir ve kurtuluşun turizmde olduğunu ancak bazı şeylerin de değişmesi gerektiğini anlatır durur. Zaten o gece turizm konuştuk…Masamızda MezzeMarin çeşitleri var… Hem atıştırıyoruz, hem de konuşuyoruz… Dışarılardan bir yerden “Bir taş attım pencereye tık dedi…” şarkısı çalıyor ki İbrahim Tatlıses döktürüyor, sormayın gitsin ama sesin nerden geldiği de belli değil…

 

Arka masamızda üç kişi var, onlar da Adana’yı masada kurtarıyorlar…


- Yahu diyor, içlerinden biri… AKP’yi arkamıza alacağız ve Adana’ya yatırım yağacak diye seçime girdiler, metroyu bile bitiremediler…


- Evet, diyor öteki… Herhalde AKP Adana’dan bir daha oy alamaz. Bakalım Aytaç Bey, hangi partiden başkan adayı olacak…

Masamızda kurutulmuş domatesli mısırlı marine sübye var, soslu marine hamsi var, marine füme palamut var, marine füme çiroz var…

 

Biz konuşacağız lakin çevredeki konuşmalar daha çok ilgimizi çekiyor. Hem atıştırıyoruz, hem de çevremizdeki konuşmaları dinleyip gülümsüyoruz…

- Mehmet Ağar’dan ümitliyim, diyor kravatlı, mavi gömlekli genç biri…


- Nesinden ümitlisin? diye soruyor öteki…


- Adam bi kere halkı tanıyor….


- Sanki diğerleri tanımıyor, diye söze karışıyor tıknaz, göbekli olan…


Marine ahtapot salatası ile rakı da iyi gidiyor…

Erol Altun şöyle bir etrafına bakınıyor, “Şu taş atanı bir yakalarsam…” diye mırıldanıyor… Biz farkında bile değiliz taşın maşın… “Ne taşı?” diye soruyor arkadaşım… Erol eliyle dışarıyı gösteriyor… “Duymuyor musunuz? Biri teybin sesini açmış, İbrahim’i bağırtıp duruyor… Adama da yazık… Bir şarkı elli kere dinlenmez ki… Bu kentte turizm ne zaman gelişir biliyor musunuz? Pencerelere taş atmayı bıraktığımız zaman…”

 

Gülüşüyoruz tabi…

 

Pakyürekler yıllardır Avrupa’ya deniz mahsülü işleyip satıyorlar. Tesislerinde salyangoz bile işleniyor. MezzeMarin de onların markası ve bu marka ile “mezeyi” masalara taşıyacaklar. Yani artık meze yapmak sorun olmaktan çıkacak… Başında Selami Pakyürek var… Amerika’da okumuş, sonra gelip Adana’ya yerleşmiş… Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Behiç Pakyürek. Behiç Bey aynı zamanda Adana Ticaret Odası Meclis Başkanı… Yani hem işine, hem de özel hayatına ruh katmayı bilenlerden. Zaten işine ruh katamayanların ruhları da işkence görüyor demektir…

 

Son altı ayda Adana’da 300’ün üzerinde firma açıldı.Yabancı firmalar Adana’yı kendilerine üs seçti. Mersin sahilleri cıvıl cıvıl… Kızkalesi’nde deniz kenarına tuvalet yapılıyordu, bu engellendi. Şimdi daha münasip bir yer aranıyor.

 

Yaylalara gelince… Sözün burasında Erol Altun gülümsedi: “Biz yaylayı biliyoruz lakin yaylanın ne işe yaradığını henüz keşfedemedik. Toroslar’da tesis yok. Sadece Toroslar bile Adana’ya turist yağdırır… Kolay değil turizm işleri… Zaman gerek… Pencereye taş atmayı kesersek, aklımıza belki Toroslar’a tesis yapmak da gelir…”

 

O gece biz dahil oradaki herkes önce Adana’yı kurtardı, sonra da Türkiye’yi… Karamsarlık gecenin ilerleyen saatlerinde silinip gitti… Mezeler bitti, şişeler boşaldı… Ama dışardan gelen müzik hala devam ediyordu:

 

Armut dalda kız balkonda sallanır vayyy vaaayyy….

False