Bir şenliktir Milas
Tarihin derinliklerinden Bir şenliktir Milas gelen güçlü seslere ve titreşimlere sahip, enerjisi yüksek şehirler vardır. Onlara biraz kulak verdiğinizde, yaldızını hafifçe kazıdığınızda size büyüleyici hikâyeler anlatırlar. Güney Ege’nin anılar müzesi Milas, tam da böyle bir yerdir...
Milas’a ne zaman yolum düşse gezmeye doyamam ve hemen her adımımda kendimi çok iyi hissederim. Görkemli taş konakları, daracık ara sokakları, rüzgârlı tepeleri, esnaf lokantaları, asırlık kahvehaneleri, kuzu ciğeri ve seyyar satıcılarıyla konuklarını karşılayan Muğla’nın bu güzel ilçesini büyüleyici bulurum. ‘Ege atkısı’ denen ve yöreye özgü çiftçi kültürünün önemli bir sembolü olan turuncu-beyaz renkli ‘poşu’yu boynuma bağlarım. Bu coğrafyanın yerlisi olmanın yaşatabileceği duyguları hayal ederim.
Meyhaneleri bile asırlıktır
İlk önce soluğu çarşıda alırım. Bir Milas geleneği olan kızarmış ekmek üzeri bol soğanlı servisle köftelerimi yerim. Ardından gözüme -ahalinin müdavimi olduğu- mekânlardan birini kestiririm. Sonra da demli bir çay sipariş eder, etrafımda olan bitene kulak misafiri olurum. Belediye meydanının biraz altındaki Milas Çarşısı, herhangi bir yerde görebileceğinize benzemez; çok zengindir.
Çünkü burası asırlardır neredeyse hiç bozulmamıştır. Birbirine paralel ve dikey sokaklardan oluşan büyük bir labirentin kalbidir. Çarşının sırtını yasladığı Çöllüoğlu Hanı, 18’inci yüzyıl Osmanlı ticaret hayatının izdüşümlerini bugüne taşır. Meyhaneleri bile asırlık, Salı Pazarı başlı başına bir şenliktir. Büyüklüğü ve hareketliliğiyle Ege’nin en zengin yerel alışveriş adreslerinden biri olan pazarda, taze ot çeşitleri, giyim-kuşam ve dokuma işleri çokça rağbet görür.
Baltalı Kapı
Çevre köy ve beldelerden rengârenk giysileriyle ürünlerini satmaya gelen kadınlar, Milas’ın kültürel zenginliğini yansıtırlar. Civarda gezinirken yanı başınızdan akıp giden hayat, renkli portreler galerisinden farksızdır. Boyası silikleşmiş, eski, ahşap bir iskemlede oturup gelen geçeni izlemek bile sanatçı ruhlara ilham verir. Burada mevsimlik işçiyi, toprak ağasını, Türkmeni, Romanı, muhaciri, heykeltıraşı, neyzeni, deve çıngırakçısını ve daha birçok insanı gözlemlerim. Yaşamöyküleriyle ilgili küçük ipuçları bulmaya çabalarım. Anadolu’daki en eski Yahudi yerleşim merkezlerinden biri olan Milas’ta artık Musevi kalmadığını bilirim. “Çocukluğumuzun Arap Bacı’sını görebilir miyim” diye merak ederim bir yandan. İlçenin geçmişten günümüze taşınan çokkültürlü sosyal dokusunun önemli parçalarından birini siyah Türkler oluşturur. Gerçekten de Milas Çarşısı’nda olmak, eski bir filmi izlemek gibidir. Kendinizi bir anda Federico Fellini sinemasına taş çıkaracak muazzam bir Ege alegorisinin içinde bulursunuz. Arnavutkaldırımları ve sokakların uğultusunu bastıran külüstür motosikletin sesi, Semih Kaplanoğlu’nun ‘Yusuf Üçlemesi’nden sahneleri zihninizde canlandırır. Derken çayınız tazelenir. Peşinden Milas’ı keşfetmek için yola düşmek gerekir.
Emin Ağa Konağı
Kadim başkentin sırları
Milas’ta gezinirken adeta zamanda yolculuğa çıkar insan... Eski Milas’a yaklaşırken halk arasında Uzunyuva olarak tanınan Menandros Onur Sütunu’na bakarım. Üzerinde bir leylek görür müyüm diye kontrol ederim. Hatta arkadaşlarla var mı yok mu diye şambalisine iddialaşmak çok zevklidir. Sönmüş yanardağ Sodra’nın eteklerine kurulan Milas, antik Karia Uygarlığının başkentidir. ‘Yüzyılın arkeolojik keşfi’ olarak tanımlanan Hekatomnos Mozolesi ve Müze Kompleksi’ni gezerken Karya rüyalarını görmeye başlarsınız. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde hazineleri sergilenen Karyalı Prenses Ada’nın, Milas’tan başlayıp büyük bir insanlık mirasına dönüşen hikâyelerini öğrendiğinizde de çok farklı bir yere geldiğinizi anlarsınız. Minik bir nüansla ‘Mylasa’ ismi zamanla Milas’a dönüşmüşse de bu güzel ilçe köklü tarihini size her bir köşesinde hatırlatır ve ona zaman ayırmanızı bekler. Beçin Kalesi, Orhan Bey Camisi, Karapaşa Medresesi, Büyük Hamam, Kızıl Han, Emir Avlusu, Küçük Kilise, Yelli Külliyesi ve Kubbeli Çeşme’yi görmeden giderseniz güzel bir hikâyeyi kaçırmış olursunuz. Zamana direnen konakları, zarafet abidesi bacaları, zanaatkârları...
Tarihi Şehir Hamamı ile de nam salan Milas’ta her şey dev bir müzenin parçası gibidir. Atatürk Caddesi üzerindeki Macar Evleri’ni görenler, bir Orta Avrupa şehrine geldiğini sanır. 1919 yılında inşa edilen bu evler, dik çatıların arasına gizlenmiş ahşap panjurlu odalarıyla görülmeye değer güzelliktedir. Detay zengini Milas evlerinin en güzel örneklerini görmek içinse Hisarbaşı Mahallesi’nin yolunu tutmak gerekir. Milas doğumlu karikatürist Turhan Selçuk’un anısını yaşatan Hacı Ali Ağa Konağı başta olmak üzere, mahalleyi mimari bir açık hava müzesine çeviren dünya güzeli evler, ziyaretçisini 19’uncu yüzyıla ışınlar. Çevresi kabartmalarla bezenmiş; oval, dörtgen ve ikiz kuleli yapılmış Milas bacalarının hemen her biri, sanat eseri niteliğindedir. 800 senelik geçmişe sahip Milas halılarının motifleri de yüzlerce yıl çeşitli kültürlerle yoğrulup zenginleşmiştir. Anadolu halılarıyla karşılaştırıldığında sarı ağırlıklı pastel tonları belirgindir ve güneşin kudretini yansıtırlar.
Karya’nın rüyası...
Hacı İlyas Bey Camisi, Ulu Cami, Firuz Bey Camisi, Ağa Camisi gibi Menteşe Beyliği ve Osmanlı dönemine ait tarihi mabetleri görmelisiniz. Antik Mylasa surlarından geriye kalan anıtsal Baltalı Kapı’ya da uğramalısınız. Buralara kadar gelmişken Gümüşkesen Anıtı’nı görmemek eksiklik olur. Halikarnas Mozolesi’nin kopyası olarak inşa edilen yapıyı görünce Milas’ın ihtişamını bir kez daha hissedecek ve Karya’nın rüyasından uyanmak istemeyeceksiniz. Tıpkı benim gibi...
Yörenin meşhur Memecik zeytini
Milas’ın tarihinde Karya uygarlığı döneminden itibaren zeytinyağı ticareti önemli bir yere sahiptir. Milas zeytinyağının ünü, antik dönemden beri yoğun olarak ve yüksek kalitede yetişen Memecik çeşidi zeytininin kullanılmasından gelir. Tanesi küçük zeytin çeşidinden, verimi yüksek, sarı-yeşil arası renkte, orta değerde meyvemsi aromaya sahip üst sınıf bir natürel zeytinyağı elde edilir. Meyvemsiliğinde dikkat çeken özellikleri turunç, portakal, mandalina ve limon aroma kokularının hâkim olmasıdır. Milas zeytinyağı, Türkiye’nin tek Avrupa Birliği coğrafi işaretli zeytinyağıdır.