Bir kültür mozaiği: Rodos
Rodos, Ege Denizi'nde bulunan Oniki Adaların en büyüğü ve Oniki Adalar idari bölgesinin (Simi, Herke, İleki ve Meis adalarını da içeren) merkezi. Doğal güzellikleri, Osmanlı ve Rodos Şövalyeleri döneminden kalan tarihi eserleri, plajları, eğlence hayatı ve modern konaklama tesisleriyle bu yaz tatil planlarınızda mutlaka yer almalı. İşte size Rodos gezi rehberi…
Rodos, Yunan adaları içinde yüzölçümü açısından en büyük dördüncü ada. Nüfusu 115 bin civarında. Vakti zamanında dünyanın yedi harikasından biri olan Rodos Heykeli’ne ev sahipliği yapmış. 1923’te İtalyan egemenliğinde bulunduğu için mübadele döneminden etkilenmemiş, bu nedenle de azınlık olarak 3 bin 500 kadar Türk halen adada yaşıyor. MÖ 400 yıl önce kurulan Rodos kenti 1309 St Jean şövalyelerinin merkezi haline gelmiş. Amaçları kutsal toprakları ziyarete giden hacı adaylarına sağlık hizmeti vermek olan tarikat zamanla Rodos Şövalyeleri unvanını almış.
Avrupa'nın en asil ailelerinden gelen şövalyeler Rodos'taki mekânlarında yoksulluk ve iffet yemini ederlermiş 7 lisan temsil edilirmiş. Her millet kendinden daha üst mevkideki birinin gözetiminde Han denilen binalarda yaşarmış. Şövalyeler Rodos'tan ayrılınca bir karargahı olmamış. Kutsal Roma imparatoru 5. Karl şövalyelere Malta Adası'nı verinceye kadar. 1530 yılında adlarını Malta Şövalyeleri olarak değiştirmişler. Napolyon'un adayı işgal edip şövalyelerin adayı terk etmelerini emrettiği 1798 yılına kadar 268 yıl boyunca burada yaşamışlar. İngiltere ve Amerika'da bulunan hayır kurumları ile varlığını sürdürmektelermiş. Osmanlılar 1522 yılında Rodos'u şövalyelerden almış. 400 yıl boyunca Müslüman egemenliği altında yaşamışlar. 1912 yılındaki İtalyan Türk Savaşı'nın ardından 12 Adalar, Rodos da dâhil olmak üzere İtalyanlara verilmiş.
Eski Kent
Kentin insanı etkileyen ilk özelliği surları. Şövalyeler Bizans'a ait bir dizi savunma hattını geliştirerek 8 tane sur inşa etmişler. Zamanında her surun bir kapısı varmış. Fakat sadece 7 orijinal kapı kalmış. İtalyanlar 1924 yılında araçların geçebilmesi için eski şehir duvarlarında değişiklik yapmışlar. Özgürlük kapısından geçerek büyük Üstad Sarayı'nın bulunduğu yeni Şövalyeler sokağına çıkılır. Bundan sonra büyüleyici labirent sokakları olan Türk Mahallesi ile Yahudi Mahallesi’nin yer aldığı kent merkezi başlar. Cephaneliğin sağ tarafında dekoratif sanatlar Müzesi yer alıyor. Meryem Ana Kilisesi Osmanlı döneminde camiye dönüştürülmüş. Rodoslular büyük kuşatmada ölen Hristiyanların anısına buraya kızıl kilise demişler.
Meydanın köşesinde İngiltere hanı bulunmakta, meydanın batı kanadında en önemli binalarından biri olan Rodos Arkeoloji Müzesi yer alıyor. Aynı zamanda ‘Şövalyeler Hastanesi' de burada bulunmakta. Osmanlıların ve günümüzün en işlek merkezlerinden biri olan ‘Sokrates Sokağı’ da burada bulunmakta. Sokağın köşesindeki Osmanlı Kitaplığı paha biçilemez koleksiyonlara ev sahipliği yapmakta. Büyük Üstadlar Sarayı Şövalyeler Sokağı'nın en önemli binası. 1856 yılındaki patlamaya dek burayı hapishane olarak kullanmış Osmanlı. Sonra İtalyanlar tarafından bugünkü haline getirilmiş. Büyük Üstadlar Sarayı'ndaki incelikli mozaiklerin büyük kısmı komşu ada Kos'tan getirilmiş. 10 Euro karşılığında Üstadlar Sarayı’nı ve diğer yapıları gezebiliyorsunuz.
Eski kentte gül pembesi duvarları ve minaresiyle dikkat çeken Kanuni Sultan Süleyman Camisi görülmeye değer. Osmanlı döneminde 1523 yılında yapılmış. Ayrıca hemen caminin yanındaki saat kulesine çıkıp şehrin etkileyici manzarasını küçük bir bedel karşılığı seyredebilirsiniz. Yahudi Meydanı, 2. Dünya Savaşı'nda Alman askerlerince öldürülen yahudilerin anısını yaşatmak için yapılmış. 1943'te Almanlar buraya geldiklerinde 2 bin yahudiden 50 tanesi sağ kalmış.
Mandraki Meydanı
Eski kentten çıktıktan sonra Mandraki Limanı ile karşılarsınız. Eski zamanlar kentin can damarıymış. Liman surlarının etrafında üç yel değirmeninden günümüze ulaşan kalıntılar bulunur. Surların ucunda Aziz Nicholas Kalesi bulunmakta. Vakti zamanında dünyanın yedi harikasından birine ev sahipliği yapıyormuş Rodos.
Rodos heykeli Mandaraki Limanı’nın önünde bulunmuyormuş. Teorilere göre güneş tanrısı Heliosu simgeleyen Rodos heykeli Büyük Üstadlar Sarayı’nın yakınlarında bir yerdeymiş. Heykelin dökülmesi 12 yıl sürmüş. 32 Metrelik dev heykel MÖ 209 tamamlanmış. Her bir parmak bir adam boyundaymış. Yapan heykeltraş heykelde hesaplama hatası olduğunu düşündüğü için intihar etmiş. Sadece 70 yıl sonra bir deprem sonrası dizlerinden çatlayarak yere yıkılmış. Arap korsanlar tarafında parçaları satılıncaya kadar 900 yıl olduğu gibi kalmış. Amerika'daki özgürlük heykelinin Rodos heykelinden etkilendiği söylenmekte... Heykelin yıkılmasından 2 bin 200 yıl sonra heykelin yeniden yapılmasını amaçlıyorlar. 150 metre boyunda devasa bir müze yapısı inşa etmeyi planlıyorlar. Rodos’taki birçok depoda terk edilmiş halde duran binlerce arkeolojik objeyi içinde barındıracakmış.
Günümüzde girişin iki yanındaki iki sütün üzerinde biri dişi diğeri erkek geyik heykeli olan iki bronz heykel bulunur. Aziz Yuhanna Kilisesi limanın girişinde yer alır. Adanın en önemli kilisesi ve aynı zamanda başpiskoposun makamı. Kuzeye doğru devam edersek Murat Reis Camisi'ni görürüz. 1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın kuşatması sırasında ölmüş ve caminin yanındaki mozoleye gömülmüş. Camiyi geçince adanın ünlü plajı Elli'yi görebilirsiniz. Birkaç yüz metre ilerde akvaryum yer almakta. Eski kentin surlarından yaklaşık 2 kilometre ötede bulunan Monte Smith 111 metrelik yüksek rakamıyla bütün yerleşim alanlarını görmenizi sağlar. Apollon Tapınağı’nın görkemli kalıntıları arasında gezebilirsiniz.
Lindos, şirin bir Rodos köyü. Rodos’un Santorini’side diyenler varmış. Fakat biz pek benzetemedik. Lindos Akropolis’un manzarasını görmek için 12 Euro'yu gözden çıkarmanız gerekiyor. Lindos'daki Saint Paul’s plajı bizce en güzel plaj adadaki. Ama eski kente daha yakın bir plaja gitmek istersiniz Elli'yi tercih edebilirsiniz.
Anthony Quinn Koyu, Rodos’un merkezine 17-18 km uzaklıkta yer alan küçük kayalık bir koy. Anthony Quinn, 1961 yılında Rodos’ta çekilen Navaron’un Topları filminde oynarken bu plaja ilk görüşte âşık olmuş. Yunan hükümeti de plajı Anthony Quinn’e hediye etmiş. O günden beri plaj ve koy onun ismiyle anılıyor. Ama 1984 yılında Yunan hükümeti koyu tekrar geri almış kendisinden. Anthony Quinn’in mirasçıları ile Yunan hükümeti arasında bu konudaki davalar hala devam ediyormuş. Tsambika Beach ve Faliraki Beach'de tercih edilen plajlar arasında.
Kelebekler Vadisi adı üzerinde kelebeklerle dolu bir vadi ve yürüyüş yolu. Giriş 5 Euro. Kelebekleri görmek için mutlaka eylül ayında gitmeniz gerekiyormuş. Vadi içinde, yedi noktadan çıkan sular, daha sonra bir derede birleşip yaklaşık 1 km’lik bir tünelden (Eğer kapalı mekan korkunuz yoksa tüneli yürüyerek geçebilirsiniz biraz karanlık) geçerek ileride İtalyan işgali döneminde sulama amacıyla inşa edilen baraja dökülüyor. Buradan da şelale halini alarak akıp gidiyor.
Filerimos Tepesi ve Ialyssos Antik kenti, Tsampika Manastırı, Kamirosvaktiniz varsa görmeniz gereken diğer önemli yerler. Mussolini’nin konakladığı Profitis Ilias'da ki ve Elafos ve Elafino otellerini de ziyaret edebilirsiniz.