Bir Amalfi hikâyesi
İtalya’nın güneybatısındaki Campania Bölgesi’nin meşhur Amalfi sahilleri doğası, mimarisi, mutfağıyla yılda 5 milyon turist ağırlıyor. Filiz Akın, son yıllarda iki kez gitti. “İmkânım olsa, her yıl giderim” diyor. Gözlemlerini yazdı...
Amalfi sahilleri benim en sevdiğim seyahat rotalarından. İki kere gittim. Gene giderim. Hatta “İmkân olsa her sene giderim” diyeceğim bir yer!
Nereden aklına geldi, derseniz; aylardan nisan ve Amalfi mevsimi başlıyor... Daha öncesinde, serin havada ve yağmurda hiç çekilmez. Bence mayısı daha iyi. İnanılmaz güzellikteki manzaranın, çiçeğin, böceğin, yemeğin, romantizmin, neşenin keyfi dorukta...
Gezginlere hararetle tavsiye ederim. Neden? Bir kere çok pahalı değil. Bu günlerde 3 gece konaklamalı turlar 232 Euro’dan (700 TL) başlıyor. Napoli’den başlarsanız çok uzun saatler boyu uçmuyorsunuz. Gene uzun yürüyüşler olmadığından yorucu değil. Bizlere çok tanıdık gelen lezzetleri tatmak, İtalyanların sıcakkanlılığı, duygusallığı, neşesi ve yaşam sevincine tanık olmak bu güzeller güzeli sahili daha keyifli hale getiriyor.
Direnme gücü verdi
Benim için ise farklı bir hikâyesi var: Hastalığım sırasında, Houston’da kemoterapi ve radyoterapinin beni yaralar içinde bıraktığı en yorucu, en sıkıntılı dönemdeyim... Otomobilde giderken bile boynuma en ufak bir güneş ışığı değmesin diye cama havlular koyduğum bir gün, bir telefon geliyor... Çok sevdiğimiz bir yakınımız “dayan” diyor “dayan! Hemen iyileşmen lazım, sizi Amafli’ye götüreceğim...” Birçok acıyı paylaştığım bu dostumuzun sözleri, moral vermek için gayreti gözlerimi yaşartıyor. Tamam, diyorum. Dayanacağım ve o cennet gibi dediğin yerleri birlikte gezeceğiz...
O sene olmuyor ama birkaç sene sonra, birlikte çok güzel birçok gemi seyahati yapıyoruz. Napoli’ye indiğimizde çok heyecanlı... Hava sıcak, gölgede değiliz. Dakikalarca onun minibüs şoförleriyle pazarlık yapışından aldığı zevki, kendince en uygun olanını seçişini seyrediyoruz.
Sebebini yolda anlıyorum. Şoförümüz çok matrak, sanki en neşelisini seçmiş.
Doğanın ve evlerin çok güzel olduğu, o yamaçlara bakarken, geçtiğimiz o virajlı yollarda, ünlü İtalyan tenorlarıyla birlikte (şoförümüzün kasetlerinden) avaz avaza bilinen aryaları veya popüler şarkıları söylüyoruz: “O sole mio! Nay nay nay nam...”
Hiçbirimiz İtalyanca bilmiyoruz ama tek tük İngilizce, Fransızca, İtalyanca kelimelerle şoförümüzle çok iyi anlaşıyor, çok gülüyoruz.
Yapmadan dönmeyin
Bizim için yapılmadan dönülmeyecek keyif noktalarını da özetleyeyim;
Napoli’den – Sorrento istikametine giderken otoyoldan çıkışta bir yerde (şoförün götürdüğü mandırada) günlük taptaze manda sütünden yapılmış mozzarellaların tadına bakarken bu özel üretimin standart mozzarellalardan ne kadar farklı olduğunu eğlenceli bir şekilde deneyimliyoruz.
4 Limoncell fabrikasında yalnız limonlu değil mandalina veya çok değişik meyvelerle yapılan bu ünlü likörün çeşitlerini deneyip birer tane mandalinacello alıyor, keyifleniyoruz.
Kapri bambaşka güzellikte bir ada. Bazen turist akınına uğrasa da, kalabalığı göze alıp tur yapmak gerek. Güzel bir köşesinde alfredo soslu veya carbonara soslu bir makarna yiyip dönüşte en şık otelinin (Quisisana) önündeki terasta oturup bir cappucino, latte veya espresso içmek...
İkinci gidişimizde çok yağmurluydu. Grupta iki büyükelçi olduğunu öğrenince aynı otelin lokantalarını sadece bize açıp gümüşler içinde harika bir yemek servisi sundular. Öyle sohbet ettik ki, adeta ahbap olduk. Ayrılırken şiddeti artan yağmurdan ıslanmamamız için birer şemsiye bile hediye ettiler.
Amalfi’den sonra Positano’nun plaj kısmında lokantalar var. Verdikleri kocaman mutfak önlüklerini üstümüze geçirip, öyle kocaman bir tepsiden deniz mahsulleri yedik ki! O lezzeti ve oburluğun keyfini unutamam.
Çok güzel tur seçenekleri var. Bazılarının süresi daha da uzun. Şayet giderseniz, daha pek çok keyif yaşayıp bana hak vereceğinizi sanıyorum.