GeriSeyahat Bir Akdeniz rüyası: Kalkan
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir Akdeniz rüyası: Kalkan

Bir Akdeniz rüyası: Kalkan

Muhteşem Kaputaş Plajı’nda, begonvillerin süslediği beyaz badanalı taş evlerde ve yıldız yağmuru altındaki teraslarda sürüp giden Akdeniz usulü hayata ara verilmiyor. Antalya’nın saklı güzeli Kalkan’da kışlar bile ılık geçtiğinden minyatür bir film seti gibi sokakların ve lacivertle turkuvaz arası çekici denizinin çağrısı devam ediyor...

Fethiye ile Kaş arasındaki Kalkan’a Antalya yönünden gidiyorsanız, o virajlı yolların hiç bitmeyeceğini düşünürsünüz. Oysa yokuşlar inilip çıkıldıkça bir anda karşınızda bitiveren deniz, size unutulmaz bir manzara sunuyor. İlk bakışta bile bu güzellikle büyülenip daha merkeze gelmeden araçtan inip sahile doğru uzanabilirsiniz. Hacılar Yolu adı verilen bölgede kurulu antik bir yerleşimin sayfiyesi olan Kalkan’ı, Toroslar’ın yüksek zirveleri çevreliyor. Bir zamanlar küçük bir balıkçı köyüyken 1980’lerin başında, özellikle İngilizler ve bohem turistler tarafından keşfedilmiş. Ancak hiçbir zaman Bodrum ve Çeşme gibi organize bir turizm merkezi olmak istememiş. Butik ve sakin bir turizmi hedeflemiş. Meis Adası mimarisinin izlerini taşıyan iki katlı taş evleri, yamaca tırmanan yolları, dünya güzeli begonvilleri, her türlü incik boncuğun satıldığı çarşısı, sevimli yat limanıyla Kalkan, yarımadaya gömülmüş bir hazine sandığını anımsatıyor.

Asırlık cumbalı evler

Antalya’ya 210, Dalaman’a 130 kilometre uzaklıktaki Kalkan’da, denize açılan sokak ve geçitler iklim şartları göz önüne alınarak oluşturulmuş. İlk bakışta beyaz küp şekerleri anımsatan evler, meltem esintilerinden istifade edecek şekilde kurulmuş. Balkonlar, avlular, çiçekli taraçalar serin ve ferah yerlere konumlanmış. Kalkan mimarisinin en dekoratif ögesi çiçekler. Yani begonviller, zakkumlar ve mis kokulu yaseminler... Sahile doğru taraça taraça inen çarşının minyatür bir film setinden farkı yok. Mavi pervazlı dükkânların çoğu, asırlık cumbalı evlerin giriş katında. Vitrinlerde, raflarda renk ve çeşit bol: Antikalar, gümüş takılar, cam objeler, deri işleri ve tabii ki tarçınlı lokma tatlısı...

Bir Akdeniz rüyası: Kalkan

Gezginlerin uğrak noktası

Adını mürekkepbalığından aldığı rivayet edilen Kalkan, geçmişte Strabon ve Evliya Çelebi gibi seyyahların da ilgisine mazhar olmuş. Piri Reis, ‘Kitab-ı Bahriye’ adlı eserinde Kalkan’daki tatlı su kaynağının, bu köyün temel direği olduğundan söz etmiş. Azra Erhat’a göre Kalkan’da antikçağda yerleşim yokmuş. Çünkü burası Patara, Ksanthos ve Letoon gibi Likya kentlerinin yanında bir sayfiye yeri olarak kalmış. 19’uncu yüzyılda önemli bir liman yerleşimine dönüşen Kalkan, İstanbul-İskenderun gemisinin de duraklarından biriymiş. Ticaret sosyal yaşamı da hareketlendirmiş.

Papyonlu ve fötr şapkalı erkeklerle şık giyimli kadınlar ışıl ışıl aydınlatılan sokaklarda gezinirmiş. İlk belediyesi 1928’de kurulan Kalkan’da deniz, turkuvazla lacivert karışımı bir renk. Tepeden aşağıya kadar bir tuvale aktarılmış gibi duran su, o kadar berrak ki titreşimlerin aksını bile izleyebiliyorsunuz. Dalgaların kıyıya yayılan ritmik melodisiyse kulakların pasını siliyor. Sahil, balıkçı teknelerinin, mavi yolculuk guletlerinin ve yatların park alanı olduğu için sadece belirli yerlerden denize girilebiliyor. Dünyanın en güzel 10 plajı arasında gösterilen Kaputaş Plajı da Kalkan’ın hemen yanıbaşında. Patara’da at safari, Eşen Çayı’nda kano ve Kalkan açıklarında su sporları bölgenin konuklarına sunduğu olanaklardan bazıları. Dahası, rüzgâra karşı korunaklı olan Kalkan’da kışın bile ısı çok düşmediği için, deniz mevsimi uzun sürüyor.

Günün ışıkları Kalkan’ın güzelliğinden elini eteğini çekerken, yerini yeni bir seyir keyfine bırakıyor. Yörenin yıldızlara yakınlığı, turistik bir pazarlama değil. Bu Heredot tarafından da söylenmiş. Asırlar önce bu gerçeği keşfeden ünlü tarihçi, “Kalkan, yıldızların dünyaya en yakın göründüğü yerdir” diye tarihe not düşmüş. Yıldızlar, tarih, doğa ve efsanenin birleştiği Kalkan’a lirik bir masal havası veriyor.
Bir Akdeniz rüyası: Kalkan

Ay ve yıldızları izliyorlar

Bölgenin sunduğu bu ayrıcalığın farkına varan oteller, konukları için ay takvimleri bile hazırlamış. Bugün burada ay ve yıldızların hareketlerini izlemek başlı başına bir eğlence. Hem de doğanın kucağında... Kimi zaman, etraf kızıl bir aydınlığa boyanırken, dolunay öyle hızlı çıkıp kayboluyor ki takip edemiyor insan. Bazen de koyun suları üzerinde titreşen yakamozlar ve karanlıklardan çıkagelen balıkçı motorlarının ateş böceğini andıran ışıkları...

Bu güzellik anlatılmaz, yaşamak lazım. Kalkanlılara göre ay, koyun üzerinde yükselip ışığı denize vurunca dünyanın en güzel manzarası oluşuyor. SİT alanı ilan edilen bölgedeki eski evlerin çoğu restore edilmiş. Eski Kalkan’da balık deposu, zeytinyağı ve sabun fabrikası olarak kullanılan pek çok yapı, bugün turizme hizmet ediyor. Limandaki Yalıboyu Mahallesi ise Antalya’nın batısındaki en kaliteli balık restoranlarının evsahibi.

Toros köyü Bezirgân

Kalkan’ın konuklarına sunduğu bir diğer sürprizse Toros yaylaları... Denizden yaklaşık bin metre yükseklikteki Bezirgân, sokakları zakkumlarla süslü, yemyeşil ve serin bir köy. Yörüklerin tarihi göç yolu üzerindeki köyün çevresi, Likya Yolu’nun antik kalıntılarıyla dolu. Eski yayla evleri, butik pansiyonlara çevrilmiş. Köyde, at ve eşek turu da yapılıyor. Turlardan sonra çıtlık denilen geniş gövdeli, yaşlı ağaçların altına kurulan yer sofralarında köy yemekleri yeniyor. Bezirgân Köyü’nden dolmuşa binerek, Gömbe Yaylası’na çıkabilir, buradan Uçarsu Yaylası’na yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kalkan, gerçekten de insanı uğurlarken bile yeniden davet eden yerlerden.

False