Reha ERUS
Son Güncelleme:
Ben iflah olmaz bir pisboğazım
Fransız oyuncu Gerard Depardieu'nün Fransa, İtalya, Kuzey Afrika ve Güney Amerika'da bağları var. Şarapçılıkla da yetinmiyor. Tescilli bir pisboğaz olduğunu rahatlıkla itiraf eden Depardieu'nün bir başka hobisi de restoranları için trüf (yer mantarı) toplamak. Kendisine gurme filan değil, pisboğaz diyor.
Şarapçılık nereden aklınıza geldi?
-Benim çocukluğum biraz dağınık geçti. Evden kaçtığımı bilirsiniz. 12 yaşımda şarapla tanıştım. O günden beri içerim. İnsan bol para kazanınca yatırım yapmak ihtiyacını duyuyor. Bourgogne bölgesindeki Anjou Le Chateau de Tigne'de bir bağ aldım. Bu da yetmeyince Cezayir'e kaydım. Şarapçılıkta genç ve iddialı bir ülke olan Arjantin'e de el attım. Pantelleria Adası'nda da bir bağım var. Şimdi Barolo bölgesinde bir bağ için anlaşma yaptım. Kaliteli bir kadeh şarabın yerini hiçbir şey tutamaz.
Bir türlü zayıflayamamaktan şikayetçisiniz değil mi?
-Artık değil. Beş by-pass'tan sonra doktorlar mutlak 20 kilo vermemi istedi. Bir yılda 17 kilo verdim. Aynaya bakınca kendimi tanıyamadım. Çirkinliğime çirkinlik katılmıştı. Benim bir sinema imajım var. O 17 kiloyu tekrar fazlasıyla aldım. Ne yapayım yemeği çok seviyorum. Tesellim o abuk sabuk fast-food yerine masaya oturup Akdeniz usulü bol sızma zeytinyağlı yemekler yemek. Tabii Akdeniz deyince, Fransız, İtalyan sizin zengin Türk mutfağınız da akla gelir. Son zamanlarda Magrep mutfağına dadandım. Kuskus filan. Söyler misiniz zayıflamanın zamanı mı?
Fransa'daki restoran zinciriniz genişliyor mu?
-Benim gibi bir pisboğazın kendi lokantaları olması doğal. Bazen mutfağa girip aşçıların işine karışıyorum. Geçenlerde eşim Carole Bouquet'ye sürpriz yaptım ve Paris'in en kaliteli restoranlarından ‘‘La Fontaine Gaillon’’u alıp hediye ettim. Buraya dostlar geliyor. Çok şık bir yer.
Trüf merakınız nerden geliyor?
-Trüf ormanlarda sonbaharda toprak altında oluşan bir mantar. Ancak bunu insanoğlunun çıkartması olanaksız. Özel yetiştirilmiş köpekler var. Trüfün kokusunu alıyorlar. Biz de çıkartıyoruz. Kaliteli bir trüf 130-160 gram olur. Siyah ve beyazdır. Aroması keskin, tadı hafif ekşimtraktır. Kalitelisinin kilosu 2500- 3000 Euro'ya yükselir. Çoğu da açık arttırmayla satılır. Geçenlerde Alba Ormanları'nda köpeğimle iki tane bulduk. Bunları restoranımda makarna üstüne rendeleyerek müşterilerimize tattırıyoruz.
Albano şarabına Felicita adını verdi
İtalyan şarkıcı Albano Carrisi Güney İtalya'nın Puglia bölgesinde Cellino'daki bağındaki şarap üretiyor. Kızı Ylenia'nın esrarengiz şekilde kaybolmasından sonra 30 yıllık eşi Romina Power'den boşanan Albano, ikinci evliliğinden olan çocuğuyla avunuyor. BM Tarım ve Gıda Örgütü FAO'nun açlıkla mücadele kampanyasında elçi.
‘‘Ben Cellino köyünde doğdum’’ diyor. ‘‘Bizim taraflarda şarap ilaç gibidir. Günde iki bardak şarap doktoru evden uzaklaştırır derler.’’ Albano şarap evine Felicita adını vermiş. ‘‘Bu şarkıyla eski eşim Romina Power ile San Remo Şarkı Festivali'ne katılmıştık, bize uğur getirmişti. Şarapçılığa başlarken ihracatı da düşünerek bu ismi verdik.’’
Albano'nun bir de çiftliğe benzer, 16 yataklı bir pansiyonu var. ‘‘Ekmeği biz pişiriyoruz. Yumurta bizim tavukların, et bizim çiftliğin hayvanlarından. Konuklar yürüyor, bisiklete biniyor, yüzüyor’’ diye anlatıyor.
-Benim çocukluğum biraz dağınık geçti. Evden kaçtığımı bilirsiniz. 12 yaşımda şarapla tanıştım. O günden beri içerim. İnsan bol para kazanınca yatırım yapmak ihtiyacını duyuyor. Bourgogne bölgesindeki Anjou Le Chateau de Tigne'de bir bağ aldım. Bu da yetmeyince Cezayir'e kaydım. Şarapçılıkta genç ve iddialı bir ülke olan Arjantin'e de el attım. Pantelleria Adası'nda da bir bağım var. Şimdi Barolo bölgesinde bir bağ için anlaşma yaptım. Kaliteli bir kadeh şarabın yerini hiçbir şey tutamaz.
Bir türlü zayıflayamamaktan şikayetçisiniz değil mi?
-Artık değil. Beş by-pass'tan sonra doktorlar mutlak 20 kilo vermemi istedi. Bir yılda 17 kilo verdim. Aynaya bakınca kendimi tanıyamadım. Çirkinliğime çirkinlik katılmıştı. Benim bir sinema imajım var. O 17 kiloyu tekrar fazlasıyla aldım. Ne yapayım yemeği çok seviyorum. Tesellim o abuk sabuk fast-food yerine masaya oturup Akdeniz usulü bol sızma zeytinyağlı yemekler yemek. Tabii Akdeniz deyince, Fransız, İtalyan sizin zengin Türk mutfağınız da akla gelir. Son zamanlarda Magrep mutfağına dadandım. Kuskus filan. Söyler misiniz zayıflamanın zamanı mı?
Fransa'daki restoran zinciriniz genişliyor mu?
-Benim gibi bir pisboğazın kendi lokantaları olması doğal. Bazen mutfağa girip aşçıların işine karışıyorum. Geçenlerde eşim Carole Bouquet'ye sürpriz yaptım ve Paris'in en kaliteli restoranlarından ‘‘La Fontaine Gaillon’’u alıp hediye ettim. Buraya dostlar geliyor. Çok şık bir yer.
Trüf merakınız nerden geliyor?
-Trüf ormanlarda sonbaharda toprak altında oluşan bir mantar. Ancak bunu insanoğlunun çıkartması olanaksız. Özel yetiştirilmiş köpekler var. Trüfün kokusunu alıyorlar. Biz de çıkartıyoruz. Kaliteli bir trüf 130-160 gram olur. Siyah ve beyazdır. Aroması keskin, tadı hafif ekşimtraktır. Kalitelisinin kilosu 2500- 3000 Euro'ya yükselir. Çoğu da açık arttırmayla satılır. Geçenlerde Alba Ormanları'nda köpeğimle iki tane bulduk. Bunları restoranımda makarna üstüne rendeleyerek müşterilerimize tattırıyoruz.
Albano şarabına Felicita adını verdi
İtalyan şarkıcı Albano Carrisi Güney İtalya'nın Puglia bölgesinde Cellino'daki bağındaki şarap üretiyor. Kızı Ylenia'nın esrarengiz şekilde kaybolmasından sonra 30 yıllık eşi Romina Power'den boşanan Albano, ikinci evliliğinden olan çocuğuyla avunuyor. BM Tarım ve Gıda Örgütü FAO'nun açlıkla mücadele kampanyasında elçi.
‘‘Ben Cellino köyünde doğdum’’ diyor. ‘‘Bizim taraflarda şarap ilaç gibidir. Günde iki bardak şarap doktoru evden uzaklaştırır derler.’’ Albano şarap evine Felicita adını vermiş. ‘‘Bu şarkıyla eski eşim Romina Power ile San Remo Şarkı Festivali'ne katılmıştık, bize uğur getirmişti. Şarapçılığa başlarken ihracatı da düşünerek bu ismi verdik.’’
Albano'nun bir de çiftliğe benzer, 16 yataklı bir pansiyonu var. ‘‘Ekmeği biz pişiriyoruz. Yumurta bizim tavukların, et bizim çiftliğin hayvanlarından. Konuklar yürüyor, bisiklete biniyor, yüzüyor’’ diye anlatıyor.