Bayramda nereye gidelim ?
Side’de gün batımı
Böyle görkemli bir manzarayı başka hiç bir yerde izleyemezsiniz. Kaçırmayın
ANTALYA'nın doğu yakası da, batısı kadar muhteşem güzelliklerle dolu. Perge Antik Kenti, Aspendos, Side ve Manavgat Şelalesi, tatilcilerin sadece hoşça vakit geçirebilecekleri yerler olmanın ötesinde, insanın tarih ve kültürle bütünleşmesini sağlıyor.
Gezi programınızda, öğle yemeğini, Manavgat Şelalesi'nin kıyısındaki lokantalarda yiyebilirsiniz. Akşam saatlerinde ise, Side'de olmalısınız. Apollon Tapınağı'nda gün batımını seyretmek, bu dünyada bir ayrıcalık sayılır.
Tapınağın dev sütunları arasında, kızıllara bürünerek kaybolan güneşin geride bıraktığı izler, renk kuramcısı Newton'u bile şaşırtacak güzellikte. Güzel bir günün ardından, Side'deki cafe-bar ve diskolarda içkinizi yudumlayarak yorgunluğunuzu giderebilirsiniz.
MUHTEŞEM PERGE
Tarihçiler, Anadolu'daki ilk planlı kentleşmenin, Miletos'da gerçekleştiğini söyler. M.Ö 6. Yüzyılda yaşayan Miletoslu Mimar-Şehir Plancısı Hipodomos, kentin cadde ve yerleşim alanlarını belirlerken, öncelikle altyapı sorunlarını çözmüş.
Dünyanın en ünlü antik kentleri arasında yer alan Perge de, Miletoslu Hipodomos'un, şehircilik anlayışıyla kurulmuş bir kent. Günümüzde, kentsel sorunların arasında bunalan ve çıkış yolu bulamayan belediye başkanları, Perge'yi mutlaka görmeli.
Perge, Aksu Beldesi sınırları içinde. M.Ö. 3. Yüzyılda Hellenistik dönemde başlayan planlı şehircilik ve Romalılar'ın su mühendisliği katkılarıyla, daha da güzelleşti. Arkeolojik kazı çalışmalarının hala sürdüğü Perge, dev heykelleriyle ünlü.
Buradan çıkarılan eserlerin büyük bölümü, Antalya Müzesi'nde sergileniyor. Antik kent, milattan sonraki dönemlerde, hıristiyanlığın yayılmasında da önemli rol oynadı. Hıristiyanların kutsal kitabı İncil'in bir bölümünde, Aziz Paul'un Paphos'tan (Kıbrıs), Kesros'a (Aksu Irmağı) geldiği, buradan da Perge'ye geçtiğini yazıyor.
ASPENDOS
Pamfilya bölgesinin en önemli kentlerinden biri olan Aspendos, tiyatrosu ile ünlü. Serik'i geçtikten sonra, Köprüçay kıyısından ulaşılan Aspendos'un, Antalya'ya uzaklığı 48 km. Antik çağda ticaretle de uğraşan Aspendoslular, at yetiştiriciliğiyle de tanınıyorlar.
M.S. 2. Yüzyıl'da biten 15 bin kişilik dev tiyatro, Mimar Zenon tarafından yapılmış. Doğal akustiğiyle ünlü tiyatro, Selçuklular zamanında, kervansaray olarak kullanılmış. Dünyada ayakta kalmış çok az antik tiyatrolardan biri olan Aspendos'un, bir de efsanesi var. Bu efsanenin doğruluğuna tanık olmak, çok kolay. Çıkın sahneye ve var gücünüzle haykırın. Sözleriniz, kısa bir zaman sonra dönüp size gelecek.
KÖPRÜLÜ KANYON
Aspendos yakınlarında sahille kucaklaşan Köprüçay, özellikle yaz aylarında, rafting tutkunlarının vazgeçilmez mekanı. Torosların doruklarından çıkıp, dar kanyonlarla denize ulaşan Köprüçay'ın büyük bölümü, adını ırmaktan ve üzerindeki tarihi köprüden alan Köprülü Kanyon Milli Parkı içinden geçiyor. Irmağın azgın sularında rafting heyecanı yaşamak isteyenler, bu sporu mutlaka bir rehber eşliğinde yapmalı. Daha önce hiç rafting yapmamış olanlar, Oluk Köprü ile Beşkonak Köyü arasındaki bölümde bu keyfi yaşayabilirler. Beşkonak'dan sonraki parkurlar ise, çok tehlikeli olduğundan, ancak özel teçhizatlı profesyonel sporcular tarafından geçilebilir.
MANAVGAT ŞELALESİ
Aspendos ziyaretinden sonra, yolculuğunuz Manavgat istikametinde sürsün. İlçenin girişinden sola dönüp, 3 km gidince, şelaleye ulaşırsınız. Fazla yüksek olmamasına rağmen, gürül gürül akan suların sesi ve muhteşem bir manzara. Geziniz boyunca en keyifli öğle yemeği yiyeceğiniz yerler, Manavgat Irmağı kenarındaki lokantalar. Burada, kendin pişir kendin ye türünden mangal keyfi yapabileceğiniz gibi, isterseniz kendinize nefis alabalık ziyafeti de çekebilirsiniz.
NEFES KESİYOR
Antalya'ya uzaklığı 75 km olan Side, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden biri. Tarih, doğa ve denizin iç içe girdiği Side'de, mutlaka gün batımını izlemelisiniz.
Tarihi Apollon mabedinin dev sütunları arasında, yavaş yavaş kaybolmaya başlayan güneşin geride bıraktığı nefes kesen renk cümbüşü, renk kuramcısı Newton'u bile kıskandıracak güzellikte.
Side'de, antik tiyatroyu ziyaret edebilir, bir nevi seyir terası gibi olan tiyatronun basamaklarından, kenti panoramik seyredebilirsiniz. Arkeoloji tutkunuysanız, Side Müzesi'ni mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Anadolu dilinde ‘‘Nar’’ anlamına gelen Side'nin tarihi, Hititler'e kadar uzanıyor. Coğrafyacı Strabon, Side'nin Kyme uygarlığının bir kolonisi olduğundan söz eder. Ancak, kentin kuruluş tarihi, kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı yazıtlardan M.Ö.3.Yüzyıla kadar kendi özgün dilini kullandığı anlaşılıyor. Henüz bu dil çözülebilmiş değil.
13. Yüzyılda Selçuklular, 14. Yüzyılda Hamitoğulları ve Tekelioğlu egemenliğine giren Side, 15. Yüzyıldan itibaren tamamen Türk egemenliğine girdi. Ancak, Side'de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait tarihi eserler bulunmaması, dikkat çekici.
YARIN: Alanya