Yazı ve Fotoğraflar: Yıldırım GÜNGÖR
Son Güncelleme:
Batı Karadeniz’de sonbahar turu
Yazla vedalaşma vakti geldi, güz yüzünü göstermeye başladı. Sonbahar hüzün değil dönüşüm mevsimidir bence. Bitkiler yeşil renklerini yavaş yavaş terk ederek pastel renklere bürünür. Yağmurlarla yıkanan doğayla birlikte insanoğlu da dönüşür bu mevsimde. Aşkların, tatillerin en güzeli sonbaharda yaşanır. İyi bir program yaptığınızda çok keyifli, eğlenceli tatil seçenekleri yaratabilirsiniz kendinize.
Batı Karadeniz’de, Amasra merkezli bir tatilde Yenice Ormanları’nda yürüyüş yapabilir, doğanın ikinci kez uyanışına tanık olabilirsiniz. Yeşilin maviyle buluştuğu koylarda yüzebilirsiniz. Batı Karadeniz’in denizsuyu sıcaklığı hálá İzmir’deki gibi 24 derece civarında. Amasra’nın sahil restoranlarında, günbatımı eşliğinde yediğiniz balığın lezzetini uzun süre unutamayacaksınız.
Batı Karadeniz rotamızın ilk durağı Karabük’ün küçük ilçesi Yenice. İl merkezine 35 kilometre uzaklıktaki ilçenin sınırları içindeki Yenice Ormanları ekim başından itibaren renk cümbüşü yaşıyor. Dökülen yapraklarla sarı, kahverengi ve kırmızıya dönüşen toprak aralarda yer yer görünen yeşil yapraklı ağaçlarla muhteşem bir renk armonisi sunuyor. Sonbahar dönüşümünün en güzel izlerini bu ormanlarda görebilirsiniz ancak.
BU ORMANLARIN ZENGİNLİĞİ AVRUPA’YI KISKANDIRIYOR
Yenice Ormanları dünyada çok iyi tanınan bir bölge. Ününü zengin fauna ve florasına borçlu. Ormandaki ağaç türlerinin çeşitliliği şaşırtıcı. Bu kadar çok ağaç türü, dünyada sadece tropikal ormanlarda bir arada görülüyor. YaniYenice Ormanları tam bir ağaç müzesi. Doğu Kayını, Uludağ Köknarı, Sarıçam, Karaçam, Dağ Karaağacı, Türk fındığı, Çınar Yapraklı Akağaç, Istranca Meşesi, Kafkas Ihlamuru, ceviz ve sapsız meşe ormanın egemen ağaç türlerini oluşturuyor. Orta kesimlerde 30, daha aşağı kesimlerde ise 16 tür ağaç ve çalı barınıyor. Gökpınar bölgesinde bulunan 4 hektarlık bir alan 40 çeşit ağaç türü ve çok sayıda yaban hayvanıyla birlikte doğal arberetum olarak tescil edilmiş. Geyik, karaca, kurt, vaşak ve yaban kedileri bu ormanların egemen hayvan türlerinden. Zamanınız varsa ormanda bir geceliğine de olsa kamp kurmanızı öneririm. Doğa içinde gecelemekten hoşlanmıyorsanız Karabük’e dönerek, bir otelde kalabilirsiniz. Sabah erkenden yola çıkıp, Safranbolu’da da yarım gün geçirmenizi öneririm. Özellikle sabah kahvaltınızı birçok çeşidi olan gözlemeyle yapmalısınız. Benim favorim mantarlı gözleme. Safranbolu öyle birkaç saatte gezilecek bir yer değil tabii ki. Sırf Safranbolu için başka bir zaman birkaç gününüzü ayırmanızı öneririm. Bartın’a varmadan önce Ulus tabelasını göreceksiniz. Bu bölgenin de renk cümbüşü açsısından Yenice Ormanları’ndan aşağı kalır tarafı yok. Güneş ışınlarının yataylaştığı saatlerde varacağınız Bartın’da ilginizi en çok eski evler çekecek. Gece Bartın’da konaklamanızda yarar var.
İMRARATOR CLAUDIUS’UN UZUNYOL DİNLENME TESİSİ
Ertesi gün Amasra’ya doğru yola çıktığınızda, ilçeye varmaya beş kilometre kala Kuşkayası tabelasını göreceksiniz. Bu tabela sizi dünyanın ilk yolcu mola yerlerinden birine götürecek. Yolun hemen üstündeki merdivenlerden tırmanmaya başlarsanız kısa süre sonra kayaya oyulmuş bir kabartmayla karşılaşacaksınız. Kayaya başsız bir insan figürü, sağına da bir kartal işlenmiş. İnsan figürünün ayakları ciddi zarar görmüş. Belli ki burası da definecilerden nasibini almış. Boyu 2.5 metrenin üzerindeki bu kabartmanın önünden bir Roma yolu geçiyor. Biraz ileride toprak yolla birleşerek Bakacak Tepe’ye doğru devam ediyor. Bakacak Tepe, Amasra’nın en güzel görüldüğü yerlerden biri. Kuşkayası Anıtı, M.S. 41’de Roma İmparatoru Claudius zamanında Pontus Valiliği’ne atanan Gais Julius Aeuilb tarafından, yol dinlenme tesisi olarak yapılmış. Yani kuş kayası anıtı aslında yolcular için yapılmış bir mola yeri. Anadolu’da başka bir örneği olmayan bu muhteşem anıtı geride bırakarak Amasra’ya doğru hareket ediyoruz. Anıtla Amasra’nın arası sadece 5 kilometre.
AMASRA’NIN ÇİFTEKOY VE ÇİFTE KALESİ
Ben her zaman kentleri gezmeye müzesinden başlarım. Kenti kimler kurmuş, ne tür eserler bırakmışlar, bunlar korunabilmiş mi, hangi uygarlıklar kentte iz bırakmış gibi soruların yanıtlarını ararım. Bu bilgilerin ışığında kent benim için farklı anlamlar ifade etmeye başlar.
Amasra da zengin sayılabilecek bir müzeye sahip. Kentin kuruluşu M.Ö. 12. yüzyıla denk geliyor. O dönemlerdeki adı Sesamos olan Amasra tarih boyunca çeşitli uygarlıkların egemenliğine girmiş. Hititler, Fenikeliler, Lidyalılar’dan sonra kent M.Ö IV. yüzyılda Pers egemenliğine geçmiş. Persler, Büyükİskender tarafından yenilgiye uğratılınca kentin yönetimi Prenses Amastris’e verilmiş. Amasra ismi de buradan geliyor. Amastris’ten sonra Pontus egemenliği başlıyor. Yaklaşık 200 yıl kadar süren bu dönem, M.Ö 70’de Romalıların devreye girmesiyle kapanmış. Kentin Roma yönetimindeki adı Amastedos. M.S. 13. yüzyılda Cenevizliler’in ele geçirdiği kent, 1460’ta Fatih tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Sözünü ettiğin tüm uygarlıkların izini Amasra Müzesi’nde göreceksiniz.
İlçenin sokaklarında yürürken Çekiciler Çarşısı’na uğrayın. Görülmeye değer yerlerden bir başkası Amasra Kalesi. İlçe iki koya ve iki kaleye sahip. Sıcak sonbahar günlerinden biriyse karşınızdaki masmavi deniz size çok cazip gelecek. Giyin mayonuzu ve atlayın denize. Her türlü hava koşulunda Amasra’da deniz hep dingin olur. Sadece burada değil Amasra Kurucaşile arasındaki birçok koyda sonbaharda denize girmek mümkün.
GÜNBATIMINDA BALIK ŞÖLENİNİ KAÇIRMAYIN
Amasra’ya gelince ne yenir? Tabii ki balık ve Amasra’nın meşhur salatası... Balık lokantalarını dolaşarak fiyatları kontrol edin. Arada büyük bir fark olmadığını göreceksiniz. Tüm lokantalarda çok uygun fiyatlara mevsim balıklarını yiyebilirsiniz. Bugünlerde lüfer, palamut çok gözde. Tekir, kalkan, pisi balığına rastlarsanız da kaçırmayın. Yayında Amasra’ya özgü salatayı da mutlaka tadın.
Amasra’ya yolunuz düştüğünde Kurucaşile’ye kadar olan sahil kesimindeki koyları gezmeyi ihmal etmeyin. Deniz kıyısı boyunca uzanan karayolunda, her virajı döndüğünüzde karşınıza bir başka büyüleyici manzara çıkacak. Küçük koylara çekilmiş balıkçı kayıklarının başında denize aşina Karadenizli kadınları göreceksiniz. Göçkün demirciler, Karaman, Gökçekale, Kapısuyu, Gideros koylarının her biri farklı güzellikte. Tatilini sakin bir yerde geçirmek isteyenler için bu koylar biçilmiş kaftan. Bazı koylar ilginç kalıntılar da barındırıyor. Dönüş yolunda Hisarönü ve insuyu sahillerine uğramayı ihmal etmeyin.
İstanbul- Amasra yolu her mevsimde güzel, ama sonbaharda bir başka... Bu yol boyunca uğrayacağınız Yenice Ormanları, Safranbolu, Bartın, Amasra’daki gözlemlerinizi uzun zaman unutamayacaksınız. Çok değil, dört gününüzüböyle bir tatile ayırırsanız çabanıza değdiğini göreceksiniz.
GEZİLECEK YERLER
İnkum
Bartın’a yarım saat mesafede. Bölgenin en gelişmiş sahillerinin başında geliyor. İnce kumlarla kaplı sahil oldukça uzun. İnkum’da birçok otel ve pansiyon bulunuyor.
Bedesten
Roma eyalet meclisi sarayı olarak M.S. 11. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Yapının hamam ya da gymnasium olarak inşa edilmiş olabileceği düşünülüyor.
Amasra Kilisesi
M.S. IX. yüzyılda Bizans kilisesi olarak inşa edilmiş. Küçük bir şapel tarzında. Üç farklı bölümü var. Fatih Sultan Mehmed’in 1460 yılında Amasra’yı almasından sonra kilise, cami olarak hizmet vermeye başlamış. Bu işlevini 1930 yılına kadar sürdürdükten sonra ibadete kapatılmış.
Hisarönü
İnkum’a çok yakın olan sahil biraz daha sakin. Sadece çay bahçeleri ve birkaç lokanta var. Sahilin bitimindeki kaleden adını alan Hisarönü’nde hava rüzgarlı olmadığı zaman ekim ortasına kadar denize girmek mümkün.
Çakraz
Bölgede İnkum’dan sonraki en turistik bölge. Amasra’da kalacak yer bulamayanlar için güzel bir tercih. Ekim ayında denize girilebiliyor.
Maral Köyü
Sahili çok az biliniyor. Bu nedenle sessiz ve çok sakin.
Çekiciler Çarşısı
Amasra’ya gelenlerin ilk ziyaret ettiği bölge. Çarşıda Amasralılar tarafından üretilen her türlü el işi hediyelik eşyalar satılıyor. Bu eşyaların çoğu ağaç oyma. Masaj aletleri, topaç, tabureler, tahta takılar revaçta. Son yıllarda bazı tahta takılar yerini ithal tahta malzemeye bırakmasına rağmen yerli üretim takılar hemen belli ediyor kendini.
Amasra Kalesi
Romalılar tarafından inşa edilmiş. Bugünkü surları Bizans döneminden kalma. Kaleye son şeklini 14-15. yüzyıllarda Cenevizler vermiş.
NEREDE KALINIR
Pansiyonlar: Denizer Pansiyon (0378 3151628), Kural Pansiyon (0378 3151356), Yağmur Pansiyon (0378 3151603), Kardelen Pansiyon (0532 7728991), Tourist Pansiyon (0378 3152683), Kuşna Apart Pansiyon (0378 3151033), Balkaya Pansiyon (0378 3151434), Huzur Pansiyon (0378 3151082), Kuşkayası Pansiyon (0378 3152576)
Oteller: Amasra Oteli (0378 3151722), Amastris Otel (0378 3152465), Bedesten Otel (0378 3151938), Timur Otel (0378 3152589), Işıkaltın Otel (0378 315 39 51-52 53), Seymen Otel (0378 3153486), Can Otel (0378 3152806), Büyük Liman Otel (0378 3153900), Günter Motel (0532 4739638), Belvü Palas Motel (0378 3151237), Sinan Otel (0378 3153899), Özgün Otel (0378 3151015), Pınar Otel (0378 3356043)
NEREDE YENİR
Işık Altın (0378 3153953), Canlı Balık (0378 3152606), Çeşm-i Cihan (0378 3151062), Martı (0378 3153464), Dönüş (0378 3151011), Liman (0378 3152348), Lotis (0378 3152656)
TEKNE TURLARI
Amasra Yatçılar Kooperatifi: 0544 293 18 79
Ata Tour: 0532 204 29 67
Batı Karadeniz rotamızın ilk durağı Karabük’ün küçük ilçesi Yenice. İl merkezine 35 kilometre uzaklıktaki ilçenin sınırları içindeki Yenice Ormanları ekim başından itibaren renk cümbüşü yaşıyor. Dökülen yapraklarla sarı, kahverengi ve kırmızıya dönüşen toprak aralarda yer yer görünen yeşil yapraklı ağaçlarla muhteşem bir renk armonisi sunuyor. Sonbahar dönüşümünün en güzel izlerini bu ormanlarda görebilirsiniz ancak.
BU ORMANLARIN ZENGİNLİĞİ AVRUPA’YI KISKANDIRIYOR
Yenice Ormanları dünyada çok iyi tanınan bir bölge. Ününü zengin fauna ve florasına borçlu. Ormandaki ağaç türlerinin çeşitliliği şaşırtıcı. Bu kadar çok ağaç türü, dünyada sadece tropikal ormanlarda bir arada görülüyor. YaniYenice Ormanları tam bir ağaç müzesi. Doğu Kayını, Uludağ Köknarı, Sarıçam, Karaçam, Dağ Karaağacı, Türk fındığı, Çınar Yapraklı Akağaç, Istranca Meşesi, Kafkas Ihlamuru, ceviz ve sapsız meşe ormanın egemen ağaç türlerini oluşturuyor. Orta kesimlerde 30, daha aşağı kesimlerde ise 16 tür ağaç ve çalı barınıyor. Gökpınar bölgesinde bulunan 4 hektarlık bir alan 40 çeşit ağaç türü ve çok sayıda yaban hayvanıyla birlikte doğal arberetum olarak tescil edilmiş. Geyik, karaca, kurt, vaşak ve yaban kedileri bu ormanların egemen hayvan türlerinden. Zamanınız varsa ormanda bir geceliğine de olsa kamp kurmanızı öneririm. Doğa içinde gecelemekten hoşlanmıyorsanız Karabük’e dönerek, bir otelde kalabilirsiniz. Sabah erkenden yola çıkıp, Safranbolu’da da yarım gün geçirmenizi öneririm. Özellikle sabah kahvaltınızı birçok çeşidi olan gözlemeyle yapmalısınız. Benim favorim mantarlı gözleme. Safranbolu öyle birkaç saatte gezilecek bir yer değil tabii ki. Sırf Safranbolu için başka bir zaman birkaç gününüzü ayırmanızı öneririm. Bartın’a varmadan önce Ulus tabelasını göreceksiniz. Bu bölgenin de renk cümbüşü açsısından Yenice Ormanları’ndan aşağı kalır tarafı yok. Güneş ışınlarının yataylaştığı saatlerde varacağınız Bartın’da ilginizi en çok eski evler çekecek. Gece Bartın’da konaklamanızda yarar var.
İMRARATOR CLAUDIUS’UN UZUNYOL DİNLENME TESİSİ
Ertesi gün Amasra’ya doğru yola çıktığınızda, ilçeye varmaya beş kilometre kala Kuşkayası tabelasını göreceksiniz. Bu tabela sizi dünyanın ilk yolcu mola yerlerinden birine götürecek. Yolun hemen üstündeki merdivenlerden tırmanmaya başlarsanız kısa süre sonra kayaya oyulmuş bir kabartmayla karşılaşacaksınız. Kayaya başsız bir insan figürü, sağına da bir kartal işlenmiş. İnsan figürünün ayakları ciddi zarar görmüş. Belli ki burası da definecilerden nasibini almış. Boyu 2.5 metrenin üzerindeki bu kabartmanın önünden bir Roma yolu geçiyor. Biraz ileride toprak yolla birleşerek Bakacak Tepe’ye doğru devam ediyor. Bakacak Tepe, Amasra’nın en güzel görüldüğü yerlerden biri. Kuşkayası Anıtı, M.S. 41’de Roma İmparatoru Claudius zamanında Pontus Valiliği’ne atanan Gais Julius Aeuilb tarafından, yol dinlenme tesisi olarak yapılmış. Yani kuş kayası anıtı aslında yolcular için yapılmış bir mola yeri. Anadolu’da başka bir örneği olmayan bu muhteşem anıtı geride bırakarak Amasra’ya doğru hareket ediyoruz. Anıtla Amasra’nın arası sadece 5 kilometre.
AMASRA’NIN ÇİFTEKOY VE ÇİFTE KALESİ
Ben her zaman kentleri gezmeye müzesinden başlarım. Kenti kimler kurmuş, ne tür eserler bırakmışlar, bunlar korunabilmiş mi, hangi uygarlıklar kentte iz bırakmış gibi soruların yanıtlarını ararım. Bu bilgilerin ışığında kent benim için farklı anlamlar ifade etmeye başlar.
Amasra da zengin sayılabilecek bir müzeye sahip. Kentin kuruluşu M.Ö. 12. yüzyıla denk geliyor. O dönemlerdeki adı Sesamos olan Amasra tarih boyunca çeşitli uygarlıkların egemenliğine girmiş. Hititler, Fenikeliler, Lidyalılar’dan sonra kent M.Ö IV. yüzyılda Pers egemenliğine geçmiş. Persler, Büyükİskender tarafından yenilgiye uğratılınca kentin yönetimi Prenses Amastris’e verilmiş. Amasra ismi de buradan geliyor. Amastris’ten sonra Pontus egemenliği başlıyor. Yaklaşık 200 yıl kadar süren bu dönem, M.Ö 70’de Romalıların devreye girmesiyle kapanmış. Kentin Roma yönetimindeki adı Amastedos. M.S. 13. yüzyılda Cenevizliler’in ele geçirdiği kent, 1460’ta Fatih tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Sözünü ettiğin tüm uygarlıkların izini Amasra Müzesi’nde göreceksiniz.
İlçenin sokaklarında yürürken Çekiciler Çarşısı’na uğrayın. Görülmeye değer yerlerden bir başkası Amasra Kalesi. İlçe iki koya ve iki kaleye sahip. Sıcak sonbahar günlerinden biriyse karşınızdaki masmavi deniz size çok cazip gelecek. Giyin mayonuzu ve atlayın denize. Her türlü hava koşulunda Amasra’da deniz hep dingin olur. Sadece burada değil Amasra Kurucaşile arasındaki birçok koyda sonbaharda denize girmek mümkün.
GÜNBATIMINDA BALIK ŞÖLENİNİ KAÇIRMAYIN
Amasra’ya gelince ne yenir? Tabii ki balık ve Amasra’nın meşhur salatası... Balık lokantalarını dolaşarak fiyatları kontrol edin. Arada büyük bir fark olmadığını göreceksiniz. Tüm lokantalarda çok uygun fiyatlara mevsim balıklarını yiyebilirsiniz. Bugünlerde lüfer, palamut çok gözde. Tekir, kalkan, pisi balığına rastlarsanız da kaçırmayın. Yayında Amasra’ya özgü salatayı da mutlaka tadın.
Amasra’ya yolunuz düştüğünde Kurucaşile’ye kadar olan sahil kesimindeki koyları gezmeyi ihmal etmeyin. Deniz kıyısı boyunca uzanan karayolunda, her virajı döndüğünüzde karşınıza bir başka büyüleyici manzara çıkacak. Küçük koylara çekilmiş balıkçı kayıklarının başında denize aşina Karadenizli kadınları göreceksiniz. Göçkün demirciler, Karaman, Gökçekale, Kapısuyu, Gideros koylarının her biri farklı güzellikte. Tatilini sakin bir yerde geçirmek isteyenler için bu koylar biçilmiş kaftan. Bazı koylar ilginç kalıntılar da barındırıyor. Dönüş yolunda Hisarönü ve insuyu sahillerine uğramayı ihmal etmeyin.
İstanbul- Amasra yolu her mevsimde güzel, ama sonbaharda bir başka... Bu yol boyunca uğrayacağınız Yenice Ormanları, Safranbolu, Bartın, Amasra’daki gözlemlerinizi uzun zaman unutamayacaksınız. Çok değil, dört gününüzüböyle bir tatile ayırırsanız çabanıza değdiğini göreceksiniz.
GEZİLECEK YERLER
İnkum
Bartın’a yarım saat mesafede. Bölgenin en gelişmiş sahillerinin başında geliyor. İnce kumlarla kaplı sahil oldukça uzun. İnkum’da birçok otel ve pansiyon bulunuyor.
Bedesten
Roma eyalet meclisi sarayı olarak M.S. 11. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Yapının hamam ya da gymnasium olarak inşa edilmiş olabileceği düşünülüyor.
Amasra Kilisesi
M.S. IX. yüzyılda Bizans kilisesi olarak inşa edilmiş. Küçük bir şapel tarzında. Üç farklı bölümü var. Fatih Sultan Mehmed’in 1460 yılında Amasra’yı almasından sonra kilise, cami olarak hizmet vermeye başlamış. Bu işlevini 1930 yılına kadar sürdürdükten sonra ibadete kapatılmış.
Hisarönü
İnkum’a çok yakın olan sahil biraz daha sakin. Sadece çay bahçeleri ve birkaç lokanta var. Sahilin bitimindeki kaleden adını alan Hisarönü’nde hava rüzgarlı olmadığı zaman ekim ortasına kadar denize girmek mümkün.
Çakraz
Bölgede İnkum’dan sonraki en turistik bölge. Amasra’da kalacak yer bulamayanlar için güzel bir tercih. Ekim ayında denize girilebiliyor.
Maral Köyü
Sahili çok az biliniyor. Bu nedenle sessiz ve çok sakin.
Çekiciler Çarşısı
Amasra’ya gelenlerin ilk ziyaret ettiği bölge. Çarşıda Amasralılar tarafından üretilen her türlü el işi hediyelik eşyalar satılıyor. Bu eşyaların çoğu ağaç oyma. Masaj aletleri, topaç, tabureler, tahta takılar revaçta. Son yıllarda bazı tahta takılar yerini ithal tahta malzemeye bırakmasına rağmen yerli üretim takılar hemen belli ediyor kendini.
Amasra Kalesi
Romalılar tarafından inşa edilmiş. Bugünkü surları Bizans döneminden kalma. Kaleye son şeklini 14-15. yüzyıllarda Cenevizler vermiş.
NEREDE KALINIR
Pansiyonlar: Denizer Pansiyon (0378 3151628), Kural Pansiyon (0378 3151356), Yağmur Pansiyon (0378 3151603), Kardelen Pansiyon (0532 7728991), Tourist Pansiyon (0378 3152683), Kuşna Apart Pansiyon (0378 3151033), Balkaya Pansiyon (0378 3151434), Huzur Pansiyon (0378 3151082), Kuşkayası Pansiyon (0378 3152576)
Oteller: Amasra Oteli (0378 3151722), Amastris Otel (0378 3152465), Bedesten Otel (0378 3151938), Timur Otel (0378 3152589), Işıkaltın Otel (0378 315 39 51-52 53), Seymen Otel (0378 3153486), Can Otel (0378 3152806), Büyük Liman Otel (0378 3153900), Günter Motel (0532 4739638), Belvü Palas Motel (0378 3151237), Sinan Otel (0378 3153899), Özgün Otel (0378 3151015), Pınar Otel (0378 3356043)
NEREDE YENİR
Işık Altın (0378 3153953), Canlı Balık (0378 3152606), Çeşm-i Cihan (0378 3151062), Martı (0378 3153464), Dönüş (0378 3151011), Liman (0378 3152348), Lotis (0378 3152656)
TEKNE TURLARI
Amasra Yatçılar Kooperatifi: 0544 293 18 79
Ata Tour: 0532 204 29 67