Umut ERDEM
Son Güncelleme:
Başkentin sanayi müzesi Çengelhan
Bir zamanlar develerin girip çıktığı, tiftik, yapağı, deri satışlarına sahne olan tarihi Çengelhan, artık bir sanayi müzesi. İşadamı Rahmi Koç’un Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden 18 yıllığına kiralayarak hayata döndürdüğü han, sanayi tarihinden 800 objeye ev sahipliği yapıyor.
Paletli traktör, fildişinden araba, 1918 model Ford araba, Commodore bilgisayar, tren, gemi, uçak modelleri var aralarında. Baba Vehbi Koç’un çıraklık yaptığı dükkan da müzenin avlusunda bulunuyor. Divan lokantası ve pastanesiyle birlikte Çengelhan, haftasonu için ideal bir gezi adresi.
İstanbul’daki Rahmi M. Koç Müzesi’nin artık Ankara’da bir kardeşi var. Koç ailesi, İstanbul Hasköy’deki müzenin bir şubesini de Ankara Kalesi’ndeki Çengelhan’da açtı. Böylece başkentin ilk sanayi müzesi doğmuş oldu.
Rahmi Koç’un 18 yıllığına kiraladığı, 14 aylık bir restorasyon dönemi geçiren han, nisan ayında açıldı.
Çengelhan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, padişahın kızı Mihrimah Sultan’ın eşi Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından 1522-1523 yıllarında yaptırıldı. Ankara Kalesi’nin ana giriş kapısının karşısında, eskiden At Pazarı olarak anılan mevkide, bedestenlerin yakınında bulunuyor. Dönemin en büyük dört hanından biri olan Çengelhan, odaları ve ‘develik’ kısmı ile hizmet vermiş. Sonra, tabakhane ve yün deposu olarak kullanılmış.
Kareye yakın dikdörtgen planıyla klasik Osmanlı kent içi hanlarının bir örneğini oluşturan Çengelhan’ın ortasında üstü açık bir avlu var.
Restore edilen müzede 32 oda, bu odalarda da 800 obje bulunuyor.
Çengelhan’ın üç katında farklı temalar işleniyor. Gezimize en üstteki üçüncü kattan başlıyoruz. Burada karşımıza ilk olarak raylı ulaşım bölümü çıkıyor. Kömür treni, ekspres ve vinçli trenlerin modellerini burada görmek mümkün. Bu bölümde Süreyya Yücel Özden’in Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı döneminde müzeye hediye ettiği bir kömür vagonu var.
Bu bölümün yanındaki odalar oyuncaklarla dolu: Bebekler, ahşap atlar, filler, dikiş makineleri. Haydarabad Nizamı Bereket Şah’ın ilk eşi Esra Bereket tarafından bağışlanmış fildişinden bir otomobil göze çarpıyor.
İletişim bölümünde Philips’in eski masa radyoları, 1942 üretimi pikap, Commodore marka bilgisayarlar var. Bu bölümün baştacı 1900’lerin başından kalma bir Rus telefonu. Bilimsel aletler odasında ilk bakışta anlam veremediğimiz aletlerle karşılaşıyoruz. Örneğin ‘civalı redresör’ün alternatif akım elektriğini direkt akıma dönüştürdüğünü öğreniyoruz.
ATATÜRK’ÜN EŞYALARI
Ankara’da deniz olmasa da meraklısı çok. Müzede bu meraklılar için de bir yer ayrılmış. Burada Hitler’in yatının maketinden, bir İngiliz deniz binbaşısının üniformasındaki aksesuvarlara, bir gemicinin marangoz takımına kadar çeşitli denizcilik eşyaları görebilirsiniz. Havacılık bölümünde ise en çok ilgiyi Rus Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçuş kaskı çekiyor. Kask, Kananov isimli bir MİG 29 pilotuna ait.
Müzede Atatürk’e ait eşyalar arasında arkadaşları tarafından hediye edilen gömlek takımı, Trablusgarp’da kullandığı kılıç, yemek takımları var. Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanı için hazırlattığı ilk Türk bayraklarından biri burada. Bayrak, Nilüfer Çavuşoğlu’na TBMM’nin ilk dönem milletvekili, eski Milli Savunma Bakanlığı yapmış dedesi Zekai Apaydın’dan kalmış. Üçüncü katta Rahmi Koç ve Vehbi Koç’a ait belgeler ve Rahmi Koç’un heykeli de bulunuyor.
KOÇ’UN BAKIR DÜKKANI
Merdivenlerden ikinci kata iniyoruz. Burası, Çengelhan’ın giriş katı. Etrafı tonoz örtülü revakla çevrili bir avlusu var. Avlunun ortasında tek katlı dikdörtgen bir yapıyla karşılaşıyoruz. Burası, Vehbi Koç’un çocukluğunun geçtiği bakır dükkan. Koç Holding’in kurucusu iş hayatına burada başlamış. Dükkana bakır malzemeler, çiviler, kerpetenler konularak o günün atmosferi yaratılmaya çalışılmış. Dükkan Vehbi Koç’un babasına aitmiş. O da dükkanda çıraklık yaparmış. Sabah herkesten önce gelip yerleri süpürür, toz kalkmasın diye su döker, babası gelince de kapıyı açarmış.
Dükkanı gezdikten sonra önündeki Divan Brasserie’de bir mola verebilirsiniz. Bu katta ayrıca iki eski araba göze çarpıyor: 1959 model kırmızı bir Fiat ve 1918 T model klasik Ford. Bu iki otomobil üreticisi, Koç ailesinin iki ortağı.
Günlük yaşam bölümünde bir zamana damgasını vuran Singer dikiş makinesini, 1950’lerin siyah beyaz televizyonlarını görebilirsiniz. Tıp aletleri bölümünde, 1930’larda kullanılan Çekoslovak Chivana ameliyat masası, 1960 Rapident dişçi koltuğu gibi araçlar var.
En alt katta halı ve kilimler sergileniyor. Bu bölümde resim, fotoğraf, heykel vb. sergilerinin açılması düşünülüyor. Camekanla kapatılmış bir alanda 1940-50’li yıllardan kalma traktörler, tarım araçları sergileniyor.
DİVAN’IN ZENGİN BİR MÖNÜSÜ VAR
Giriş katındaki Çengelhan Divan Brasserie, 80 kişilik masa ve 250 kişilik kokteyl kapasitesine sahip. Tarihi mekana modern oturma gruplarıyla ayrı bir hava katan restoranın, makarnadan kebaba, salatadan tatlıya kadar uzanan zengin bir mönüsü var. Halepişi Kebap, önerimiz. 11.30-24.00 saatleri arasında açık. Rezervasyon isteniyor. Tel: (312) 309 68 00. Divan’ın 15 kişilik deri koltukların bulunduğu bir de barı var. 7.5 YTL’ye bira, 8 YTL’ye bir kadeh Kavaklıdere şarabı içebilirsiniz.
Üçüncü kattaki Çengelhan Pastanesi’nde de eski Ankara’ya karşı çayınızı yudumlayabilir, hoş bir akşam üzeri geçirebilirsiniz. Pastanenin yazın açık olan terasında toplantı düzenlenebiliyor.
PAZARTESİ GÜNLERİ MÜZE KAPALI
Çengelhan’a, Samanpazarı ve Çıkrıkçılar Yokuşu gibi Ankara’nın tarihine uzun yıllar boyunca tanıklık eden yerleri geçtikten sonra ulaşabiliyoruz. Müze bölümü, sadece pazartesi günleri kapalı ama kafe ve pastane hiç kapanmıyor.
Müzeye giriş ücreti tam 3, öğrenci 1.25 YTL.
İstanbul’daki Rahmi M. Koç Müzesi’nin artık Ankara’da bir kardeşi var. Koç ailesi, İstanbul Hasköy’deki müzenin bir şubesini de Ankara Kalesi’ndeki Çengelhan’da açtı. Böylece başkentin ilk sanayi müzesi doğmuş oldu.
Rahmi Koç’un 18 yıllığına kiraladığı, 14 aylık bir restorasyon dönemi geçiren han, nisan ayında açıldı.
Çengelhan, Kanuni Sultan Süleyman döneminde, padişahın kızı Mihrimah Sultan’ın eşi Sadrazam Damat Rüstem Paşa tarafından 1522-1523 yıllarında yaptırıldı. Ankara Kalesi’nin ana giriş kapısının karşısında, eskiden At Pazarı olarak anılan mevkide, bedestenlerin yakınında bulunuyor. Dönemin en büyük dört hanından biri olan Çengelhan, odaları ve ‘develik’ kısmı ile hizmet vermiş. Sonra, tabakhane ve yün deposu olarak kullanılmış.
Kareye yakın dikdörtgen planıyla klasik Osmanlı kent içi hanlarının bir örneğini oluşturan Çengelhan’ın ortasında üstü açık bir avlu var.
Restore edilen müzede 32 oda, bu odalarda da 800 obje bulunuyor.
Çengelhan’ın üç katında farklı temalar işleniyor. Gezimize en üstteki üçüncü kattan başlıyoruz. Burada karşımıza ilk olarak raylı ulaşım bölümü çıkıyor. Kömür treni, ekspres ve vinçli trenlerin modellerini burada görmek mümkün. Bu bölümde Süreyya Yücel Özden’in Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı döneminde müzeye hediye ettiği bir kömür vagonu var.
Bu bölümün yanındaki odalar oyuncaklarla dolu: Bebekler, ahşap atlar, filler, dikiş makineleri. Haydarabad Nizamı Bereket Şah’ın ilk eşi Esra Bereket tarafından bağışlanmış fildişinden bir otomobil göze çarpıyor.
İletişim bölümünde Philips’in eski masa radyoları, 1942 üretimi pikap, Commodore marka bilgisayarlar var. Bu bölümün baştacı 1900’lerin başından kalma bir Rus telefonu. Bilimsel aletler odasında ilk bakışta anlam veremediğimiz aletlerle karşılaşıyoruz. Örneğin ‘civalı redresör’ün alternatif akım elektriğini direkt akıma dönüştürdüğünü öğreniyoruz.
ATATÜRK’ÜN EŞYALARI
Ankara’da deniz olmasa da meraklısı çok. Müzede bu meraklılar için de bir yer ayrılmış. Burada Hitler’in yatının maketinden, bir İngiliz deniz binbaşısının üniformasındaki aksesuvarlara, bir gemicinin marangoz takımına kadar çeşitli denizcilik eşyaları görebilirsiniz. Havacılık bölümünde ise en çok ilgiyi Rus Hava Kuvvetleri’ne ait bir uçuş kaskı çekiyor. Kask, Kananov isimli bir MİG 29 pilotuna ait.
Müzede Atatürk’e ait eşyalar arasında arkadaşları tarafından hediye edilen gömlek takımı, Trablusgarp’da kullandığı kılıç, yemek takımları var. Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanı için hazırlattığı ilk Türk bayraklarından biri burada. Bayrak, Nilüfer Çavuşoğlu’na TBMM’nin ilk dönem milletvekili, eski Milli Savunma Bakanlığı yapmış dedesi Zekai Apaydın’dan kalmış. Üçüncü katta Rahmi Koç ve Vehbi Koç’a ait belgeler ve Rahmi Koç’un heykeli de bulunuyor.
KOÇ’UN BAKIR DÜKKANI
Merdivenlerden ikinci kata iniyoruz. Burası, Çengelhan’ın giriş katı. Etrafı tonoz örtülü revakla çevrili bir avlusu var. Avlunun ortasında tek katlı dikdörtgen bir yapıyla karşılaşıyoruz. Burası, Vehbi Koç’un çocukluğunun geçtiği bakır dükkan. Koç Holding’in kurucusu iş hayatına burada başlamış. Dükkana bakır malzemeler, çiviler, kerpetenler konularak o günün atmosferi yaratılmaya çalışılmış. Dükkan Vehbi Koç’un babasına aitmiş. O da dükkanda çıraklık yaparmış. Sabah herkesten önce gelip yerleri süpürür, toz kalkmasın diye su döker, babası gelince de kapıyı açarmış.
Dükkanı gezdikten sonra önündeki Divan Brasserie’de bir mola verebilirsiniz. Bu katta ayrıca iki eski araba göze çarpıyor: 1959 model kırmızı bir Fiat ve 1918 T model klasik Ford. Bu iki otomobil üreticisi, Koç ailesinin iki ortağı.
Günlük yaşam bölümünde bir zamana damgasını vuran Singer dikiş makinesini, 1950’lerin siyah beyaz televizyonlarını görebilirsiniz. Tıp aletleri bölümünde, 1930’larda kullanılan Çekoslovak Chivana ameliyat masası, 1960 Rapident dişçi koltuğu gibi araçlar var.
En alt katta halı ve kilimler sergileniyor. Bu bölümde resim, fotoğraf, heykel vb. sergilerinin açılması düşünülüyor. Camekanla kapatılmış bir alanda 1940-50’li yıllardan kalma traktörler, tarım araçları sergileniyor.
DİVAN’IN ZENGİN BİR MÖNÜSÜ VAR
Giriş katındaki Çengelhan Divan Brasserie, 80 kişilik masa ve 250 kişilik kokteyl kapasitesine sahip. Tarihi mekana modern oturma gruplarıyla ayrı bir hava katan restoranın, makarnadan kebaba, salatadan tatlıya kadar uzanan zengin bir mönüsü var. Halepişi Kebap, önerimiz. 11.30-24.00 saatleri arasında açık. Rezervasyon isteniyor. Tel: (312) 309 68 00. Divan’ın 15 kişilik deri koltukların bulunduğu bir de barı var. 7.5 YTL’ye bira, 8 YTL’ye bir kadeh Kavaklıdere şarabı içebilirsiniz.
Üçüncü kattaki Çengelhan Pastanesi’nde de eski Ankara’ya karşı çayınızı yudumlayabilir, hoş bir akşam üzeri geçirebilirsiniz. Pastanenin yazın açık olan terasında toplantı düzenlenebiliyor.
PAZARTESİ GÜNLERİ MÜZE KAPALI
Çengelhan’a, Samanpazarı ve Çıkrıkçılar Yokuşu gibi Ankara’nın tarihine uzun yıllar boyunca tanıklık eden yerleri geçtikten sonra ulaşabiliyoruz. Müze bölümü, sadece pazartesi günleri kapalı ama kafe ve pastane hiç kapanmıyor.
Müzeye giriş ücreti tam 3, öğrenci 1.25 YTL.