“Avustralya’ya gitmeyen dünyayı gezdim demesin”

lk şarkısı ‘Kasaba’ ile tanıdık onu; 2010’da ilk stüdyo albümü ‘Merhaba’yı yayımladı. Ardından 2012’den başlayarak iki yıl aralıklarla ‘Bir Güzellik Yap’, ‘Daha Derine’ ve ‘Epik’ albümlerini çıkardı. Bu çalışmalara eklenen şarkılarla Türkiye’de müzik listelerinin tepelerinde yer buldu, çeşitli ödüller aldı. Murat Dalkılıç’ın az bilinen bir yönü daha var. O da seyahat tutkusu... Kendisi aynı zamanda bir dalgıç. Bütün yoğunluğuna karşın kimi zaman sualtının güzellikleri peşinde, kimi zaman da arkadaşlarıyla macera dolu seyahatlere çıkıyor. Şarkılarının ilhamını bu seyahatlere borçlu olduğunu düşünüyor. Dalkılıç’la yollarda yaşadıklarını, en sevdiği yerleri, şehirleri konuştuk.

Tatil rotalarına karar verirken en dikkat ettiğiniz noktalar neler?

Dolar kuru artık çok önemli. Bir de merak uyandıran yerleri görmekten keyif alıyorum. Bana yararlı olabilecek rotalar olmasına dikkat ediyorum.

Nereleri görmeyi merak ediyorsunuz?

Nepal, Vietnam gibi bölgelere gitmeyi düşünüyorum. Oraların kadim kültürünü keşfettikçe kendimi yeni bir şeyler öğrenmiş sayıyorum.

En çok görmeyi istediğiniz yer neresi?

Machu Picchu ve İnkaları çok merak ediyorum. Eski uygarlıkların tarihlerini keşfetmeyi çok seviyorum.

Peki, yurtiçindeki favori adreslerinizi öğrenebilir miyiz?

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eşi, girişimci Pervin Ersoy’un gezi programıyla Amasra’ya gittim. Çok güzeldi! Kentin tarihini de öğrenince ayrı sevdim. Zonguldak çok güzeldir. Karadeniz’i de herkesin görmesi gerektiğini düşünürüm. Sümela Manastırı’na gidememiştim. Orayı da görmek istiyorum.

Kartalkaya

En ufak bir tatil fırsatı yakaladığınızda gitmeyi en çok tercih ettiğiniz 3 favori şehir hangisi?

Antalya... En yakın arkadaşlarım orada yaşıyor. 72 dili barındıran bir yer bence. İngiliz’i de var Rus’u da. Her yerden insan geliyor, çok keyifli. İzmir ve Nevşehir’e giderim bir de. İzmir, memleketim; Nevşehir’in özel bir enerjisi var.

Seyahat müziğinizi nasıl etkiliyor? İlham perileri uğruyor mu?

Tabii. Gelmez mi! ‘Tebdilimekânda ferahlık vardır’ diye bir söz var ya, çok doğru. Hatta bir şarkımda bile kullanmıştım bu sözü. Yeni şeyler görmek, insanın hem ufkunda hem ruhunda yeni şeyler doğuruyor. Bu ilhamlar müziğime de yansıyor. Normalde kapanarak üretmeyi tercih ediyorum, genelde bu da seyahat dönüşlerimde oluyor zaten.

Avustralya sahillerinde sörf yaparken...

Konser için gittiğiniz şehri deneyimlemek için vaktiniz oluyor mu?

Daha önce aklınızın kaldığı bir yer oldu mu? Avustralya’da oldu. Sonunda gidebildim ama gitmeden önce ‘Avustralya’ya gitmemek için 30 sebep’ diye bir video izlemiştim. En zehirli yılanlar, örümcekler, köpekbalıkları... Bir denizanası var, insanı öldürmesi 1 saniye sürüyor. Tuvalete giriyorsun, anakonda çıkıyor bir yerden. Ama yine de çok merak etmiştim. 5 yıl önce turne için gitmiştim. Şehrin güzelliğini bunları kollamaktan 2 gün sonra fark edebildim. Öyle güzel ki! Avustralya’ya gitmeyen dünyayı gezdim demesin bence. Bir de ‘Yüzüklerin Efendisi’ filminin hayranıyım. Yeni Zelanda’da çekilen bazı kısımları vardı. Orayı görmediğime pişman oldum. Bir gün kesin gideceğim. ‘Taşrayı sevmişimdir’ m Büyük beklentilerle gittiğiniz ama aradığınızı bulamadığınız bir yer oldu mu? Paris... Taşraya gitmeyi hep sevmişimdir. Sanat ve tarih hep çok ilgimi çekmiştir. Bunları keşfettikten sonra şehrin diğer özellikleri çok klişe gelmeye başladı. Umduğumu bulamadım açıkçası.

Tatilde yaptığınız en gizli şey neydi?

Yurtdışına gittiğimde Tinder açmıştım. Yani çevrimiçi platformda eşleşerek tanışma programı. Türkiye’ye dönerken de hesabımı kapamayı unutmuşum. Havaalanında arkadaşıma yakalanmıştım. O da kullanıyormuş, beni görünce haber verdi hemen. Hayatımdaki en büyük paniği yaşadığım bir andı.

Seyahatte ünlü biriyle denk gelecek olsanız kiminle karşılaşmak isterdiniz?

Oyuncu Morgan Freeman’la kesin karşılaşmak isterim. Onun çok derin bir insan olduğunu hissediyorum. Sohbet etmek keyifli olabilir. Bill Gates’i de “Bana anlat; ne oluyor şimdi dünyada” demek için görmek isterdim. Yapımcı, belgeselci Phil Rosenthal’la da en güzel yemekleri yemek için görüşmek isterdim. O kadar seviyorum ki adamı...

Erkek erkeğe tatil mi yoksa sevgilinizle bir tatili mi tercih edersiniz?

Fark etmiyor... Zaten programları da hiç ben yapmam. Ya erkek arkadaşlarım ya da kız arkadaşlarım yapar ve beni kolumdan tutup götürürler. Yoğunluklarımdan dolayı bazen böylesi daha kolay oluyor. m Sizi çok şaşırtan tatiller oldu mu? Singapur ve Londra’da gece kulübünde kendi şarkılarımı dinlediğimde şaşırmıştım. İçeride 3 bin 500 kişi vardı. Tayland’da da aynı şekilde güzel ve şaşırtıcı bir ilgiyle karşılaşmıştım.

‘TANINMA KAYGIM YOK’

Tatile beraber gitmek istediğiniz ünlü kim olurdu?

Komedyenler olurdu. Zaten yeterince stresli ve yoğun bir hayatımız var. Gülmeyi, mizahla alakalı bize iyi gelecek şeyleri hayatımıza uyarlamayı unutuyoruz çoğu zaman.

Bavulunuzun olmazsa olmazları varsa sayar mısınız bize?

Tıraş makinesi, yüz kremlerim, dışarıda alışveriş yaparak bulamayacağım her şey diyebilirim. Ve tabii ki diş fırçam. Bu konuya çok takıntılıyım. m Tatilde tanınmamak için yaptığınız en komik şey ne oldu? Tatilde istediğim gibi gezerim. Şort, tişört hatta... Tanınma kaygım yok. Hayranlarım ilgi gösterirse bunu çok özel buluyorum.

Yaptığınız en havalı yolculuk neydi?

Dalgıcım aynı zamanda. Dalmak için gittiğim yerlerde acayip güzelliklerin olduğu denizler hep o havalı yolculuklarla oluyor. Bazen öyle bir yolculuk yapıyorsun ki mesela; inanılmaz bir deneyim yaşıyorsun. Kendini Indiana Jones gibi hissediyorsun. Maldivler’de bu duyguyu yaşadım, çok havalıydı.

Ünlü arkadaşlarınızdan tatil yapmayı en sevdiğiniz 3 ismi söyler misiniz?

Eser Yenenler ve eşi, Buray (zaten tatil arkadaşım) ve Sezer Çakır. Bu kadro zaten birlikte tatile gidiyoruz.

Barcelona Dalkılıç’ın ziyaret etmeyi en sevdiği şehirlerden

‘KAFİLEDEKİLER AĞLAYARAK BENİ BEKLİYORDU’

Başınıza gelen en unutulmaz tatil anınızı anlatır mısınız?

13 yaşlarımda bir Türk kafileyle dil öğrenmeye İngiltere’ye gittim. Gittiğimde bavulum kayıptı. Bulmak için yarım saatlik bir tren yolculuğu yapmam gerekiyordu. Ama yoldaki çalışma yüzünden yolculuk 7 saat sürdü. Kafile kaybolduğumu düşünmüş. Geri döndüğümde onları da bulamadım. Tek başıma kalakaldım. Kafilenin olduğu yere giden bir tren gördüm. Trenden inince bu sefer taksiciyle sorunlar yaşadım. Adam İngilizce bilmiyor. Aldım telsizi, ben anons yaptım. Sonunda döne dolaşa vardım. Kafile beni ağlayarak bekliyordu. Bu macera küçük yaşta yaşadığım önemli bir dönüm noktasıydı...