Artık Paris’e gitmeye gerek yok
Lise son sınıftaydım. Paris’e Disneyland’e gittiğimde öylesine büyülenmiştim ki, yıllarca orada bindiğim treni, perili köşkü, yapay gölü, karakterleri, kostümleri anlatıp durdum… Ama artık Türkiye’deki tema parklar da dünyadaki örneklerini aratmıyor. Antalya’ya yeni yapılan ‘The Land of Legends’ ülkemizdekilerin en güzel örneği.
İçeri girer girmez dev bir şato sizi karşılıyor. Önünde dev bir at arabası ve onlarca at figürü var. Özellikle hava karardıktan sonra ışık oyunlarıyla birbirinden farklı renge bürünüyor şato ve önündeki at arabası... Girişte mutlaka bir parkın haritasını alın. Günübirlik gidiyorsanız erkenden gitmekte fayda var. İyi bir plan yapın, çünkü saat 18.00’de kapanıyor ve gün bittiğinde parkın yarısını bile gezememiş olabilirsiniz. Üstelik parkın henüz üçte birlik bölümü tamamlanmış olmasına rağmen...
Bana sorarsanız dalga havuzunun önüne konuşlanın. Burası, kumları Maldivler’i aratmayan, kendinizi falezlerde gibi hissedeceğiniz geniş bir bölüm. Yarım saatte bir dalgalar başlıyor. Hem dalgaların keyfini, ayaklarınızı yakmayan beyaz kumun keyfini sürün. Kendinizi burada çok kaptırırsanız, diğer ünitelere gidemeyebilirsiniz. Zira kızım Mira’yı dalgalardan ayırmam zor oldu.
Sürekli ıslanacaksınız
The Land of Legends’ın açılan ilk bölümü tam bir ‘su dünyası’. İçeride tıpkı plajdaymış gibi mayolarınız, şortlarınızla olacaksınız. Trene binerken, 5D sinemayı izlerken de sürekli ıslanacaksınız. Su kaydırakları çok eğlenceli. Türkiye’deki pek çok aqua park’tan daha fazla kaydırak var. Her yaş düşünülmüş. Minikler, orta yaş çocuklar ve yetişkinler için farklı bölgelerde kaydıraklar var. Ben kızımı eğlendirmek isterken kendimi yetişkin kaydıraklardan bir süre alamadım. Mira’nın “Hadi baba gidelim artık” sitemlerine maruz kaldım.
Sinemada sırılsıklam olduk
Üniteler son derece güvenli. Neredeyse her kaydırağın başında bir güvenlik görevlisi, havuzlarda da cankurtaran var.
Hız treni için çocuğunuzun en az 120 santim uzunluğunda olması gerekiyor. Mira parmak ucuna kalksa da olmadı. Neyse ki 5D sinemada boy sınırlamasına takılmadı. Yapay da olsa tren yolculuğu yaptık. Tren sulara girdikçe biz de bol bol ıslandık. Bu arada tüm tema parkın içinde en serin yer 5D sinema. Sıcaktan bunaldıkça 10 dakika süren sinemaya girip serinleyebilirsiniz. Hayatımda ilk kez bir yunusa burada dokundum. Yüzgecine tutunarak yüzdüm. Mira mutluluktan uçuyordu, ben de çok mutlu oldum ancak içim hep buruktu. ‘Yunusların tutsaklığı’ konusunu kafamdan atamıyordum. Bu tereddütlerimi parkın Fettah Tamince ile birlikte yatırımcı ortağı Murat Süğlün’e sordum. Verdiği yanıt şu oldu: “Buradaki yunuslar havuzlarda doğuyor. Dışarıda zaten yaşama şansı yok. Onlara çok iyi bakıyoruz. Normal ömürleri 20-25 seneyken burada 45 yaşına kadar yaşayabiliyor. Hastalandığında bakıma alıyoruz.” Yunusların
gösterisinin yanında, bir de mors şovu var. Mira, morsun yaptıklarını gördüğünde onun gerçek bir hayvan olduğuna inanmadı. İçinde biri olup olmadığını sordu. Yanıtı verirken ben de emin olamadım. Gitar çalan, üzülen, utanan, el sallayan morsun yaptıklarını görünce siz de çok şaşıracaksınız. Tema parkın gün boyu süren etkinlikleri son derece eğlenceli. Ancak bence en etkileyici bölümü Cirque du Soleil’in de şovlarını hazırlayan Franco Dragone’un buraya özel yarattığı karakterler ve her akşam 21.00’de başlayan kanal şovu... Işık gösterisi, müzik, doğal sahne, her şey muhteşem! Kendimizi Broadway’de özel bir gösteriyi izler gibi hissediyorsunuz. Üstelik bu gösteri için ekstra bir ücret ödemenize de gerek yok. Aslında burası, içinde oteli, mağazaları, uzun bir su kanalı bulunan bir kompleks. Tema parkın içine girmeseniz bile her akşam bu gösteriyi ücretsiz seyredebilirsiniz.
Girişler ne kadar?
İçeride para geçmiyor. Girişte size verilen bilekliklere para yüklüyorsunuz ve tüm harcamalarınızı buradan yapıyorsunuz. Giriş 135 TL. Tüm ünitelerden sınırsız faydalanabiliyorsunuz. Yeme içme fiyatları böyle bir yer için çok abartılı değil. Lezzetli bir makarna 20-25 TL, kola 5 TL. Duvarlarda dev ekranlar The Land of Legend’ın içinde Rixos’un 400 odalı bir de oteli bulunuyor. Eğer burada konaklama yaparsanız parka giriş için de ayrı bir ücret ödemenize gerek kalmıyor. Otelin tamamı çocuklar için tasarlanmış, her yer rengârenk. Çocuklara özel ayrı bir bar bulunuyor. Burada günün belirli saatlerinde etkinlikler yapılıyor. Çocuklara özel bardaklarda meyve kokteylleri, ballı sütle vs. hazırlanıyor. Küçüklerin aklını başından alan en önemli özellik ise duvarlardaki dev ekranlar. Her odada Sony X-box’lar bulunuyor, ayrıca otelin belirli noktalarında da var. Çocuklar duvarlarda maçlar yapıyor, araba yarışları düzenliyor. Burada sadece minikler iyi vakit geçirir diye düşünmeyin, yaklaşık bir saat bir duvarda araba yarışı oynadım...