Ayda KAYAR
Son Güncelleme:
Antik çeşme 3 bin 500 parçalık puzzle gibi birleştirildi
Kazıları 1990’dan bu yana süren Burdur Ağlasun’daki antik Sagalassos kentinde 3500 parça taş, puzzle misali birleştirildi. 2000 yıllık çeşme ayağa kaldırıldı. Depremle yok olan kentin çeşmesi, 28 metre cepheli ve 9 metre yüksekliğinde, görkemli bir yapı. MS 161-180 yıllarında yapılıp, Roma Hükümdarı Antoninler’in adı verildi. Aygaz sponsorluğundaki restorasyon, yapının depreme dayanıklı hale getirilmesiyle, 2010’da tamamlanacak. Şelaleli çeşmeden su içmek mümkün olacak.
Bundan tam 2 bin yıl önce yaşayanların su içtiği çeşmeden su içmeye ne dersiniz? Hem de antik dönemden bu yana aynı kaynaktan akan suyu.
Kazıları 1990’dan bu yana süren Sagalassos Antik Kenti’nde bu mümkün. Kentin kuzeydoğusundaki geç Helenistik dönem dorik çeşme restore edilirken, su kaynağı da bulundu. Şimdi kenti ziyaret edenler buradan su içebiliyor. Çalışmalarda devasa boyutlardaki Antoninler Çeşmesi de ortaya çıktı. Bir kaç yıl sonra buradan da su içmek mümkün olacak.
Ayrıca antik kütüphane, tiyatro ve üzerinde 15 kız motifi bulunan Kahramanlar Anıtı da günışığına çıkarıldı. Kazıyı Belçika Leuven Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında bir ekip yürütüyor. Restorasyonu ise Leuven Üniversitesi’nde mimari restorasyon eğitimi alan Semih Ercan yapıyor.
RENK HARMONİSİ
MS 500’deki deprem sonrası onarılan, 200 yıl sonraki depremle yıkılıp, toprak altında kalan Antoninler Çeşmesi’nde yedi farklı renkte taş kullanılmış. Çeşmenin iki yanındaki sütunlar, suyun yansımalarını ortaya çıkarmak için kaplan sırtı mavi Afyon mermerinden. Roma hükümranlığında kent en ihtişamlı dönemini yaşarken prestij için yapılan çeşmeyi heykeller süslüyor. Bunlardan ikisi Tanrı Dyonysos’a ait.
1997’den 2000’e kadar, çeşmenin kırık parçalarının yerleri belirlendi. Eksik kısımlar ortaya çıkarıldı. Restoratör Semih Ercan, bölgede 3,5 yıl dolaşıp, taşların kaynağını buldu. 2001’de ekibe taş ustaları katıldı. Çeşmenin arka bölümündeki eksik duvarlar yapıldı. Yapı sütunlarıyla birlikte ayağa kaldırıldı. Eksik altı sütun başlığını Türk heykeltraşlar yapıyor.
Yapının 2007’de eksikleri tamamlanacak. Daha sonra tüm parçalar, depreme dayanıklı olarak birbirine bağlanacak ve 2010 yılında çalışma bitecek. Helenistik çeşmenin restorasyonu sırasında bulunan kaynaktan buraya da su verilecek. Antoninler Çeşmesi’ndeki şelale antikçağdaki gibi çağlayacak.
ÜÇ BOYUTLU BİR PUZZLE
Projenin restorasyonunu yürüten Semih Ercan, 1993’den beri kazı ekibinde. Restorasyon açısından imrenilen bir antik kentte çalışmanın heyecan verici olduğunu söylüyor ve Antoninler Çeşmesi’ni ‘3500 parçalık, üç boyutlu bir puzzle’ diye tanımlıyor.
Sagalassos’da Türkiye’de bir ilkin gerçekleştirildiğini belirten Ercan, kentin, eksik parçaların aslına uygun olarak yapılmasıyla, antik çağlardaki halini alacağını anlatıyor. Bir Türk şirketinin geçen yıldan başlayarak altı yıl süreyle projeye sponsor olması ve restorasyonda Türk heykeltraşlar ile taş ustalarının yer almasını gurur verici buluyor. Agoradaki çeşmenin yakınındaki kemerli kapıyı da restore etmek isteyen Ercan, böylece ziyaretçileri 2 bin yıl önceki ihtişamı yaşayabileceklerini söylüyor.
ALTI BİN YILLIK TARİH
Kazılarda, kent çevresindeki yerleşimlerin MÖ 4200’e kadar uzandığı görüldü. Sagalassos adından ilk bahseden ise Arrianos. Büyük İskender’in biyografisinde, MÖ 333’te kanlı bir savaşla ele geçirildiğinde Sagalassos’un orta boy bir Yunan kenti olduğunu yazıyor. Roma İmparatoru Augustus’un, MÖ 25’te geri almasıyla kentin ihtişamlı günleri başladı. Şehrin yolları taşlarla kaplandı, çevresi görkemli yapılarla süslendi. MÖ I. yy. sonunda bölgenin en büyük merkezine dönüşen kent MS 518’deki depremle yıkıldı. Kurtulanlar ise MS 542 ’de Anadolu’yu kavuran veba salgınında öldü. 200 yıl sonra, ikinci büyük depremle kent tarihe karıştı.
Bir yandan kazılan, bir yandan restore edilen antik kentte, başka yapılar da ortaya çıkarıldı. MS 120’li yıllara ait Neon Kütüphanesi kentin kuzeydoğusunda yer alıyor. Kentin en üst kısmında ise, MS II. yy’dan kalma 9 bin kişilik bir tiyatro var. Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri; içinde pek çok havuz bulunan ve günümüze iki katı korunmuş şekilde ulaşan Roma Hamamı ve yüksekliği 14 metreyi bulan, bilinmeyen bir kahramana adanan, üzeri 15 kız motifiyle süslü ‘Kahramanlar Anıtı’ da görülmesi gerekenlerden.
TÜRKİYE’NİN POMPEİ’Sİ
İtalya’da Napoli yakınlarındaki Pompei, MS 79 yılında Vezüv yanardağından gelen lavların altında kalmış, arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmıştı. İki büyük depremle tarihten silinen Sagalassos da yaslandığı Akdağ’ın topraklarıyla örtülmüştü. Bu sayede zenginliği korundu, taşları yapılarda kullanılmak üzere taşınamadı. Sagalassos, Pompei gibi antik dönemin en iyi korunmuş kentlerinden biri olarak kaldı. Kenti 1706’da Fransız gezgin Paul Lucas buldu. İngiliz papaz F.V.J. Arundell, Sagalassos olduğunu keşfetti. 1884-1886 arasında Polonyalı Kont K. Lanckoronski kentin haritasını çıkardı. 100 yıl unutulan kenti İngiliz arkeolog Stephen Mitchell hatırlattı. Belçika’daki Leuven Üniversitesi’nden Marc Waelkens, okulunun desteğiyle, 1990’da Sagalassos kazılarını başlattı.
NEREDE?
Antalya’ya 110 kilometre. Burdur’un Ağlasun ilçesinin 7 kilometre kuzeyinde. Batı Toroslar’daki Ağlasun Dağı’nın güney eteklerinde, 1450-1700 metre yükseklikteki meyilli bir araziye kurulu. Kalıntılar doğu-batı yönünde 2,5 km, kuzey-güney yönünde de 1,5 km’yi kapsıyor. Kent ziyarete açık, girişte kitap ve broşür edinmek mümkün.
Kazıları 1990’dan bu yana süren Sagalassos Antik Kenti’nde bu mümkün. Kentin kuzeydoğusundaki geç Helenistik dönem dorik çeşme restore edilirken, su kaynağı da bulundu. Şimdi kenti ziyaret edenler buradan su içebiliyor. Çalışmalarda devasa boyutlardaki Antoninler Çeşmesi de ortaya çıktı. Bir kaç yıl sonra buradan da su içmek mümkün olacak.
Ayrıca antik kütüphane, tiyatro ve üzerinde 15 kız motifi bulunan Kahramanlar Anıtı da günışığına çıkarıldı. Kazıyı Belçika Leuven Üniversitesi’nden arkeolog Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında bir ekip yürütüyor. Restorasyonu ise Leuven Üniversitesi’nde mimari restorasyon eğitimi alan Semih Ercan yapıyor.
RENK HARMONİSİ
MS 500’deki deprem sonrası onarılan, 200 yıl sonraki depremle yıkılıp, toprak altında kalan Antoninler Çeşmesi’nde yedi farklı renkte taş kullanılmış. Çeşmenin iki yanındaki sütunlar, suyun yansımalarını ortaya çıkarmak için kaplan sırtı mavi Afyon mermerinden. Roma hükümranlığında kent en ihtişamlı dönemini yaşarken prestij için yapılan çeşmeyi heykeller süslüyor. Bunlardan ikisi Tanrı Dyonysos’a ait.
1997’den 2000’e kadar, çeşmenin kırık parçalarının yerleri belirlendi. Eksik kısımlar ortaya çıkarıldı. Restoratör Semih Ercan, bölgede 3,5 yıl dolaşıp, taşların kaynağını buldu. 2001’de ekibe taş ustaları katıldı. Çeşmenin arka bölümündeki eksik duvarlar yapıldı. Yapı sütunlarıyla birlikte ayağa kaldırıldı. Eksik altı sütun başlığını Türk heykeltraşlar yapıyor.
Yapının 2007’de eksikleri tamamlanacak. Daha sonra tüm parçalar, depreme dayanıklı olarak birbirine bağlanacak ve 2010 yılında çalışma bitecek. Helenistik çeşmenin restorasyonu sırasında bulunan kaynaktan buraya da su verilecek. Antoninler Çeşmesi’ndeki şelale antikçağdaki gibi çağlayacak.
ÜÇ BOYUTLU BİR PUZZLE
Projenin restorasyonunu yürüten Semih Ercan, 1993’den beri kazı ekibinde. Restorasyon açısından imrenilen bir antik kentte çalışmanın heyecan verici olduğunu söylüyor ve Antoninler Çeşmesi’ni ‘3500 parçalık, üç boyutlu bir puzzle’ diye tanımlıyor.
Sagalassos’da Türkiye’de bir ilkin gerçekleştirildiğini belirten Ercan, kentin, eksik parçaların aslına uygun olarak yapılmasıyla, antik çağlardaki halini alacağını anlatıyor. Bir Türk şirketinin geçen yıldan başlayarak altı yıl süreyle projeye sponsor olması ve restorasyonda Türk heykeltraşlar ile taş ustalarının yer almasını gurur verici buluyor. Agoradaki çeşmenin yakınındaki kemerli kapıyı da restore etmek isteyen Ercan, böylece ziyaretçileri 2 bin yıl önceki ihtişamı yaşayabileceklerini söylüyor.
ALTI BİN YILLIK TARİH
Kazılarda, kent çevresindeki yerleşimlerin MÖ 4200’e kadar uzandığı görüldü. Sagalassos adından ilk bahseden ise Arrianos. Büyük İskender’in biyografisinde, MÖ 333’te kanlı bir savaşla ele geçirildiğinde Sagalassos’un orta boy bir Yunan kenti olduğunu yazıyor. Roma İmparatoru Augustus’un, MÖ 25’te geri almasıyla kentin ihtişamlı günleri başladı. Şehrin yolları taşlarla kaplandı, çevresi görkemli yapılarla süslendi. MÖ I. yy. sonunda bölgenin en büyük merkezine dönüşen kent MS 518’deki depremle yıkıldı. Kurtulanlar ise MS 542 ’de Anadolu’yu kavuran veba salgınında öldü. 200 yıl sonra, ikinci büyük depremle kent tarihe karıştı.
Bir yandan kazılan, bir yandan restore edilen antik kentte, başka yapılar da ortaya çıkarıldı. MS 120’li yıllara ait Neon Kütüphanesi kentin kuzeydoğusunda yer alıyor. Kentin en üst kısmında ise, MS II. yy’dan kalma 9 bin kişilik bir tiyatro var. Ares, Herakles, Hermes, Zeus, Athena ve Poseidon büstleri; içinde pek çok havuz bulunan ve günümüze iki katı korunmuş şekilde ulaşan Roma Hamamı ve yüksekliği 14 metreyi bulan, bilinmeyen bir kahramana adanan, üzeri 15 kız motifiyle süslü ‘Kahramanlar Anıtı’ da görülmesi gerekenlerden.
TÜRKİYE’NİN POMPEİ’Sİ
İtalya’da Napoli yakınlarındaki Pompei, MS 79 yılında Vezüv yanardağından gelen lavların altında kalmış, arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmıştı. İki büyük depremle tarihten silinen Sagalassos da yaslandığı Akdağ’ın topraklarıyla örtülmüştü. Bu sayede zenginliği korundu, taşları yapılarda kullanılmak üzere taşınamadı. Sagalassos, Pompei gibi antik dönemin en iyi korunmuş kentlerinden biri olarak kaldı. Kenti 1706’da Fransız gezgin Paul Lucas buldu. İngiliz papaz F.V.J. Arundell, Sagalassos olduğunu keşfetti. 1884-1886 arasında Polonyalı Kont K. Lanckoronski kentin haritasını çıkardı. 100 yıl unutulan kenti İngiliz arkeolog Stephen Mitchell hatırlattı. Belçika’daki Leuven Üniversitesi’nden Marc Waelkens, okulunun desteğiyle, 1990’da Sagalassos kazılarını başlattı.
NEREDE?
Antalya’ya 110 kilometre. Burdur’un Ağlasun ilçesinin 7 kilometre kuzeyinde. Batı Toroslar’daki Ağlasun Dağı’nın güney eteklerinde, 1450-1700 metre yükseklikteki meyilli bir araziye kurulu. Kalıntılar doğu-batı yönünde 2,5 km, kuzey-güney yönünde de 1,5 km’yi kapsıyor. Kent ziyarete açık, girişte kitap ve broşür edinmek mümkün.