GeriSeyahat Amerika’da Opel’ler ile 777 kilometrelik macera
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Amerika’da Opel’ler ile 777 kilometrelik macera

Amerika’da Opel’ler ile 777 kilometrelik macera

Yenilenen yüzüyle bu aydan itibaren Türkiye pazarında yerini alacak olan Opel Astra ile bir dönem "Sadece uçmak daha heyecanlı olabilir" sloganıyla tarihe geçen Opel GT’nin yeni modelini Güney Kaliforniya yollarında test etme imkanı bulduk. Geçtiğimiz aralık ayında Bologna Motor Show’da dünya lansmanı gerçekleştirilen yeni Opel Astra ile Pasifik Okyanusu sahilindeki otelimizden yola koyulduk. Böylece, Opel’in yeni modelleriyle Amerika’nın Meksika sınırı boyunca gerçekleştireceğimiz 777 kilometrelik macera başlamış oldu.

Makyajlı yeni yüzüyle bu aydan itibaren Türkiye pazarında yerini alacak olan Opel Astra ile bir dönem "Sadece uçmak daha heyecanlı olabilir" sloganıyla reklam tarihine geçen Opel GT’nin yeni modelini Güney Kaliforniya yollarında test etme imkanı bulduk. Bu deneyim için uzun ve yorucu bir yolculuğun ardından San Diego’ya ulaştığımızda, bizi üzücü bir haber bekliyordu. Gruba bir gün önce katılan Fransız gazetecilerden birinin test sürüşü sırasında kaza geçirdiği ve kurtarılamayarak hayatını kaybettiğini öğrendik. Böylece, Opel’in yeni modelleriyle Amerika’nın Meksika sınırı boyunca gerçekleştireceğimiz 777 kilometrelik tur, tatsız bir haberle başlamış oldu.

KOVBOY BARINDA KAHVE

Geçtiğimiz Aralık ayında Bologna Motor Show’da dünya lansmanı gerçekleştirilen yenilenmiş Opel Astra’nın beş kapılı, 1.6 litre benzinli, 180 beygir gücündeki hatchback modeliyle, Pasifik Okyanusu sahilindeki ’Tower 23’ adlı otelimizden yola koyulduk. Bu üçüncü kuşak Astra ile başlayan 777 kilometrelik turumuzun ilk durağı olan Spring Valley yakınlarındaki bir kovboy barında kahve molası verdik. Barın sahibi Sandy Garcia, İstanbul’dan geldiğimizi öğrenince, içtiğimiz kahvelerin ücretini bile almak istemedi. Bardan ayrıldığımızda Amerikalılar, ilk kez karşılaştıkları Opel markalı bu Avrupa otomobiliyle ilgili "Kaç galon benzin yakıyor?", "Gücü ne?", "Kaç para?" şeklinde bizi bir anda soru yağmuruna tuttular.

POLİS BARİKATI

Yol boyunca, filmlerde gördüğümüz Meksikalıların kaçak girişini önlemek için oluşturulan polis barikatlarıyla sık sık karşılaştık. 1869 yılındaki görüntüsünü aynen koruyan Julian Kasabası’nda öğle yemeği molası verdik. Elmalı turtasıyla ünlü bu tipik Amerikan kasabasının dev boyutlu hamburgerlerinin tadına baktıktan sonra, 180 beygir motora sahip Astra’yla yeniden yola koyulduk. Akşam saatlerinde Opel’in ’Tour 777’ adını verdiği deneme sürüşünün ilk bölümünü Palm Springs’te ki otelimize vararak, tamamladık.
/images/100/0x0/55eb1eebf018fbb8f8ac81e2

Ertesi gün, sıra önümüzdeki Haziran ayından itibaren Türkiye’de satışa sunulacak olan yeni Opel GT’leri test etmeye geldi. Sabah kısa bir basın toplantısının ardından kış ortasında yazı yaşayan Palm Springs’deki otelimizde bizi, 1965 model ilk Opel GT’ler bekliyordu. Döneminde bir efsane olan bu nostaljik GT’lerin direksiyonuna geçtiğimizde, bir anda uyum sorunuyla karşılaştık. Önce, stop etmemesi için motorunun iyice ısınmasını bekledik, ardından da kurşun gibi ağır olan pedal ve direksiyonuna alışmaya çalıştık. Uyum sürecini aştıktan sonra, tüm Avrupalı gazetecilerle birlikte peş peşe, kent sakinlerinin meraklı bakışları altında yeni GT’leri devralacağımız eski tramvay istasyonuna doğru yola koyulduk.

ÇÖLDE GT KEYFİ

Şehir trafiğinde yaşadığımız bu 10 kilometrelik keyifli sürüş deneyiminin ardından, yeniden tanımlanmış tasarımıyla Opel GT’lerle çöle doğru yola koyulduk. 264 beygir gücündeki 2.0 Turbo Ecotec motora sahip bu Opel GT’lerle, 10 numaralı otobanda yaptığımız keyifli sürüşün ardından Indio’ya vardık. Yola, Kaliforniya’nın kuş gözlem merkezi sayılan Salton Denizi’nin kıyısından, yemek molası vereceğimiz Borerego’daki La Casa Del Zorro’ya doğru yöneldik.

Yola, hafta sonu tatili için karavanlarına atlayıp, soluğu çölde alan motokros tutkunlarının oluşturduğu konvoy eşliğinde devam ettik. Bu karavanların her birinin arkasında da bağla olarak jip, motokrosta kullanılan motosiklet ve ATV’ler yer alıyordu. Yolun iki yanı, motosikletlerle kros yaparak, ATV’lerle kum tepelerini aşarak hafta sonunu değerlendirmeye çalışanların oluşturduğu karavan kampingleriyle çevrilmişti. Her kampingin yanında bir de doğal kros pisti yer alıyordu.

MARILN MONROE İLE AYNI ODADA

2.5 saatlik bu yolculuğun ardından Borrego’ya ulaştık. Yemeğin ardından bizi iki koltuğa, sportif öğelerle donatılmış bir kokpite ve açılıp, kapanabilen kumaş bir tavana sahip bu otomobille, 4 saatlik yeni bir yolculuk bekliyordu. Kilometrelerce uzanan ve yılda 900 milyon kilowatt/saat enerji üreten binlerce rüzgar santralinin arasından geçerek, bu kez Los Angeles yolu üzerinden yeniden Palm Springs’e vardık. Geceyi geçireceğimiz Viceroy Hotel’e, kısa bir kaybolma süresinin ardından ulaştık. Zamanında, Mariln Monroe, Clark Gable, Joan Crawford, Bing Crosby ve Franklin Roosvelt’in de aralarında bulunduğu bir çok ünlüyü ağırlayan bu otele girer girmez, bir anda kendimizi 1960’lı yıllarda bulduk. Odalar mutfağı, salonu, ebeveyn banyosu, özel bahçesi olan tek katlı birer müstakil evlerden oluşuyordu. Daha önce aynı odada Mariln Monroe’nun kaldığını, aynı yatakta uyuduğunu düşünmek bile otelden keyif almak için yetiyor.

Yeni GT 46 bin Euro’ya geliyor

Yeni Opel GT ise önümüzdeki haziran ayından itibaren Türkiye’ye geliyor. 2 litrelik 264 beygir gücünde turbo Ecotec motora sahip olan yeni GT, 100 kilometrede 9.2 litre yakıt tüketiyor. karakteri ve tasarımıyla ön plana çıkan Opel GT’nin Türkiye’deki satış fiyatı da plaka masrafları hariç 46 bin 639 Euro olacak. Yeni GT’nin opsiyonel ekipmanlarının fiyatı ise yaklaşık 1500 Euro’yu buluyor.

Sequel metrodaymış hissi uyandırıyor

Güney Kaliforniya’da gerçekleştirdiğimiz bu 777 kilometrelik turun üçüncü günü sıra, General Motors’un geleceğin
/images/100/0x0/55eb1eebf018fbb8f8ac81e4
otomobili olarak tanımladığı Sequel’i denemeye geldi. Hidrojenle çalışan otomobilde yapılan değişiklikler sayesinde, bir depoyla 480 kilometre yol gidilebiliyor. İki elektrikli motorun yer aldığı bu araçta, öndeki motor otomobilin çalışmasını, arkadaki ise tekerleklerin kumanda edilmesini sağlıyor. Sequel’in testi sırasında bize, Palm Springs polisi de eskortluk yaptı. Kullanırken, otomobilde değil de sanki metroda seyahat ediyormuş hissi yaratan bu temiz yakıtlı sıfır emisyonlu bu konsept otomobilin, 4 tekerleği de kumanda edilebiliyor. Sequel’de elektrikli fren sistemi yer alıyor. Böylece, aracın hidroliklere oranla durma mesafesini daha da kısaltıyor. Gövdesi hafif alüminyumdan oluşan bu aracın ön kısımlarında motorun soğumasını sağlayan açıklıklar yer alıyor.
False