Alsas’ın kurabiyeden kasabası: Obernai

Kasabanın en ünlü meydanı Place du Marché. Bu meydan orta çağdan beri pek çok kamu binasına ev sahipliği yapmış. Ayrıca 1301 yılından beri düzenli olarak her perşembe sabahı burada pazar kuruluyormuş. Eğer pazar özlemi ile yanıp tutuşuyorsanız Obernai ziyaretiniz için perşembe gününü seçmelisiniz.

Meydanın köşesinde Obernai’nin simgelerinden biri olan Fontaine Sainte-Odile isimli çeşme yer alıyor. St. Odile, Obernai'de bir Alsas dükünün kızı olarak dünyaya gelmiş, MS 660-720 yılları arasında yaşamış ve Alsas bölgesinin koruyucu azizi olarak biliniyor. Çeşme de onu temsilen 1904 tarihinde yapılmış. Çeşmenin üstünde bulunan St. Odile heykelinin elindeki dışa dönük durumda bulunan açık kitap her iki sayfasında yer alan göz figürleri ile dikkat çekiyor. Bu da St. Odile'in körlükten muzdarip biriyken mucizevi bir biçimde iyileşmesini simgeliyormuş.

Çeşmenin arkasında kemerler üzerine inşa edilmiş eski yapının izlerini hâlâ koruyan belediye sarayı Hôtel de Ville yer alıyor. Burası 1370'lerde orta sınıfın adalet mahkemesi olarak kullanılıyormuş. Bu bina 1848'de Neo Rönesans tarzında genişletilerek cepheleri boyalı motiflerle dekore edilmiş ve 1992-1993 yılları arasında da son restorasyonunu geçirmiş.

Gözden KaçmasınDaha önce adını bile duymadığınız dünyanın en güzel kasabalarıHaberi görüntüle

Hôtel de Ville'in yanında da 13. yüzyılın sonunda inşa edilen ve 1873’te kaldırılan Virgin’s Chapel’den geriye kalan 60 metre uzunluğundaki ikisi bir arada kule Beffroi (Belfry, Kapellturm) bulunuyor (çan ve saat kulesi).

Meydanı biraz geçip belediye sarayının önünden ilerlediğinizde, korint düzeninde üç kolona sahip tarihi kuyu Puits à six seaux karşınıza çıkıyor. Kuyu 1579 yılında Strazburglu zanaatkarlar tarafından Rönesans tarzında inşa edilmiş olup kendinden boyalıymış. Ayrıca Yeni Ahit’ten esinlenen heykeller ile dekore edilmiş sekizgen bir gölgeliğe sahip.

Kuyuyu geçtikten sonra görmeniz gereken bir diğer önemli nokta ise şehir surlarının dışında konumlanan, 1867'de yıkılan eski gotik kilisenin içindeki bir bölümde neo klasik tarzda inşa edilmiş olan Église Saints Pierre et Paul. Kilisenin içinde yer alan org ise 1882 yılında Joseph Merklin tarafından yapılmış.

Adını buradaki eski bir handan alan kasabanın diğer meydanı Place de l'Etoile ise kasabanın kurabiye görünümlü evlerini en çok göreceğiniz yer. Meydanda sevimli evler ve bir iki mekan bulunuyor. Burada bir kahve molası verebilirsiniz.

1240 yılında inşa edilmiş olan ve Rathsamhausen ailesinin aile mahkemesi olarak kullanılan Maison Romane görmeniz gereken bir diğer önemli yapı. Rönesans dönemi boyunca çeşitli değişikliklere uğramış ve günümüze kadar gelmiş.

Yavaş yavaş dönüş yoluna geçtiğinizde 1876 yılında Obernai’deki Yahudi topluluğun 205 üyesi tarafından yapılmış olan Synagogue'u görebilirsiniz. Bu topluluğun varlığı 1215 yılına kadar dayanıyor Sinagog'un yan tarafındaki küçük kapıdan geçerek eski şehrin etrafını çevreleyen surlara göz atabilirsiniz. Bu surlar 1.400 m uzunluğunda olup 20 kule ve 4 kule kapısı içeriyormuş. Eski şehir etrafındaki platform günümüzde güzel bir yürüyüş yolu görevi görüyor.

Obernai 2-3 saatte gezebileceğiniz şirin bir kasaba. Ancak buraya daha çok vakit ayırmak isterseniz "Rempart Monseigneur Freppel > Rempart Monseigneur Caspar > Rempart Maréchal Joffre > Rempart Maréchal Foch" sur yolunu takip ederek Old Town bölgesi etrafında bir daire çizebilirsiniz.

SNCF firmasına ait TER trenlerinin Strazburg'dan Barr ya da Sélestat'a giden trenleri ile Obernai'ye ulaşabilirsiniz. Strazburg tren garından ortalama yarım saatte bir Alsas'ın şirin kasası Obernai'ye ulaşım bulunuyor.Yolculuk süresi de yarım saat ile 45 dakika arası değişiyor. Yolunuz bu bölgeye düşerse birbirinden şirin evleri, küçük hoş cafe ve dükkanları ile bizde güzel izler bırakan, Alsas bölgesinin başrol oyuncularından biri olan Obernai'ye mutlaka uğrayın…