Alaçatı'nın butik otellerinde lezzet sörfü
Yazlık mekânlara kışın gitmeyi çok severim. Çünkü artık kalabalıklar çekilmiş, kasaba kendi kendine kalmıştır.
Süslenmiş püslenmiş yazlık yüzünün altından gerçek yüzü çıkmıştır artık. Kimse kimseyi kazıklama telaşında değildir. Omuz omza yürünen sokaklar yalnızlığın tadını çıkarmaktadır. Herkes gerçek kimliğine bürünmüştür. Yaz gürültüsünün ve koşuşturmasının yerini artık dingin bir sessizlik almıştır.
SESSİZLİĞİN KOLLARINDA
Size bu yeni yıla İzmir’in Alaçatı ilçesinde girmenizi öneriyorum. Yaz aylarının gözdesi bu ilçenin daracık sokaklarında bir aşağı bir yukarı yürümenin tam zamanıdır. Perşembe, cuma, cumartesi, pazar... Bir arkadaş grubu ile Alaçatı’nın birbirinden güzel butik otellerinden birini üs tutup, vur patlasın çal oynasın bir yılbaşı akşamından sonra, ertesi gün kendinizi sessizliğin kollarına atabilirsiniz.
Eğer gidecek olursanız, size buranın geçmişi hakkında kısa bir bilgi vermek isterim. 1850 yılına kadar bir bataklık olan Alaçatı, sonradan kurutulmuş ve adalardan getirilen Rum işçilere burada bir liman inşa ettirilmiştir. Rum işçiler, limanın bir kilometre içine kendileri için taş evler yapıp bir köy oluşturmuşlar, çevreye de şarap yapmak için bağlar dikmişlerdir. Bugün sokaklarda dolaşırken hayranlıkla seyrettiğiniz taş evler, işte bu Rum işçilerin yaptığı evlerdir. Tüm bölgede olduğu gibi burada yaşayan Rum ahali de, mübadele ile Alaçatı’dan sürülmüştür. Bu hüzünlü hikâyeyi uzatıp yeni yıl coşkusuna ket vurmamak gerekir galiba.
Rüzgârların cirit attığı Alaçatı’da bu mevsimde sörf yapacağınızı pek sanmıyorum ama lezzetli yemekler yiyebileceğinizi umuyorum. Sanıyorum ilçenin gözde mekânları, yeni yıl için kapılarını açacaklardır. Örneğin Köşekahve’de, Ortakahve’de, Agrilia’da, Lavanta’da, Tual’de hem uzun uzun gazetenizi okuyabilir, kahvenizi çayınızı yiyebilir, lezzetli yiyeceklerle karnınızı doyurabilir, eğer vakit gelmişse içkinizi yudumlayabilirsiniz.
VAKTİNİZ VARSA ÇEŞME’YE UZANIN
Eğer cumartesi günü de orada kalırsanız, Alaçatı Pazarı’na uğramanızı öneririm. Burası, Ege’nin en renkli pazarıdır. Her ne kadar bu mevsimde çeşit azalsa da, pazarda sergilenenler hâlâ çekicidir.
Alaçatı’ya çakılıp kalmak istemiyorsanız, size biraz ötedeki Çeşme’ye gitmenizi, Dalyan’da balık yemenizi, Ilıca’da Kumrucu Hüseyin’in kumrularıyla kahvaltı etmenizi, Ildırı sahilindeki balık lokantalarından bir-iki kadeh içmenizi, Urla’da Ünal kardeşlerin muhteşem katmerinin tadına bakmanızı, dünyanın en eski zeytinyağı sıkım yeri olan Klazomenai’yi gezmenizi öneririm.
Kış ortasında yazlık Alaçatı’da uzun bir hafta sonu geçirmek için, yılbaşından daha iyi bahane olmaz galiba. Arkadaşlarınızı ayartmak, uçak ve otel rezervasyonu yaptırmak için çok vaktiniz yok. Hürriyet Seyahat’i okumayı bitirir bitirmez, telefona sarılmanızı öneririm. Alaçatı’da yeni yıla girmek yaşam pillerinizi tazeleyecektir emin olun.