Afrodizyak salyalı kırlangıcın mağarasından, yağmur ormanlarına
Kendimi ödüllendirmek için bundan iyisi olamazdı. Zira iki ay hasta yatmış, CMV (CytoMegaloVirus) beni alt etmiş ama içimdeki gezgin virüsünü yenememişti. UNESCO Dünya Mirası listesi gezginlerinin gözdesi, kafatası avcılarının mekanı, dünyanın üçüncü büyük adası Borneo beni bekliyordu. Üç ülkenin paylaştığı adada, Malezya’ya bağlı Sarawak eyaletine yöneldik. Çünkü 32 yerli kabilesinden en şaşırtıcıları, en etkileyici ormanlar, yuvalarından afrodizyak çorba yapılan kırlangıçlar buradaydı.
Malezya’nın 13 eyaletinden en büyüğü Sarawak. 2,5 milyon nüfusu Malay, Çinli, İban, Orang Ulu, Penan, Kayan gibi pek çok etnik gruptan oluşuyor. Başkent Kutching (Kedi), nehir kıyısında temiz, derli toplu bir şehir. Miri ve Mulu doğa mirası alanlarına geçmeden, Bako Milli Parkı’na gidip, medceziri, suda yetişen ağaçları inceledik. Yağmur ormanı çıkışında denizde serinledik. Üç yerli kabilesiyle tanıştık.
İban yerlilerinin o çok bahsedilen “uzun ev” yaşamını görmek için 4,5 saat otobüsle, sonra bir saat kanoyla yolculuk gerekiyor. Birlik, dayanışma ruhu, karşılıklı saygı ortamına tanık olmak için bu yolu geçmeye değer. Gittiğimiz Nanga Ukom köyündeki 29 ev, birbirine bitişik. Her ailenin odası evleri birbirine bağlayan uzun bir koridora açılıyor. Köy meydanı konumundaki koridorda geçiyor günlük yaşam. Köpekler, tavuklar da burada. İlkel ve mutlu bir yaşam sürüyorlar. Gıda atmak, kabile içi evlilik yasak. Genç erkek önce av, ev hizmetleri sınavından geçiyor. Başarısı gövdesine dövmeyle kazınıyor. Bazıları çengelli şişle penisine piercing yaptırıyor. Sonra festivalde tanıştıkları kızla nişanlanıyorlar. Evlilik için şefler eşliğinde hindistan cevizi yere vurularak çiftin falına bakılıyor. Evliliğin başarısı görülüp, tören tamamlanıyor. Bir zamanlar kabile savaşlarını kazananın belli olması için kafatası biriktirme geleneğini başlatmışlar. Bugün kafa kesmiyor, kapılarında ağaçtan oyma kafatasları sallandırıyorlar.
Penan kabilesi dağlardan ovaya inmiş. Uzun evlerde yaşıyor. Külot yerine kabak kılıflar giyen çıplak Penanlar dağda 300 kişi kalmış. Dünyada dövme yaptırma geleneğini ilk kez uyguladığına inanılan Orang Ulu kabilesi, bugün efsanevi yarık kulaklı kadınlarıyla turistlerin ilgisini çekiyor. Tüm bu kabileler nehirde Maranti ağacından yapılma kanolar kullanıyor. Esnek kano, kayaların üstünden sekerek ilerliyor. Orang (insan) ile utan (orman) sözcüklerinin bileşimiyle isimlendirilen hayvanlar insanlara en yakın DNA’ya sahip canlılar. Bu bölgede koruma altındalar. Rehabilitasyon çiftlikleri kurulmuş. Orangutanlarla karşılaştıktan, davranışlarını inceledikten sonra bir süre aynaya bakakaldık...
40 BİN YILLIK KAFATASI
Pervaneli uçaklarla Güney Çin Denizi kıyısındaki Miri kentine, oradan da UNESCO listesindeki Mulu’ya ulaşılıyor. Miri, son iki yılda Endonezya’nın en temiz şehri seçildi. 1910’da basit bir sahil kasabasıyken, petrol bulununca hızla şehirleşmiş. 80 kilometrelik sahilinde 330 bin kişi yaşıyor. En ünlü yeri, karayoluyla iki saat uzaklıktaki Niah Mağarası. 40 bin yıllık ünlü insan iskeleti burada bulunmuş. Kafatası parktaki müzede sergileniyor.
Niah Mağarası, yuvasından afrodizyak çorba yapılan kırlangıçlarıyla ünlü. 500 bin kırlangıç yuva yapıyor bu mağaraya her yıl. Yavrular uçunca, 100 metre yüksekteki yuvalar halatlarla tırmanan köylülerce toplanıyor. Salyayla toprak karışımından yapılmış yuva temizlenip Uzakdoğu’nun en lüks restoranlarına satılıyor. Pirilen çorba kasesi 30 ila 100 dolar arasında alıcı buluyor. Kabileler işbölümü yapmış, İbanlar ip merdiven, askı yollar kuruyor. Penanlar topluyor... Yine de her yıl birkaç köylü yuva toplarken düşüp ölüyor.
Adada yollar boyunca uzanan palmiye ormanları, yağ kaynağı. Betel palmiyesi iki yılda yetişip tohum veriyor. Bundan elde edilen yağ biyodizel yapımında, kozmetik ve gıda sektöründe kullanılıyor. Ormanlardaki en yüksek ağaçlar 70 metreye kadar ulaşan menggaris, 50 metreye kadar büyüyen seraya majau.
Miri’den adanın içerine doğru yolculukla ulaştığımız Mulu, en büyük mağaraların bulunduğu bölge. Yağmur ormanlarında çoğu endemik sekiz bin bitki, 20 bin hayvan türü yaşıyor. Kanolarla bu güzelliğin içinden geçip, ilk mağaranın eteklerine ulaşıyoruz. Tahta merdiveni tırmanıp Rüzgar Mağarası’na, sonra içinden nehir akan 129,5 kilometre uzunluğundaki Berrak Su mağarasına giriyoruz. Girişte tek yapraklı bitkiler, insan benzeri kaya oluşumları, yer altı nehrinin gözsüz balıkları bizi hayrete düşürüyor. Modern Penan köyü Batu Bungan’da, 2376 metrelik Gunung Mulu Dağı’nın eteğinde soluklanıp, gerçek mucizenin peşine düşüyoruz.
3 MİLYON YARASA BİR ARADA
UNESCO Dünya Doğa Mirası listesine girebilmek için dört kriterden en az birine sahip olmak gerekiyor. Mulu bunların hepsine sahip. Dünyanın ağzı, iç pasajı en büyük mağarası olan Geyik Mağarası’nda üç milyon yarasa yaşıyor. Muhteşem yağmur ormanındaki tahta yoldan dört kilometre yürüyüp ulaşıyoruz. Bütün gün uyuyan yarasalar saat 18.00’de doğru bin ila beş binlik gruplar halinde, düzgün bir şekilde mağaradan ayrılıp, havada yılanımsı bulutlar halinde avlanıyor. Tam 15 ton sinek, böcekle karınlarını doyurup geri dönüyor. Yanındaki Lang’ın Mağarası da kırlangıçlarıyla ünlüydü.
Adadaki Sabah eyaleti de bir başka Seyahat Mektubu’nun konusu olacak...
Malezya’nın 13 eyaletinden en büyüğü Sarawak. 2,5 milyon nüfusu Malay, Çinli, İban, Orang Ulu, Penan, Kayan gibi pek çok etnik gruptan oluşuyor. Başkent Kutching (Kedi), nehir kıyısında temiz, derli toplu bir şehir. Miri ve Mulu doğa mirası alanlarına geçmeden, Bako Milli Parkı’na gidip, medceziri, suda yetişen ağaçları inceledik. Yağmur ormanı çıkışında denizde serinledik. Üç yerli kabilesiyle tanıştık.
İban yerlilerinin o çok bahsedilen “uzun ev” yaşamını görmek için 4,5 saat otobüsle, sonra bir saat kanoyla yolculuk gerekiyor. Birlik, dayanışma ruhu, karşılıklı saygı ortamına tanık olmak için bu yolu geçmeye değer. Gittiğimiz Nanga Ukom köyündeki 29 ev, birbirine bitişik. Her ailenin odası evleri birbirine bağlayan uzun bir koridora açılıyor. Köy meydanı konumundaki koridorda geçiyor günlük yaşam. Köpekler, tavuklar da burada. İlkel ve mutlu bir yaşam sürüyorlar. Gıda atmak, kabile içi evlilik yasak. Genç erkek önce av, ev hizmetleri sınavından geçiyor. Başarısı gövdesine dövmeyle kazınıyor. Bazıları çengelli şişle penisine piercing yaptırıyor. Sonra festivalde tanıştıkları kızla nişanlanıyorlar. Evlilik için şefler eşliğinde hindistan cevizi yere vurularak çiftin falına bakılıyor. Evliliğin başarısı görülüp, tören tamamlanıyor. Bir zamanlar kabile savaşlarını kazananın belli olması için kafatası biriktirme geleneğini başlatmışlar. Bugün kafa kesmiyor, kapılarında ağaçtan oyma kafatasları sallandırıyorlar.
Penan kabilesi dağlardan ovaya inmiş. Uzun evlerde yaşıyor. Külot yerine kabak kılıflar giyen çıplak Penanlar dağda 300 kişi kalmış. Dünyada dövme yaptırma geleneğini ilk kez uyguladığına inanılan Orang Ulu kabilesi, bugün efsanevi yarık kulaklı kadınlarıyla turistlerin ilgisini çekiyor. Tüm bu kabileler nehirde Maranti ağacından yapılma kanolar kullanıyor. Esnek kano, kayaların üstünden sekerek ilerliyor. Orang (insan) ile utan (orman) sözcüklerinin bileşimiyle isimlendirilen hayvanlar insanlara en yakın DNA’ya sahip canlılar. Bu bölgede koruma altındalar. Rehabilitasyon çiftlikleri kurulmuş. Orangutanlarla karşılaştıktan, davranışlarını inceledikten sonra bir süre aynaya bakakaldık...