AB gidişatı kötü...
Başından beri Avrupa Birliği’ni savundum. Uygarlığı, çağdaşlığı en az Avrupalılar kadar hak ettiğimizi vurguladım. AB’ye giden ince ve uzun yolun mayınlarla döşendiğini da hatırlattık. Ancak Avrupalının kendinden emin olmadığını, bugün ak dediğine bir gün sonra kara diyebildiğini görünce umutsuzluğumuz arttı açıkcası. (Sezai Bayar / Ankara)
Avrupa yolunda bir çok kazanımlarımız oldu. Yasalarımızı iyi kötü toparladık. Büyük kısmını çağdaş hale getirdik. Anayasa’sa eksikliklerimiz var. SiyasiPartiler Yasası değişmeli. Umarım seçimden önce değişecek gibi. Seçim Yasası da sırada olmalı. TCK 301’deki uygulamalar daha net ortaya çıkınca onu da yeninden düzenleriz. Ama AB istediği için değil.
Bundan sonraki çağdaşlaşmayı AB’nin baskısı altında yapmak yerine kendi aklıselimimizle yerine getirmeye çalıştığımızda AB’liler bizim nasıl bir ülke olduğumuzu anlarlar.
Zaten Avrupalıların hazmetme kapasitesi bizden kötü çıktı.
İşte Fransa’nın içine düştüğü hazin durum ortada. Adamlar bir günde, hatta 15 dakikada üç yüzyıl geriye düştüler.
106 Ermeni, Fransız parlamentosunu esir aldı. Azınlık bir avuç yurt dışı maceraperest Ermeni “komitacılık” ruhunu sahneye koydu.
Aslında soykırıma “hayır” diye oy kullanan Fransız muhalif milletvekillerinin dokunulmazlıklarına bakılmaksızın bu yasaya göre hapse atılmamasına şaşırdık. Hatta giyotine gitmediklerine.
Demem o ki, Fransa’nın aptalca tavrından sonra AB’ye bakışım iyice değişti. Eski sıcaklığın geri geleceğini sanmıyorum.
İlerde çıkaracakları engelleri de şimdiden görür gibiyim artık.
Umutsuzum, umutsuz.
Keşke gözü kapalı savunmasaydım diyorum şu AB’yi.
Beynimin sağ lobu böyle derken, sol lobu sanki “domuzdan kıl koparmak kârdır, bazı çağdaş değişiklikleri yapmak, hayata geçirmek bile kârdır bizim için” diyor.
Teselli arıyorum her an.
Aşağıda internet ortamında sört yapan “hayali fıkra” denemesi de rahatlamama dayanak oluyor nedense...
***
Yıl 2050. AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye
heyecanla girer:
- Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
- Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.
- Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
- O zaman Batıda İngilizce, Doğu’da İtalyanca, Kuzeyde Rumca, Güneyde Fransızca konuşacaklar.
- Bunu 2040 da yaptılar. Ülkede dört dille konuşuluyor. Hatta kuş dili kursları bile açtılar.
- Tamam. Şimdi de, kokoreç yasaklansın.
- Aman efendim, onu yemeyi 2015'te bıraktılar.
- Ya döner?
- Unutmuşsunuz galiba tüm Avrupa’da döner serbest artık..
- TCK’da 301’i değiştirdiler ama 201’i çıkardılar. Bence maddenin nosunu 101 yapsınlar..
- 2020’de onu da hallettiler efendim. Siz o zaman 30 yaşındaydınız.
- Peki töre cinayetleri?
- Aşk cinayetlerini bile yasakladılar.
- İmam nikahı?
- Onu da hallettik.İmamlar dahi evlenmiyor artık.
- Hamsiye standart getirdiler mi?
- Çingene palamudu da standartlandı efendim.
- Kuşum Aydın’ın oryantal star yarışmasındaki juri üyeliği iptal edilsin...
- Kuşum Aydın’ın 2010’da emekli ettiler efendim.
- Ya Bülent Ersoy?
- Fransa’da yaşıyorlar, fevkaledenin fevkinde yaşlandılar efendim..
- Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın.
- Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar.
AB Başkanı düşünüp taşınmış ve;
- Dağıtın şu Avrupa Birliğini...
Sezai Bayar