Ersin KALKAN
Son Güncelleme:
40. paralelin üstünde baştan başa Türkiye
Seda Sümer-Murat Öztezel çifti motosiklet üzerinde 40. paralelden ayrılmadan Türkiye’yi boydan boya geçti. Bir haftada toplam 2400 kilometre yol yaptı. Sayısız renkli olaya tanık olup, unutulmaz bir macera yaşadıkları rota Çanakkale’den başladı.
Bursa, İnegöl, Bilecik, Söğüt, Nallıhan, Beypazarı, Ayaş, Ankara, Kırıkkale, Yozgat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Pasinler, Horasan, Kağızman üzerinden geçip Tuzluca’da sona erdi. Ahşap asma köprülerden, sığ nehir yataklarından geçtiler. Anadolu insanının dost sıcaklığını yaşadılar. Murat, "26 yaşımda ayıldım, niye hiç doğuya gitmiyoruz biz diye sordum" diyor. Eşi Seda’yla eksik kalan düğün törenini bile Kağızman’daki bir köyde tamamlayan çiftin yolculuğunu İzTV baştan sona izledi. Filmi, 5 Eylül salı günü, saat 21.55’te "Maceranı Yarat" başlıklı bölümde yayınlayacak. Kanal şimdi yeni maceracıları bekliyor. Bu arada Öztezel çifti, dönüşte dünya turuna çıktı. Öykülerini İstanbul’da buluşup dinledik, eksiklerini MSN marifetiyle internet yoluyla tamamladık.
Neden 40. paralel?
- Sadece bir hat üzerinde yürümek istedik. Aynı enlem ve boylamda karşımıza ne çıkacağını merak ettik. 40. paralelde Hititler’den Osmanlı’ya beş devlet kurulmuş. İklimi, yolları, kültürleri birbirinden farklı. Aynı paralelde binlerce yıldır farklı diller konuşuluyor, farklı şarkılar söyleniyor.
Yolculuk fikri nasıl oluştu?
- Ailecek iyi bir İzTV izleyicisi, destekçisiyiz. Türkiye’de yerli bir belgesel kanalı olması heyecan verici. Çünkü "Aaaaburası Türkiye mi" denilmemeli artık. Gitmediğimiz yerlere memleket deme tembelliğini bırakmalıyız. Tanımadan, bilmeden fikir üretmemeliyiz. Bu düşünceyle, gezmek, tanımak, anlamak için yola çıktık.
Farklı kültürlerden geçtiniz. Batıdan doğuya yol aldınız. Batı ile doğu arasında ne tür başkalıklar ve farklılıklar gördünüz?
- En büyük fark, yüzlerce keşfedecek yer olan doğu bütün misafirperverliği ve sıcaklığıyla beklerken, batının doğuya sanki başka bir memleketmiş gibi davranması. Doğuyu batıya İstanbul-Antalya kadar bir mesafe bağlıyor. Buna karşın çoğumuzun bölgeye ilgisi, doğu hakkında fikri yok.
İLK BULUŞMADAKİ HAYAL GERÇEK OLDU
Batıdan ve doğudan geçerken en çok ne dikkatinizi çekti?
- Batı’daki yolculuk hikayemizde insan faktöründen ziyade doğa güzellikleri ve deniz var. Doğu’da deniz yok, doğası zorlu, şartlar zorlu ama her doğu yol hikayesinde bir insan var. Sizinle konuşurken içtenliklerine doyamıyorsunuz. Güvelerin kemirdiği hayatımızı ilmik ilmik dostlukla işliyorlar. Batılı konuşmayı çok sever. Birinci tekil şahısı kullanır. Doğulu çekingen. Dokunur, sarılır, öper. Konuşurken kendisinden çok sizden bahseder, yoksunluğuna rağmen, size ihtiyacınızı sorar.
"İnsan insanı en iyi yolda sınarmış" diye bir söz var. Bu yolculuk ilişkinizi nasıl etkiledi. Tanıdığınız Seda ile bildiğiniz Murat arasında nasıl bir fark çıktı ortaya.
- Seda düşündüğünden bile daha dirayetli. Murat ise genelde aynı Murat. Biz zaten yolda tanıştık, yolda aşık olduk. Yol farklılıklardan çok birlikteliğimizi, takım halimizi pekiştiriyor. Motorla yolculuk zordur. Gün boyunca her türlü hava şartını yaşar, toz, böcek, sıcakla mücadele edersiniz. Akşam otel odasına çekildiğimizde kendimizi önce ruhen temizledik.
Yola çıkmadan önce evlenmişsiniz. Yolculuk nikahın bir parçası mıydı?
- Birbirimize aşık oluşumuzdan beş sene sonra ilk randevumuzda buna benzer bir gezinin hayalini kurmuştuk. Neredeyse harfiyen gerçekleştirmiş olduk.
EN DOĞRU BİLGİ YOLDA TOPLANIYOR
Yolda karşılaştıklarınız size nasıl davrandı, yanınızda kameraman olması yolculuğunuzu nasıl etkiledi?
- Motosiklet bir sebat aracı. Yolda karşılaştıklarınızla hemen kaynaşıyorsunuz. Ancak bu kamera karşısında çok zor. Bize gösterilen ilgi biraz kameraya kayıyor. Normalde nereli olduğumuzu, motosikletin fiyatını soranlar "Hangi kanal abi" diye başlıyor söze.
En çok nereden etkilendiniz?
- Orta Anadolu florası bozkır. Erzincan’dan sonra yeniden başka bir Türkiye başlıyor. Dağlar, ırmaklar, gizli kültürel mirasları keşfediyorsunuz. Gürcü ve Ermeni kiliseleri, eski yerleşim kalıntıları görüyorsunuz.
Yanımıza keşke şunu da alsaydık, dediğiniz bir şey oldu mu?
- Keşke profesyonel bir fotoğraf makinesi olsaydı. Ama ne makine vardı ne de kullanacak bilgimiz.
Nerelerde kaldınız, hangilerinden memnun oldunuz, nelerden şikayetçisiniz?
- Yeni illerin, ilçelerin otelleri bakımsız. Erzurum, Kars gibi illerde harika oteller var. Hatta bazen turizmin beşiğinde bile bulamayacağınız kalitede.
Gittiğiniz yerler hakkında daha önceden kitap okudunuz mu?
- Tüm bilgileri internetten araştırdık. Belediye siteleri ve gezginlerin notlarını toparladık. Gittiğimiz yerlerde yerlilerden öğrendiklerimiz bunlardan daha geçerli, doğruydu. En doğru bilgi yerinde bulunuyor.
MURAT ÖZTEZEL
Seninle yola çıkmak aynı yolda ömrümü tamamlamak istiyorum dedim
Yerimde duramam, gezmeyi severim. Beş sene kadar önceydi. İstanbul kar altında. Uludağ’a çıkmaya karar verdim. Karın altında savrulup, dolaşmak istiyorum. Fırtına nedeniyle jandarma Uludağ’a çıkışı kapatmış. O günlerde külüstür bir arazi aracı kullanıyorum. Jandarmanın izin vermediği, zorlu yollara girdiğim için adı "jandarma kovalayan." Eski bir arkadaşım, yola çıkacağım gün aradı. Adı Seda. "Murat, biz Uludağ’a gideceğiz ama yollar kapatılmış" dedi. Birkaç saat içinde yola çıkacağımı, gece kontrol noktasını aşmanın kolay olacağını söyledim. "Biz de gelelim" deyince, onları da aldım arabaya. Yanındaki arkadaşının adı da Seda. 24-25 yaşlarında hoş bir kız. İstanbul’un kapalı yollarını aşıp, fırtınanın içinden geçip, 4-5 kez kara saplanıp dağın girişine vardık. Nöbetçi askerlerle, muhabbete koyulduk, hatta cep telefonu numaralarımız bile alıp verdik birbirimize. Nihayet, gece yarısı izin çıktı. Otele vardığımızda zaman 04.00’e gelmişti. Seda’ların arkadaşları iki gün önceden gelip onları bekliyorlardı. İki gün kaldık dağda. Aramızda bir yakınlaşma oldu. Yıllar sonra, o geceden çok etkilendiğini, aslında aradığının bu olduğunu anlattı bana. Sorun çözmekteki kararlılığım, dirayetimden etkilenmiş. O dönemde ikimizin de farklı bir hayatı vardı. Dağdan inince kendi hayatlarımıza döndük. Sonra birkaç kez arkadaş topluluklarında karşılaştık. Beş yıl sonra bir gün buluştuk. Bu sürede Seda’yı sık sık düşünmüştüm. O da öyle. Aslında birbirimize ilk görüşte aşık olmuştuk. Ama, hayat ve koşullar, farklı alemlerde bulunmanın gereği bu aşkı uyutmuştuk. "Seninle yola çıkmak istiyorum" dedi Seda. Mümkünse uzun bir yol olmasını istedim. Kabul etti. Sonra ayrılmadık. Aslında uzun yoldan kastım bir ömrü birlikte geçirmekti. Yollarda geçsin hayatımız ama birlikte yürüyelim demek istemiştim. Birkaç ay sonra evlenmeye karar verdik. Düğün törenimizin bir kısmını da çıkacağımız ilk uzun yolculukta yapmaya karar verdik. Ve 40. paralel yolculuğuna başladık. Kağızman yakınlarında bir dağ köyünde kutlamayı yaptık. Böylece tören tamamlandı.
KİMDİR?
Murat Öztezel, 1971 İzmir doğumlu. 1994’ten beri A2 ehliyet sahibi. Motosikletle şimdiye kadar yaklaşık 180 bin kilometre yaptı. Makine mühendisi. Yüksek lisansını yüksek akışkanlar (uçan ve yüzen taşıtlar) mühendisliği üzerine yaptı. Motorlu taşıtların yanı sıra, meteoroloji ve coğrafya ile yakından, arkeoloji ve ortaçağ tarihiyle hobi düzeyinde ilgileniyor. Kurduğu Netron Teknoloji’de 183 kişi çalışıyor. Eşi Seda Sümer Öztezel ise 1976 İstanbul doğumlu. Bu yılın başında A2 ehliyet sahibi oldu. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Altı sene reklam sektöründe çalıştı. Bir senedir ArtSumer Sanat Galerisi’ni işletiyor.
Neden 40. paralel?
- Sadece bir hat üzerinde yürümek istedik. Aynı enlem ve boylamda karşımıza ne çıkacağını merak ettik. 40. paralelde Hititler’den Osmanlı’ya beş devlet kurulmuş. İklimi, yolları, kültürleri birbirinden farklı. Aynı paralelde binlerce yıldır farklı diller konuşuluyor, farklı şarkılar söyleniyor.
Yolculuk fikri nasıl oluştu?
- Ailecek iyi bir İzTV izleyicisi, destekçisiyiz. Türkiye’de yerli bir belgesel kanalı olması heyecan verici. Çünkü "Aaaaburası Türkiye mi" denilmemeli artık. Gitmediğimiz yerlere memleket deme tembelliğini bırakmalıyız. Tanımadan, bilmeden fikir üretmemeliyiz. Bu düşünceyle, gezmek, tanımak, anlamak için yola çıktık.
Farklı kültürlerden geçtiniz. Batıdan doğuya yol aldınız. Batı ile doğu arasında ne tür başkalıklar ve farklılıklar gördünüz?
- En büyük fark, yüzlerce keşfedecek yer olan doğu bütün misafirperverliği ve sıcaklığıyla beklerken, batının doğuya sanki başka bir memleketmiş gibi davranması. Doğuyu batıya İstanbul-Antalya kadar bir mesafe bağlıyor. Buna karşın çoğumuzun bölgeye ilgisi, doğu hakkında fikri yok.
İLK BULUŞMADAKİ HAYAL GERÇEK OLDU
Batıdan ve doğudan geçerken en çok ne dikkatinizi çekti?
- Batı’daki yolculuk hikayemizde insan faktöründen ziyade doğa güzellikleri ve deniz var. Doğu’da deniz yok, doğası zorlu, şartlar zorlu ama her doğu yol hikayesinde bir insan var. Sizinle konuşurken içtenliklerine doyamıyorsunuz. Güvelerin kemirdiği hayatımızı ilmik ilmik dostlukla işliyorlar. Batılı konuşmayı çok sever. Birinci tekil şahısı kullanır. Doğulu çekingen. Dokunur, sarılır, öper. Konuşurken kendisinden çok sizden bahseder, yoksunluğuna rağmen, size ihtiyacınızı sorar.
"İnsan insanı en iyi yolda sınarmış" diye bir söz var. Bu yolculuk ilişkinizi nasıl etkiledi. Tanıdığınız Seda ile bildiğiniz Murat arasında nasıl bir fark çıktı ortaya.
- Seda düşündüğünden bile daha dirayetli. Murat ise genelde aynı Murat. Biz zaten yolda tanıştık, yolda aşık olduk. Yol farklılıklardan çok birlikteliğimizi, takım halimizi pekiştiriyor. Motorla yolculuk zordur. Gün boyunca her türlü hava şartını yaşar, toz, böcek, sıcakla mücadele edersiniz. Akşam otel odasına çekildiğimizde kendimizi önce ruhen temizledik.
Yola çıkmadan önce evlenmişsiniz. Yolculuk nikahın bir parçası mıydı?
- Birbirimize aşık oluşumuzdan beş sene sonra ilk randevumuzda buna benzer bir gezinin hayalini kurmuştuk. Neredeyse harfiyen gerçekleştirmiş olduk.
EN DOĞRU BİLGİ YOLDA TOPLANIYOR
Yolda karşılaştıklarınız size nasıl davrandı, yanınızda kameraman olması yolculuğunuzu nasıl etkiledi?
- Motosiklet bir sebat aracı. Yolda karşılaştıklarınızla hemen kaynaşıyorsunuz. Ancak bu kamera karşısında çok zor. Bize gösterilen ilgi biraz kameraya kayıyor. Normalde nereli olduğumuzu, motosikletin fiyatını soranlar "Hangi kanal abi" diye başlıyor söze.
En çok nereden etkilendiniz?
- Orta Anadolu florası bozkır. Erzincan’dan sonra yeniden başka bir Türkiye başlıyor. Dağlar, ırmaklar, gizli kültürel mirasları keşfediyorsunuz. Gürcü ve Ermeni kiliseleri, eski yerleşim kalıntıları görüyorsunuz.
Yanımıza keşke şunu da alsaydık, dediğiniz bir şey oldu mu?
- Keşke profesyonel bir fotoğraf makinesi olsaydı. Ama ne makine vardı ne de kullanacak bilgimiz.
Nerelerde kaldınız, hangilerinden memnun oldunuz, nelerden şikayetçisiniz?
- Yeni illerin, ilçelerin otelleri bakımsız. Erzurum, Kars gibi illerde harika oteller var. Hatta bazen turizmin beşiğinde bile bulamayacağınız kalitede.
Gittiğiniz yerler hakkında daha önceden kitap okudunuz mu?
- Tüm bilgileri internetten araştırdık. Belediye siteleri ve gezginlerin notlarını toparladık. Gittiğimiz yerlerde yerlilerden öğrendiklerimiz bunlardan daha geçerli, doğruydu. En doğru bilgi yerinde bulunuyor.
MURAT ÖZTEZEL
Seninle yola çıkmak aynı yolda ömrümü tamamlamak istiyorum dedim
Yerimde duramam, gezmeyi severim. Beş sene kadar önceydi. İstanbul kar altında. Uludağ’a çıkmaya karar verdim. Karın altında savrulup, dolaşmak istiyorum. Fırtına nedeniyle jandarma Uludağ’a çıkışı kapatmış. O günlerde külüstür bir arazi aracı kullanıyorum. Jandarmanın izin vermediği, zorlu yollara girdiğim için adı "jandarma kovalayan." Eski bir arkadaşım, yola çıkacağım gün aradı. Adı Seda. "Murat, biz Uludağ’a gideceğiz ama yollar kapatılmış" dedi. Birkaç saat içinde yola çıkacağımı, gece kontrol noktasını aşmanın kolay olacağını söyledim. "Biz de gelelim" deyince, onları da aldım arabaya. Yanındaki arkadaşının adı da Seda. 24-25 yaşlarında hoş bir kız. İstanbul’un kapalı yollarını aşıp, fırtınanın içinden geçip, 4-5 kez kara saplanıp dağın girişine vardık. Nöbetçi askerlerle, muhabbete koyulduk, hatta cep telefonu numaralarımız bile alıp verdik birbirimize. Nihayet, gece yarısı izin çıktı. Otele vardığımızda zaman 04.00’e gelmişti. Seda’ların arkadaşları iki gün önceden gelip onları bekliyorlardı. İki gün kaldık dağda. Aramızda bir yakınlaşma oldu. Yıllar sonra, o geceden çok etkilendiğini, aslında aradığının bu olduğunu anlattı bana. Sorun çözmekteki kararlılığım, dirayetimden etkilenmiş. O dönemde ikimizin de farklı bir hayatı vardı. Dağdan inince kendi hayatlarımıza döndük. Sonra birkaç kez arkadaş topluluklarında karşılaştık. Beş yıl sonra bir gün buluştuk. Bu sürede Seda’yı sık sık düşünmüştüm. O da öyle. Aslında birbirimize ilk görüşte aşık olmuştuk. Ama, hayat ve koşullar, farklı alemlerde bulunmanın gereği bu aşkı uyutmuştuk. "Seninle yola çıkmak istiyorum" dedi Seda. Mümkünse uzun bir yol olmasını istedim. Kabul etti. Sonra ayrılmadık. Aslında uzun yoldan kastım bir ömrü birlikte geçirmekti. Yollarda geçsin hayatımız ama birlikte yürüyelim demek istemiştim. Birkaç ay sonra evlenmeye karar verdik. Düğün törenimizin bir kısmını da çıkacağımız ilk uzun yolculukta yapmaya karar verdik. Ve 40. paralel yolculuğuna başladık. Kağızman yakınlarında bir dağ köyünde kutlamayı yaptık. Böylece tören tamamlandı.
KİMDİR?
Murat Öztezel, 1971 İzmir doğumlu. 1994’ten beri A2 ehliyet sahibi. Motosikletle şimdiye kadar yaklaşık 180 bin kilometre yaptı. Makine mühendisi. Yüksek lisansını yüksek akışkanlar (uçan ve yüzen taşıtlar) mühendisliği üzerine yaptı. Motorlu taşıtların yanı sıra, meteoroloji ve coğrafya ile yakından, arkeoloji ve ortaçağ tarihiyle hobi düzeyinde ilgileniyor. Kurduğu Netron Teknoloji’de 183 kişi çalışıyor. Eşi Seda Sümer Öztezel ise 1976 İstanbul doğumlu. Bu yılın başında A2 ehliyet sahibi oldu. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Altı sene reklam sektöründe çalıştı. Bir senedir ArtSumer Sanat Galerisi’ni işletiyor.